Baykal’ın bu çıkışının ardında iki model olduğu öğrenildi. Baykal’ın aklındaki modellerden biri, Yunanistan’da PASOK’un da uyguladığı gibi ‘adayın tüm parti üyelerinin, hatta başka parti üyelerinin katılımıyla’ seçilmesi. Diğer önerdiği modelde ise, MHP'den ihraç edilen Meral Akşener ve yerine kayyum atanan Eski Mardin Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Türk'e de başkan yardımcılığı teklifi götürüleceği öne sürülüyor.
CHP milletvekili ve eski genel başkan Deniz Baykal’ın CNN Türk’te CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’na yönelik “Ya aday ol ya bırak” çıkışı, yeni bir tartışmanın fitilini ateşledi. Baykal’ın bu çıkışının ardında iki model olduğu öğrenildi.
ÇİFT KARARGH MI, TEK KARARGH MI
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın adaylığına kesin gözüyle bakıldığı için CHP’nin de vakit kaybetmeden yola çıkması gerektiğini düşünen Baykal cephesi, öncelikle genel başkan ve başkan adayının ayrı kişilerden oluşacağı ‘çift karargâh’ mı yoksa ‘tek karargâh’ mı olacağına karar verilmesi gerektiğini savunuyor. Baykal’ın yakın çevresinden edinilen bilgiye göre bu cephenin iki model önerisi bulunuyor. Birinci öneri; adayın partinin tüm üyeleri, hatta başka parti üyelerinin de katılımıyla seçilmesi yönünde. Bu model için dünyadan da iki örnek gösteriliyor. Yunanistan’da 2012’de PASOK Genel Başkanı, seçimde tek aday olmasına rağmen 236 bin 151 kişinin katılımıyla seçildi; 230 bin 105 oy aldı. Fransa’da Sosyalist Parti’nin adayı François Hollande 3 milyon üyenin katılımıyla yüzde 56’nın oyunu alarak seçildi. Bu cepheye göre 56 milyon seçmen için aday belirleme yetkisi bir kişiye ya da bir heyete bırakılamayacak kadar mühim.
AKŞENER VE TÜRK’E YARDIMCILIK
Baykal cephesinin önerdiği ikinci model ise referandumdaki yüzde 49 oy dağıtılmadan, referandumda kabul edilen modele de karşı çıkılarak, seçime gidilmesi yönünde. Bu çerçevede seçimden önce başkan adayının, yardımcılarını da açıklaması gerektiği ifade ediliyor. Baykal’ın önerisinin arkasında Meral Akşener ve Ahmet Türk’e başkan yardımcılığı önerisine kadar adımların yer aldığı yeni bir modelin olduğu öne sürülüyor. Hatta kurulacak kabinenin üyeleri belliyse onların da başkanlık seçimi öncesi açıklanması gerektiği üzerinde duruluyor.
KILIÇDAROĞLU’NDAN ADAYLIK SİNYALİ
Kulislere göre CHP yönetimi ise Kılıçdaroğlu’nun aday olmasını istiyor. Bunu isteyenler referandumdaki yüzde 49’luk oyun Kılıçdaroğlu’nun izlediği gerilimden uzak stratejinin başarısı olduğunu vurguluyor ve “Yüzde 49 adına aday olacak biri varsa o da Kılıçdaroğlu’dur” görüşünü savunuyor. Partililer, bu oy tabanının bölünmemesi ve bu durumun parti içi kavgaya dönüşmemesi gerektiğini vurguluyorlar. Kılıçdaroğlu ekibinin öncelikle başta Akşener olmak üzere Vatan Partisi, Saadet Partisi, bazı sivil toplum örgütlerini ziyaret ederek süreci başlatacağı konuşuluyor.
AÇIKLAMALARA YÖNETİMDEN TEPKİ
CHP’li Muharrem İnce ise TBMM’de yaptığı açıklamada, partisinin olağan kurultayının öne çekilerek kasım ayında yapılmasının teknik olarak mümkün olmadığını belirterek, “Hemen olağanüstü kurultayı toplayabilirler. Yapmalılar mı derseniz; Sayın Genel Başkan yaparsa bu çok şık olur” dedi.
Fikri Sağlar’ın aynı gün iktidara yakın bir gazeteye parti yönetimini eleştiren açıklamaları da parti yönetimini kızdırdı. Sağlar’ın yanı sıra Baykal ve İnce’nin çıkışları parti yönetiminde rahatsızlık yarattı. CHP Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba, Baykal’a yanıt vererek, “Cumhurbaşkanının partisine üye olduğu gün CHP’yi tartışmanın kimseye faydası olmaz” dedi.
AÇIKLAMALARI TARTIŞILIYOR: SÖYLENMESİ GEREKENLERİ SÖYLEDİM
GRUP toplantısı öncesinde dün gazetecilerin sorularını yanıtlayan Deniz Baykal, “Ben söylenmesi gerekenleri söylediğimi düşünüyorum. Uyarı da öneri de içeren bir yol haritası ortaya koydum. Bunun partimiz, Türkiye için bir demokratik çıkış yolu olduğuna inanıyorum” dedi. Baykal, olağan kurultayın öne çekilmesiyle ilgili tartışmalarına ilişkin “Önerinin yerine getirilmesinin bir anlamı, değeri vardır, yerine getirilmemesinin de bir sorumluluğu vardır” açıklamasını yaptı. Baykal, Abdullah Gül’ün adaylığıyla ilgili sorulara verdiği yanıtla ilgili de, “Ahmet Hakan sorunca siyasi nezaketle konuştum. Siyasi nezaketle, zarafetle siyasi öneriyi karıştırmamak gerekir” ifadesini kullandı.