Bergama'nın Sarıcalar Mahallesi’nde ceviz üretimi yapan çiftçi Abdullah Saka, yaşadıkları sorunlarla ilgili açıklama yaptı. Saka, şunları söyledi:
"TÜM ÇİFTÇİLERİMİZ KAN AĞLIYOR"
"Her yıl daha kurak geçmesi nedeniyle artık toprağın rutubeti tamamen yer altına inmiş, yeryüzündeki sularda yer altına çekilmiş. Bizim suladığımız bu bölgede şu anda 202 metreden su çıkıyor. Bu yer altından çok derinden suyun çıkarılması enerji maliyetini artırıyor. Biz bu cevizlerimizi ve zeytinlerimizi yabani otlardan temizlemek toprağı havalandırmak amacıyla en az 10 kat sürüyoruz. Akaryakıt maliyetlerinin bu kadar pahalı olduğu bir dönemde, geçtiğimiz yıla göre yüzde 120 akaryakıt maliyetlerinin artışı nedeniyle bir torba gübre neredeyse 1000 lirayı buldu. Mazot fiyatları 37 lira ilaç maliyeti yaklaşık olarak bir tulumbadan atılan ilaçlar 1000 lirayı buluyor. Biz bu maliyetleri toparladığımızda 1 kilo cevizin maliyeti kuru kabuklu cevizin maliyeti 80 liraya geliyor. Artık tarım mazotun içerisindeki ÖTV ve KDV'nin çok olması nedeniyle yapılamaz hale geldi. Biz bu cevizin kurusunu bir buçuk kilosunu 100 liraya sattığımız halde 70-80 liraya mal olan cevizi çok ucuz fiyata satıyoruz. Tarım artık Türkiye'de mazot ilaç gübre maliyetleri nedeniyle yapılamaz hale geldi. Tüm çiftçilerimiz kan ağlıyor. Bizler de yavaş yavaş üretiminin azaldığı dönemlerde, biz de üretimden neredeyse vazgeçmek üzereyiz.
"ÇİFTÇİLİK MALİYETLERİ ÇOK PAHALI"
Ceviz değerli bir meyve. Bu meyveyi herkesin yemesi gerekir. Bunu yetiştirmek gerçekten çok zor. Çiftçiler bu kadar pahalı mazotun ÖTV- KDV maliyetleri nedeniyle, bunları yapamaz oldu. Çiftçilerimize Ziraat Bankası ödenen kredilerin faizleri çok yükseldi. 50 dekara kadar kredi yarısı nakit veriliyor. Devlet destekleri ise gayri safi milli hâsılanın yüzde 2'si olmasa lazım gelirken o destekler de yeterli değil. Çiftçilerimize mevcut desteklemelerin mazot ilaç gübre desteğinin neredeyse 5 katına peşin olarak yapılması mazottan gübreden ilaçtan ÖTV ve KDV'den kaldırıldığı takdirde ve Tarım Kredi faizlerinin düşürülmesi ve desteklemelerin arttığında ancak çiftçilik bu ülkede yapılabilir. O zaman tarım ayağa kalkabilir. İlaçlama, sulama maliyetleri geçen yıl bugün suladığımız bu sondaj elektrik maliyeti 1 saatte 70 liraya geliyor. Hariçten bir yere sulama yaptırdığımızda muhtarlık sondajlarına şu anda 150 ile 250 lira arasında çiftçilik maliyetleri çok pahalı hale geldi. Ekolojik dengenin bozulması nedeniyle sulamalarımızı, biz damlama yoluyla tasarruflu kullanmak amacıyla bunları yapıyoruz. Bu damlamalar çok büyük bir maliyet. Bizler maalesef tüm dünyada olduğu gibi, Türkiye'de de iklim krizinin olması nedeniyle ağaçların üzerleri de boş bulunuyor. Meyve yok iklim krizi nedeniyle üretim sürekli düşmektedir."