POLİTİKA
EGE POSTASI - CHP İzmir'in çiçeği burnunda il başkanı Asuman Ali Güven...
40 yıllık partili...
Hiç başkan olmadı.
Kimi zaman çok aktifti.
Kimi zaman ortalarda görünmedi.
İlk başkanlığında il örgütünün en tepesindeki isim olarak partililerin karşısında...
Güven, ilk özel röportajını Ege Postası Genel Yayın Yönetmeni Sercan Avcı'ya verdi.
İşte bilinmeyenleri, geçmişi ve yapmak istedikleri.
Aslında çok eski partilisiniz ama sürpriz bir biçimde il başkanı seçildiğinizden sonra "Kim bu Asuman Ali Güven'" diyenler oldu. Sizi biraz yakından tanıyalım.
"İzmir Tire'de doğdum. Orada büyüdüm. Buca'da yaşıyorum. Elektrik mühendisiyim. Enerji sektöründe faaliyetlerim var. İddialı yapmıyorum ama orta düzeyde Ege Bölgesi'nde mühendislik firmamla iyi bir iş yapmaya çalışıyorum. Üniversite okuyan kızım var. Mütevazi bir yaşantım var. Siyaset dışında seyahat etmeyi severim ama il yönetimine girdikten sonra seyahate çıkamadım. Siyasete yoğunlaştık. İl başkanı olduktan sonra artık daha da zor. Şimdilerde en büyük hobim günün sonunda bir deniz kenarında ailemle dostlarımla çay kahve içip sohbet etmek."
Sizin için "40 yıllık partili" diyorlar. Nasıl bir CHP'lisiniz'
"Ben sosyal demokratım. Yaşam tarzım sosyal demokrat. Kültür, inanç, düşünce olarak sosyal demokratım. Bütün insanların kardeş olduğuna inanıyorum. İnsanların barış içinde yaşamasını istiyorum. Amacım, arzum bu ve bu noktada sosyal demokrat düşüncenin bunu sağlayacağını düşünüyorum. CHP böyle bir parti olduğunu düşünerek CHP'den yana tercihimizi kullandık. Gençliğimin ilk yıllarında partiye adım attım. 80 öncesi ülke çok karışıktı. Gençlik örgütleri arasında çatışmalar çıkıyordu. O süreçte düşünce olarak sosyal demokrasiye inanan biri olarak CHP'li olarak çalışmalarımı sürdürdüm. Partide sol kanat yapılanması vardı. Ben de sol kanattaydım. Toplumsal mücadele içinde yer alıyordum. Üniversite gençliğinin emperyalizme karşı, bağımsızlık ve demokrasi mücadelesinde sol kulvardaydık. "
Hızlı bir solcu muydunuz'
"Yavaş bir solcu değildik. Hızlı mıydık bilmiyorum. Verilen görevleri yaptık. Mitingler yaptık. Ecevit'in meşhur mitinglerinde alın terimiz var. Direğe de çıktık bayrak astık. Duvarlara da afiş astık. Köy köy ülkeyi dolaştım. Bana hayat deneyimi kazandırdı o dönem. Anadolu'yu Anadolu insanını tanıdım. Ülkenin dört bir yanında partili dostlarım var."
Peki İzmir ne ifade ediyor. İzmir'i nasıl tanımlarsınız'
"Türkiye'nin her bölgesinden insan yaşıyor. İzmir bu kültürleri gelen insanları kendine hızlı bir şekilde benzetiyor. Kolayca İzmirli olunabiliyor. İzmir demokrat aydın bir kent. İnsanları kucaklayan kent. Herkes kolayca İzmir'in yaşam tarzına adapte olabiliyorsunuz. Yoğun bir hemşericilik yok İzmir'de...İzmir'e gelen "Ben İzmirliyim" diyebiliyor. Ben bundan dolayı çok mutluyum. İzmir'de yaşamak bir ayrıcalık."
Partide görevlere makamlara çok fazla talip olmamışsınız. Aktif dönemleriniz de var, kenarda durduğunuz ortalarda olmadığınız dönemler de var. Küslük mü vard? Siyasete mola mı verdiniz'
"Sosyal demokratlık benim için bir hayat tarzı. Dünya görüşüm bu...Ben siyaseti bir şey olmak için yapmadım. Bir şey olmak için siyaseti yapmayı doğru bulmadım. İddialı siyaset yapanlar var. Direkt makam hedefi olanlar olabilir. Saygı duyuyorum ama ben öyle bir anlayış içinde olmadım. Siyaseti ideolojim inancım dünya görüşüm yaklaşımıyla yapmayı uygun gördüm. Zaman zaman göreve çağrıldığım zamanlar oldu. Bana ihtiyaç olduğunda gittim çalıştım partime katkım oldu. Zaman zaman da görev almam gerektiği yönünde durumlar olmadı. Bu zamanlarda da partime her türlü katkıyı vermeye çalıştım. Hiçbir sıfatım olmadan seçim dönemlerde partiye destek oldum."
Peki il başkanlığı kafanızda hiç yok muyd? Sürpriz mi oldu'
"İstediğim çok arzu ettiğim için il başkanı olmadım. Şartlar bu noktaya getirdi. Bu benim siyasette iddiam olmadığı anlamını getirmesin. Siyaset iddia inanç işidir. Bu ben de hep var olmuştur. Ama iddiam partim ve insanlar adına olmuştur. Onların çıkarı için iddiam olmuştur. Esas olan odur. Siyasetin esas yapılma noktası halk ve ülken için yaptığındır. Bundan önce böyleydi bundan sonra da bu anlayışta olacak. Partiye ne kadar katkımız olursa ne mutlu bana...İl başkanı istifa etti, yönetimdeki arkadaşlara göreve beni layık gördü. Oy birliğiyle seçti. Ben de görevden kaçmadım."
Alaattin Yüksel'in yeniden aktif siyasete dönüşünüzde etkisi var mı'
"Buraya gelmemde katkısı büyük. Zorlayarak yönetime aldı. Örgütleri emanet etti. Bunlar kendisinin bana olan sevgisi dostluğudur. Güzel bir jesttir. Süreçlerde kendisiyle ayrıştığımız da olsa hiç bencil olmadık. Kompleks yapmadık. Olur yaşanır dedik."
İl başkanı seçildiğiniz günün akşamı Genel Başkanınız geldi. Sabahki programına katılmadınız. Aydın Erten'in ölüm yıl dönümü anma törenine katıldınız. Aydın Erten'in özel bir yeri mi var siz de'
"Aydın Erten ve Süleyman Genç ikisini ayırmamak gerek. İkisi bana CHP'yi sevdiren ve CHP'de siyaset yapmanın doğruluğunu inandıran iki önemli isim. Ben onlara hayran oldum gençlik yıllarımda. Partide siyaset yapmamı sağladılar. Onlar ağabeylerimdi. Düşündaş olduk. 98'de rahmetli Aydın ağabeyi il başkan adayı çıkardık. O zamanın Genel Başkanı Deniz Baykal ve kurmayları dostumuz arkadaşımız Bülent Baratalı'yı belediye başkanlığından istifa ettirip il başkan adayı yaptırdılar Tabanda güçlüydük ama üst tarafta zayıftık. kongreyi Baratalı kazandı. O bizim ağabeyimiz, dostumuz. Küslük olmaz. Bizim dönemin en önemli özelliği bu. O terbiyeyi aldık. Salonda olan yarış salonda kalmıştır."
Son il kongresinde yaşananlar salonda kalmadı. Uzun süre parti kamuoyunda tartışıldı. Üstüne il başkanı seçilmenize de çokça eleştiri geldi.
"Partide tüzük var. Kurallar var. Kural yazılıdır. Eleştiriler partiyle çelişen eleştiriler. Beni üzen de bu. Biz sol bir partiyiz. Tüzüğümüz var tüzüğün gereği yapılıyor eleştiriyorlar. Temayüllerle parti yönetilmez. Eleştirileri de çok fazla abartmadım. Cevaplamadım ama üzüldüm. Süreci çok sancılı geçirmedik. Sağolsun özellikle ilçe başkanları parti içi tartışmaları alevlendirecek açıklamalarda bulunmadı. Taraf olmadılar, sessiz kaldılar. Biz de gerilimi düşürmeye çalıştık. İlk toplantıya 2 ilçe başkanımı (Nevzat Kavalar-Cemalettin Alper) gelmedi. Bir anlam yüklenmesin. İkisi de gelemeyeceğini bana iletti. Aramızda bir sorun yok. Meşhur 3 ilçe başkanı denilen başkanlar benim arkadaşlarım. Birlikte çalışacağız."
Peki meşhur 2003 kongreni? Aslında Buca ilçe Kongresi'ni hem de dönemin İl Başkanı Alaattin Yüksel'in desteklediği adayı geride bırakarak kazandınız ama sonra başkan koltuğuna oturamadınız. İtiraz geldi ve seçim kurulu rakibiniz Bahri Dal'ı başkan ilan etti. Neler oldu o döne? Neler hissettiniz'
"O kongre ilginç bir kongreydi. Buca için çok farklı bir kongreydi. Gerilimliydi. İl yönetimine muhalif gibiydik. 45 gün mahalle mahalle çalıştık. Düğünlere cenazelere gittik. Gece yarılarına kadar sokaktaydım. o çalışmalar sayesinde genel seçim gibi oldu. Partiye yeni arkadaşlar katıldı. Kazandık ama maalesef bir süreç yaşadık. Bergama'da da aynı sıkıntı olmasına rağmen orada bir şey olmadı. Buca'daki arkadaşlar işin üzerine gitti İl ve ilçe...Bu yanlış hatalı bir şeydi. Anti demokratik bir durumdu. Ben kişiliğim gereği arkadaşlarımı yatıştırdım. Büyütmedik geçiştirdik. Bu davranışım sadece Buca'da değil İzmir'de karşılık buldu. Kavgayı yatıştırmam CHP'de bir sempati yarattı. Arkadaşlarıma "Olsun kaybettik ama aslında kazandık" dedim. Makamlar yükselirken mütevazilikde yükselmeli. Bugün il başkanıyım. Ben aynı mütevazilikteyim. Aynı birleştiriciliğim aynı uzlaşmacılığı taşıyorum."
40 yıllık partili olarak CHP'nin iktidar olması için nasıl bir il başkanlığı yapacaksınız'
"İl Başkanı olduktan sonra "CHP neden iktidar olamıyor" sorusunun yanıtını daha fazla aramaya başladım. Partinin Bilim platformunda olan arkadaşlar var. Siyaset bilimciler var. Sosyologlar var. Çoğuyla konuştum. Teoriler üretilir ideolojik söylemler üretilir kitaplar yazılır ama akademisyenlerden ricam var. Bu sorunun yanıtını bulmamız gerek. Bu kadar ülkede sıkıntılar var. İktidar 14 yıldır ülkeyi yönetiyor. Hepsi bu dönemde oldu. "Özür dileriz" diyorlar. Oyları artıyor. Bu nasıl siyasettir. Avrupa'da bir siyasi parti yanlış yapıyorsa siyasi bedelini ödüyor. Ödettirirler. Ya istifa ederler ya da toplum ciddi anlamda muhalefet eder. Oy oranları düşer. Ülkemizde yaşanmıyor. Bu nasıl bir dramdır. Nedir b? Bizim önümüzü kapatan CHP'yi yükseltmeyen n? Ben de soruyorum. CHP'nin normalde kendiliğinden yükselmesi gerek. Siyaset bilimcileriyle akademisyenlerle bu soruya yanıt arayacağım. İyi bir il başkanlığı için bilinçli bilimsel bir il başkanlığı yapmak istiyorum."
İzmir İl Örgütüne ne katmak istiyorsunuz'
"İzmir Örgütü'ne öncelikle barışı sevgiyi dostluğu katmak istiyorum. Parti içi demokrasiyi güçlendirmek istiyorum. Herkesin siyaset yapma hakkı var ama partinin programına tüzüğüne uygun siyaset yapma hakkı var. Bu hakkını kullanmalarını ve enerjilerini partinin çalışmalarında kullanmalarını istiyorum. Ben faydası olacak kişileri yok sayamam. Her partilinin partiye katkı koyması için çalışacağım. "CHP'liyim ama..." diyenlerin 'ama'sını ortadan kaldırmak istiyorum. Gel partine sahip çık. Biz de parti içinde senin haklarına sahip çıkalım. Gel çalış ama dedikodu yapma. Parti içi meselelerle uğraşma. Bunları yapacaksan gelme. Bir de particiliği öğretmek istiyorum. En eski partiyiz. Partililik nasıl olmalı. Particilik nasıl olur. Bunları öğretmemiz lazım. AKP 14-15 senelik parti. Ülkede particiliği öğretecek parti biziz. Birikimimiz çok fazla. Bence particiliği anlatma gibi misyonumuz var. Bizim 79 milyonla işimiz var. Herkesle iletişim kurmak zorundayız. Örnek olmalıyız. Oy alamasak bile öğretmeliyiz örnek olmalıyız."
Sayfa başına git
