HALİT UMUTOĞULLARI/HABER SERVİSİ - Cumhuriyet Halk Partisi İzmir İl Başkanlığı, 10 Aralık İnsan Hakları Günü sebebiyle basın toplantısı gerçekleştirdi. CHP İzmir İl Başkanlığı'ndaki basın açıklamasına partinin il başkan yardımcıları, İnsan Hakları Komisyon üyeleri, 29 Ekim'deki KHK kapsamında ihraç edilen KESK'li öğretmenler adına Atra Bellur Çalım, Özkan Özgür, sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri ve partililer katıldı.
CHP adına açıklamayı İl Sekreteri Avukat Birgül Değirmenci yaptı.
BİLDİRGE İNSAN HAKLARININ ANAYASASI
İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi'nin insan haklarının anayasası olarak tanımlandığını hatırlatan Değirmenci, " İnsanın doğuştan sahip olduğu kişisel hak ve özgürlükleri tanımlar. Her insanın yasa önünde eşit olduğunu, işkenceye, kötü muameleye ve onur kırıcı cezalara tabi tutulamayacağını ilan eder. İnsan haklarının korunması ve geliştirilmesi yolunda uluslar arası toplum tarafından sürdürülen çabalara yol gösterici işlevini bugünde sürdürmektedir" dedi.
SÖZLEŞMELERİ HATIRLATTI
Evrensel bildirgenin ilanından sonraki yıllarda tüm dünyada insan hakları ihlallerinin önlenmesine yönelik uluslararası mekanizmalar oluşturulmuş ve işletilmeye başladığını söyleyen Değirmenci, "Birleşmiş Milletlerin kabul ettiği temel insan hakları sözleşmelerinden bazıları; Medeni ve Siyasi Haklar Uluslar arası Sözleşmesi, Ekonomik Siyasal ve Kültürel Haklar Uluslar arası Sözleşmesi, işkenceye Karşı Sözleşme, Irk ayrımcılığının Önlenmesi Sözleşmesi, Kadınlara Karşı Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi, Çocuk Hakları Sözleşmesi, Mültecilerin Hukuki Durumuna Dair Sözleşme ve Tüm Göçmen İşçilerin ve Aile Fertlerinin Haklarının Korunmasına Dair Uluslararası Sözleşmedir" dedi.
AK PARTİ'Yİ HEDEF ALDI!
Türkiye'nin Birleşmiş Milletler çerçevesinde oluşturulan temel insan hakları sözleşmelerinin tümüne taraf olduğunu belirten Değirmenci, iktidarı hedef alarak şunları söyledi;
"Ancak ülkemiz AKP iktidarları döneminde insan hakları yönünden başarısız bir görüntü vermiştir. Bu konuda bazı somut örnekler vermek gerekirse; bu AKP iktidarları döneminde insanlar mezhepleri nedeniyle, etnik kimlikleri nedeniyle ,siyasi görüşleri nedeniyle ayrıştırılmış, kamplara bölünmüş aralarına kin ve düşmanlık ekilmiştir. Yine ülkemiz Suriyeli göçmenlerin barınması, bakımı, eğitimi, güvenliği konusunda gerekli çalışmaları yeteri kadar yapamamış bunların Türkiye de ki statüsünü dahi belirleyememiştir.Bunlar için Geçici Mülteci diye ne olduğu belli olmayan, uluslar arası hukukça kabul görmemiş bir tanım kullanılmaktadır. Bu nedenle mülteci olmadıkları için bu göçmenlerin Türk Vatandaşlığına alınmaları da mümkün değildir. Eğer hükümet bu kişilere vatandaşlık verirse kanun dışı bir iş yapmış olacaktır. Geleceğimiz olan Çocuklarımızın AKP iktidarları süresi içinde,istemediği halde zorunlu olarak İmam Hatip Okullarına kaydolmaya mecbur tutulmakta , çocuk evliliklerini teşvik edici ve istismarcısıyla evlendirilme gibi yasal düzenlemeler ile çocuk istismarı Çocuk Hakları Sözleşmesine aykırı yasallaştırılmak istenilmiştir. Yine kadına yönelik şiddet de bu iktidar döneminde önlenemediği gibi kat kat artmıştır."
PARLAMENTO DEVRE DIŞI
"Hukuk devletinin en önemli kriteri idarenin eylem ve fiillerinin uluslar arası insan hakları sözleşmelerine ,anayasaya ve hukuka uygun olmasıdır" diyen Değirmenci, Türkiye de yaşanan 15 Temmuz darbe girişiminden sonra ilan edilen Olağan Üstü Hal sürecinde çıkan Kanun Hükmünde Kararnamelerle, idari eylem ve kararlar ile adeta yargı denetiminden kaçırılarak olağan olmayan bir şekilde parlamentonun devre dışı bırakılarak,hukuksuz,kanunsuz emirler ile yönetildiğini iddia etti.
BASKILAR DERHAL SONLANDIRILMALI
Suçlularla birlikte suçu olmayan binlerce insan görevden ihraç edildiğini, uzaklaştırıldığını ve hapse atıldığını söyleyen Değirmenci, "Okullar kapatılmakta ,aydınlar,basın mensupları hapse atılmaktadır. Bu uygulamalar sivil dikta anlamın gelen otoriter rejimin varlığını göstermekte, yurttaşların temel insan hak ve özgürlükleri,ifade, toplantı, örgütlenme hakları kısıtlanmakta ve tüm toplum kesimleri yoğun bir baskı altına alınmaktadır.Demokratik çoğulcu parlamenter sisteme inanan, temel ve hak ve özgürlükleri savunan her yurttaşımız Cumhuriyetimize yönelen bu büyük tehdidi bertaraf etmek için bir araya gelmeli ,Okullara, üniversitelere, emekçilere, kadınlara, çocuklara,sivil toplum kuruluşlarına, iş dünyasına ve yurttaşlarımızın can güvenliğine yönelik tehditler, saldırılar, baskılar derhal sonlandırılmalıdır" dedi.
ÇALIM:KESK'E YÖNELDİLER
KHK'yla görevden alınan öğretmenlerden Atra Bellur Çalım, " Son süreçlerde en fazla hedef gösterilen kitleler içerisinde yer aldık. Bizi bir şekilde sindirmeye, korkumaya çalışan bir hükümete karşı bizde her alanda olduğu gibi burada da diremeye çalışacağız. Özellikle KHK’larla ilk dönemlerde tüm emekçilere yönelik bir saldırı varken son zamanlarda biraz daha KESK’e yöneldiler. Türkiye’de insan haklarının olmadığı insan haklarının esamesinin bile okunamadığını biliyoruz o yüzden bu mücadelemize devam edeceğiz en ufak eylemlerimiz etkinliklerimiz engellenmek isteniyor. Ankara’da 3 arkadaşımız ihraç edildi ve ihraç edilen arkadaşlarımız işlerinin geri istemek adına oturma eylemleri yapıyor. Her defasında bunlar gözaltılarla, baskılarla veya linç girişimleriyle tehtid edilmeye çalışılıyor. Bizde burada yapacağımız en demokratik hakkımız miting bile engellenirken gerçektende sesimiz yükselteceğimiz alanları oluşturmamız geretiğine inanıyorum. Ben şunu söylüyorum bizler geri döneceğiz çünkü biz haklıyız ve biz kazanacağız’dedi.
ÖZGÜR: BİZ KZANACAĞIZ BİZ HAKLIYIZ
KESK İzmir 2 No’lu Şube Başkanı Özkan Özgür ise şunları söyledi;
"Bende KHK ile uzaklaştırılan arkadaşlarınızdan biriyim. Ülkede muhalif olmanın suç olduğu dönemleri yaşıyoruz. Bizde öğretmenler olarak diğer arkadaşlarımız gibi KESK üyeleri olarak bu muhalifliğimizin sonuçlarını bugün KHK’larla yaşıyoruz. Direnmek gerekiyor. Ankara’da arkadaşlarımız alana her gün çıkıyorlar her gün gözaltına alınıyorlar ama bunu başardılar ve bu gün Ankara’da OHAL yasaklarını delerek oturmaya başladılar buralarda bunları yapanlar nasıl olaması gerektiğini bizlere gösteriyorlar. İzmir’de de bunu bugün bir başlangıç olarak gösterelim oraya güç vermek anlamında düşünelim muhalif olmanın bedellerini yaşadık ve yaşamaya devam edeceğiz bundan sonra daha çoğu olmaması adına bu karanlık güçleri yıkmak adına bir yerlerden başlamak gerektiğini düşünüyoruz. KESK bu anlamda toplumsal muhalefeti örgütleyen ve geçmişten beri dik duran bugünde bunu en iyi şekilde diğer örgütlere göre yapmaya çalışan bir örgüt... Bu yüzden buradayız, bu yüzden mesleğimizden ihraç edildik o anlamda biz kazanacağız biz haklıyız diyoruz"