EGE POSTASI- Kültürpark’ta gerçekleşen bayramlaşma törenine CHP İzmir İl Başkanı Asuman Ali Güven ve il yönetiminin yanı sıra, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, PM Üyesi Mustafa Moroğlu, belediye başkanları, belediye meclis üyeleri, ilçe başkanları, sivil toplum örgütü ve çeşitli derneklerin temsilcileri, DİSK Genel Başkanı Kani Beko ve vatandaşlar katılım gösterdi.
“ADALET İSTİYORUZ”
Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nun yürüyüşü konusunda konuşan ve partililere seslenen CHP İzmir İl Başkanı Asuman Ali Güven programda şunları dile getirdi:
“Bu bayramı buruk bir duyguyla ve maalesef farklı bir heyecanla ve kırgınlıkla kutluyoruz. Bu sonucu bize yaşatan, bayramlarımızı acılı günlere dönüştüren AKP iktidarını üzüntüyle, kırgınlıkla, kırgınlıkla üzüntülerimi belirtiyorum bu iktidar 16 Nisan’da yaşadığımız referandum sonucunu değiştirerek bizi olağanüstü hal ile yönetmeye ve baskılarını, kanun dışı uygulamalarını ve adaleti yok sayan uygulamalarıyla, iç barışı yok ederek toplumu cezaevlerine kadar taşıyor. Bugün parlamenter arkadaşımız Enis Berberoğlu’nun hiçbir suçu yoktur. Bu mudur adale? İktidar basın mensuplarını cezaevine koymada bizi dünya şampiyonu yoktu. İşte buna dur demek için , hak hukuk adalet istiyoruz demek için sayın genel başkanımız Ankara’dan İstanbul’a yürüyüş başlatarak önemli bir görev yapmaktadır. Bizim görevimiz ona destek vermek ve arkasında durmaktır. Biz bu mücadeleye ilk günden bu yana destek olduk. Adalet arayışı tüm topluma iletmeye çalıştık. Bunu halka anlatmaya çalıştık. Bundan sonra mücadelemiz tamamen bu olacaktır. Hep birlikte genel başkanımızın arkasında İstanbul’da karşılamak zorundayız. Genel Başkan’ımzın bu yürüyüşü dünyada en büyük 3’üncü yürüyüştür. Dünyada yankı bulması konusunda büyük özverili çalışmalar vermek zorundayız. Bu hak arayışını, adalet arayışını hep birlikte İzmir’den haykırıyoruz. Adalet istiyoruz, adalet istiyoruz, adalet istiyoruz... Kemal Kılıçdaroğlu’nun arkasındayız, onu destekliyoruz. Bu mücadeleyi en kısa sürede sonuçlandıracağız. Bu yürüyüş mutlaka ve mutlaka büyük bir zaferle sonuçlanacak. Bu iktidarı ilk seçimde alaşağı edeceğiz. Bu hayır birlikteliğini daha da büyüterek bir zafere hep birlikte imza atacağız. Bu ülkede ilk seçimde hep birlikte sandıklarımıza sahip çıkarak bu iktidarın iktidar olma hakkına son vereceğiz. Ve ülkemizi tekrar cumhuriyet ülkesi haline getireceğiz.”
Büyükşehir'deki işten çıkarmalarla ilgili ilk kez konuştu
KOCAOĞLU, KILIÇDAROĞLU’NA DESTEK MESAJI VERDİ
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu ise törende yaptığı konuşmada şunları söyledi: “Bugün ülkenin geldiği durum belli. CHP 1980 yılından beri ilk defa bir eylem ortaya koyuyor ve bir proje gerçekleştiriyor. Bu yürüyüş inançlı insanlar ve bizlerin destekleri ile sürdürülüyor. Bu işin finali İstanbul. İstanbul ve civarında 25 milyon Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı yaşıyor. CHP Milletvekili Enis Berberoğlu için yapmıyoruz. Bu bardağı taşran son damla olmuştur. Haksız yere yıllarca tutuklu kalanlara, tüm hakkı emeği yenenler için bu yürüyüşü yapıyoruz. Aç kalabilirsiniz, susuz kalabilirsiniz, ama adaletsiz yaşayamazsınız. Sadece ve sadece adalet istiyorum diye 5,5 sene önce Torbalı’da kürsüden bağırdım. Hala adalet istiyoruz. O zaman bu kadar değildir. Adaleti kat be kat kaybettik. Bu yürüyüşün hedefe ulaşması için İstanbul’da milyonların yürümesi gerekiyor. Tüm inananların, tüm aydınların, demokrasiye inana, hukuk devleti isteyen ve adalet isteyenlerin yürümesi gerekmektedir.”
BIÇAK KEMİĞE DAYANDI
Konuşmasının devamında son günlerde belediyede artan işçi tartışmalarına ilişkin de açıklama yapan Kocaoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: “Adalet ve Kalkınma Partisi’nin yanlış ekonomik ve dış politikaları ile toplumun ruhsal sağlığı riske girmişken, İzmir’de partimiz içerisindeki eski alışkanlıklar artarak devam ediyor. İnternet basınını izliyorum. Aslı astarı olmayan yakıştırmalarla, uydurmalarla Aziz Kocoağlu üzerinden CHP, İzmir Büyükşehir Belediyesi iktidarı zayıflatılmak isteniyor. Bizim siyasete, kente, insana bakışımız, siyaset yapma anlayışımız belli. Kime ne söyleyeceksek, kiminle ne derdimiz varsa açık yüreklilikle söyleyebilme yeteneğimiz var. Bu aslı astarı olmayan yazıların partimize zararı var. Zaten Adalet ve Kalkınma Partisi ile yarışıyoruz. 13 yıldır hangi vatandaşın yüzünü yere baktırdı? Herkes şapkasını önüne alıp düşünecek. Herkes ne demek istediğimi çok iyi anladı. İzmir Büyükşehir Belediyesi başkanının hümanistiliğinden dolayı işi sabote etme, sosyal medyada bombalama, işçiler arasında bir operasyonla karşı karşıya kaldık. Bugüne dek kimseyi ne inancından, mezhebinden, inancından, dininden dolayı ne işe almamazlık yaptık, ne de işten çıkarttık. Ama bıçak kemiğe dayandı… Çalışın kardeşlerim. Toplu sözleşmede gelip karşımıza dikiliyorsunuz. Bugün devlet ve kamu personelinin üç katı üzerinde ücret alıyorsunuz. Çalışan arkadaşlarımız var. Onlara teşekkür ediyoruz. Ama çalışmayanlar, işi sabote edenler var. Bunlarla biz yolumuzu ayırmak için 15 gün önce bir karar aldık. Bunu bir ikramiye meselesine bağlamak üzere, başta Adalet ve Kalkınma Parti’liler gayret gösteriyorlar. 13 yıldır tüm yargı kararlarını uyguladım. Belediyecilik tarihinde Türkiye’nin en büyük yargı mücadelesini verdim ve beraat ettim. 18 senedir de emekten yana, yürüyüşten yürüyüşe katıldım. Çalışmayan insanlarla yolumu ayıracağım. Benim kimsenin hak mücadelesiyle uzaktan yakından ilişkim yoktur. Ben çalışıp da hakkını arayanlarla yollarımı ayırmıyorum. Ben çalışmayan, işi sabote eden, sağa sola hakaret eden, İzmir’i sabote eden insanlarla yollarımı ayırıyorum. Ve ayırmaya da devam edeceğim. Kim ne derse desin, kim nasıl nereden kuyu kazarsa kazsın, İzmir Büyükşehir Belediyesi sadece kendi gücüyle başarıdan başarıya gidiyor.”
“TÜRKİYE 80 MİLYONUN DEVLETİ”
Uyanık olmak zorundayız, provokasyona gelmeyeceğiz. Ramazan ayındayız. Biz hem ülkedeki barış için, hem bölgemizdeki barış için çaba göstermek zorundayız. Türkiye Cumhuriyeti sade hükümetin değil, 80 milyonun devletidir. Demokrasi olmadan, 4 seneden 4 seneye oy aldım, her şeye ben karışım mantığı artık bugün yoktur. Demokrasi azınlığın da söz aldığı, katılımcı bir yönetim anlayışı ile sürdürülebilecek bir iştir. Bunu yaparsanız, çeşitli fikirlerle doğruyu bulursunuz, Suriye çöllerinde macera aramazsınız.