Genel Kurul’da İzmir Elektrik Fabrikası’nın fotoğrafını göstererek konuşan Arslan’a, AKP İzmir Milletvekili Alpay Özalan’ın sık sık sataştığı görüldü. Bunun üzerine Ednan Arslan’ın “Bura nere Alpay, burası İzmir’deki Elektrik Fabrikası. Alpay, yeri bilmiyorsun, konuşuyorsun” şeklindeki yanıtı CHP sıralarından büyük alkış aldı.
İzmir’in Tarihi Elektrik Fabrikası'nın kimseye peşkeş çekilmesine izin vermeyeceklerini söyleyen Arslan, İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin ülkemizin ender sanayi miraslarından biri olan bu tarihi fabrikayı müze olarak gelecek kuşaklara aktaracağını ifade etti.
Arslan Konuşmasında şu başlıklara yer verdi;
İzmir Elektrik Fabrikası ihalesi derhal onaylanmalıdır
“İzmir’deki Tarihî Elektrik Fabrikası 1924 yılında faaliyete geçmiş, altmış bir yıl İzmir’e kesintisiz hizmet etmiş. Bugün ise faaliyeti sona ermiş olan bir kent binasıdır. Özelleştirme İdaresi Başkanlığı tarafından Nisan ayında bu bina ve arazisi ihaleye çıkarıldı, İzmir Büyükşehir Belediyesi de bu ihaleye girdi ve 35 milyon bedelle en yüksek teklifi verdi ama bir türlü bu ihale onaylanmadı. Neden onaylamıyorsunuz bu ihaley? Bu arazinin üzerinden helikopterlerle mi gezdiniz, birine söz mü verdiniz bu arazi içi? İzmir Büyükşehir Belediyesi bu araziyi ve binayı kente kazandırmak istiyor, müze yapmak istiyor. O yüzden bu ihalenin derhâl onaylanması gerekiyor.
Tarihi Elektrik Fabrikası'nın üzerinden helikopter ile geçip birilerine sözler mi verild? @izmirbld en yüksek teklifi verdiği ihale neden onaylanmıyor'
— Ednan Arslan (@ednanarslanchp) December 13, 2019
Şu unutulmasın; İzmirli kent mirası olan bu fabrikayı peşkeş ÇEKTİRMEZ!@tuncsoyer #TBMM #İzmir #ElektrikFabrikası pic.twitter.com/MGde3DR9gi
Özelleştirme İdaresi ne diyor: “Siz bu ihaleye giremezsiniz. Neden giremezsini? Bu ihaleye sadece özel şirketler katılabilir, kamu şirketleri katılamaz, o yüzden en büyük teklifi vermiş olsanız da burayı size vermem diyor. Ama İzmir ve İzmir halkı şunu çok iyi biliyor ki kent binası olan bu alanı yandaşa peşkeş çektirmeyeceğiz!
Memleketin durumu sizin anlattığınız kadar iyiyse neden son iki yılda elektriğe yüzde 73, doğalgaza yüzde 57 zam yaptınız'
“Son beş gündür bütçe üzerine söz alan bakanlar ve gerekse iktidar milletvekilleri sürekli aynı şeyleri anlattılar: Gelişen Türkiye’yi, artan refahı, tek adam rejiminin faydalarını, iyi eğitim alan gençleri, geçim sıkıntısı olmayan vatandaşları, teknoloji ve bilimde nasıl ileriye gittiğimizi anlatıp durdular. Keşke gerçekler böyle olsa. Siz buraya çıkıp böyle söylediniz diye maalesef gerçek değişmiyor. Peki, durum sizin anlattığınız kadar iyiyse neden son iki yılda elektriğe yüzde 73, doğalgaza yüzde 57 zam yaptını? Neden her üç gencimizden biri işsi? Neden geçtiğimiz yıl 408 bin üniversite öğrencisi kaydını sildirmek zorunda kald? Neden Borçlanma Genel Müdürlüğü kurdunu? Kısacası, ülkeyi yönetemiyor, savruluyorsunuz.
Yaşanan bu tablo, ülkedeki her kuruma maalesef olumsuz olarak yansıyor. Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA) ve Türkiye Uzay Ajansı bütçeleri üzerine değerlendirmelerde bulunacağım. Avrupa’da bilim akademilerinin tarihi 1700’lü yıllara dayanıyor, ülkemizdeyse TÜBA 1993 yılında kurulmuş. Gelişmiş ülkelerdeki bu akademilerin bizde olmayan bazı ortak özellikleri vardır. Bunlar kurumsal özerklik, güçlü mali yapı, bilimsel bağımsızlık.
Bugün, dünyanın gelişmiş ülkelerinde akademiler devlet bütçelerinden destek alırlar ama üye seçimlerinde ve bilimle ilgili çalışmalarında tamamen bağımsız hareket ederler. Bilimsel bağımsızlık ve yönetsel özerkliği birilerini rahatsız etmiş olacak ki 2011 yılında çıkarılan bir kanun hükmünde kararnameyle TÜBA’ya müdahale edilmiştir. Kurul üyelerinin üçte 2’sini seçme yetkisi YÖK ve TÜBİTAK’a verilmiştir. O tarihte yaşanan bu deprem sonucunda maalesef çok sayıda kurul üyesi istifa etmek zorunda kalmıştır.
TÜBA’nın yaptığı ankete, üyelerinin ve akademisyenlerin yüzde 91’inin verdiği yanıt: “TÜBA siyasetin etkisi altındadır.”
TÜBA’nın içinde bulunduğu durumu sizlere yine kurumun hazırladığı 2014-2018 Stratejik Plan’da yer alan bir veri üzerinden aktarmak istiyorum. Bakın, kurum bir anket yaptırıyor, kendi üyeleri ve üniversitelerden akademisyenlere şu soruyu soruyor: “Akademi faaliyetlerini etkileyen olumsuz unsurlar nelerdir'” diye. TÜBA’nın internet sitesine girerseniz anketi görürsünüz. Ankete katılan bilim insanlarının yüzde 91’i “Kurum siyasetin etkisi altındadır.” diyor, yüzde 83’ü atama yoluyla üye olunmasının sakıncalı olduğunu söylüyor, yüzde 82’si son değişikliklerle kurumun uluslararası imajının olumsuz etkilendiğini, yüzde 74’ü ise başarılı akademisyenlerin üye olmaması ya da olamamasının kurumu olumsuz etkilediklerini söylüyor. Benim size tavsiyem hükümetin bu anketi dikkate alması ve bu anketin yol göstericiliğinde kuruma müdahale etmesidir.
Kurumla ilgili sıkıntılar bunlarla sınırlı değil. Öncelikle şu 4 soruyu sormak gerekiyor. TÜBA’nın uluslararası alanda ödül kazanan kaç projesi va? TÜBA Başkanının görevli olduğu üniversitelerdeki işe alımları araştırılmış mıdı? Liyakat esaslarını göz önünde bulundurmadığı iddiası doğru mudu? TÜBA ödülleri kapsamında adayların siyasi kimliklerine göre hareket edildiği iddiası doğru mudur'
Türkiye Uzay Ajansının Yönetim Kuruluna verilen harcama yetkisi neden Sayıştay denetiminden çıkarıldı
Bir başka konu ise Türkiye Uzay Ajansı. İlk tespit, kurulması geç kalınmış olan bir kurum olmasıdır. İkinci tespit ise kurumun kuruluş temelinin yanlış hukuksal zemin üzerine oturtulmuş olmasıdır. Çünkü Türkiye Uzay Ajansı bir Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle kurulmuştur. Keşke kuruluş kanunu meclis çatısı altına getirilmiş olsaydı. Kamu görevlilerinin atamaları, görev ve yetkileri, diğer özlük hakları kanunla düzenlenir. Meclisin yetkisinde olan bu konuları Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle düzenlenmiştir, meclis yok sayılmıştır.
Bir diğer saptama ise bütçeyle ilgili. Türkiye Uzay Ajansının Yönetim Kuruluna verilen harcama yetkisini neden Sayıştay denetiminden çıkarıld? Sayıştay raporlarına geçmesini istenmeyen bir harcamalar mı yapılacaktır. Yandaşa kadro kapısı, yüksek huzur hakları vererek Uzay Ajansı kurduk denilemez.”