HES’lere, AVM’lere, taş ocaklarına ve köprülere önem verildiği kadar insana ve doğaya değer verilmediğini vurgulayan Kılıç, “Yakında doğa da isyan edecektir” ifadesini kullandı.
CHP Parti Meclisi ve TBMM Kamu İktisadi Teşebbüsleri Komisyonu Üyesi İzmir Milletvekili Avukat Sevda Erdan Kılıç, Çevre ve Şehircilik Bakanlığının bütçesiyle ilgili yaptığı konuşmada, “Atalarımızdan bizlere kalan, bizlerden de çocuklarımıza kalacak olan bu doğal mirası, eko sistemimizi en büyük zenginliğimiz olarak geleceğe taşımakla sorumluyuz.” dedi.
TBMM Plan ve Bütçe Komisyonundaki konuşmasına “Bu dünya, bu vatan, bu hava, bu toprak, bu su hepimizin ortak habitatıdır, ortak değeridir” diyerek başlayan CHP İzmir Milletvekili Kılıç, bu değerleri korumak için bireylere olduğu kadar yönetimlere de önemli sorumluluklar düştüğünü vurgulayarak şunları söyledi.
“Hemen her gün, tarlası, suyu, fıstığı ve zeytini için mücadele eden insanların, köylülerin, üreticilerin haberlerini okuyor, görüyoruz. İnsanlar, doğaya saygılı. Havasına, suyuna, ağacına, toprağına, kurduna kuşuna sahip çıkıyor. Bunları korumaya ve geleceğe taşımaya çalışıyor. Bunun farkına varan bireyler, çocuklarımız ve gençlerimiz, geleceklerini dikilen binalarda ve betonlaşan şehirlerde değil, doğanın ve insanın korunmasında, özgürleşmesinde görüyor, mücadele ediyor. Ancak ne hikmetse yönetimler; üstün kamu yararı ve ekonomik yararlar gibi farazi gerekçelerle havamızı, suyumuzu, toprağımızı ve ağaçlarımızı ocaklara, kışlalara, HES’lere, TOKİ’lere, turistik tesislere ve AVM’lere kurban ediyor. Bir ülkede “Ben devletim, ben yaparım, ben kirletirim.” mantığıyla hareket ediliyorsa, hak arama kanalları tıkanmışsa, HES’lere, AVM’lere ve köprülere önem verildiği kadar insana ve doğaya değer verilmiyorsa yakında doğa da isyan edecektir. Karadeniz’de her sene yaşanan sel felaketleri, büyükşehirlerde yaşamı felç eden ani sağanaklar bu isyanın öncüleridir. Doğa, bir an önce aklımızı başımıza almamız için bizi sürekli uyarmaktadır. Ancak, üzülerek söylüyorum ki biz, hala tehlikenin farkında değiliz. Bu yüzden, her fırsatta ülkemize çağ atlattığını iddia eden AKP’nin 16 yıllık iktidarı döneminde ne Ergene, ne de Gediz temizlendi.”
“Sizde Gediz’de balık tutma sözü vermeyin, çünkü tutulacak balık kalmadı”
Konuşmasında Gediz Nehri’ndeki kirliliğe değinen ve daha önceki bakan döneminde verilen “Olta alıp, balık tutma sözünü” hatırlatan Kılıç, Bakana seslenerek “sizde Gediz’de balık tutma sözü vermeye kalkmayın çünkü artık tutulacak balık kalmamıştır” dedi.
Gediz’in hem bölge hem de ülke açısından önemli bir havza olduğunu belirten Kılıç, konuşmasını şu sözlerle tamamladı.
“Çevre kirliliği ve sağlık açısından yıllardır gündemde olan Gediz, Ege Bölgesi ve ülkemizin tarımsal üretimi açısından hayati derecede önem taşımaktadır. Ülkemizin tarımsal üretiminin yaklaşık % 10'u Gediz Havzasında yapılır. Türkiye'deki sebze alanlarının % 5, 6’sı, zeytinliklerin % 10'u ve üzüm bağlarının % 16'sı Gediz Havzasında yer alır. Burası başta kuşlar olmak üzere birçok canlıya ev sahipliği yapar. Ancak ekolojik kirlilik nedeniyle Gediz, flora ve faunasıyla can çekişmektedir. Kirlilik, tarımsal sulamayı da etkilemekte, yetiştirilen ürünlerden dolayı insan sağlığını da tehdit etmektedir. Yapılan araştırmalara göre bölgede kanser vakaları hızla artmaktadır. Ayrıca, kirlenme nedeniyle Gediz’in suyuyla sulanan binlerce dekar arazi de çoraklaşma tehlikesi ile karşı karşıyadır. Sizden önce yıllarca bakanlık yapanların verdiği sözler hala bölge halkının dilindedir. 2008 yılında zamanın Çevre ve Orman Bakanı tarafından “kirlilik ile ilgili çalışmaların 31 Aralık 2012’de sona ereceği ve herkesin oltasını alarak Gediz’de balık tutacağı” sözü verilmiştir. Siz de balık tutma sözü vermeyin çünkü, Gediz’de artık tutulacak balık kalmamıştır. Bu çerçevede bir İzmir Milletvekili olarak Gediz’in kirlilikten tamamen arındırılmasıyla ilgili hangi çalışmaları yapacağınızı ve bu çalışmaların ne zaman tamamlanacağını öğrenmek istiyorum.”