EGE POSTASI - İzmir’de gerçekleşen kooperatif davasında mahkeme başkanı, sanıkların savunmaları ve mağdurların ifadeleri dinledikten sonra, 15 buçuk saatin sonunda ara kararı açıkladı.
Savunmaların ardından kararı açıklayan mahkeme heyeti Tunç Soyer, Barış Karcı ve Heval Savaş Kaya’nın tutukluluk hallerinin devamına, Şenol Aslanoğlu'un ev hapsi şartıyla tahliyesine, Cihangir Lübiç ve Hüseyin Şimşek’in ise tahliyelerine karar verdi.
CHP Genel Başkan Yardımcısı, CHP Parti Sözcüsü ve İzmir Milletvekili Deniz Yücel, sosyal medya hesabı üzerinden yaptığı açıklamayla mahkemeden çıkan bu karara yönelik tepki gösterdi.
Verilen kararı siyasi isimler üzerinden topluma verilen gözdağı olarak nitelendiren Yücel şu ifadeleri kullandı;
"İzmir İl Başkanımız Şenol Aslanoğlu tahliye edilerek, tutsak etmenin bir başka yöntemi olan ev hapsine karar verildi.
Hukuki değil siyasi hesaplarla alınan kararlar, toplumun adalete olan güvenini yok etmekten başka hiçbir şeye hizmet etmiyor.
Önceki dönem İzmir Büyükşehir Belediye Başkanımız Tunç Soyer’in ve kıymetli bürokratlarımızın tutukluluğunun devamı ise ne hukuki, ne de vicdani bir karardır.
Talimatlı yargılarıyla, siyasi isimler üzerinden aslında topluma gözdağı vermeye çalışan, “özgürlükleriniz bizim elimizde” mesajı vererek baskıcı ve otoriter yönetimde ısrarcı olanlar bu millete en büyük kötülüğü yapanlardır.
Bu ülkede hukukun üstünlüğünü tesis edene kadar mücadelemizi kararlılıkla sürdüreceğiz!"
BİR TEPKİ DE ÇİFTÇİ'DEN: ADALET, KİŞİ VE PARTİYE GÖRE EĞİLİP BÜKÜLEMEZ
Öte yandan karara bir tepki de CHP Seçim ve Parti Hukuk İşlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Gül Çiftçi gösterdi.
Sosyal medya hesabından açıklama yapan Çiftçi şu ifadeleri kullandı:
Tutukluluk bir ceza değil, yalnızca bir tedbirdir.
"Ancak bugün Türkiye’de bu temel hukuk ilkesi, siyasi saiklerle ters yüz edilmiştir.
İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne yönelik davada; ev hapsi kararının, tutukluluk hallerinin devam etmesine yönelik karar hukuken izah edilemez.
Ceza Muhakemesi Kanunu’nun açık hükmü bellidir: Tutuklama, “son çare” olarak başvurulabilecek istisnai bir tedbirdir; kişi özgürlüğü kural, tutuklama istisnadır.
Siyasi kimlikleri, sabit ikametgahları ve kamuya açık geçmişleri ortadayken, seçilmişleri tutuklamak ne hukukla ne de vicdanla bağdaşır.
Adalet, kişi veya partiye göre eğilip bükülemez.
Biz, her koşulda hukukun üstünlüğünü ve adil yargılanma hakkını savunmaya devam edeceğiz."