Geçtiğimiz hafta İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Aday Adaylığını açıklayan CHP'nin tecrübeli ismi Alaattin Yüksel, katıldığı televizyon programında, başlangıçta aday adayı olmayı hiç düşünmediğini ancak geniş bir kesimin aday adayı olması konusunda kendisini ikna ettiğini söyledi.
4 ÖNEMLİ KRİTER ESAS ALINMALI
Yüksel, "Samimi söylüyorum aday adaylığı hiç düşünmediğim bir şeydi. Geniş bir kesim benim aday aday olmam konusunda beni ikna etmeye çalıştı. 2004 yılında da aday olmam konusunda çok zorlamışlardı. Her zaman şunu savunmuş ve söylemişimdir, benim önseçim modelim farklıdır. Yıllardır öneriyorum ama inşallah bir gün partinin tüzüğüne bunu da sokarız. 4 ayrı alanda yarışmalı adaylar. Yüzde 25 puanı partinin üyelerinden almalı, sivil toplum örgütleri, meslek odalarından yüzde 25 puan, kamuoyundan, halktan yüzde 25 puan, partinin örgütleri ilçe, il ve genel merkeze uzanan geniş bir kesimden de yüzde 25 puan alıp bunun ortalamasının alınması gerekir." dedi.
MUTABAKATIN SAĞLANMASI ÇOK ÖNEMLİ
Herhangi bir göreve talip olmayı düşünen kişinin öncelikle her kesimden mutabakatın sağlanması sonucu ortaya çıkması gerektiğini savunan Yüksel, kendisinin de her zaman böyle davrandığını söyledi. Yüksel, "Bir insanın önce aday olabilmesi için önce kendi partisinde mutabakat olacak, meslek odalarında, sivil toplum örgütlerinde mutabakat. Kendimle ilgili hep bunu aramışımdır, aday olmaya karar vermem için bunun oluşması gerekiyor. Partimin tabanı böyle görevlendirme istiyorsa onu dikkate alırım. Kamuoyunda da, meslek odalarında, sivil toplum örgütlerinde de mutabakat varsa insan o zaman aday olmayı düşünür. Her partiden destek mesajları alıyorum. 'AK Parti'ye, MHP'ye oy veren ağırlıklı bir grubuz, beraber çalışıyoruz ama sizi destekleyeceğiz' yönünde mesajlar bile geliyor. İzmirli seçmen, CHP kenti yönetebilecek, iddialı, bilgili, birikimli cesur bir aday buldu; bununla bu seçim alınır ve bununla kent doğru yönetilir demeli, onu hissetmelisiniz ki öyle aday olmalısınız. Bu mutabakat yoksa bu işler zor olur." diye konuştu.
İTTİFAK İZMİR'DE İŞE YARAMAZ
Yüksel ayrıca, yerel seçimleri genel seçim gibi değerlendirmenin yanlış olacağını, MHP ve AKP'nin yaptığı seçim ittifakının İzmir'de işe yaramayacağını da dile getirerek şöyle konuştu:
"Yerel seçimlerde İzmirliler hangi adaya oy verirse bu kentte özgür, laik ve demokratik şekilde yaşamını sürdüreceğini hesaplar ve seçimi riske atmadan oyunu kullanır. Bu açıdan İzmir'de iktidar partisi de dahil olmak üzere MHP, İYİ Parti ve diğerlerinden de oy alacağımıza inanıyorum."
MHP ve AKP ittifakının yerel seçimlere etkisini de değerlendiren Alaattin Yüksel, bu ittifakın İzmir'e yansımasının çok zayıf kalacağına dikkat çekerek, "Genel seçimlerle yerel seçimleri birbirinden farklı değerlendirmek gerek. Yerel seçimler için MHP ve AKP'nin genel başkanları ittifak yapacaklarını açıkladı ama İzmir'de bu iki partinin tabanı farklı değerlendirmeler yapacaktır. Gerek İYİ Parti, gerekse MHP ve AKP'nin üyeleri İzmir'deki yarışın AKP ile CHP adayı arasında olacağını bildiklerinden ve yaşadıkları özgür, demokratik ortamı kaybetmek istemeyecekleri için hesaplarını da ona göre yapacaklardır" diye konuştu.
Seçmenin, yerel seçimlerde farklı bir anlayışla hareket edeceği için kendisini avantajlı gördüğünü vurgulayan Alaattin Yüksel, "Onun için bir kez daha tekrarlamak isterim ki, iktidar partisinden bile önemli bir oranda CHP'ye oy gelecektir. Genel seçimlerde İYİ Parti barajı geçsin diye CHP'nin oylarından bir kısmı oraya kaymıştı ama 31 Mart'taki yerel seçimde bunun tam tersi olacak. Yani İYİ Parti üyeleri de bizlere oy vereceklerdir. MHP'li seçmen de Atatürk sevdamız, onun ilkelerine olan bağlılığımız ve tüm kesimlere karşı hoşgörülü yaklaşımımız nedeniyle bize destek olacaktır" ifadelerini kullandı.
İZMİR İLE RUH İKİZİYİZ
İzmir'de bu seçimlerde 30 ilçenin tamamı ile Büyükşehir Belediyesini kazanmayı hedeflediklerini de sözlerine ekleyen Yüksel, "Biz tüm İzmirlilerle ruh ikizi gibiyiz. Hem değerlerimiz aynı, hem endişelerimiz, beklentilerimiz ve hedeflerimiz aynı. Farklı partilere mensup olsalar da seçimlerde tüm İzmirlilerle bir arada kent ruhunu yakalayıp birlikte kenetleneceğiz. Hedefimiz kalkınmış, gelişmiş ve işsizliğin ortadan kalktığı bir İzmir. Bunu da başaracağıma inanıyorum" dedi.
TÜRKİYE ÜRETİMDEN VAZGEÇTİ
Türkiye'de işsizliğin hızla arttığına bunun da en önemli nedenlerinden birinin üreticilerin desteklenmemesi olduğunu kaydeden Alaattin Yüksel şunları söyledi: "Türkiye maalesef artık üretimden vazgeçti. Bu durum her sektörde kendini gösteriyor. Özellikle tarımda ekilmeyen topraklarımız, sulanamayan alanlarımız hızla arttı. Hükümet her açıdan tarımı desteklemekten vazgeçti. Çevre yatırımları yapılmadığı, altyapı hızla bozulduğu ve gübresinden mazotuna kadar tüm girdilerin maliyetleri arttığı; buna karşın sattığı ürünün hızla değer kaybettiği bir dönemde çiftçimiz de tarımdan ve üretimden vazgeçmek zorunda kaldı."
SADECE İZMİR'DE KENTTEN KÖYE GÖÇ VAR
Uygulanan yanlış politikalar sonucu tarımın 16 yıldır hep küçüldüğünü vurgulayan Yüksel, "Bu durum İzmir'de daha farklı bir seyir izledi. Türkiye'deki 81 ilin içinde sadece İzmir'de 'kentten köye' göç varken, diğer 80 ilde tam tersine 'köyden kente' göç olmakta. Bu başarının altında Türkiye'de ilk kez İzmir Büyükşehir Belediyesi bünyesinde hayata geçirilen Tarım Daire Başkanlığı yatmakta. Söz konusu başkanlık, yaptığı planlı çalışmalarla, havza havza gelişme modelleriyle, bölge insanı ile akademisyenleri de işin içine katarak İzmir tarımını ayağa kaldırdı. Bunun sonucunda Birleşmiş Milletler tarafından İzmir, 'En İyi Kalkınma Modeli' ödülünü kazandı" diye konuştu.
ÇÖZÜM: TARIMI SANAYİYLE BULUŞTURMAK
Tire Süt Kooperatifi, Bayındır Çiçek Kooperatifi, İzmir Arıcılar Birliği gibi kurumların hem çiftçinin yüzünü güldürdüğünü hem de sosyal projeler ile halkla iç içe olduğunu açıklayan Yüksel, tarımın kent genelinde yükselişini hızlandırmak için kooperatiflerin sayısının arttırılması ve her açıdan desteklenmesi gerektiğini belirtti. Ürün alım garantilerinin verilmesi ve tarıma dayalı sanayiye yönelmenin de şart olduğunu kaydeden Yüksel, "Böylece hem istihdamı artacak hem de tarımsal ürünlerimiz sanayi ile buluşarak yepyeni bir ürün olarak karşımıza çıkacak. Bunun sonucunda da çiftçimiz, tüccarımız, sanayicimiz, işsizlerimiz ve bu ürünleri tüketen vatandaşımız mutlu olacak. Bizim kentimizdeki insanlarımızı yoksulluktan, açlıktan, işsizlikten korumamız için bunun gibi yeni projeleri hayata geçirmemiz şart" dedi.