Vereyim sana 600 lira bak çocuğuna evde. Vereyim sana 600 lira aman ha beni daha fazla meşgul etme. Bu zihniyeti tamamen değiştirmek ve rehabilitasyon tedavisinin devletin temel görevi olduğunu ilan edip yeterli sayıda ve nitelikte rehabilitasyon kurumu yapılmalı!”
İzmir Milletvekili Birgül Ayman Güler, Türkiye Engeliler Konfederasyonu’na bağlı 27 engelli örgüt temsilcileri ile bir araya geldi.
Engelli Sporcu Dernekleri’nin de katıldığı toplantıda Türkiye’deki engelli yurttaşların yaşadıkları sıkıntılar ele alındı. Engellilerin yaşadıkları sorunların ve çözüm önerilerinin dile getirildiği değerlendirmelerde, engelliler için yaşamı kolaylaştıracak çalışmalar üzerinde duruldu. Hükümetin engelliler konusunda ortaya koyduğu politikaları eleştiren Güler, “Engelli politikaları son 10 yılda iflas etmiş durumda, neoliberal politikalar ile engelliler konusunda devlet özellikle son 10 yıldır her şeyi sırtından attı” dedi.
Konuşmasında AKP Tekirdağ Milletvekilinin ‘biz engellileri insan yerine koyduk, adam yerine koyduk’ sözlerini anımsatan ve sert bir dille eleştiren Güler, “Bu sözler AKP iktidarının engelli yurttaşlarımızı nasıl gördüğünü hayatın içinde nereye koyduğunu açık bir şekilde gösteriyor” dedi.
“Bu durum neoliberal politikaların bir hilesidir”
Konuşmasına engellilik konusunda tanımlar yaparak başlayan Güler; “Engellilik sorununda bir tanım sorunu var. Nüfusun yüzde 12 buçuğu engellidir gibi genellemeler okuyorum. Çoğu engelli dernekleri de bunu söylüyor. Ben bunun doğru olmadığını düşünüyorum. Türkiye’de nüfusun yüzde 3 civarı engelli. 12 buçuğa varan kısımda yüzde 9’luk kısım süreğen hastalıklarla ilgili, önce bu ayrımı yapmakta fayda var. Bana öyle geliyor ki bu durum neoliberal politikaların bir hilesidir. Bu kavramları toplumun vicdanına havale etmek için buldular. Süreğen hastalıklar konusunu sağlık bakanlığının sırtından aldılar. Türkiye’deki engelliler konusunda büyük bir hile yapıldığını düşünüyorum. Süreğen hastalıklar ayrı bir dezavantaj grubu olarak elbette görülsün ama süreğen hastalılar konusunda birinci dereceden sorumlunun Sağlık Bakanlığı olduğunu herkes önce bir kabul etsin. Çünkü engellilik konusunda birinci dereceden sorumlu her zaman Sağlık Bakanlığı değildir. Engellilik başka süreğen hastalıklar başka bir şeydir. Çünkü engellilik hastalık değil” dedi.
“Kentler çocuklar için resmen bir esarete dönmüş durumda!”
Sözlerine, engellilik sorununa Hükümetin ve yerel yönetimlerin çözüm getirebileceğinin farkındayım diyerek devam eden Güler, “İmar ve ulaştırma politikalarında bazı bakış acıları eksik. Bizde en başta engelli sorunlarının bu alandaki çözümü geliyor. Ama İmar ve ulaştırma politikaları aynı zamanda yaşlılar içinde çocuklar içinde bakış acısı yanlış hem toplu taşıma hem kent hem kaldırım ve benzeri bakımından. Çocuklar için kentte yaşamak adeta olanaksız, kentler çocuklar için resmen bir esarete dönmüş durumda. Benzer şekilde bisikletliler içinde öyle. Çünkü kentler motorize arabalar dünyası haline gelmiş durumda. Bu nedenle imar ve ulaştırma zihniyetinin öncelikle yerel yönetimler bakımından değişmesi çok önemli hale gelmiştir. Bizim okuduğumuz yıllarda kitaplarda modern belediye aydınlatmayı ve kaldırım yapmayı bilen belediyedir denirdi. Şimdi bakıyorum aydınlatmanın önemi hale sürüyor. Ama kaldırım insan hakları ihlalidir diye görülüyor. Arabaların ilk doğduğu 1930 yıllarda arabalara yer açabilmek için kaldırım ön görülmüş bes belli. Şimdi iş tersine döndü kaldırım yok ve kaldırımsız şehir iyi şehirdir anlayışı var. Yaşlı, çocuk, engelli, bisikletli ve yürümek isteyen insan için yaşanabilir şehirler, kaldırımsız şehir çizgili şehir olmuş. Bu sorunların tespitiyle kente yeniden bir düzen vermek gerektiği çok açık” dedi.
Engelliler de tedavi boyutunun çok önemli olduğunu söyleyen Güler, “Kuşkusuz tedavi süreciyle, rehabilitasyonla iyileştirilebilir engellilikler var. Bu konuda Türkiye’de çok büyük eksikliler olduğunu düşünüyorum. Bu neoliberal devlet politikası özellikle son 10 yıldır sırtından attı her şeyi. Vereyim sana 600 lira bak çocuğuna evde. Vereyim sana 600 lira aman ha beni daha fazla meşgul etme. Bu zihniyeti tamamen değiştirmek ve rehabilitasyon tedavisinin devletin temel görevi olduğunu ilan edip yeterli sayıda ve nitelikte rehabilitasyon kurumu yapılmalı. Onun dışında aileye yardım yap çünkü bu ağır bir hayat tarzı. Ama benden başka bir şey isteme al çocuğuna bak böyle bir zihniyeti reddetmek gerekiyor” dedi.
Toplantıda Demokratik Kitle Örgütleri adına konuşan Funda Doğan Kapukıran ve Metin Çınar, “Engelli vatandaşlarımız sadaka karşılığında evlere kapatılıyor. Biz sadaka değil hak temeli üzerinde yürüyen politikalar istiyoruz. Biz engelli dernekleri olarak yaşanan sorunlarda engellilerin de görüşlerinin alınmasını ve engelli vatandaşlarımızı kapsayan fakat 3 ayda bir değişen yasalar istemiyoruz” dedi.