Aydın Didim’de yaşayan Zeliha’nın, Murat Cem Kara ile 2011 yılında evlendiğini, evlendikten 6 ay sonra da şiddet görmeye başladığını belirten Av. Kılıç, Zeliha’nın uğradığı bu sistematik şiddet ve darpların, evden ayrıldığı 2014 yılı ekim ayına kadar devam ettiğini kaydetti. Av. Sevda Erdan Kılıç, Zeliha Erdemir’in eşinden 28 Aralık 2015 tarihinde boşandığını ifade etti.
CHP’li Kılıç, Zeliha’nın boşandıktan sonra da eşinden şiddet görmeye devam ettiğini, üstelik bu şiddete bu sefer tehditlerin de eklendiğini ifade ederek, “Üstelik bu durum öyle bir hale geliyor ki çocuğunun yanında dahi darp ediliyor. Velayete göre, baba çocuğu hafta sonu görüyor. Zeliha bir defasında çocuğunu babasından almak için gittiğinde, sokak ortasında darp ediliyor, bilinci kapalı bir şekilde hastaneye kaldırılıyor. Eski eşi de çocuğunu alıp kaçırıyor, 56 gün oğlunu arıyor. En sonunda oğlunu buluyor. Hatta o zaman 2 ay cezaevinde kalıyor ama sonra kefaletle çıkıyor.” dedi.
Darp ve tehdit davasının 20. duruşmasının 24 Mart tarihinde görüldüğünü ve temmuz ayına ertelendiğini belirten Kılıç, “Dosyaya baktığımız zaman, Zeliha’nın evlendiği günden beri 9 yıldır eski eşinin şiddetine maruz kaldığını görmekteyiz. Sokak ortasında defalarca darp ediliyor; Cem Kara, çocuğunun okuluna giderek birçok kez olay çıkarıyor, orada Zeliha’ya saldırıyor. Avukatını, hakimi, savcıyı, herkesi sosyal medyadan tehdit ediyor, ağza alınmayacak küfürler ediyor. Facebook hesabında, açıkça gün vererek ‘öleceksin’ diye yazıyor.” ifadesini kullandı.
CHP İzmir Milletvekili Kılıç, Zeliha’nın 50’ye yakın şikayetinden bir sonuç alamadığını, en son Aydın Barosu’nun da devreye girmesinin ardından Cem Kara’ya elektronik kelepçe takıldığını kaydederek, ilk takılan kelepçenin bozuk çıktığını, Kara’nın ikinci takılan kelepçeyi de kırdığını belirtti.
“Bir kadının daha eski eşi tarafından öldürülmesine seyirci kalmayalım”
Cem Kara’nın 29 Ocak günü, Zeliha’nın evinin yakınında polis tarafından yakalanarak gözaltına alındığını ve tutuklanarak cezaevine konulduğunu ifade eden Sevda Erdan Kılıç, şöyle konuştu:
“İnsan ticareti, göçmen kaçakçılığı, kasten yaralama sonucu ölüme neden olma, yağma (gasp), hırsızlık, rüşvet, zimmet, irtikap vb. gibi oldukça ağır cezaları gerektiren suçlardanmahkum olanların cezaevinden çıkmasına ancak siyasetçiler, gazeteciler, akademisyenler, avukatlar ve insan hakkı savunucularının cezaevinde kalmasına neden olduğu için başından beri eleştirdiğimiz İnfaz Kanunundan yararlanacak olan Cem Kara, 2 mayısta tahliye olacak. Peki iki hafta sonra Zeliha’nın can güvenliğini kim sağlayacak, kim koruyacak on? Eski eşine cezaevinden çıktıktan sonra elektronik kelepçe takarak mı koruyacaksınız on? Adam takılan kelepçeyi bile kırıp atabiliyor.
Cem Kara tahliye olduktan sonra, Zeliha’nın hayatına kast ettiği zaman bunun sorumlusu kim olaca? Yaklaşık 90 bin kişinin cezaevinden çıkmasına neden olan İnfaz Kanunu için Meclis’te el kaldıran AKP-MHP milletvekilleri mi yoksa, Zeliha’yı bir türlü koruyamayan AKP iktidarı m? Artık yeter; buradan iktidara ve özellikle Adalet Bakanı Abdulhamit Gül’e sesleniyorum: Bu sefer bari bir kadının hayatını kurtarın, kurtarmak için elinizden geleni yapın. Bir kadının daha eski eşi tarafından öldürülmesine seyirci kalmayın. Bir evladın annesi, bir babanın, bir annenin kızı olan kadınlar eşleri ya da sevgilileri tarafından öldürülerek, katledilerek bir bir aramızdan ayrılıp gidiyor; bizler de buna seyirci kalmayalım.”
“Zeliha (benim sesimi ölmeden önce duyun ve duyurun) diyor”
CHP’li Kılıç, ailesinin yanında kalan Zeliha’nın bulduğu bir işte çalışarak geçimini sağlamaya ve hayata tutunmaya çalıştığını ifade ederek, şu hususları belirtti:
“Kendisi ile konuşmamda bana şunu söyledi: (Hem benim yaşam hakkımı hem de çocuğumun yaşam hakkını elimizden alıyor. Biz oğlumla parka bile gidemiyoruz, acaba bir yerden çıkıp gelir de bize saldırır mı diye. Oğlum evden çıkarken ayakkabılarıma bakıyor, ‘anne topuklu giyme, babam gelirse kaçamazsın’ diyor. Bu travmayı ona yaşatmaya kimsenin hakkı yok. O vicdansızın yüzünden çalıştığım bütün işyerlerinden ayrılmak zorunda kaldım. Son çalıştığım işyerinde de iki kadın birlikte çalışıyoruz. Hem kendim adına hem de o arkadaşım adına endişe ediyorum. Çünkü, cezaevinden çıktıktan sonra kelepçe onu yine durduramayacak; buraya gelip bize saldırdığında da onu ne ben ne de o arkadaşım durdurabileceğiz. Lütfen yalvarıyorum size, benim sesimi ölmeden önce duyun ve duyurun. Özgecan Aslan gibi, Emine Bulut gibi, Gamze Pala gibi ölmek istemiyorum. Her ay düzenli olarak koruma tedbiri alabilmek için adliye koridorlarında sürünmekten yoruldum. Beni bu adamdan korusunlar. Ben sadece çalışıp çocuğuma bakabilmek istiyorum.) Şimdi ben onun bu sesine iktidar gibi nasıl duyarsız ve sessiz kalabilirim. Onun sesi olmak ve hayata tutunmasını sağlamak için elimden gelen her şeyi yapacağım. Umarım bizim bu sesimizi, AKP iktidarı ve Adalet Bakanlığı yetkilileri duyar da gerekli önlemleri alır.”
CHP İzmir Milletvekili Sevda Erdan Kılıç, “Eskişehir’de uzaklaştırma kararı bulunan eski eşi tarafından öldürülen Ayşe Tuba Arslan’ın, eşinden gördüğü şiddete karşı 23 kez suç duyurusunda bulunduğu ve birçok kez uzaklaştırma kararları aldırdığı ortaya çıkmıştı. Kimseye sesini duyuramayan Arslan bir dilekçesinde, ‘benim ölümüm gerçekleşince mi bana yardım edeceksiniz’ demişti. Biz şimdi, Zeliha bu hayata veda etmeden ona yardım elini uzatalım.” dedi.