TENZİLE AŞÇI/EGEPOSTASI- Türkiye koronavirüsle mücadelede 9 ayı geride bırakmak üzere. Salgın nedeniyle Mart ayından 1 Haziran tarihine kadar ülke genelinde kısmi karantina uygulanırken işletmeler de 3 ay süreyle kapatılmıştı.
Vaka sayılarının düşüşe geçmesiyle başlayan kontrollü sosyal hayatta gelinen son nokta günlük 28 bin üzeri vaka ve 6 binin üzerindeki hasta sayısı oldu.
Geçtiğimiz hafta toplanan Cumhurbaşkanlığı Kabinesi, hızla artan ve tehlikeli boyuta gelen vaka artışlarına önlem olarak bazı önlemler aldı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yaptığı açıklamalarla birlikte ülke genelinde bazı işletmeler kapatılırken bazılarının da çalışma saatleri ve faaliyetleri kısıtlandı.
Yeni tedbirlerin ekonomik etkisi de yine esnafa ve vatandaşa vurdu. Alınan tedbirlerle salgının başından bu yana zor durumda olan vatandaşların mağduriyetlerinin daha da arttığını belirten CHP İzmir Milletvekili ve TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu üyesi Kamil Okyay Sındır, devletin kısıtlama getiriyorsa vatandaşın mağduriyetini de gidermesi gerektiğini söyledi. Devletin 2021 bütçesinde salgına ayrılan bir kaynak olmadığını belirten Sındır, “Bütçede borçlanma var pandemi ve insan yok” dedi.
“ESNAFA DESTEK DEĞİL BORÇLANDIRMA VERDİLER”
Salgının tüm dünyada görüldüğünü fakat en büyük mağduriyetin ülkemizde yaşandığını belirten Sındır, “Üzülerek söylüyorum ki bu salgının toplumda ve özellikle çalışanlar üzerinde yarattığı etkiler ülkemizde en sıkıntılı şekilde yaşanıyor. Avrupa’nın birçok ülkesine baktığınızda iş yapan ve istihdam yaratan işletmelere bütçeden ayrılan özel kaynakla nakdi destek sağlıyor. Örneğin İngiltere’de devlet restoranlara ‘Sandalye sayısını yarıya düşüreceksin’ diyorsa ‘Ay sonunda kaç müşteri aldığını bana beyan et ben sana bir o kadar karşılıksız destek vereceğim’ diyor. Ama Türkiye’de salgın çıktığından bu yana salgın için bütçeden ayırdığı meblağ 7 milyar civarında. Bu da esnafa değil çoğunlukla ailelere yönelik bir destekti. Esnafa da düşük faizli, uzun vadeli kredi imkanı sundu. Zaten o kredi de bankalar tarafından amaç dışı kullandı. Esnaf da yararlanamadı. Esnafa destek değil kredi, borçlandırma ve yapılandırma verdiler. Esnafın kira borcu var, elektrik harcaması, su harcaması oluyor. Devletin bunlara yönelik 1 kuruş nakdi ödeme desteği yok. Bugüne kadar esnafın kredi borçları hep yapılandırıldı, esnafın borcu biriktikçe birikiyor. Biz esnafa destek mi veriyoruz yoksa onları yok olmaya mı itiyoruz” diye konuştu.
“KRİZİN SONUÇLARINI SALGINA MAL EDİYORLAR”
Bugüne kadar işçilere verilen kısa çalışma ödeneğinin de devlet bütçesinden değil, işsizlik fonundan ayrıldığının altını çizen Sındır, “Devlet işçilere verdiği parayı bile kendi bütçesinden kaynağından ayırmadı. İşçi açlığa ve sefalete terk edilmiş durumda. Kobiler bitmiş durumda. İhracat yüzde 80 düştü. Bunun asına salgın denilebilir ama bu salgın ülke ekonomisinin en sıkıntılı dönemine denk geldiği için bunun ceremesini vatandaşımız çekiyor. Ve ülkeyi yönettiğini zannedenler krizin sonuçları salgına mal ederek salgını bile istismar ederek kendilerini düze çıkarma derdindeler. Belki kesin kapanma kararı da alınabilir. Bilim neyi gerektiriyorsa onun yapılması esastır ama toplum, insan ve yaşam için doğru olan bir şey yapılırken diğer şeyleri de kırmamak gerekiyor. Bunun için esnafımızın, tüccarımızın, şoförlerimizin kısacası tüm vatandaşların krizden minimum zararla çıkmasını sağlamak gerekiyor. Herkes ekmeğini kazanmak, geçimini sağlamak zorunda ve bunu sağlayacak bazı şeyler gerekiyor” dedi.
“180 MİLYAR DOLAR BORÇLANMA”
2021 yılı bütçesinde önemli bir noktaya parmak basan Sındır, “Bugün bütçe görüşmelerinin son günü. Ben bütçede bugüne kadar salgına ayrılan bir kaynak ya da finansman görmedim. Bütçede salgına ilişkin hiçbir şey yok. Bütçede insan yok. 180 milyar dolar borçlanma var, iç borçlanma var, her şey var ama pandemi ve insan yok” ifadelerini kullandı.
“VATANDAŞI BORÇ YÜKÜ ALTINDA EZDİRMEMELİSİN”
Devletin, vatandaşın mağduriyetini gidermek için harekete geçmesi gerektiğini belirten Sındır, “Devletin yapması gerekenler çok açık. Bunun için uzman olmaya gerek yok. Devlet vatandaşı için vardır. Devleti oluşturan halktır. Halk cebinden vergisini öder. Devletin de geliri halktan aldığı vergilerdir. Eğer devlet bir karar alıyorsa ve bu karardan mağdur olan bir kesim oluyorsa, devlet mağdur kesimin mağduriyetini üstlenmek zorundadır. Bu devletin asli görevidir, anayasal zorunluluğudur. Sen esnafa kepengini kapatıyorsun diyorsan zararını karşılamalısın. Bunu yapamıyorsan zaten devlet olamazsın. Yapılacak şey çok basit. Sen onu aylık gelirinden mahrum ediyorsan onun aylık geliri neyse bunun ortalamasını alıp esnafa bu geliri vermelisin. Onu borç yükü altında ezdirmeyecek destekleri vermelisin” diye konuştu.
“DESTEKLER YANDAŞ MÜTEAHHİT ŞİRKETLERE”
Destek için gereken meblağların çok yüksek meblağlar olmadığını belirten Sındır, konuyu bütçeden verdiği bir örnekle açıkladı. Sındır, “2021 yılında bütçede 31 milyar lira sadece yap-işlet-devret kamu özel işbirliği projelerinin müteahhitlerine kaynak aktarılacak. Hani bu projeler bedeva deniliyor ya bedava değil onlar. 2021 yılı bütçesinde yaklaşık 16,5 milyar lira şehir hastaneleri için, yaklaşık 14 milyar lira karayolları projeleri için, yaklaşık 600 milyon lira Ulaştırma Bakanlığı havayolları ve diğer projeleri için kaynak aktarılıyor. Kim? Topu topu yandaş 5 yandaş şirkete aktarılacak. Sen 2021 yılında verme bu parayı, ‘Alacaklarınızı erteliyorum.’ de. O 31 milyar lirayı vatandaşına ver. Vatandaşına da ‘İyi ki bu ülkenin vatandaşıyım, arkamda devlet var.’ dedirt. Bunlar zor şeyler değil. Bunlar sadece irade gerektiren meseleler ama biz bunları bu hükümette görmüyoruz. Hükümetin ajandasında işçi,- emekçi, esnaf, çiftçi, üreten kesim, emekli ve işsiz yok. 5 tane yenileriyle birlikte 5 yandaş müteahhit şirket, onların zenginleşmesi ve onlarla birlikte zenginleşen kendi yandaşları var” ifadelerini kullandı.
“KRİZİN NEDENİ İDARİ VE YÖNETİMSEL SORUNLAR”
Sındır, alınan son tedbirlerin insan değil ekonomi odaklı olduğunu ifade ederek, “Siz virus birine bulaşınca 14 gün karantinada kalması gerektiğini söylüyorsunuz ama yaşamı bunu dikkate almadan sürdürüyorsun. Bu kabul edilebilecek bir şey değil. Yapacaksın yapacaksın, bütçeni de koyacaksın, kaynaklarını da belirleyeceksin. Bir karar alıyorsan mağdur olanları düşüneceksin bütçeni ayıracaksın, herkes evinde mağdur olmadan bir 10-15 gün geçirecek.Yok bu yaşlara sokağa çıkma yasağı, yok şu saatlerde yasak.. Toplumun da kafası karışıyor. Topluma bunu anlatamama beceriksizlikleri de var. En basit çözüm 14 günlük kapatma ve sonrasında kontrollü bir ekonomik yaşam sürdürülmesidir. Bunun için de devlet bir kaynak ayırmalı. Bu memlekette kaynak çok, memleketin sorunu yönetilememek. İdari ve yönetimsel sorunlar nedeniyle bugün Türkiye’de ekonomik kriz yaşanıyor” dedi.