MUĞLA'nın Ortaca İlçesi'nde, Ortaca Kent Konseyi önderliğinde Ortaca Cumhuriyet Meydanı'nda toplanan yaklaşık 500 kişilik grup, kanalda cesedi bulunan Cansu Kaya ve cinayete kurban giden kadınlar için eylem yaptı.
Haberler / Genel
23 Haziran 2015 Salı 08:49
PAYLAŞ
"Kadın Cinayetlerini Durduracağız" çağrısıyla bir araya gelen yaklaşık 500 kişilik grup kanalda cesedi bulunan 18 yaşındaki Cansu Kaya için Ortaca Cumhuriyet Meydanı Atatürk Anıtı önünde toplandı. Öldürülen kadınların isimleri yazılı pankartlarla teker teker çağrılan ve ellerinde öldürülen kadınların fotoğrafları ve dövizlerle, sloganlar eşliğinde Galatasaray Meydanı'na yürüyen kadınlar, "Yaşamak için yeryüzünde kadınlara yaşam odalarımı gerekiyor" yazılı bir pankart taşıdı.
Eyleme düğün günlerinde destek için katılan Nurten Algüllü ve Kazım Algüllü Çifti "Canlara kıymasınlar artık yeter diyoruz. Psikologlar, sosyologlar devreye girsin. İnsanlarımıza gençlerimize neler oluyor. Niye bu kadar vahşileşti gençlerimiz. Artık devlet bir şeyler yapsın bizim neslimiz bu kadar kötü ve iğrenç değildi. Bir şeyler yapılsın artık." dediler. Nurten Algüllü "Cansu'nun gerçekleştiremediği hayaller için buradayım" dedi.
Grup adına açıklama yapan Ortaca Belediyesi Kent Konseyi Genel Sekreteri Nilgün Şahin, "Bu yıl içinde vahşice öldürülen kadınlar şu anda aramızdadır. Sözcükleri boğazımızda düğümleyen korkunç erkek şiddeti sınır tanımadan hayatlarımızı karartmaya devam ediyor. Her yaştan, her renkten ve her dilden kadını elimizden alan erkek egemen zihniyet 2015 yılının başından beri 144 kız kardeşimizi katletti. Bugün, 18 yaşındaki Cansu Kaya'nın vahşice öldürülmesi üzerine toplandık. Burada bulunan bizler, Cansu'yu katledenlerin bizleri de katletmek istediğinin farkındayız" dedi.
Her şeyi erkekler üzerinden götüren bir toplum olarak uluorta her yerde ağzımızı açtığımızda annelerden ve kızlarından sinkaflarla başlıyoruz diyen Psikolog Gül Hınçal sözlerini şöyle sürdürdü:
"Gazetelerde ve dergilerde yetmiyormuş gibi birde televizyonlarda kadını aşağılayıcı birçok programlar yapılıyor. Bunlar da yetmezmiş gibi son yıllarda politikacılar kendine bilim adamlığı süsü veren birçok yetkili ağız kadını dışlıyor ve aşağılıyor. Bu olayın en katmerlisi ise, resmi nikahtan önce dini nikaha izin verilmesidir. Okullardan laik eğitimin kaldırılması, karma eğitimi sonlandırılacak adımların atılması, insan terbiyesinin baş tacı olan felsefe grubu derslerinin azaltılması, sanat eğitiminin önemsizleştirilmesi, tüm bunlar Cumhuriyetimizle var olan ve bu güne kadar gelen toplumsal dokumuzu bozmaktadır. Kadına yönelik şiddete ve cinayetlerine kökten çözüm için Sivil Kitle Örgütleri, ilgili birimler, bilim çevreleri harekete geçmeli. Bilimsel ve laik eğitime geri dönülmeli. Küçük yaşta evlilikler sonlandırılmalı ve cezai yaptırımlar arttırılmalı. Kadın düşmanı katiller Cansuları elimizden aldı. Cansular, Özgecanlar, bu kaçıncı kadın ölümü' Bu ülkede yani Türkiye'de her gün ortalama üç kadın öldürülüyor ve bir kadına tecavüz ediliyor. Geri kalmış ve ilkel toplumlarda tecavüz sayısının çok olduğunu biliyoruz. O ülkelerin arasına girmek istemiyoruz. Ama ne yazık ki son yıllarda ülkemizde kadın cinayetlerinde yüzde bin 400 artış olmuştur. Bu gün sadece Cansu' ya yapılanlara öfkelenmiyoruz. Biz bugün Türkiye'nin çağdaş ve laik yapısına ve Atatürk Devrimlerine karşı yapılan saldırılara öfkeleniyor ve direniyoruz. Gebe kadınlara bile dil uzatan, 6 yaşındaki çocukları 25 yaşındakilerle evlenmesini onaylayan, annesinin diz kapağından tahrik olan kadının kocasından dayak yemesini mutluluk sayan bu dönemin sözde aydınları, bu memleketin utancıdır. Kadını mal meta olarak gören feodal düşünceler taşıyan kadına şiddeti hak gören bu anlayışlar yıkılmalıdır. Bu yıkım olmadıkça Cansulara saldırılar bitmez. Toplumun içinden çıkan aydınlar olarak hepimize sorumluluk düşüyor. Feodalizmin bu düşünce yapısını hayatımızdan çıkarmak zorundayız. Sokak ortasında vurulan, bıçaklanan, kurşuna dizilen kadınların haklarını her yerde savunmalıyız. Toplumun tüm kesimleri ayağa kalkmalıyız. Bu dramların dinmesi ancak çağdaş ve laik düşünce çizgisindeki politikalarla mümkündür. Devlet cinsiyete göre vatandaş ayrımcılığı yapamaz. Yasaların vatandaşına verdiği haklar kadınlar tarafından sonuna kadar kullanılmalıdır. Cansulara saldıran kafaları kim besliyor ve alkışlıyorsa onlara karşı mücadele etmeli. Onlara karşı en ağır toplumsal cezayı vermeliyiz. İki gün Cansu'nun ailesinin acılarına ağlayıp, sonra unutmak yok, uyumak, durmak ve dinlenmek yok. Sonuç alıncaya kadar mücadele etmeliyiz. Ve bu mücadele sadece kadınların değil insanlığın namus borcudur."
Cansu Kaya ve diğer kadınlar için hazırlanan imza panosuna imza atan grup daha sonra olaysız bir şekilde dağıldı. (DHA)