AK Parti Merkez Karar ve Yönetim Kurulu (MKYK) toplantısı sonrası AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik gündeme dair açıklamalarda bulundu.
Çelik'in açıklamalarından satır başları şöyle; "Terör örgütüne karşı mücadele ediyor diyenlerin, PYD/YPG/PKK terör örgütlerinin DEAŞ'a karşı mücadele verdiklerini söyleyenlerin hangi şirketle hangi petrol bölgesine yerleştiklerini görüyoruz.
Bu şebeke faaliyetlerine karşı da tabii ki kurumlarımız gereken analizleri yapıyor, görünürde terörle mücadelenin arkasında bu çirkin insanlık düşmanı siyasi projelere verdiğimiz mücadele var. Kendisi belli bir etnik gruba yaslansa bile, terör vasıtasıyla o etnik grubun haklarıyla hiçbir ilişkisi yoktur.
Bu yüzyıl önce, ondan sonraki zamanlarda bölge halkların iradesi dışında birtakım demir kafesleri giydirmeye çalışanların mesafe aldığı süreçlerdir. Türkiye Cumhuriyeti bunlarla mücadele edebilecek, darmadağın edecek planlamalara sahiptir. Terörle mücadeleyi sürdüren bütün güvenlik güçlerimize başarı dileklerimizi iletiyoruz.
ERMENİSTAN İLE NORMALLEŞME SÜRECİ
Cumhurbaşkanımızın iradesi AK Parti döneminde çok net ortaya koymuştur. Normalleşme sürecine muhakkak surette Azerbaycan'ın olumlu bakması. Cumhurbaşkanımız büyük bir özveriyle arşivlerin açılmasını, tarihçelerin çalışma yapmasını ve herkesin saygıyla yaklaşmasını söylemiştir. Ermenistan arşivlerin açılma meselesine hiçbir şekilde yaklaşmadı.
Yıllar evvel karşılıklı adımların atılacağı protokol imzalanmıştı. Fakat o da o zaman Ermenistan Anayasa Mahkemesi'nin anayasaya aykırı bulması suretiyle ortadan kalkmıştır. Şimdi işgalin sona ermesinden sonra hem sayın Cumhurbaşkanımız hem sayın Haydar Aliyev bir vizyon ortaya koydular. Bütün bölgede tansiyonun düşürecek mekanizmanın ortaya çıkması. Buna saldırgan ve işgalci politikalardan vazgeçmesi kaydıyla Ermenistan'ın da dahil olabileceğini sayın Cumhurbaşkanımız söyledi.
'GERÇEKLEŞİRSE BİRÇOK ADIM ATILACAK'
Ermenistan'ın bu kıskaçtan çıkabilmesi için bir zemin oluştu. Bu sefer bu mekanizmanın parçası olarak hem burada olabilecekleri hem de Türkiye-Ermenistan arasında normalleşme süreci için bir irade ortaya çoktu. Cumhurbaşkanımızın en büyük hassasiyeti Azerbaycanlı kardeşlerimizin bu normalleşme sürecine olumlu bakmasıydı. Türkiye hem bölge barışına katkı sağlamak, her zamanki özgüven ve iyi niyetini göstermek bakımından bu adımı atıyor.
Normalleşme süreci gerçekleşirse birçok adım atılacak. 2019'da kesilen İstanbul-Erivan arası uçuşlar olabilir. Bu ilkeler çerçevesinde Ermenistan'ın Azerbaycan'a karşı saldırgan ve işgalci politikasından vazgeçme şartıyla normalleşme süreci gerçekleşebilir. Türkiye diplomatik hazırlığa ve inisiyatif alacağı iradeye sahiptir.
EGE VE AKDENİZ'DE GÖÇMEN KRİZİ
Akdeniz Avrupa demokrasilerinin mezarı olmaya devam ediyor. Akdeniz'de küçücük botlarla demokrasinin nasıl sular altına gömdüğünü görüyoruz. Büyük lafların, büyük demokrasi vaatlerinin sulara gömdüğünü görüyoruz. Yunanistan'ın geri itmeleri, göçmenleri ölüme itmeye teşebbüstür. Botlara silah sıkıyorlar, zıpkınla delmeye çalışıyorlar, insanların üzerine ses bombası atmaya çalışıyorlar. Birçok ülke nasıl olsa sınırlarımızı savunuyor, aynı zamanda gayrimeşru eylemler Yunanistan'ın üzerine kalıyor diye sessiz kalıyor.
'MAALESEF AYNI EYLEMLER, AYNI HIZLA DEVAM EDİYOR'
Sayın Cumhurbaşkanımız bu insanlık dışı muameleleri defalarca Avrupalı muhataplarına iletti. Her seferinde 'haberimiz yoktu tekrar bakalım' diyorlar. Maalesef aynı eylemler, aynı hızla devam ediyor. Yunanistan'ın zalimane davranışı göç rotasını değiştirdi. İnsanlar daha büyük tehlikelerle karşı karşıya kalınmış olarak ölüme itilmiş oluyor. Yunanistan kendisinin zalimane davranışlarını örtmeye çalışıp, Türkiye'yi suçlamaya çalışıyor.
Göçmenlere dönük hiçbir şekilde yakalama yapmıyorlar, göçmenlere sahip çıkan politika uygulamıyorlar, sadece geri itmelerle, botları şişleyerek Yunanistan bunları kasten ölüme doğru sürüklüyor. Ülkemiz ise arama kurtarma sahasında 2 haftada 991 yakalama gerçekleştirdi. 526 kurtarma vakası gerçekleştirildi. Bunların hiçbirinde geri itme yoktur.
Biz Yunanistan'ın insanlık dışı davranışlarıyla ilgili yüzlerce belge ortaya koyacak iken Yunanistan'ın sahte belgeler ortaya koymaktan başka bir şey yoktur. Halen bir tek eleştiri bile ortaya çıkmamıştır Yunanistan'la ilgili olarak. Maalesef bu zalimane davranışı herkes izlemektedir.
RUSYA VE UKRAYNA ARASINDAKİ KRİZ
Ukrayna ve Rusya arasında tırmanışa geçen gerilimle ilgili bir başka gündem vardır. Rusya'nın Ukrayna'ya karşı taarruz gerçekleşeceğine dair çok sayıda gazete ve televizyon yayını ortaya çıktı. Böyle bir şeyin olmaması gerekir. Bölgede bir çatışmanın hiç kimseye faydası olmayacaktır. Bu konuda sayın Cumhurbaşkanımızın çok yoğun temasları var. Sayın Cumhurbaşkanımız itidal çağrısında bulundu. Ukrayna'nın toprak bütünlüğüne verdiğimiz önemin altını çizdi. Arabuluculuk dahil her türlü yardımın Türkiye tarafından ortaya koyulabileceğini ifade etmiştir.
Rusya Federasyonu ile ABD arasında bir taslak ortaya çıktı. Rusya Federasyonu ve Kuzey Atlantik Anlaşması üye devletleriyle taslak anlaşmalar ortaya çıktı. 12 Ocak 2022 tarihinde NATO ile Rusya Konseyi bir araya gelerek bu durumu değerlendirecek. Umut ederiz ki tansiyonu düşürecek yol haritası ortaya çıkar.
LİBYA'DAKİ BAŞKANLIK SEÇİMLERİ
Libya'daki seçimleri yakından takip ediyoruz. Maalesef 24 Aralık'ta yapılması gereken başkanlık seçimleri ertelendi. Libya içerisinde yeterli ve geniş mutabakat sağlanamadı. Tartışmalı bazı başkan adaylarına dönük olarak nihai aday listesi açıklanamadı. Libya Temsilciler Meclisi mevcut saçlarda seçimin ilerleyemeyeceğini söylüyor. Yargı kararları var siyasi unsurların devreye girmesi var. Şimdi 24 Ocak 2022 tarih öneriliyor, ama şu anda bunun gerçekleşip, gerçekleşemeyeceğine dair bir bilgi bulunmuyor. Seçilecek yönetimin ülkenin tamamında yetkilerini kullanarak Libya'nın istikrarsızlıktan çıkmasını temin edecektir.
Tüm kurumların mutabakatı ve en geniş uzlaşıyla sağlıklı bir zeminin ortaya çıkması gerektiğini düşünüyoruz. Sükunetin muhafazası önemlidir bu konuda. Seçimlerle ilgili konuların herkesi tatmin eden hukuki süreçle karara bağlanması önemlidir. İnşallah kardeş Libya bu kıskaçtan bir şekilde çıkmanın yolunu bulacaktır.
'OMICRON VARYANTI ÜLKEMİZDE DE YAYILIYOR'
Omicron varyantının çıkmasıyla birlikte Sağlık Bakanımız açıkladı ülkemizde de var ve yayılıyor. Geçen hafta inaktif aşımız Cumhurbaşkanımızın katıldığı programla açıklandı. TURKOVAC Şanlıurfa'da üretime başlandı. Şehir hastanelerimizden başlayarak aşılama için devreye alınmış olacak. Pandemiden geriye doğru baktığımızda Türkiye'nin tam kapasiteyle dünyadaki negatif örneklerden olumlu anlamda ayrışarak, büyük meydan okumayı yönetebilmesi, hem büyüklerimizin sağlığı açısından hem ailelerin sağlığı açısından, ekonomik faaliyetlerin devamı, eğitimle ilgili çeşitli stratejiler geliştirerek faaliyetin devam etmesi, aynı şekilde destek grupları vasıtasıyla sahaya inmesi, Türkiye'nin güçlü bir mücadele vermesini sağladı.
Bütün dünyada göz kamaştıran bir şekilde sağlık çalışanlarımız büyük bir mücadele ortaya koyuyorlar. Vatandaşlarımızın onların bu mücadelelerinden duyduğu memnuniyet üst düzeydedir. Bu gayretleri için kendilerine şükranlarımızı sunuyoruz.
'GEÇEN YIL ZOR BİR YILDI'
Bu yılı tamamlıyoruz. Geçen yıl zor bir yıldı. Bölgemizde pek çok gelişme oldu, pandemi süreci devam etti. Tüm bu süreçler Türkiye'nin iyi yönetilmesi, hedeflerine güçlü bir şekilde ulaşılabilmesi için büyük gayretler ortaya kondu. Geçen hafta sayın Cumhurbaşkanımız Gaziantep'teydi. Bugün de bir açılış gerçekleştirdi. Bu açılışların Türkiye'nin altyapısının güçlendirilmesi bakımından devrim niteliğinde, Türkiye'nin hedeflerini gerçekleştirmesini sağlayabilecek büyük etkileri olacak.
'TÜRKİYE'DE FAY HATTI OLUŞTURULMAYA ÇALIŞILIYOR'
Sayın Cumhurbaşkanımız Gaziantep'te aynı anda bir cami ve bir cemevinin açılışını gerçekleştirdi. Ülkemizde bir takım fay hattı oluşturma çabalarına baktığımızda sayın Cumhurbaşkanımızın devletimizin başı olarak aynı anda cami ve cemevinin açılışını gerçekleştirilmesi tüm bölgeye bir mesajdır.
Türkiye'nin içerisinde birlik ve bütünlüğümüzü en güçlü şekilde koruyoruz, Türkiye'de fay hattı oluşturulmaya çalışılıyor. Suni sarsıntılar ortaya koymaya çalışıyorlar. En önemlisi toplumsal bağışıklığımızın yüksek olmasıdır. Tarihten gelen deneyimimiz çerçevesinde bu derecede yüksek olması bu girişimleri altüst etmiştir.
Şimdiden tüm vatandaşlarımıza iyi seneler diliyoruz. İnşallah yeni yıl herkese sağlık açısından hayırlar getirsin. Bütün vatandaşlarımıza sevgi ve saygılarımızı sunuyoruz."
SORULAR VE YANITLAR
KILIÇDAROĞLU'NUN 'DİNLEME' İDDİASI
"Sayın Kılıçdaroğlu ilk olarak benim hatırladığım kadarıyla 2018 yılında söyledi. Kendisinin, ailesinin telefonlarının dinlendiğini söyledi. Daha sonra da kendi grup başkan vekilleri MYK toplantımız dinleniyor dendi. Ne ortaya bir belge koyuyor, ne gidip savcılara suç duyurusunda bulunuyor. Bu söylediğimin doğru çıkmadığını gösteren bu bilgilere ulaştığını gösteren bir şey söylemiyor. Bir parti genel başkanı belli bir meşruiyet alanı içerisinden konuşmalıdır. Nihayetinde bu kurumlarda çalışanlar büyük fedakarlıkla memleketin güvenliğini sağlıyorlar. Beni dinliyorlar, belediye başkanlarımı dinliyorlar dediğinizde tipik bir fitne siyaseti. Bu iddiasının arkasına hangi belgeyi koymuş, bu gayriciddidir. Herhangi bir partinin genel başkanına asla ve asla yakışmaz. Hangi bilgi ve belgeye söylüyor, ya da bu izlenime nasıl varmış? Gereksiz bir mağduriyet üreten bir yaklaşım içerisine girmesi doğru değil. Bu kurumlar anayasa ve yasaların verdiği yetki ile belli bir meşruiyet içerisinde çalışıyor.
'SÖYLEDİKLERİNİN ZEMİNİ, TEMELİ YOK'
Bütün bu söylediklerinin zemini, temeli yok. Nitekim AK Parti tarafından bu konuyla ilgili çok güçlü mekanizmalar ortaya koymuştur. Bir partinin genel başkanının daha dikkatli dil kullanması gerekir. Bu şekildeki savruk iddialar, gayriciddiliği aşmış iddialardır. Bu iyi sonuçlar doğuracak yaklaşım değildir. Biraz daha kaliteli siyaset üretmek lazımdır. Tabii ki siyaset bir mücadele alanıdır ama bunu meşruiyet alanı içerisinde argümanlarınızla yapabilirsiniz.
2018'de çıkıp basın toplantısı yapması lazımdır. Elinizdeki bilgi, belge nedir? Şimdi çıkıp bunu ispat etmelidir. Bu demokratik siyaset olmuyor, iftira siyaseti oluyor. Biraz daha sorumlu yaklaşıma davet ediyorum kendisini. Bu sadece kurumları hedef alan yıkım siyasetidir."
CHP-HDP GÖRÜŞMESİ
"Karşımızdaki ittifakın senaryosu her gün değişiyor. Şimdi Millet İttifakı'nın içinde yer almayız, ayrı bir ittifak kurarız deniyor. Birtakım gariplikler var. Geçende 7 madde yayınladı sayın Kılıçdaroğlu. Bir sonraki Cumhurbaşkanının kendi ittifaklarından olduğunu söylüyor. Cumhurbaşkanı olacak kişiye talimatlar buyuruyor. Şu kurumu kaldıracak, böyle bir kurum kuracak diyor. CHP'nin seçilmiş ve meşru hükümetler üzerinde kendi kendine atfettiğini denetleme iktidarı kurma arzusu her zaman vardır. Seçilmiş iktidarın üzerinde denetleme iktidarı kurma arzusunun Türkiye'nin başına belalar açan çeşitli sonuçları olmuştur. 1960'dan beri bu konuda çok büyük acılar çekmiştir. Bir sonraki Cumhurbaşkanı bizim ittifakımızdan olacak deyip, ondan sonra da o Cumhurbaşkanına talimat vermeye dönüştürdüler. Bu Türkiye'de ve dünya vesayet tarihi açısından yeni bir aşamaya karşılık geliyor. Olmayan bir cumhurbaşkanına talimat verilmesi gibi. Sayın Kılıçdaroğlu, 'Bir sonraki aday ben olacağım, seçilirsem şunları şunları yapacağım' da demiyor.
SİYASETTE İTTİFAK TARTIŞMASI
Bu ittifakın kimlerden oluştuğu, sayın Kılıçdaroğlu'nun değerlendirmesine göre farklı bileşenler, HDP'nin değerlendirmesine göre farklı bileşenlerden oluşuyor. CHP-HDP ikilisi açısından baktığınızda, bir konuda anlaşıyorlar, iki taraf da tezkereye karşı çıkıyor mesela. TSK'nın Türkiye'nin güvenliğini koruması için hukuki zemini oluşturmaya hem CHP hem HDP karşı çıkıyor. Sayın Kılıçdaroğlu çıkıp 'Kandil'i yıkacağız' dedi. Biz de dedik ki 'Hem tezkereye karşı çıkacak hem Kandil'i nasıl yıkacaksınız'? Bu ittifakın demokrasi, hukuk devleti, anayasal düzen konusunda söylediği nasıl bir şey olacak?
HDP açıkça 'PKK terör örgütü değildir' diyor. Bu ikisi nasıl ittifak kuracak merak ediyoruz. Bu şapkadan nasıl bir cin çıkacak? Hem tezkereye hayır hem Kandil'i yıkacağım demek tutarsızlık. Tepkileri göğüslemek için üretilmiş bir şey. İki yapı yanyana gelmiş. Biri Kandil'i yıkacağım diyor, biri Kandil'i referans alıyor. Bu şapkadan tavşan çıkmaz, cin çarpması çıkar."
Kamuoyu çok bilmiyor bunları. MİT'in kahramanca dünyanın pek çok bölgesinde Türkiye'nin güvenliği sağlaması için operasyonlar gerçekleştiriyor. Yurt dışında vatandaşları kurtardığı çeşitli operasyondan bahsettim. Bu teşkilat Türkiye için mücadele ederken şehit verdiğinde şehitler için tören bile yapamayan bir teşkilat. Gizlice ve sessiz sedasız şehitleri defnediyoruz. MİT'in demokrasiye, milli birliğimize göz dikmiş olanlara karşı nasıl operasyonlar yaptığını biliyoruz. Birisi MİT'in faaliyetlerine karşı bu faaliyetleri yapamasın diye soruşturma istiyorsa bu tabii terör örgütünü muhafaza altına almak gibi bir yaklaşımı görüyoruz.
'MİT, HERHANGİ BİR DEMOKRATİK DENETİMDEN KAÇAN BİR TEŞKİLAT DEĞİLDİR'
Yüce meclisin milletvekilleri her konuda denetim hakkına sahiptir. Tabii ki MİT'in faaliyetlerini tartışabilir, görüşlerini söyleyebilir. Bu meşru bir alandır. İstihbarat teşkilatımız herhangi bir demokratik denetimden kaçan bir teşkilat değildir. Bunun bir güç olduğunu her zaman söylüyorlar. Ama tutup da terörle mücadelesini hedef alıp, üstelik PKK terör örgütünü bir şekilde meşrulaştıracak ya da Suriye, Irak'ta yaptığı faaliyetleri hedef alacak bir şeyi ortaya koyduğu zaman bunun terör örgütlerine alan açma gibi bir yaklaşım olduğunu söyleyebiliriz."
ASİYE'NİN SAĞLIK DURUMU NASIL?
"Sayın Cumhurbaşkanımız Asiye kızımızın durumunu yakından takip ediyor. Biraz önce kendisinin son görüntülerini gördüğünü, yakından takip ettiğini söyledi. Sayın Cumhurbaşkanımız görüntüleri görünce üzüldüğünü ifade etti. Hayvanların korunması, onların hepimiz için can yoldaşı olduğunu, herhangi eşya ya da mülk olmadığının altını çizdik. Güçlü kanuni düzenlemeler koyduk. 2002'de seçimlere giderken, o zaman Adana'da hayvansever dostlarımız gelmişlerdi, şu şu düzenlemeleri yaparsanız devrim olur demişlerdi. Biz 2004'ten itibaren hepsini yaptık. Hayvanlar, bitkiler, doğa bizim rakibimiz değil can yoldaşımızdır. İnsan hayatını bütünleyen eko sistemin parçasıdır. Her cana hürmet etmek lazımdır.
SOKAK HAYVANLARININ DURUMU
Sayın Cumhurbaşkanımızın bu açıklamasının iki boyutunun beraber değerlendirilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Sayın Cumhurbaşkanımız ve sayın hanımefendi de bir hayvansever. Çeşitli hayvanları besliyorlar. Çok hassaslar. Asiye kızımızın başına gelenlere kadar buraya şikayet yağıyordu. Bu bir alan bunun düzenlenmesi lazım. İnsanlar tehlikeyle karşı karşıya. Çocukların, yaşlıların, her yaştan insanımızın zarar görmemesini temin etmeye çalışmak, ikncisi de sokaktaki hayvanları sahipsiz bırakmamak. Eleştirel yaklaşan bazılarının 'sokak hayvanları sahipsiz değildir' deniliyor, tam da bu sebeple sahipsiz olmadıkları için yapılıyor bunlar. Bu kadar hassasiyete rağmen içimizi yakan bir görüntü her gün neredeyse sosyal medyaya düşüyor. Siyasetin görevi bu alanı düzenlemek. Sokak hayvanlarına zalimane bir seçenek sunuluyor yaklaşımı doğru değil."
'HAYVANLARA DÖNÜK ZALİMANE DAVRANIŞ DA SUÇTUR'
Birileri bu talimatları yerine getirirken gördüğümüz bazı görüntülerde olduğu gibi zalimane bir yaklaşım içerisine giriyorsa o da suçtur. Bazı çok kötü, gerçekten kabul edilemeyecek barınak gibi düzenlemeler var. Burada bir canlının yaşaması mümkün değil. Barınak derken onları kast etmiyoruz. Yarından itibaren bununla ilgili çok iyi örnekleri olan belediyelerimizin ortaya koyduğu örnekler sosyal medya hesabından paylaşılacak.
Sokak hayvanlarının sahipsiz olmadığını göstermek için bu düzenlemeyi ortaya koyuyoruz. Onları sokakta bıraktığımızda heder olacaklardır. Burada yerel yönetimler başkanlığımız var. Rahatlıkla her türlü görüşe açığız, bu görüşler bize iletilebilir. Ama Cumhurbaşkanımız bunu söyledikten sonra bu zalimane ortaya çıktı demek haksızlık ve yanlıştır. Bu konuda en büyük hassasiyeti her zaman sayın Cumhurbaşkanımızın eşi hanımefendiden alıyoruz. Burada kast edilen şey gerçekten kaliteli, sağlık hizmetlerinin verilebildiğidir.
Bazı belediyelerimiz bütçemiz yetmiyor diyor, gerekirse sayın Cumhurbaşkanımızın talimatıyla Tarım Bakanlığı'nda bir çalışma yapılıyor. Asiye gibi çocukların başına bir iş gelmesin, hem de o zalimane uygulamalara muhatap olan hayvan canların canı incinmesin."
STOKÇULUK VE FAHİŞ FİYATLA MÜCADELE
"Serbest piyasa ekonomisinin kurallarını incitecek şekilde herhangi bir yaklaşımın bizden çıkması mümkün değil. Tüm esnafımız stokçuluğun içerisindeymiş gibi bir tavır ortaya konuyor, bu kesinlikle doğru değildir. Burada rant elde etme peşinde değil esnafımız, rızkının peşinde. Serbest piyasa ekonomisi kuralları içerisinde yapılması gereken şeyler var. Haksız Fiyat Değerlendirme Kurulu kurulmuştu. Kendi görev alanı içerisinde fiyat artışı tespiti, perakende fiyatlarını değerlendirmektedir. Bunun dışında birtakım dinamikler devreye girmişse, piyasayı bozucu faaliyetler devreye girmişse bunlar güçlü bir şekilde takip ediliyor. Fahiş fiyat artışı yapan üretici, tedarikçiye karşı şimdiye kadar yazılmış pekçok ceza var. Bunlar belli bir sayıda. Bu saydığım kategoriler içerisinde büyük çoğunluk serbest piyasa kuralları içerisinde ahlaki şeklinde faaliyetleri sürdürüyor. Her deposunda mal olana stokçu denmiyor. Deposunda her zaman mal olan insanlar var, bu makul bir şey. Ama o alanın makul ve akli akışına aykırı şekilde, darlık yaratıcı şekilde davranan, piyasa dengesini bozucu, serbest rekabeti bozucu şekilde davrananlar varsa ya da tüketicinin belli mallara erişimini engelleyenler varsa buna karşı devreye giriliyor.
Bunun dışına çıkanlar olursa faaliyetler takip ediliyor, denetleniyor ve cezaları veriliyor. Bu faaliyetleri piyasa kuralları içerisinde gerçekleştirenler her zaman devleti yanlarında bulur."