TBMM Başkanı Cemil Çiçek, milletvekillerinin statü ve haklarını belirleyen kanun teklifiyle ilgili eleştirilerin haksız olduğunu belirterek, “Bu bilinmeden yazılıyor ise bir dereceye kadar anlarım. Ama bilinerek yazılıyorsa Parlamento’ya düşmanlığın, milletvekiline düşmanlığın kime ne faydası var, anlamak lazım gelir.” dedi.
Milletvekillerinin statü ve haklarını belirleyen, AK Parti, BDP, MHP ve CHP grup başkan vekillerinin imzası ile Meclis Başkanlığı’na sunulan kanun teklifi, Plan Bütçe Komisyonu’nda görüşülmeye başlandı. Teklifin sunumunu, TBMM Başkanı Cemil Çiçek yaptı. Teklifin gündeme geldiği andan itibaren, milletvekillerine karşı haksız bazı değerlendirmelerin gündeme geldiğini söyleyen Çiçek, şöyle konuştu: “Bir yerde bir yanlışlık yapılıyor. Onun için vatandaşımıza doğru bilgi vermek, bu kanun ne getiriyor ne götürüyor, algılama ile, dedikodu ile, yanlış örneklere dayanarak konuyu saptırmak yerine evvela bu kanunun ne getirdiğini paylaşmak istiyorum. Kanun 22 maddeden oluşuyor. Amaç ve kapsam maddeleri ile yürütme ve yürürlüğün çıkarılması halinde 18 maddeye düşüyor. Bu maddeler esas itibariyle neyi getiriyo? Kamuoyuna bakarsanız milletvekillerinin maaşları artıyor, hem de ucu açık artıyor. Akla hayale gelen gelmeyen ne kadar harcamaları varsa, bu kanunda milletvekilleri bunlara bir yasal zemin oluşturuyor tarzında yanıltıcı yayın sürdürülüyor.”
Milletvekillerinin hiyerarşide nerede durduğunun bile belli olmadığını söyleyen Çiçek, “Şube müdürünün bile platformda yeri belli. Bir eski Meclis Başkanı 19 Mayıs Stadyumu'na gittiğinde nerede duracağı belli değil. Dolayısı ile bir statüye ihtiyacı var.” ifadesini kullandı.
“MİLLETVEKİLİNE DÜŞMANLIĞIN KİME NE FAYDASI VAR'”
Teklif ile farklı kanunlarda düzenlenen hükümlerin bir yasa içinde birleştirilmesinin hedeflendiğini dile getiren Çiçek, “Bunu yaparken de yeni bir şey getiriyor değil.” dedi. Teklifin 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9, 10, 13, 14, 15, 17, 18, 19, Geçici 1, 21 ve 22. Maddelerin yürürlükteki mevzuatın buraya aktarılmasından ibaret olduğunu kaydeden Çiçek, “Şu an fiilen uygulamada ne varsa bunları bir çatı altında toplamaya çalışıyoruz.” şeklinde konuştu.
Teklifin 11. Maddesinin protokol ile ilgili olduğunu belirten Çiçek, şöyle devam etti: “12. Madde ise diplomatik pasaport konusudur. Öyle bir takdim yapılıyor ki bu kanun ile kamuda hiç olmayan kamu idaresinin herhangi birinde uygulama konusu olmayan bir ayrıcalığı, özelliği, milletvekillerine sağlamış gibi gözüküyoruz. Konu öyle değil. Bu bilinmeden yazılıyor ise bir dereceye kadar anlarım. Ama bilinerek yazılıyorsa Parlamento’ya düşmanlığın, milletvekiline düşmanlığın kime ne faydası var, anlamak lazım gelir. Büyük ölçüde hizmet etmiş birisi emekliye ayrıldığında diplomatik pasaportunu kullanmaya devam ediyor. Yani şunu mu demek istiyoru? Bu memlekette canını dişine takarak, Türkiye’nin gelişmesine katkı sağlamış, gece yarısına kadar çalışan, eksiğimiz var fazlamız var, zaman zaman yaptığımız işlerden biz de kendimizi eleştiriyoruz, belki de kendi kendisini eleştirebilen tek kurum da Parlamento’dur. Bir milletvekilinin hizmet etmiş bir diplomat kadar değeri yok mu bu ülked? Orada olunca kimsenin sesi çıkmıyor, ama burada milletvekili söz konusu olunca sanki devlete bir yük geliyor, devletin kasasından bir para çıkıyor gibi ayrıcalıktır edebiyatı tutturulmuş gidiyor. Bu bilmeden yazılıyorsa bir şekli ile izah edilebilir, ama kasten yapılıyorsa doğru ve insaflı değildir.”
“UCU AÇIK ÖRTÜLÜ ÖDENEK DEĞİL”
Makam sahibi olan her kamu görevlisinin bir temsil ödeneği bulunduğuna dikkat çeken Çiçek, “Kaymakamın, valinin, daire başkanının, bakanların, genel müdürlerin temsil ödeneği var, ama bu kadar yük çeken milletvekilinin temsil ödeneği yok. Bu ucu açık örtülü ödenek değil. Bunun kriteri var, devlette uygulamaları var. Yapılmak istenen şey devletteki harcamaların bütünlüğünü sağlamak içindir.” şeklinde konuştu.
Tedavi gideri üzerinden de spekülasyon yapıldığını aktaran Çiçek, “Zaten şu an devlet kamuda çalışan herkesin tedavi giderini ödüyor, milletvekilinin de ödüyor.” dedi. Bu kanunda eksik de bulunduğunu kaydeden Çiçek, “Meclis Başkanı’nın erkek olması halinde, başkan vekillerinin, iç tüzükte kıyafeti belli ama kadın olması halinde nasıl bir kıyafet giyeceği iç tüzükte yoktu. Geçen dönem ortaya çıktı bu… İki, bu iç tüzük hazırlanırken kadın milletvekillerimiz yeteri kadar hesaba katılmamış hatta hiç katılmamış. Milletvekili seçildiğinde doğum yapabileceği kimsenin aklına gelmemiş. Analık izni diye bir izin bizim iç tüzüğümüzde yok. Bunun konulması lazım. Nüfus İdaresinde, Adalet Bakanlığı’nda, Milli Eğitim’de çalışana 4 hafta izin verilirken; milletvekiline 30 hafta izin verilsin demiyoruz. Kamuda hangi uygulama varsa getirip koyalım.” diye konuştu.
“SANKİ YEDİ CEDDİMİZ SABAH AKŞAM BURADA ÇORBA İÇİYOR”
Milletvekilinin tabildotundan attığı her adıma kadar her unsurun bir kampanyaya dönüştürüldüğünü söyleyen Çiçek, “Sanki Başbakanlık’ta çıkan tabildotun fiyatı çok pahalı da Meclis’inki çok ucuz. Kamuda ne uygulanıyorsa burada da o uygulanıyor. Meclis’ta çorba 50 kuruş diye manşetler atılıyor. Sanki yedi ceddimiz burada sabah akşam çorba içiyor, 20 ton et yiyor, 50 ton şunu yiyor, bunu yiyor. Siyaseti ve Meclis’i bu kadar karikatürize etmenin bir anlamı yok. Her gün 4 bin kişiye yemek çıkarıyoruz. Bu türlü haberlerle Meclis’i dışarıda tartışma konusu yapmanın bir anlamı yok.” dedi.
Teklifin doğru olduğunu savunan Çiçek, “Dört partinin grup başkan vekilleri de doğru bir iş yapmışlardır, doğru bir teklifin altına imza atmışlardır.” ifadesini kullandı.
POLİTİKA
Sayfa başına git
