Pamukkale Üniversitesi Kongre ve Kültür Merkezi'nde Pamukkale Üniversitesi Akademik Yılı Açılış töreni düzenlendi. Törene; Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Nihat Zeybekci, AK Parti Denizli Milletvekili Şahin Tin, Saadet Partisi Denizli Milletvekili Sema Silkin Ün, Vali Ömer Faruk Coşkun, Pamukkale Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Kutluhan ve çok sayıda davetli katıldı. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, program öncesinde üniversitenin fuaye alanında yer alan stantlarda, enstitü, fakülte ve yüksekokulların faaliyetlerine ilişkin bilgi aldı, burada sergilenen ürünleri inceledi. Yılmaz daha sonra Filistin Köşesi'nde öğrencilerle sohbet etti.
'ARTIK HİÇBİR YER GÜVENLİ DEĞİL'
Törende konuşan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, teknolojik ilerlemenin ve dijital dönüşümün taşıyıcısı olan üniversitelerin verimlilik artışını sağlayan en önemli aktörler arasında yerini aldığını, üniversitelerin araştırma merkezleri ve teknoparklar aracılığıyla yenilikçi teknolojilerin geliştirilmesine öncülük ettiğini ve dijitalleşmenin gerektirdiği nitelikli insan kaynağını yetiştirdiğini söyledi. Dijital ve yeşil dönüşümün Türkiye'nin orta ve uzun vadeli vizyonunun omurgasını oluşturduğunu belirten Yılmaz, "Bu vizyon doğrultusunda Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi, eğitim camiasıyla yakın iş birliği içinde çalışıyor. Dijital ekonomiyi güçlendirecek politikalar geliştiriliyor. Siber güvenlik kapasitemizin güçlendirilmesi için Milli Eğitim Bakanlığı ile yaptığımız çalışmalar sonucunda Türkiye'nin ilk siber güvenlik lisesini kurduk. Ardından geçtiğimiz yıl Yükseköğretim Kurulu iş birliğiyle üniversitelerimizde ilk siber güvenlik meslek yüksekokullarını açtık. Bu yılsa siber güvenlik mühendisliği ve bilgi güvenliği bölümü gibi yeni lisans programlarıyla çıtayı yükselttik. Geçtiğimiz dönemde İsrail tarafından Lübnan'da yapılan saldırılarda da gördüğümüz üzere artık hiçbir yer güvenli değil. Cep telefonlarıyla, çağrı cihazlarıyla bile saldırıların yapıldığı bir dünyadayız. Siber güvenlik hem kişilerin kendi temel hakları, hürriyetleri, veri güvenlikleri açısından hem kurumların sağlıklı çalışması, milli güvenliğimiz ve firmalar açısından çok önemli" dedi.
'ULUSAL YAPAY ZEKA STRATEJİSİ VE EYLEM PLANI HAZIRLADIK'
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, bugüne kadar Türkiye'nin siber güvenlikle ilgili çok başarılı işlere imza attığını ama bunları daha üst bir noktaya taşımak istediklerini bilirterek, "Cumhurbaşkanlığına bağlı yeni bir Siber Güvenlik Başkanlığı oluşturuyoruz. Çok güçlü bir yapıyla bu alandaki süreçleri düzenleyecek ürünleri ve firmaları akredite edecek çok daha etkili bir şekilde ülkemizin, insanımızın, firmalarımızın siber güvenliğini sağlayacak bir yapılanmaya gidiyoruz. Önümüzdeki vadede, yakın bir dönem içinde Meclis'imizin bu yeni teklifi değerlendireceğini düşünüyorum. Ayrıca Ulusal Yapay Zeka Stratejisi ve eylem planı hazırladık. Bu anlamda da Türkiye, sahip olduğu imkanları sonuna kadar zorlayarak öncü ülkelerden biri olma çabası içinde. Yapay zeka yine her şeyi çok derinden dönüştüren bir yeni eğilim olarak geliyor. Üniversitelerimizden firmalarımıza, kamu kurumlarına varıncaya kadar bütün kurumların bu eğilimleri görmesi lazım. Yapay zeka birçok mesleği belki ortadan kaldıracak. Ortaya bazı yeni meslekler çıkacak. Bir taraftan da mevcut meslekleri yapma biçimimiz değişecek. Belki meslek devam edecek ama farklı bir şekilde icra edilecek. Dolayısıyla artık geleceği planlarken bugünün ihtiyaçlarıyla birlikte doğabilecek yeni ihtiyaçları da düşünerek programlarımızı, müfredatımızı, eğitim süreçlerimizi planlamak durumundayız. Dolayısıyla yapay zeka da yine çok çok önemli bir süreç" açıklamalarında bulundu.
'HER ALANDA ÜRETKEN YAPAY ZEKAYI ÇOK DAHA ETKİLİ KULLANMAK İSTİYORUZ'
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, kamuda, özel sektörde, eğitimde ve her alandaki işi daha verimli ve etkili yapmayı sağlayan yapay zeka uygulamalarının bulunduğunu dile getirip, "Önümüzdeki dönemde sağlıktan sulama sistemlerine, enerji üretiminden en basit bürokratik birtakım çalışmalara ve güvenlik alanına varıncaya kadar her alanda üretken yapay zekayı çok daha etkili kullanmak istiyoruz. Dijital Genç Yapay Zeka Ekosistemi ile 4 bin öğrenciye teknik ve uygulamalı yapay zeka eğitimi verilerek, gençlerin dijital dünyadaki yetkinliklerinin artırılmasını hedefliyoruz. Dijital İnovasyon İşbirliği Platformu üniversitelerin araştırma altyapılarını bir araya getirerek kamu kurumlarının ihtiyaç duyduğu ileri dijital teknolojilere yönelik çözümler geliştirmek amacıyla kuruldu" diye konuştu.
'HER BİR ÇOCUĞUMUZA BU FIRSAT EŞİTLİĞİNİ SUNMALIYIZ'
Geçmiş yıllarda yükseköğretim kurumlarında eğitim almanın ücretli olduğunu belirten Yılmaz, "Devlet burslusu olarak 2 yıl yurt dışında üniversite eğitimi aldım. Yükseköğretim kurumlarında ücretsiz eğitim verilmesi önemlidir. Ücretsiz eğitimleri de burs ve yurt imkanlarıyla destekliyoruz. Bunların hepsi fırsat eşitliği kavramıyla vücut buluyor. Cumhuriyeti çok farklı tanımlayanlar var. Bingöl'de doğup, Bingöl Lisesi'ni bitirip sonra ODTÜ'ye gelip eğitim alıp, planlanma teşkilatında çalışıp, bugün Cumhurbaşkanı Yardımcısı olabildiysem; cumhuriyetin fırsat eşitliği ile bu noktaya gelebildiğimi düşünüyorum. Ülkemizin neresinde doğmuş olursa olsun, dini, ırkı ne olursa olsun her bir çocuğumuza bu fırsat eşitliğini sunmamız lazım. Fırsatları değerlendirip, değerlendirmemek kişilerin elinde olan bir şey. Bize devlet olarak düşen herkese fırsat eşitliğini sağlamaktadır. Herhangi bir gerekçe ile hiçbir çocuğumuzun önünü kesmemeliyiz" diye konuştu.
'YILIN İLK ALTI AYINDA TÜRKİYE EKONOMİSİ YÜZDE 3,8 BÜYÜDÜ'
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Denizli Valiliği ve AK Parti Denizli İl Başkanlığı'nı ziyaretlerinin ardından Nihat Zeybekci Kongre ve Kültür Merkezi'nde düzenlenen 'Denizli İş Dünyası Buluşması'na katıldı. Toplantıda iş insanlarına seslenen Yılmaz, orta ve uzun vadede büyüme ve enflasyon arasında bir çelişki bulunmadığını söyledi. Türkiye tarihinde enflasyonun en düşük olduğu dönemlerde büyüme hızının en yükseğe çıktığına dikkati çeken Yılmaz, enflasyonu düşürmenin hem büyüme hem sosyal açıdan çok kıymetli olduğunu, yılın ilk altı ayında Türkiye ekonomisinin yüzde 3,8 büyüdüğünü söyledi. Yılmaz, 2025 yılında yüzde 4 civarlarında büyüme beklediklerini, 2026 ve 2027'de ise yüzde 4,5 ve 5 gibi bir büyümeyle dünya ortalamasının üstünde performans hedeflediklerini belirtti.
'ÜÇ KREDİ KURULUŞUNUN İKİ KADEME NOT ARTIRDIĞI TEK ÜLKE TÜRKİYE'
Kur korumalı mevduat rakamlarını paylaşan ve enflasyondaki son süreci anlatan Yılmaz, "Diğer bir husus ise risk göstergelerinde azalma. Önce enflasyonda zeminin güçlendirilmesi gerekiyor. Yani cari açığı düşüreceksiniz, bütçe açığını düşüreceksiniz ki sağlam zeminde enflasyonla mücadele olsun. Biz de üç safhaya ayırdık. Geçiş süreci, dezenflasyon süreci ve kalıcı istikrar dönemi. Geçiş sürecini bu haziran itibarıyla bitirdik. Rezervlerimizde çok ciddi bir şekilde artış oldu. Geldiğimiz noktada 8 Kasım itibarıyla brüt rakamlarımız 157,3 milyar doları aşmış durumda. Kur korumalı mevduat (KKM) geçen yılın ağustos ayında 126 milyar dolarmış. 8 Kasım itibarıyla 37,9 milyar dolara kadar düşmüş durumda. Her geçen gün KKM erimeye devam ediyor. Bunu da finansal piyasaları bozmadan gerçekleştiriyoruz. Risk birimleri düştü. Geçen yıl 703 baz puan olan ülke risk primimiz 14 Kasım itibarıyla 259 baz puana inmiş durumda. Üç tane kredi derecelendirme kuruluşunun iki kademe not artırdığı bir dönem yaşadık. Türkiye bu anlamda tek ülke. Mayıs ayında 75,5 seviyesine gelen enflasyon şimdi geldiğimiz noktada 48,6 olarak belirlendi. Yani 27 puan bir azalma söz konusu. Bu düşüş önümüzdeki süreçlerde de devam edecek" dedi.
Gelecek yılın sonbaharına geldiğimizde ise büyük oranda artık enflasyondan bahsedilemeyeceğini vurgulayan Yılmaz, "Tek haneli rakamlara gelene kadar mücadelemiz devam edecek" diye konuştu.
'GEÇEN YILKİ 5,2’LİK CARİ AÇIĞIMIZIN 3,6’SI DEPREM HARCAMASI'
Yılmaz, 2023 yılı bütçesini zorlayan en büyük faktörün 6 Şubat'ta meydana gelen ve 11 kentte yıkıma yol açan depremler olduğunu ifade ederek şunları söyledi:
"Geçen yılın ortalarında bütçede zorlu bir perspektifimiz vardı. Emekliliğe hak kazananlara dönük yaptığımız düzenlemelerin bütçeye getirdiği yük. Personele enflasyonun üzerinde önceki bütçede hesaplanmamış artışların getirdiği yük. En önemlisi ise deprem, tarihimizin en büyük depremini yaşadık. 11 ilimizi, 14 milyon nüfusu etkileyen deprem. O dönemki hesaplarımızla 104 milyar dolarlık ek bir maliyet getirdi. 2023 ve 2024'te 2,5 trilyon Türk Lirası deprem için ödenek tahsis ettik. Bu en gelişmiş ekonomileri zorlayacak bir miktardır. Buna rağmen bütçe açığımızı geçen yıl milli geliri oranla yüzde 5,2'de tutmayı başardık. Bu yıl başlangıçta 6,4 demiştik ama gelinen noktada yüzde 4,9 gibi bir rakamla kapatacağımızı düşünüyoruz. Geçen yılki 5,2'lik cari açığımızın 3,6'sı deprem harcaması. Depremi çıkardığınız zaman geçen yılın bütçe açığı milli gelire oranı yüzde 1,6. Bunun olumlu tarafı ise şudur ki deprem harcamaları geçici harcamalardır. Büyük oranda yatırım niteliğindedir. Dolayısıyla yapısal bir bozulma oluşturmaz, dönemsel etki yapar. Bir süre sonra deprem harcamalarının bütçemizden çıkacağını göreceğiz. Önümüzdeki yıl deprem etkisi bütçemizde yarı yarıya düşecek. Bütçemiz çok daha rahatlayacak. Gelecek yıl yüzde 3 civarında bütçe açığı öngörüyoruz" dedi.