Ege Postası
Geri

Çevreciler'den o yasa tasarısına tepki

Tabiatı ve Biyolojik Çeşitliliği Koruma Yasa Tasarısı, yakında TBMM Genel Kurulu’na gelecek. Tasarıya karşı olan Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi, Alsancak Kıbrıs Şehitlerinde bir yürüyüş düzenledi. Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi İzmir İl Örgütü Eş Sözcüsü Güneş Akçay, yapmış olduğu açıklamada, “Bu tasarının Genel Kurul’dan geçmesi, doğa yıkımının yasalaşması anlamına geliyor” dedi…
Çevreciler'den o yasa tasarısına tepki
Haberler / İzmir
24 Şubat 2013 Pazar 14:46
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
EGEPOSTASI-  Yasa tasarısına karşı olan parti, yapmış oldukları yürüyüşte“Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi olarak, doğanın kullanıma açılması benimsenerek hazırlanan bu tasarının geri çekilmesini talep ediyoruz” dedi.

Parti’nin yapmış olduğu açıklama ise şöyle;

Tabiatı ve Biyolojik Çeşitliliği Koruma Yasa Tasarısı, yakında TBMM Genel Kurulu’na gelecek. Bu tasarının Genel Kurul’dan geçmesi, doğa yıkımının yasalaşması anlamına geliyor.

Tasarının AB müktesebatına uyum için hazırlandığı iddia edilse de, Avrupa Komisyonu Çevre Direktörlüğü tarafından da eleştiriliyor. Zira doğanın korunması amacıyla hazırlanan yasanın genel gerekçesinde bile, koruma alanlarının, stratejik ve ülke kalkınması için öneme sahip durumlarda işletilmesine imkan sağlanmasının gerekliliği ifade ediliyor.

Yasa tasarısının gerekçesine ve bütününe bakıldığında amaçlananın tabiatı, biyolojik çeşitliliği ve peyzajı kullanıma açmak ve kullanımının sürekliliğini korumak olduğu anlaşılıyor.

Yeşiller ve Sol Gelecek olarak, kalkınmacılık hırsı ile doğanın talanının önünü açan bu yasaya karşıyız.

Tasarıda, koruma alanlarının belirlenmesi konusunda Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ve Bakanlar Kurulu yetkilendirilmektedir. Bu düzenleme ile bağımsız bilimsel görüş verecek kurumların ve halkın katılımı engellenmekte, üstten bir anlayışla yerel koruma gereksinimleri göz ardı edilmekte, doğanın ve koruma alanlarının sınırlarını siyasetçilerin çizmesine izin verilmektedir.

Tasarı, mevcut koruma alanlarının, yeniden değerlendirmesini mümkün kılmaktadır. Bununla olması gerekenden zaten çok az sayıda ve genişlikte olan, Türkiye yüzölçümünün sadece %4’ünü kapsayan korunan doğa alanları, yani 41 milli park, 31 tabiatı koruma alanı, 107 tabiat anıtı, 184 tabiat parkı, 80 yaban hayatını geliştirme sahası, 12 Ramsar sulak alanı ve koruma altındaki binlerce ormanlık alan ve diğer doğal varlıkların geleceği de tehdit altına girmektedir. 1.200’den fazla doğal sit alanı ise bu tasarı yasalaşırsa korunan alan olmaktan tamamen çıkarılacaktır.

Yasada, doğanın hakları yerine “üstün kamu yararı”nın temel alınması, korunan alanların yatırımlara açılmasının amaçlandığını göstermektedir. Çünkü burada üstün kamu yararından kastedilen sadece ekonomik yarardır, kalkınmadır. Üstün kamu yararının tespitinde ise Bakanlıklara yetki verilmektedir. Bu düzenleme, koruma alanlarını siyasi iktidarın istek ve iradesine bırakmaktadır ve hukuksal denetimi sınırlandırmaktadır.

Tabiatı koruma amacıyla hazırlanan bir yasada “sürdürülebilir kullanım” ifadesinin bulunması doğanın sömürülmesinin önünü açacaktır. Tasarıdaki “tabii (doğal) durumuna uygun hale getirilemeyen alanlar buna en yakın yaşama alanına dönüştürülür” ifadesi de açık bir biçimde doğal alanlardaki yapılaşmayı ve sanayi yatırımlarını meşrulaştırmayı amaçlamaktadır.
Korumayı değil kullanmayı amaçlayan bir doğa koruma mevzuatı biyolojik soykırıma yol açar!
Bu haliyle yasa tasarısı, Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelere, Anayasa’nın doğal ve kültürel varlıkların korunmasına yönelik düzenlemelerine de aykırıdır.
Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi olarak, doğanın kullanıma açılması benimsenerek hazırlanan bu tasarının geri çekilmesini talep ediyoruz.

Doğa haklarını güvence altına alan bir yasanın, ilgili meslek örgütlerinin, üniversitelerin, çevre, ekoloji ve doğa koruma hareketlerinin, siyasi partilerin ve yerel halkın temsilcilerinin katılımıyla,
* Sürdürülebilir koruma yerine sürdürülebilir yaşamı temel alarak,
* Mevcut koruma alanlarının uluslararası standart ve yükümlülükler gereğince %15’e çıkarılmasını hedefleyerek,
* ”Kamu yararı ilkesi” içinde tüm canlılar ve gelecek kuşakların haklarını gözeterek,
* Koruma alanlarının denetimi, belirlenmesi ve izlenmesinin siyasi iradeden bağımsız olarak akademi, sivil toplum ve yerel halkın yer alabileceği mekanizmalar geliştirerek,
tekrar düzenlenmesi gereklidir.




YORUM EKLE

Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır

YORUMLAR


   Bu haber henüz yorumlanmamış...

DİĞER HABERLER

Sayfa başına gitSayfa başına git
Facebook Twitter Instagram Youtube
POLİTİKA YEREL POLİTİKA GÜNCEL İZMİR EGE 3. SAYFA YAZARLAR FOTO GALERİ VİDEO GALERİ SPOR YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ DÜNYA KÜLTÜR - SANAT GENEL MAGAZİN SEÇİM
Masaüstü Görünümü
İletişim
Künye
Copyright © 2024 Ege Postası