“Türkiye, din maskeli terörün, ülkenin birlik ve bütünlüğü açısından ne kadar büyük tehlike olduğunu gördü. Bizim farklı bir İslam anlayışımız var. Biz selefi değiliz. Biz din üzerinden bu türlü savaşların yapılmasını asla doğru bulmadık. Cahiliye döneminde bile, belli aylarda kan dökülmesi yasaktı. Bir de bunlara bakın. Ramazan gibi mübarek ayda, din adına hareket ettiğini söyleyen kanlı örgüt, insanları öldürüyor. Bunun İslamiyet ile ilgisi yok.Bu konuda yapılacak çok iş var. Evvela Türkiye’nin, nasıl bir İslam anlayışına sahip olduğunu bütün dünyaya iyi bir şekilde izah etmesi gerekiyor.Diyanet İşleri Başkanlığı’nın çalışmaları var. DEAŞ (IŞİD) terörü ile ilgili hazırladığı bir rapor var. Bunun daha yaygın hale getirilmesi lazım. Sempozyumlarla, uluslararası toplantılarda Türkiye’nin, farklılığını iyi anlatması gerekir. Bu anlayışla arasına koyduğu mesafeyi çok iyi anlatması gerekir.
İSRAİL VE RUSYA DOĞRU ADIM
Hükümetin gerek İsrail gerek Rusya ile vardığı mutabakat çok önemli. Buna hem tarafların hem de Türkiye’nin ihtiyacı vardı. Böylesine karışık bir coğrafyada çatışmaları daha da arttırıcı tercihler ve kararlar yerine, işbirliğinin aranması daha doğru oldu. Atılan adımlar doğrudur, keşke bu noktaya gelmeseydik. Bir hasar tespiti yapmamız gerekiyor. Bu türlü karmaşık olaylarda soğukkanlı olmak gerekir.
GERGİNLİK OLDUĞU ORTADA
Başbakanın söylediği ‘Dostlarımızın sayısını arttırmak, düşmanlarımızın sayısını azaltmak’ kuralı çok doğru. Bu zaten tersinden baktığımızda dostlarımızdan daha fazla düşman var demektir. Yurtdışında bu adımları atarken, içeride de dostlarımızın sayısını arttırmamız gerekiyor. Türkiye içinde de gerginliğin olduğu ortada. Gönül köprüsü kurmaya ihtiyacımız var. Köprü diyorsanız, köprünün iki ayağı var demektir. Bu bile Türkiye’deki manzarayı ifade etmeye yetiyor. Köprünün iki ayağı var ama birbiriyle bağlantısı yok. Bunun iki ayağını buluşturmamız gerekiyor.”
DOSTLUĞU ARTTIRACAK ÜSLUBA İHTİYAÇ VAR
Bir yandan, ülkede birlik ve bütünlüğüne ihtiyaç var diyoruz, öbür taraftan bütünlüğü darmadağın eden, ülkenin dikişlerini yıpratan konuşmalar yapıyoruz. İçerideki dostlukları arttıracak, ilişkileri normalleştirecek bir üslup ve anlayışa ihtiyaç var. Ramazan iyi bir iklimdi ancak iyi değerlendiremedik. Önce özeleştiri yapmak gerekiyor. Buna da kendimizden başlamak lazım. Bunu yapmadığınız sürece ‘Ben haklı, başkaları haksız’ noktasında kalırız.”
BAŞKALARI DA VATAN, MİLLET İÇİN İYİ ŞEYLER YAPIYOR
Cemil Çiçek, “Siz özeleştiri yapıyor musunuz'” sorusuna şu yanıtı verdi: “Evet yapıyorum. Siyasete başladığım ilk yıllarda, gençliğin verdiği heyecan ve yetiştiğim kültürün etkisiyle hırslarım aklımın önündeydi. Her şeyin doğrusunu biz biliyoruz sanırdım. Zaman içerisinde muhataplarımdan da çok şey öğrendim. Nefsimi törpülemeyi, aklımı kullanmayı öğrendim. Diğer bir hatam ise vatan millet için her şeyin iyisini sadece biz istiyoruz diye düşünürdüm. Hayat bana, başkalarının da bu vatan ve millet için iyi şeyler yaptığını gösterdi. Başkalarına haksızlık ettiğimi şimdi daha iyi anlıyorum. Karşı görüşleri dinlemeyi, anlamayı öğrendim.”