Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz ve TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, TBMM’deki 15 Temmuz Şehitler Anıtı’nda düzenlenen 15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü anma programına katıldı. Yılmaz, burada yaptığı konuşmada şunları kaydetti:
“15 TEMMUZ FETÖ DARBE GİRİŞİMİ DEMOKRASİYE VE MİLLET İRADESİNE VURULMAYA ÇALIŞILAN PRANGALARIN İHANET DOLU SON HALKASIDIR”
“Milli iradeyi hedef alan FETÖ darbe girişiminin 7’nci yıl dönümünde Gazi Meclisi’mizde bir araya gelmiş bulunmaktayız. 100 yıl önce İstiklal Mücadelemize karargâh bu gazi mekânda aynı ruhla gerçekleşen 15 temmuz milli direnişini yad etmek için TBMM’nin düzenlemiş olduğu anma törenini son derece anlamlı bulduğumu ifade etmek isterim. Sözlerimin başında hain kalkışmayı durdurmak için canlarını feda eden şehitlerimize Cenabı Allah’tan rahmet, şehit yakınlarına sabrı cemil, gazilerimize sağlıklı ve huzurlu bir ömür diliyorum.
15 Temmuz FETÖ darbe girişimi Türkiye’de demokrasiye ve millet iradesine vurulmaya çalışılan prangaların ihanet dolu son halkasıdır. 27 Mayıs askeri darbesiyle başlayan müdahalelerle demokrasimiz vesayetçilerin hedefi olmuş, milletin sesi defalarca bastırılmaya çalışılmıştır. Demokratik bir ortamda darbeye kalkışanlar milli iradenin düşmanlarıdır, milli iradeye karşı olanlardır. O karanlık gece milli iradenin sembolü olan Meclisimiz ve Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nin bombalanması milli irade düşmanlığının en açık göstergeleridir. Dolayısıyla bütün darbeler, bütün darbeciler tabiatları gereği gayri millidirler. 15 Temmuz’da FETÖ üyelerinin tertip ettiği girişim milletimizin tanklara, silahlara göğsünü siper etmesiyle engellenmiş ve bir direniş destanına dönüşerek geçmişteki tüm darbe girişimlerinden bu yönüyle ayrılmıştır. Cumhurbaşkanımız sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın çağrısıyla canlarına pahasına meydanlara akın eden milletimiz karanlığı vatan sevgisiyle aydınlatmıştır. Milli yürekler sadece darbeyi püskürtmekle kalmamış, 27 gün boyunca demokrasi nöbetlerini sürdürmüşlerdir.
Dünya demokrasi tarihine geçecek kıymette olan bu şanlı direnişe maalesef demokratik dünya yeterince sahip çıkamamıştır, gerekli dikkati ortaya koyamamıştır. 15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü’nde bizler bir yandan demokrasiye olan güçlü sahiplenmemizi, diğer yandan Türkiye geçilmez şuurunu her daim taze tutmak için buradayız.
“TÜRK DEMOKRASİSİNE VURULAN VESAYET PRANGALARININ KIRILMASI YÖNÜNDE TARİHİ ADIMLAR ATTIK, ATMAYA DEVAM EDİYORUZ”
FETÖ, PKK, DEAŞ ve diğer terör örgütleri eliyle Türkiye’ye diz çökertmek isteyen odaklara özgürlüğümüzden, yerli, milli politikalarımızdan, Türkiye Yüzyılı’ndan vazgeçmeyeceğiz demek için buradayız. Sandıktan sonuç alamayınca demokrasi dışı yollara tevessül edenlere karşı milletimizin ferasetine sahip çıkmak için buradayız. Çanakkale ruhu ile Milli Mücadele ruhu ile Yenikapı ruhu ile buradayız. Vatandaşlarımızın demokratik desteğinden aldığımız güçle şehitlerimizin aziz hatırlarına layık olabilmek ve kanlarıyla suladıkları bu vatana daha kalkındırmak yönünde var gücümüzle çalışıyoruz, çalışmaya devam edeceğiz. Türkiye’nin demokratikleşmesi ve Türk demokrasisine vurulan vesayet prangalarının kırılması yönünde tarihi adımlar attık, atmaya da devam ediyoruz. 15 Temmuz’dan çok kısa bir süre sonra hemen yanı başımızda dizayn edilmeye çalışılan terör devleti senaryoları bertaraf edilmiş, yeni yönetim sistemi reformuyla güvenliğimiz teminat altına alınmıştır. Terör örgütü kadrolarına ağır darbeler vurulmuş, tespit edilen örgüt üyelerini hükümetimiz ve adli makamlarımız kamu kurumlarından uzaklaştırmıştır.
Gençlerimizi, geleceğimizi ve özgürlüğümüzü hedefe koyan tüm çevrelere karşı tek bir şehidimizin kanını, tek bir gazimizin ahını yerde bırakmadık, bırakmayacağız. Uluslararası arenada da FETÖ başta olmak üzere terör örgütlerinin dezenformasyonlarına gerekli cevabı veriyor, diplomatik temaslarımızda bu konulardaki kırmızı çizgimizi her fırsatta muhataplarımıza aktarıyoruz.
Bir daha yaşanmaması için hain kalkışmayı unutmuyoruz ve unutturmayacağız. Rabbim bizleri bir daha 15 Temmuz gibi ihanetlerle imtihan etmesin.”
NUMAN KURTULMUŞ: "İÇ SAVAŞI TETİKLEMEK ÜZERE DÜĞMEYE BASILMIŞ OLAN, KÖKÜ DIŞARIDA BİR TEŞEBBÜS"
TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, burada yaptığı konuşmada şunları kaydetti:
"BÜYÜK BİR DİRENİŞ, KAHRAMANLIK VE DİĞER TARAFTAN DA BİR BÜYÜK İHANET"
"Türkiye'nin ne kadar büyük bir badirenin kenarından kurtarıldığını hep beraber o günleri yaşamış insanlar olarak gayet iyi biliyoruz. Türkiye'nin her yerinde bir taraftan ihanet kol geziyor, diğer taraftan direniş ve kahramanlık destanları ortaya konuluyordu. Bu ihanet ve kahramanlık destanlarının eş zamanlı olarak yaşandığı mekanlardan birisi de içinde bulunduğumuz Gazi Meclisi'mizdir. Hemen şuraya atılan bomba, az ilerideki Genel Kurul Salonu'nun yanına atılan bomba o akşam sadece Büyük Millet Meclisi'ni yok etmek için değil, Türkiye'nin bağımsızlığını, Türkiye'nin demokrasisini, Türkiye'nin geleceğini yok etmek için atılmış bir bombalardı. O bombalara rağmen hemen karşı tarafta Genelkurmay'ın önünde mücadele eden insanların verdiği büyük mücadele, hemen bu Meclis'in içerisinde o gün Meclis Salonu'na gelen başta başkanımız İsmail Kahraman olmak üzere bütün siyasi partilerin mensubu değerli kardeşlerimiz, herkes bir büyük kahramanlık destanının parçası oldular. Hep beraber yaşadığımız için o sıcak günlerin direnişini, o sıcak akşamın, hele hele saat 23.00 ile 01.30 arasındaki o iki buçuk saatlik süreç içerisinde neler yaşandığını hepimiz biliyoruz. Allah bir daha bu ülkeye böyle bir şey yaşamayı asla göstermesin. Milletimiz böyle belalardan uzak tutsun ama sonuç itibarıyla biz 15 Temmuz'u unutmayacağız ve unutturmayacağız. Çünkü 15 Temmuz içinde nice hikmetlerin olduğu, nice derslerin hala içinde var olduğu bir büyük direniş, bir büyük kahramanlık ve ifade ettiğim gibi diğer taraftan da bir büyük ihanet.
"İÇ SAVAŞI TETİKLEMEK ÜZERE DÜĞMEYE BASILMIŞ OLAN, KÖKÜ DIŞARIDA BİR TEŞEBBÜS"
Bu iki tarafla ilgili hepimizin herhalde katılacağını umduğum birkaç tane temel hususu paylaşmak isterim. İşin ihanet ve karanlık yönüne baktığımız zaman bu 15 Temmuz darbesiyle ortaya çıkan bu teşebbüs sadece kendisinden önceki darbelerde gündeme getirilen kötü gidişatı, siyasetin kötü gidişatını önlemek için atılmış bir adım değil. Yani sadece siyasete karşı atılmış bir adım değil, darbe teşebbüsü değil, milleti yok etmeye, milletin önünü kesmeye odaklanmış bir adımdı. Bu özelliğini hiçbir zaman unutmayacağız. Bu sadece bir darbe teşebbüsü değil, arkasında darbeyle birlikte ülkemizin uluslararası bazı emperyalist güçler tarafından işgaline zemin hazırlayacak olan bir teşebbüstü. Bu sadece yönetime el koyarak Türkiye Büyük Millet Meclisi'ni ve mevcut hükümeti iş başından uzaklaştırma hedefini taşıyan karanlık bir teşebbüs değil, aynı zamanda iç savaşı tetiklemek üzere düğmeye basılmış olan, kökü dışarıda olan bir teşebbüstü. Ayrıca bu teşebbüs sadece adına FETÖ dediğimiz bir dar grubun ordunun içerisinde öbeklenmiş ve odaklanmış bir ihanet çetesinin işi değil apronda sırasını bekleyen başka ihanet çetelerinin işin içinde olduğu uluslararası güçlerin de destek verdiği son derece karmaşık ve son derece komple dizayn edilmiş bir darbe teşebbüsüydü. Bu özelliğiyle sadece bir çeteyi değil, bir grubu değil emperyalist bir teşebbüsü de işaret etmek, bilmek, anlamak ve gelecek nesillere anlatmak durumundayız.
"HESAP EDEMEDİKLERİ ŞEY; BU MİLLETİN CESARETİ, KAHRAMANLIĞI"
15 Temmuz darbe teşebbüsünün bu özellikleriyle birlikte hiç hesaba katamadıkları bir şey; milletin sokaklara , meydanlara çıkıp direnebilme kabiliyetini göstereceğiydi. Allah'a çok şükür bu millet, imanı kadar aziz bildiği vatanını korumak, ülkesini korumak, işgalcilere imkan tanımamak için can siperane bir şekilde sokaklara çıktı. Hesap edemedikleri şey; bu milletin cesareti, kahramanlığı ve Anadolu'yu bize vatan kılan Gazavat ruhunun hala canlı olduğu idi. O meydanlara çıkarak yumruklarıyla, taşlarıyla, göğüslerini açarak darbeye direnenlere saygılarımızı sunuyoruz. Bu mücadele sonunda Türkiye siyaseti çok önemli bir şey kazanmış oldu. Şimdi bunları yaşadık, kolay geliyor ama eğer o geceki direniş olmasaydı hala birilerinin ileriki dönemler için Türkiye'de darbe yapabilme niyetleri bir kenarda saklı duracaktı. O geceyle birlikte 1950'den bu yana devam eden çok partili siyasi hayatımızda darbe geleneği çöp tenekesine atılmış, bir daha darbelere fırsat verilmeyeceği cümle aleme ilan edilmiştir.
"BU MİLLET, MİLLET OLMA BİLİNCİNİ ORTAYA KOYMUŞTUR"
O akşam aynı zamanda bir bilinçlenme gecesiydi. Bu millet kendi içinde var olan, hikaye olarak, tarihsel kazanımlar olarak anlattığımız birçok konuyu çok taze bir bilinçlenme sonucu olarak yeniden yaşadı. Bunların en başında gelen hiç kuşkusuz, milletin varoluş bilincidir. Bu millet kendisinin varlığına kim kast ederse, gücü ne olursa olsun karşısına dikileceğini, milli birliğin ve bekanın her türlü tezden çok daha önde olduğunu, bir büyük varoluş bilincini o gece ortaya koyarak ispat etmiştir. O gece bu millet, millet olma bilincini ortaya koymuştur. Farklılıkları ne olursa olsun, siyasi duruşları ne kadar farklı olursa olsun, hayat tarzları ne kadar birbirinden farklı olursa olsun herkesin ortak paydasının Türkiye olduğunu, herkesin ortak paydasının bu vatan olduğunu, Anadolu olduğunu millet bilincine sahip çıkarak topyekün ortak bir milletin, 85 milyonun bir ferdi olduğunu ortaya koyarak cümle aleme ispat etmiştir. O gece kazandığımız önemli kazanımlardan birisi, ortaya koyduğumuz en önemli kazanımlardan birisi de milli liderlik meselesiydi. Sayın Cumhurbaşkanı'mızın daha darbenin ilk anlarından itibaren milletimizi şehirlerimizin sokaklarına, meydanlarına davet eden milli liderlik anlayışı vatandaşlarımızı bu liderlik anlayışı etrafında toparlayan kuvvetli bir mıknatıs etkisi oluşturdu ve meydanlardaki direnişin gücünü artırdı." (ANKA)