İzmir 3. Ağır Ceza Mahkemesi'nde 7'si tutuklu 69 sanığın yargılandığı organize suç örgütü (FETÖ Borsası) davası sanığı olan ve elektronik kelepçeyle hapiste bulunduğu evinde silahlı saldırıyla öldürülen AK Parti İzmir eski İl Başkan Yardımcısı Ahmet Kurtuluş ile ilgili yeni gelişmeler var. 30 Mayıs 2019 günü, evinde 5 yaşındaki çocuğunun gözleri önünde infaz edilen Kurtuluş'un, telefon kayıtlarına yönelik, adli emanette ve/veya emniyette müdahalelerde bulunulduğunu öne süren avukatları, Cumhurbaşkanı Erdoğan'a, Adalet Bakanı Gül'e ve İzmir Cumhuriyet Başsavcısı'na hitaben mektup yazdı.
Aydınlık Hukuk Bürosu avukatları Özgür Senger, Deniz Yiğitceoğlu ve Sibel İsa, "Evet; Ahmet Kurtuluş'un telefon görüşmelerine ilişkin tüm kayıtlar ve programlar silinmiştir. Ancak mesele bundan ibaret değildir. Ahmet Kurtuluş'un telefonlarına, vefatının hemen bir gün sonrasında eklemeler de yapılmıştır. Tüm bu hususlara ilişkin açıklamalarımızın bulunduğu açık mektubu dikkatlerinize sunuyoruz" dediler.
Çok çarpıcı iddiaların yer aldığı o mektup şöyle:
Aydınlık Hukuk Bürosu avukatları açıklama yaptı...
SAYIN CUMHURBAŞKANI
SAYIN ADALET BAKANI
SAYIN İZMİR CUMHURİYET BAŞSAVCISI
Müvekkilimiz Ahmet Kurtuluş, 30 Mayıs 2019 tarihinde, ev hapsi kapsamında bulunduğu konutunda, 5 yaşındaki çocuğunun gözü önünde katledilmişti. Bu hususta 30 Mayıs 2019 tarihinden itibaren çeşitli zamanlarda değişik haberler yapıldı ve müvekkilimiz Ahmet Kurtuluş’un öldürülmesini de konu alan bir kitap çıktı. Son olarak 01/01/2020 tarihinde basına yansıyan haber üzerine açıklama yapma gereksinimi tarafımızca hasıl oldu. 01/01/2020 tarihinde Oda TV isimli sitede çıkan ve maktul müvekkilimiz Ahmet Kurtuluş’un el konulan telefonlarında bazı tahrifatların yapıldığı haberi büyük oranda doğrudur.
ÖLDÜRÜLDÜKTEN SONRA WHATSAPP GRUBUNDAN ÇIKTI!
Cinayetin araştırıldığı soruşturma dosyası kapsamında, Ahmet Kurtuluş’a ve cinayeti işleyen Y.T.’ye ait cep telefonlarının, hafızalarının silindiği, aynı zamanda Ahmet Kurtuluş’a ait cep telefonu hafızasına ekleme yapıldığı, maktul Ahmet Kurtuluş ile yapılan konuşmalar ve bilirkişi raporuyla fark edilmiştir.
15 gün kadar önce, müvekkilimiz Ahmet Kurtuluş ile oluşturduğumuz, Whatsapp uygulamasındaki sohbet grubundan, müvekkil Ahmet Kurtuluş’un ayrıldığı bildirimini gördük. Bu bildirime göre, Ahmet Kurtuluş, kullandığı 0532 365 35 35 nolu hattın Whatsapp uygulamasında 30 Eylül 2019 tarihinde, 0532 219 54 54 nolu hattın Whatsapp uygulamasında 1 Ekim 2019 tarihinde, anılan sohbet grubundan ayrılmıştı. 30 Mayıs 2019 tarihinde vurularak hastaneye kaldırılan ve hastanede yaşamını yitiren müvekkilimiz, nasıl oluyor da 30 Eylül ve 1 Ekim 2019 tarihlerinde, Whatsapp gruplarından ayrılıyor diye, soruşturmayı yürüten savcılığa yazılı şekilde başvurduk. Müvekkilin iki telefon numarası ile, avukatları Özgür Senger, Deniz Yiğitceoğlu ve Sibel İsa’nın bulunduğu bu gruptaki, ayrılma görüntülerini de mektubumuzun ekinde sunuyoruz.
FOTOĞRAF VAR, ARAMA KAYDI YOK!
Savcılıkça aldırılan ve soruşturma kapsamında el konulan cep telefonlarının incelenmesiyle ortaya çıkan 12.11.2019 tarihli bilirkişi raporunun Ahmet Kurtuluş ile ilgili olan kısımlarında, şu tespitlere yer verilmiştir: “Tüm telefon ve videolarına bakılmış, burada maktülün iş ve sanat dünyasından bir çok kişi ile yan yana çekilmiş fotoğraf ve videolarının olduğu, telefon içerisinde kurulan iletişimi içerir arama, aranma ve mesaj kayıtları ya da ses kaydını içerir herhangi bir bilgi ya da bulgunun bulunmadığı tespit edilmiştir.” Yine, cinayeti işleyen Y.T. ile ilgili de “Whatsapp programının silindiği ancak sistem dosyalarının kalıntılarının mevcut olduğu” tespitinde bulunulmuştur.
BİZLE VE AİLESİYLE KONUŞTU... ONLARI DA SİLMİŞLER
Ancak tespitler bir yana olmak üzere, yukarıda belirttiğimiz Whatsapp programının silinmesinin tarafımıza bildirim olarak gelmesinin de haricinde, cinayetten dakikalar öncesine kadar, Ahmet Kurtuluş telefonuyla çok sayıda görüşme yapmıştır. Buna dair tanık beyanları da bulunmaktadır. Cinayet eyleminden yaklaşık 90 dakika kadar öncesinde de(saat 17.45’te), Signal programı üzerinden, avukatı Özgür Senger ile görüşmesi mevcuttur. Yine, gerek eşiyle, gerek de kızıyla cinayet saatinde ve hemen öncesinde, gerek doğrudan telefonda, gerekse Whatsapp uygulaması üzerinden yapmış olduğu konuşmalar ve mesajlaşmalar mevcuttur. Ancak, ne hikmetse, bilirkişi raporunda, Ahmet Kurtuluş’un hiç kimse ile görüşmesi tespit edilememiştir. Bilirkişi, telefonların, imaj alınması denen kopyalarının çıkarılması işlemi neticesindeki kopyadan inceleme yapmıştır.
TELEFONU SIFIRLAMIŞLAR
Zannımız odur ki, 30 Eylül-11 Kasım 2019 tarihleri arasında, bilirkişi raporları öncesinde, gerek müvekkilimiz Ahmet Kurtuluş’un, gerekse cinayet eylemini işleyen Y.T.’nin telefonlarının Whatsapp uygulamaları, Signal uygulamaları, telefon kayıtları, sms kayıtları, varsa ses kayıtları silinmiş, görüşme geçmişleri sıfırlanmıştır.
Bilirkişi raporunun, Ahmet Kurtuluş ile ilgili bölümlerinde, dikkati çeken bir başka husus ise, 30 Mayıs 2019 tarihinde silahlı saldırı sonucu hayatını kaybeden müvekkilimizin telefonunda, sistemin 31 Mayıs 2019 tarih ve 17.20.25 saat verdiği bir klasör bulunmasıdır. Bu klasörde de, “Buğrahan Tara” isimli, kullanıcısının da yine Serkan Kurtuluş olduğu bir Facebook hesabından, tehdit edilen Ahmet Kurtuluş hakkındaki ilgili tehdit mesajı bulunmuştur. Bilinmektedir ki, dijital cihazlardaki veriler, sistemler tarafından kaydedilmekte ve telefonun bağlı bulunduğu merkezin tarih ve saatini almaktadır. BURADA SORULMASI GEREKEN SORU ŞUDUR; 31 MAYIS 2019 TARİHİNDE 17.00 SULARINDA DEFNEDİLEN AHMET KURTULUŞ’UN BU KAYDI YAPMASININ MÜMKÜN OLMADIĞI AÇIKTIR. Bu tarihler arasında, telefonlar, Cumhuriyet Savcılığı’nca verilen el koyma kararına istinaden nerelere götürülmüş, kimler tarafından ele alınmış, kimlerin zimmetine verilmiş, kimlerce incelenmişti? BİR EL KASITLI OLARAK, TÜM OKLARI SADECE SERKAN KURTULUŞ’A ÇEVİRMEYE ÇALIŞMAKTA, CİNAYETİN DİĞER FAİLLERİNİ KORUMAYA VE GİZLEMEYE ÇALIŞMAKTADIR. Anlaşılan odur ki, silinen cep telefonu kayıtlarında, cinayetin şifreleri ve ipuçları vardır ve bu cinayeti yapan örgüt, telefonların hafızalarını silmiştir.
SAVCILIK TEKRAR İNCELEYECEK
Bu konuda savcılık makamına gerekli incelemenin yapılması için dilekçeler verilmiştir. 01/01/2020 tarihinde basında yer alan haber üzerine; iddialarımız hakkında daha ayrıntılı bir inceleme yapılacağı, dilekçelerimizde belirttiğimiz hususlarda dikkate alınarak maktule ve Y.T.’ye ait telefon imajlarının yeniden incelenerek bilirkişi raporu alınacağı sözlü olarak bildirilmiştir.
BU ÖRGÜT FARKLI BİR SUÇ ÖRGÜTÜ
Savcılık tarafından bu hususta gerekli incelemenin yapılacağına olan inancımız tamdır. Fakat maktul müvekkil Ahmet Kurtuluş’un öldürüldüğü ilk andan itibaren iddiamız odur ki; AHMET KURTULUŞ’U KATLEDEN, SİLAHLI BİR SUÇ ÖRGÜTÜDÜR. BU SUÇ ÖRGÜTÜ, AHMET KURTULUŞ’UN GEREK CİNAYETİNDEN SONRA YAPTIĞIMIZ SUÇ DUYURUSUNDA, GEREK AHMET KURTULUŞ’UN YARGILANDIĞI MAHKEMEDEKİ BEYANLARIMIZDA DA BELİRTTİĞİMİZ GİBİ, İÇLERİNDE KİMİ GEREK DAHA ÖNCE GÖREV YAPMIŞ, GEREK DE HALEN GÖREVDEKİ KAMU GÖREVLİLERİNİN, SİYASİLERİN, YER ALTI İSİMLERİNİN DE BULUNDUĞU BİR SUÇ ÖRGÜTÜDÜR.
Bu suç örgütü, liderliğini Serkan Kurtuluş’un yaptığı iddia edilen suç örgütünden farklı bir örgüttür; hiyerarşisi, yöntemleri ve eylemleri farklıdır. Serkan Kurtuluş ile dönem dönem ortak eylemlere imza atmış, fakat yapısı itibariyle Serkan Kurtuluş’un liderliğini yaptığı iddia edilen suç örgütünden farklı bir örgüttür.
Bu örgüt kamuoyunda FETÖ BORSASI olarak anılan örgüttür. İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı’nca hazırlanan bir iddianamede bu örgütün varlığı (FETÖ BORSASININ), üstü kapalı şekilde kabul edilmiş, Serkan Kurtuluş'un liderliğini yaptığı örgütün, FETÖ Borsası olarak bilinen örgütün silahlı kanadı olduğu iddia edilmiştir.
MAFYA DEĞİL, MİLLİ GÜVENLİK İŞİ
Cinayetin ilk gününden beri, bütün spotları bu örgüte yöneltmeye çalıştık. Yapılan eylemin bir mafya eylemi değil, milli güvenliği ilgilendiren bir suç örgütünün eylemi olduğunu ısrarla söyledik. Ahmet Kurtuluş, bu suç örgütüne karşı tavır almıştı. Cinayetine neden olan, Ahmet Kurtuluş’un bu örgüte aldığı tavırdı. Ahmet Kurtuluş, önceleri bu örgütlenmeyle yan yana yer almış olsa da, daha sonra safını bu yapılanmanın karşısında tutmuştur. Bu kapsamda, bu örgütlenmeyi teşhir edecek muhtelif eylemlerde de bulunmuştur. Bu örgütün, Ahmet Kurtuluş ile ilgili “itirafçı” diyerek yaymaya çalıştığı dedikodu ile küçültmeye veya itibarsızlaştırmaya yönelik hareketlerin sebebi de, Ahmet Kurtuluş’un özetle bu silahlı suç örgütüne karşı aldığı tavırdır. Ancak, istediği amaca kavuşamayan bu örgüt, Ahmet Kurtuluş’u katlettirerek bu amaca erişmeye çalışmıştır.
BU GİZLİ ÖRGÜTTE HALA GÖREVDE OLANLAR VAR
3 Haziran 2019 tarihinde, tarafımızca, Ahmet Kurtuluş cinayetinin, kamu görevlisi sıfatına da haiz üye ve yöneticileri bulunan gizli bir örgüt tarafından organize edilerek işlendiğini ifade eden bir suç duyurusu dilekçesi hazırlamış ve savcılığa sunulmuş, bununla birlikte, Ahmet Kurtuluş’u yargılayan İzmir 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nin de, en azından ihmali davranışlarla cinayete yardımcı olmuş olabileceği yönünde bir suç duyurusunu Hakimler ve Savcılar Kurulu’na göndermiştik. Yine bu ifadelerimizi, Ahmet Kurtuluş’un sanık olarak yargılandığı ve İzmir 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nde süren davada da yinelemiştik. Hakimler ve Savcılar Kurulu’na yapılan bu şikayete istinaden, herhangi bir soruşturma izni verilip verilmediği, 6 ay geçmesine rağmen halen belli değildir. Ancak 3. Ağır Ceza Mahkemesi heyeti, büromuz avukatlarından Av. Özgür Senger ile ilgili 3 ayrı suçtan suç duyurusunda bulunmuştur.
SAVCILIK ARAŞTIRMADI
Yaptığımız suç duyurularından bu yana, soruşturma dosyasında etkin bir çalışma yapılmamış, gerek başvurumuzda belirttiğimiz tarzda bir örgütün, gerek de herhangi bir suç örgütünün varlığı araştırılmamıştır. Bütün ülke, Ahmet Kurtuluş’un FETÖ Borsası davasındaki tavrından dolayı katledildiğini konuşurken, savcılık makamı bu hususu araştırmamış ve irdelememiştir. Katil zanlısı Y.T. ve diğer şüphelilerin beyanlarının Serkan Kurtuluş'un liderliğindeki örgütü işaret etmesi yeterli olmuş ve maktul Ahmet Kurtuluş'un öldürülmesini basit bir örgüt içi hesaplaşma gibi kabul etmiştir.
O İSTİHBARATÇI KOMİSER KİM'
Savcılık makamları, etkin soruşturma yaptığını iddia etse de, Ahmet Kurtuluş’un ifadeleri, cinayetin soruşturulduğu dosyanın içine gelmemiştir bile! Ahmet Kurtuluş ile ifadelerinden dolayı, aralarında husumet oluşan kişiler olduğu doğrudur; ancak soruşturmayı yürüten makamlar için bu husumet önemli değildir. Zira, soruşturmayı yürüten savcı tarafından, yüzümüze karşı “o dosya çok kapsamlı, ben sizin gibi bilemem, onu da okuyup araştıramam ki” denmiştir. Ahmet Kurtuluş’un ifadesinden dolayı arasında husumet oluşmuş olabileceği insanlara, bilgi edinme maksadıyla dahi başvurulmamıştır; ancak etkin bir soruşturma yürütüldüğü iddia edilmektedir. Cinayeti işleyen Y.T.’nin ifadesinde, kendisinin Serkan Kurtuluş ile bağını kurduğunu iddia eden, istihbaratçı bir komiserin adı ve eşkalinden bahsedilmekte, hatta bu komiserin telefon numarası da belirtilmektedir. Ancak ne Bilgi Teknolojileri Kurumu’na yazılarak bu komiserin sinyal ve görüşmeleri istenmiş, ne de bu kişinin kimliği araştırılmıştır. Yapılan kısa bir araştırmanın neticesinde, bahse konu istihbaratçı komiser de YOKMUŞ GİBİ DAVRANILMIŞTIR.
BASINDA ÇIKMASA ARAŞTIRILMAYACAKTI
Cinayetin emrini verdiği iddia edilen Serkan Kurtuluş, Twitter üzerinden “Bazı suikastler çok failli bir konsorsiyum işidir..!! Tıpkı Ahmet Kurtuluş cinayeti gibi. Ahmet Kurtuluş cinayeti ile ilgili önemli açıklamalar yapacağım” şeklinde ileti paylaşmış, cinayet eyleminde ortak hareket ettiği kuvvetler olduğunu ima etmiştir; ancak soruşturmayı yürüten makamlar için bu da önemli değildir. Ne yazık ki, soruşturmayı yürüten makamlar için, HAFIZASI SİLİNEN TELEFONLARDA DA NE OLDUĞU ÖNEMLİ DEĞİLDİR. ZİRA 30 MAYIS 2019 TARİHİNDE EL KONUP 4 AYDA KOPYASI (İMAJI) ÇIKARILMAYAN / ÇIKARILAMAYAN TELEFONLARIN HAFIZASININ SİLİNMESİ ve HAFIZAYA EKLEMELER YAPILMASI ÜZERİNDE DURULMASI GEREKEN ÖNEMLİ BİR KONU DEĞİLMİŞ GİBİ HAREKET ETMİŞTİR. 18 ARALIK 2019 TARİHİNDE VERDİĞİMİZ İLK DİLEKÇEMİZDE VE DEVAMI DİLEKÇELERİMİZ MAKTULÜN TELEFONLARINDA TAHRİFAT YAPILDIĞI DEFAATLE BELİRTİLSE DE BASINDA ÇIKAN HABERLER ÜZERİNE BU HUSUSTA DETAYLI ARAŞTIRMA YAPILACAĞI BELİRTİLMİŞTİR.
HEP AYNI MAHKEME!
Tarafımızca, soruşturma savcısıyla yapılan görüşmelerden somut hiçbir sonuç elde edilememiş, görüşmeler neticesinde yalnızca “biz gereğini yapıyoruz, merak etmeyin” denilerek tarafımız avutulmaya çalışılmıştır. Bu nedenle, İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı Örgütlü Suçlar Bürosu’ndan sorumlu Cumhuriyet Başsavcı Vekili Tahsin Kotan’la görüşülmüş, durum anlatılmıştır. Ahmet Kurtuluş’un telefonlarının hafızasının silinmesi olayının kendisine de aktarıldığını ileten Başsavcı Vekili, cinayet dosyasının davasının 10-15 gün içinde açılabileceğini söylemiş, telefon hafızalarının silinmesi ile ilgili suç soruşturmasının ayrıca yürüyeceğini belirtmiş, cinayet ile ilgili açılacak ceza davasının da, İZMİR 3. AĞIR CEZA MAHKEMESİ’NDE görüleceğini ifade etmiştir.
ZENGİN FETÖCÜLER AKLANDI
Ahmet Kurtuluş’un ifadeleriyle başlayan bir suç örgütü soruşturması mevcuttu. Bu suç örgütünün başlıca faaliyetinin de, kamuoyunun FETÖ Borsası olarak bildiği, zengin FETÖ’cülerin, adli makamların da ayarlanılarak beraat ve takipsizlik kararlarıyla aklanması veya bu yolla kişilerin dolandırılması, kişilere irtikap yapılması gibi eylemler olduğu iddiaları mevcuttu ve bu hususu ilk aydınlatan Ahmet Kurtuluş’tu. Ancak öğrenilmiştir ki, Ahmet Kurtuluş cinayetinden sonra, ortada bir örgüt olmadığından bahisle SUÇ ÖRGÜTÜ SORUŞTURMASI KAPATILMIŞ, ANILAN BAZI SUÇLARLA İLGİLİ, BASİT ADLİ OLAYLARMIŞ GİBİ HAKLARINDA DAVA AÇILMIŞTIR. Yine tarafımızdan haricen öğrenildiği kadarıyla, bu dava da İZMİR 3. AĞIR CEZA MAHKEMESİ’NDE görülmektedir.
3. AĞIR CEZA İÇİN AĞIR SUÇLAMA
Ahmet Kurtuluş’un elektronik kelepçesine hakkaniyete aykırı şekilde çıkarttırmadığından ve adres değişikliği talebini keyfi olarak yanıtlamadığından bahisle suç duyurusunda bulunduğumuz İzmir 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nde, Ahmet Kurtuluş’un cinayeti davasının görüleceği ve Ahmet Kurtuluş’un ifadesi sebebiyle açılmış soruşturmaların davalarının görüleceği gibi bir gerçek ile karşı karşıyayız. Bu durumda sormamız gerekiyor; bu olgu hukuki güvenliğin tehlikeye sokulması değil midi? Bu olgu, doğal hakim ilkesinin çiğnenmesi değil midi? Bu mahkeme heyeti ile ilgili, HSK tarafından henüz soruşturma yapılması veya yapılmaması yönünde izin dahi verilmemişken, muhtemelen tesadüf(!) eseri bu mahkemeye tevzi edilmesi, bu durum karşısında mahkeme heyetinin de ısrar ve defaatle çekilmeyerek bu davalara bakması, hukukun çiğnenmesi değil midir'
ÖRGÜTÜN ÜZERİNE GİDİLMİYOR
Ahmet Kurtuluş’a kurşun sıkan örgüt, aslında yalnızca Ahmet Kurtuluş’a fiziksel bir saldırı gerçekleştirmedi. Bu örgüte karşı tavır alan herkeseydi sıkılan kurşun. Ancak, yargı ve adli kolluk, bu kurşunu sıktıran gerçek eli maalesef ki araştırmamaktadır. Evet, Ahmet Kurtuluş cinayeti, 30 Mayıs 2019’da işlenmiştir; ama vicdanlarımıza yönelik cinayet eylemi halen devam etmektedir. Katiller ve katillerin azmettiricisi olan örgütün üstüne gidilmemekte, gidenlerin önü kesilmekte, bu vakalar hiç olmamış gibi yapılmakta, Ahmet Kurtuluş katledilmemiş gibi, Ahmet Kurtuluş’un ifadesinde belirttiği kişi ve kurumlar, hiç suç işlememiş gibi davranılmaktadır.
BU ÖRGÜT; ADLİYEDE, EMNİYETTE DOSYA SİLEBİLİYOR
Vicdanlarımız kanamaktadır; çünkü bu örgüt, halen İzmir Adliyesi’nin içindeki delil ve dosyalara, Emniyet binalarının içindeki delil ve dosyalara müdahale edebilmektedir. Ahmet Kurtuluş’un ve katilinin telefonları, adli emanette veya emniyet incelemesinde silinerek, eklemeler yapılarak suçun delilleri yok edilmekte, soruşturma farklı ve yanlış mecralara taşınarak suçu işleyen örgütün ömrüne ömür katılmak istenmektedir. O kirli ellerin sahibini şu an için göremiyoruz; ancak ipinin ucundan yakaladık ve adaletin önüne çıkarmak için sizlere bu ipin ucunu teslim ediyoruz. Bu örgütün ortaya çıkarılmasında en başta sizlere, kamuoyuna ve adli makamlara sonuna kadar güveniyoruz.
Bu örgütü deşifre ediniz; bu örgütü teşhir ediniz; bu örgütü yargı önüne çıkartınız.
Bu talep, yalnızca biz Ahmet Kurtuluş’un avukatlarının talebi değildir.
Bu talep, gözlerinin önünde babası katledilen küçük Ceyhun’un talebidir.
Bu talep, babaları, eşleri, kardeşleri, dayıları, amcaları, akrabaları ellerinden alınan Kurtuluş ailesinin talebidir. Bu talep arkadaşlarının, dostlarının, sevenlerinin talebidir.
Bu talep, adalet için adliyelere güvenen milyonlarca insanın talebidir.
Bu örgütün yargı önüne çıkarılması için elimizden geleni yapıyoruz ve yapmaya da hazırız. Sizden desteklerinizi, yardımlarını bekliyoruz.
En içten saygılarımızla.
Ahmet Kurtuluş vekilleri
(Bahri Karataş/KHA)