Tüm Türkiye’yi yasa boğan depremden etkilenen 10 ilde on binlerce bina tamamen çöktü veya kullanılamaz hale geldi. On binlerce yurttaşımız, çöken binaların enkazlarında can verdi. Deprem bölgesinde evleri yıkılan vatandaşlardan, Doğal Afet Sigortaları Kurumu (DASK) bünyesindeki zorunlu deprem sigortasını yaptıranlar bir nebze de olsa maddi kayıplarını tazmin edebilecek. Ancak 2022 yılının kasım ayında yapılan son değişiklik ile DASK tarafından yapılan zorunlu deprem sigortasında tazminat miktarı konutun değeri ne olursa olsun 640 bin Türk Lirası ile sınırlandırıldı. Artan konut fiyatları göz önüne alındığında tazminat hem zararın tamamını karşılayamıyor hem de poliçenin alanı gereği konutun içerisindeki eşyaları teminat dışı kalıyor.
Zorunlu deprem sigortasının tek başına yeterli olmadığını belirten Yaşar Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Sami Aksoy, vatandaşları uyardı. Depremlerin ardından meydana gelen maddi kayıpların tazmininde zorunlu deprem sigortası tarafından maddi kayıpların tamamını karşılanmayacağını belirten Doç. Dr. Sami Aksoy, “Zorunlu deprem sigortası, 1999’da meydana gelen depremin ardından çıkarılan Kanun Hükmünde Kararname ile kabul edildi. Sonrasında 2012 yılında ‘Afet Sigortaları Kanunu’ çıkarılarak söz konusu kararname, yürürlükten kaldırıldı. Zorunlu deprem sigortasında DASK, poliçede belirtilen bedele kadar sorumludur; fakat zararınız düşükse, mesela hafif hasar varsa, 640 bin TL değil sadece zararınız karşılanır. Sigorta bedeli olarak bilinen bu rakam, 2022 yılının kasım ayında yapılan değişik gereği en fazla 640 bin lira olabilir. Dolayısıyla zarar gören sigortalı malik, zorunlu deprem sigortasında bu rakamın üstünde bir tazminatı DASK’tan talep edemez. Konut fiyatları göz önünde bulundurulduğunda bu rakamın, zararın tamamını karşılaması mümkün değildir. O yüzden ihtiyari konut sigortaları yaptırmak çok önemlidir” dedi.
Zorunlu sigortada hasar sonrası güçlendirme masraflarının tazminat olarak istenebildiğini belirten Doç. Dr. Aksoy, “Ancak esas mesele, manevi tazminat, kira kaybı, evde bulunan eşyaya gelen zararlar, iş durması, hastane ve barınma gibi masrafların zorunlu sigortanın alanında olmamasıdır. Bunun için özel sigorta şirketlerinden konut/evim sigortası gibi adlar altında ihtiyari deprem sigortası ya da farklı sigorta poliçeleri yaptırmak gerekir. Aslında iki sigorta arasındaki bu ilişki, trafik sigortası ile geniş teminatlı bir kasko sigortası arasındaki irtibata benzer. O yüzden özellikle bu günlerde ilk planda birlik olup yaralarımızı sarmalıyız, ancak sonrasında araçlarımıza gösterdiğimiz ilgiyi, evlerimize ve hatta canlarımıza da göstermeliyiz” diye konuştu. Öte yandan konutla ilgili yapılan tapu ve abonelik gibi işlemlerde zorunlu deprem sigortası şartı olduğunu belirten Doç. Dr. Aksoy, “Bu nedenle vatandaşlar, zorunlu sigortanın farkındadır. Ancak konutlar için yapılan ilave/ihtiyari sigortaya başvuru oranı yüksek değildir. Bu konuda toplum olarak ilave/ihtiyari sigortasının ne kadar önemli olduğu bilincine varmalıyız” dedi. (İHA)