Halkların Demokratik Partisi (DEM Parti) Eş Genel Başkanı Hatimoğulları, parti genel merkezindeki İl Eş Genel Başkanları Toplantısı'nın açılış konuşmasını yaptı. DEM Parti açısından seçimlerin zorlu olduğunu belirten Hatiomoğulları, "Bunun nedeni bizlerin Kürdistan'da yarıştığı parti iktidar partisiydi ağırlıklı olarak ve devletin bütün olanaklarını seferber eden bir partiye karşı bizler yarışmış olduk. Kıt olanaklarla yarıştık. Aynı zamanda geçmiş dönemde atanmış olan kayyum rejimine karşı bizler halkla birlikte güçlü bir varoluş sergiledik ve bir başarıya imza attık" dedi.
Seçimlerde 32 merkeze asker ve polisler taşındığını kaydeden Hatimoğulları, "Seçimleri bizden bu şekilde de çalmaya çalıştılar. Ama bizler bunu da bertaraf ettik önemli oranda. 10 merkezimizdeki kayyım seçmenle seçimleri kazandığını zanneden AKP, bu seçimlerde bir kazanç elde etmemiştir" ifadelerini kullandı.
Kayyımcı rejimin Van'da bir darbe yapmaya çalıştığını söyleyen Hatimoğulları, Belediye Eş Genel Başkanı'na hukuku ve yargıyı yanlarına alarak bir girişimde bulunulduğunu ifade etti. Hatimoğulları, "Bu girişimi boşa çıkaran Van halkına, Van İl Örgütü'ne de burada sizlerin huzurunda teşekkür ediyorum" dedi. Eş Genel Başkan Hatimoğulları konuşmasında partisinin il örgütlerine yapılan saldırıları anımsatarak, "Bunlar bizi dün yıldırmadığı gibi bugün de yıldırmayacak" diye konuştu.
Hatimoğulları, 31 Mart 2024 tarihinde yapılan yerel seçimlerde toplumun bütün olarak "Artık yeter" dediğini belirterek "Bu seçimlerde AKP-MHP iktidarına, otoriter rejime geri adım attıran, onları başarısızlığa uğratan bir seçim sonuçları ortaya çıktı. Türkiye'de ortaya çıkan bu seçimin haritasını bütün siyasetçilerin en iyi şekilde okuması gerekiyor. Otoriterleşmeye karşı toplum 'Dur' demiştir. Özgürlüklerin kısıtlanmasına toplum 'Dur' demiştir" diye konuştu.
"Her alanda özgürlükler kısıtlandı" diyen Hatimoğulları, ODTÜ Rektörlüğü’nün bahar şenliği yasağıyla ilgili "ODTÜ'lü gençlerle dayanışma içinde olduğumuzun altını bir kez daha çiziyoruz" dedi.
Seçimlerde halkın açlığa, yoksulluğa işsizliğe, hayat pahalılığına 'dur' dediğini ifade eden Hatimoğulları, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bugün Türkiye'de asgari ücret 17 bin lirayken, açlık sınırı 17 bine dayanmış durumdadır. Yoksulluk sınırı 57 bine dayanmış durumdadır. Gıda enflasyonu aldı başını gitti. Gıda enflasyonu yükseldikçe evde pişen yemeğimize yansıdığını hepimiz biliyoruz. Bizler sahadayken şunu o kadar açık ve net gördük ki, sebze halinin kapılarında bekleyen aileler ve kenara bırakılacak olan sebzeyi meyveyi götürüp evde çocuklarına yedirmek isteyen aileler, et almak için sabahın 4'ünde et kuyruğuna giren ailelere bizler tanıklık ettik bu seçim döneminde.
Bu açlık ve yoksulluk tablosu ortada dururken Hazine ve Maliye Bakanı diyor ki, 'Türkiye sahalara döndü. Son yıllarda yaşanan sıkıntıları geride bıraktık' diyor. Bunlar vatandaşlar düpedüz alay ediyorlar. Biraz önce bahsini ettiğim tablodan bihaber olarak davranan bu insanlar, esnafın siftah etmeden kepenk kapattığını bilmeyen insanlardır.
Biz Kürdistan'da da çalışmalarımızı yürütürken, oradaki insanların açlık ve yoksullukla nasıl baş başa kaldığını gördük. Hayvancılığın ve tarımın nasıl bitirildiğini o bölgede bir kez daha gördük. Gençlerin özellikle, Kürdistan bölgesi başta olmak üzere Türkiye'deki gençlerin açlık ve yoksulluktan kaynaklı göç yolunu nasıl tuttuklarını hepimiz gördük, tanıklık ettik. Bunlara çözüm üretmek üzere biz sahada olacağız, DEM Parti sahada olacak."
Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesi'nce Sincan Cezaevi'nde 17 Nisan 2024 tarihinde 82'nci duruşması görülen, eski HDP Eş Genel Başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ’ın da yargılandığı Kobani Davası'na dair konuşan Hatimoğulları, "16 Mayıs'ta Kobani kumpas davasının karar duruşması gerçekleşecek. Türkiye'de bu iktidara 'dur' diyen, bu iktidara 'artık yeter' diyen her kesimden Kobani kumpas davasında destek bekliyoruz. Kobani kumpas davasına biz Türkiye halkları, ezilenleri ve sömürülenleri olarak 'dur' demeyi başarırsak Türkiye'de aydınlık sayfaların açılmasının zamanı yakın demektir. Türkiye'deki bütün siyasal ve toplumsal güçlere buradan çağrımızdır: Kobani kumpas davasında bizler hep birlikte dayanışalım ve kararın gerçekten demokrasinin lehine, siyaset yapma özgürlüğünün lehine çıkmasını sağlayalım" dedi. Hatimoğulları Figen Yüksekdağ, Selahattin Demirtaş, Gülten Kışanak, Sebahat Tuncel, Ayla Akat ve diğer tutukluların serbest bırakılması çağrısında bulundu.
"Kadınlar, 'Her gün katledilmek istemiyoruz. Yaşam hakkı bizim de en doğal hakkımızdır ve yaşamak istiyoruz' dedi. Kadınlar İstanbul Sözleşmesi'nden vazgeçen AKP iktidarını cezalandırmıştır bu seçimlerde" diyen Hatimoğulları, Alevilerin de inançlarının Kültür ve Turizm Bakanlığı'na bağlanarak asimile edilmesine karşı "dur" dediklerini aktardı.
İktidarın depremzedelerin yaralarını sarmamaya ant içtiğini kaydeden Hatimoğulları, "Depremzedeyi adeta bir müşteri olarak gören, depremzedenin acısını paylaşmayan, yaşadığı maddi manevi yıkımı ve ölümleri görmeyen anlayışa depremzedeler 'Artık yeter, 'dur' demiştir bu seçimlerde" diye konuştu.
Hatimoğulları, topumun her kesiminin güçlü bir örgütlenmeye ihtiyacı olduğunu vurguladı. Devamında, "Farklı halkların ve inançların eşit yurttaşlık hakkı temelinde bir yaşamı ortaya koyma talebi vardır. Biz muhalefete düşen en büyük görev bunu sağlamaktır. Toplum yeterince ayrıştırıldı, toplum yeterince kutuplaştırıldı, toplum yeterince bölündü. Artık yeter. Toplum huzura kavuşmak istiyor, toplum mutlu olmak istiyor, toplum sorunlarına gerçek anlamda değecek ve siyasi bir çözüm üretecek siyasetin açığa çıkmasını istiyor. DEM Parti olarak bütün Türkiye halklarına buradan bir kez daha ilan ediyoruz ki, biz sizin verdiğiniz mesajı gayet iyi anladık. Bu mesaj çerçevesinde siyasetimizi yürüteceğimizin altını bir kez daha çiziyorum" ifadelerini kullandı.
Hatimoğulları, seçimlerde siyasetin Kürt halkı ve Türkiye haklarının mesajlarını en iyi şekilde alıp değerlendirme sorumluluğu olduğunun altını çizerek, "DEM Parti olarak bu konuda üzerimize düşen bütün görev ve sorumluluğumuzu yerine getirmeye hazırız, elimizi taşın altına koyduk" dedi.
Yeni anayasa çalışmalarına da değinen Hatimoğulları şu ifadeleri kullandı:
"Biz 82 iki askeri cunta anayasasıyla yol yürümeyeceğini, yaşadığımız bütün bu süreçlerin sorumlularından birinin de aynı zamanda askeri cunta anlayışının, darbeci anlayışın olduğunu bilen bir yerden söylüyoruz: Evet yeni bir anayasaya ihtiyaç var. Demokratik bir anayasaya ihtiyaç var. Biraz önce ortaya koyduğumuz bütün bu toplumsal sorunların çözümünde demokratik anayasanın oynayacağı rol çok önemli. Ama şunu altını çizmeliyiz, mevcut iktidar 82 anayasasını, askeri cunta anayasasını dahi uygulamayan bir iktidardır. Ve bu iktidar şimdi diyor ki 'Biz demokratik anayasa yapacağız'. O zaman şimdi söyleyeceğimizi iktidar da muhalefet de bütün toplumsal dinamikler de lütfen can kulağıyla dinlesin: Biz DEM Parti olarak anayasa tartışmalarını toplumla birlikte yapmak üzere hazırlıklarımıza başlamış durumdayız. Anayasa tartışmalarının iktidara can simidi olmasına asla müsaade etmeyeceğiz. Toplumun hakiki ihtiyaçları üzerinden anayasa tartışmaları ilerlemelidir. Siyasi partileri aşan, en geniş yelpazedeki toplumsal mutabakatı hedefleyen bir anayasa tartışması yaşamalıyız.
Seçimlerden sonra planlı bir biçimde DEM Parti belediyelerini bayrak üzerinden sınamaya kalktılar. Başta hükümet sözcüleri, temsilcileri olmak üzere, yandaş sarayın yandaşı olan havuz medya başta olmak üzere neyle ilgili açıklama yapıyorlar? İşte DEM Parti bayrak indirdi. Bu külliyen yalandır. Önceki toplantımızda Eş Başkanımız Sayın Tuncer Bakırhan da buna en geniş şekilde açıklık getirmiştir. Bizim sembollerle, bayrakla bir sorunumuz yoktur. Bugün AKP'nin yaratmaya çalıştığı bir algıdır. Türkiye kamuoyunu olası bir kayyım atamayla ilgili hazırladığını düşünmekteyiz.
Kürt sorununun demokratik zeminde çözümü başta olmak üzere Aleviler ve bu topraklarda yaşayan bütün farklı halklardan ve inançlardan her yurttaşımızın, bu ülkede eşit yurttaşlık hakkından faydalanabilmesini garanti altına almak, kendi rengiyle bu ülkede yaşam sürmesini sağlayabilmek için bizlerin bir demokratik anayasa yapmaya ihtiyacı vardır. Aynı zamanda kadınların, gençlerin, işçilerin, emekçilerin, yoksulların, engellilerin ve çocukların ezcümle her kesimi kapsayacak bir demokratik anayasa tartışmasına ihtiyacımız olduğunu biliyoruz. Biz bu çerçevede çalışmaların sürdüreceğiz. Biz bu çalışmalarımızın startını zaten verdik ve çalışmalarımıza başlamış durumdayız."
1 Mayıs için çağrıda bulunan Hatimoğulları, "1 Mayıs alanlarında çok daha güçlü olarak, 8 Mart'ın, Nevruz'un ve 31 Mart seçimlerinin ruhunu 1 Mayıs mitinglerine, alanlara taşımak gibi bir görev ve sorumluluğumuz var. 1 Mayıs'ta 'Emeğin ve özgürlüğün ülkesini kurmak için geliyoruz' şiarıyla Taksim'de, Van'da, Batman'da, Amed'de, Ege'de, Çukurova'da, Karadeniz'de, İç Anadolu'da, ezcümle Türkiye'nin dört bir yanında emek meslek örgütleriyle ve demokrasi güçleriyle birlikte alanlarda olacağız" diye konuştu.
Sözlerini bugün tutuklanan üç gazeteciye değinerek bitiren Hatimoğulları, "Tutuklanan üç gazeteci arkadaşımızın derhal serbest bırakılmasını istiyoruz. Türkiye gazetecilerin en fazla hukuk talebi olduğu bir ülkedir. Bütün bunlar söz konusuyken kim, hangi anayasadan bahsedebilir ki? Demokratik bir anayasa yapacaksak, başta basın özgürlüğü olmalı ve basın emekçilerinin tamamı cezaevlerinden tahliye edilmelidir" ifadelerini kullandı.