Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, partisinin Meclis grup toplantısında açıklamalarda bulundu.
Suriye'deki HTŞ yönetiminin lideri Şara'nın ABD ziyaretine ve Sezar Yasası yaptırımlarının kaldırılmasına değinen Tuncer Bakırhan, "Bu Suriye için fırsat penceresi aralıyor. Ama kritik bir soru var: Suriye yönetimi bu fırsatı kim için kullanacak? Yine tek bir grup için mi yoksa bütün Suriye halkları ve inançları için mi kullanacak? Bu süreç kapsayıcı olmalı" dedi.
Bakırhan, bu süreçte Türkiye’nin "yapıcı rol" oynayabileceğini belirterek “Bunun biz farkındayız. Suriye halklarının kardeşliğini destekleyebilir, ayrım yapmadan. Demokratik dönüşümü konusunda Suriye'de Türkiye yardımcı olabilir, destekleyici bir rol oynayabilir. Biz Türkiye'nin Suriye'deki rolünü önemsiyoruz ve doğru bir şekilde kullanılması gerektiğini de bir kez daha grup toplantımızda dile getirmek istiyoruz. Suriye'de yeni bir yaşam ancak oradaki bütün halkların ve inançların eşit yurttaş olduğu demokratik bir Suriye Cumhuriyetinden geçtiğini de belirtmek istiyorum” diye konuştu.
"YARGI AİHM KARARLARINI ÜSTÜNE ALMIYOR"
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) ve Anayasa Mahkemesi (AYM) kararlarına uyulmamasına da tepki gösteren Bakırhan, şunları dile getirdi:
"AİHM ve AYM karar vermiş, bunlar uygulanmayarak hukuksuzluk büyütülüyor. AİHM üç defa Selahattin Demirtaş, Figen Yüksekdağ, Kobane kumpas davasında yargılanan arkadaşlarımızın cezaevinde kalmaması yönünde karar vermiş. Niye biz defalarca dile getiriyoruz da yargı üstüne almıyor! AYM kararlarını zaten hiçe sayıyorlar. AİHM ve AYM kararları bir an önce uygulanmalı."
"İDDİANAME DEĞİL ADETA LABİRENT"
Bakırhan, İBB iddianamesine ilişkin ise şu yorumu yaptı:
"İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu hakkında hazırlanan 3.900 sayfalık, ithamlarla dolu bir iddianame çıktı. Biz de arkadaşlarımızla beraber inceledik. İddianame değil, adeta bir labirent. Bir nedensellik arıyorsunuz, nedensellik yok. İçine girdikçe kayboluyorsunuz. İddianame bir kapıya, bir doğruya çıkmıyor. Ne kadar okursan oku ‘tamam mesele buymuş’ diyemiyorsun çünkü iddianame parçalı, maskeli, kaygan ve sürekli yüzeyde kalan bir yorumlama çabası içeriyor. Neymiş? İsnat edilen önemli suçlardan bir-ikisini sayacağım. ‘CHP’de güçlenmek istediler’ diyor. Bir siyasetçinin kendi partisi içinde güçlenmek istemesinin neyi suç? Biz de onu yapıyoruz. İnşallah hakkımızda dava açmazlar. Yine durmuyor diyor ki ‘Partisinin cumhurbaşkanı adayı olmak istedi.’ Bundan daha doğal ne olabilir? Partisinin cumhurbaşkanı adayı olmak istemiş bunun nesi suç?”