İzmir'in Narlıdere ilçesinde bulunan Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Güzel Sanatlar Fakültesi ve Devlet Konservatuvarı binasının depreme dayanıksız olmasından dolayı, Tınaztepe Kampüsü'ne taşınmasına yönelik alınan kararın ardından başlayan tartışmalar sürerken, Rektörlük'ten yazılı açıklama yapıldı.
Açıklamada, Güzel Sanatlar Fakültesi ile Konservatuvar binalarının depreme dayanıklı olmadığı yönünde raporların bulunduğu, konuyla ilgili Rektörlük tarafından yapılan bilgilendirme toplantılarına rağmen, aklın sınırlarını zorlayan kamuoyu vicdanını da rahatsız eden bir takım açıklamalarda bulunulduğu ileri sürüldü. Açıklamada, "Yapılan açıklamaları bugüne kadar duymazdan geldik ve ses çıkarmadık. Amacımız her zaman işimizi yapmak oldu. Bunu yaparken açık, net ve şeffaf davrandık. Sadece bilimsel doğrulara ve mensuplarımızın menfaatlerine yönelik hareket ettik. Buna rağmen sistematik şekilde Dokuz Eylül Üniversitesi'ne zarar verilmek istenmesine şahit olduk. Buradan tekrar hatırlatmak isteriz ki eğer ortada yapılmak istenen yapıcı bir eleştiri varsa, bunun usul ve yöntemi bellidir. Bunun yerine basın üzerinden üniversitemizi sürekli tartışmaya çekmek, kimseye sonuç getirmez. Konu, insan hayatını doğrudan ilgilendiren bir takım tehditleri barındırmaktadır. Dolayısıyla muğlak laflar veya gerçekçi olmayan öneriler ile bu sorunlar çözülemez" denildi.
'TEMSİL ETTİKLERİ KURUMLARA ZARAR VERMEKTELER'
Açıklamada, şu ifadeler yer aldı:
"Bir anlamda işler, 'Elimizde rapor var. Ya yapalım ya yıkalım' diyeceğiniz kadar kolay yürümez. Bunun sebebi ise kamu işleyişinde raporla birlikte yeni bir süreç başlatma zorunluluğunuzun olmasıdır. O zaman, hizmet alımından ihaleye çıkılmasına kadar uzun bir işlemler zinciri karşınıza çıkar. Konu, diyalog kurmaya çalışarak çözülemez. Muğlak ve sığ yaklaşımlarla bu iş sonuca bağlanamaz. Her ne kadar bunun olabileceğini düşünen ve kanunları da kendilerine göre yorumlayan bazı kişiler olsa da bunun gerçekleşmesi fiziki ve psikolojik olarak mümkün değildir. Aslında bunun olmayacağını o kurumların bilgisiz temsilcileri de gayet iyi bilmektedir ancak onların gayesi, mensuplarımızın can ve mal güvenliği değildir. Onların amacı, siyasi emellerini gerçekleştirmek ve olası bir makam ya da mevki edinmek için kendilerini gösterecek bir kavga zemini oluşturmaktır. Ancak üniversite olarak bizim üslubumuz buna uygun değildir. Söz konusu kişiler, özünde temsil ettikleri kurumlara da zarar vermektedirler. Bu kişi ve kurumlarımıza önerimiz, öncelikle kendi oturdukları binalar başta olmak üzere kaçak yapıldığı bilinen bazı belediye binaları, kurum, kuruluş, alışveriş merkezi gibi binalar olmak üzere diğer yerlere de dikkatlerini çevirmeleridir."
'İNSANLARI MANTIKLI DÜŞÜNMEYE DAVET EDİYORUZ'
GSF ve Konservatuvar binasını açık tutmanın risk taşıdığı ifade edilen açıklamada, "Çünkü bütün sorumluluk üniversite yönetimindedir. Ne milletvekilleri ne oda yönetimleri ne de bir başka kişidir burada sorumlu olan. Binalarda olası bir çökme ya da yıkılma anında, geri dönülmez kayıplara sebebiyet verilebilir. Buca'daki söz konusu bina, güzel sanatlar veya konservatuvar eğitimi baz alınarak inşa edilmiş değildir. Çeşitli nedenlerle inşaası geciken bu yapı temelde hizmet binası olarak düşünülmüştür. Dolayısıyla hiçbir zaman GSF binası olarak hayal edilmemiştir ve fiziki durumu da buna göre tasarlanmamıştır. Yönetimimize en çok hatırlatılan konu budur. Bizler de durumu zaten biliyoruz, buna itiraz da etmemekteyiz. Ancak hangi üniversite yönetimi, stratejik eylem planında böylesi büyük bir taşınma, lojistik operasyon, yıkım veya inşa süreçlerini yürütmek ister k? Mensuplarının mağdur edilmesini arzular k? İnsanları, mantıklı düşünmeye davet ediyoruz. Tabii ki kolay ve istenen bir durum değil ancak bunun bir şekilde yapılması gerekmekte" denildi.
'BUCA'DA GÜVENLİK SORUNU YOK'
Buca'da binlerce öğrencinin bulunduğunu, burada hiçbir güvenlik ya da benzeri bir sorun yaşamanmadığı ifade edilen açıklamada, şu ifadelere yer verildi: "Buradaki insanları 'öcü' gibi göstermeye de kimsenin hakkı yoktur. Geçici süreli taşınmanın ardından binalar güçlendirilince veya yeniden inşa edilince, her iki birimimiz buraya geri dönecektir. Defalarca bunu söylememize rağmen bir takım kişi ve kurumlar durumu hala anlamamakta ısrar etmektedir. Burada hatırlatmak isteriz ki Alsancak'taki mevcut Rektörlük binası, tescil edilmiş bir kültür mirasıdır. Buradaki yapacağınız en ufak bir düzenleme dahi, izinler ve uzun süreçler gerektirmektedir. Buca Tınaztepe yerleşkemizdeki binamızda gerekli düzenlemeler yapıldıktan sonra GSF ve Konservatuvarımız geçici süreliğine buraya taşınacaktır. Ulaşım konusunda her türlü kolaylık mensuplarımıza sağlanacaktır. Diğer tarafta ise binaların güçlendirme veya yıkılma çalışmalarına ivedi şekilde başlanacaktır. Bu konuda İzmir Büyükşehir Belediyesi, yardımcı olmak istediğini beyan etmiştir. Benzer destek ve bağışlarla kısa sürede sanat yerleşkemizi yeniden ortaya çıkartacak güvenli ve daha güzel bir geleceğe elbirliğiyle adım atacağız." (DHA)