Ahmet Davutoğlu, 15 Temmuz darbe girişiminin 6'ncı yıl dönümü nedeniyle sosyal medya hesabında, “15 Temmuz, bu aziz milletin kanıyla, canıyla yazdığı destanın adıdır. 15 Temmuz ruhuyla daha fazla demokrasi ve özgürlük için; hak, hukuk, adalet mücadelesi için Gelecek Partisi'ndeyiz. Şehitlerimizi rahmetle, gazilerimizi saygıyla anıyoruz” mesajını yayınladı. Mesajla birlikte Gelecek Partili siyasetçilerin 15 Temmuz günü neler yaşadıklarını anlattıkları “15 Temmuz Ruhuyla Geleceğe” başlıklı bir video da paylaşıldı. Davutoğlu, videoda şunları söyledi:
“BÜTÜN ULUSAL KANALLARLA VE ULUSLARARASI KANALLARLA İRTİBAT KURMAYA ÇALIŞTIK”
“Milletlerin tarihlerinde gurur ve hüznün birlikte yaşandığı saatler, anlar, günler, geceler vardır. 15 Temmuz gecesi, milletimiz için böylesi gurur ve hüznün bir arada yaşandığı, tarihe unutulmaz bir kayıt olarak geçmiş geceydi. Meclis’e ulaşmaya çalışırken bütün yolların kapatıldığını öğrenmemiz sonrasında, yapabileceğim en ciddi katkının ulusal ve uluslararası kanallarda demokrasimiz adına sesimizi yükseltmek olduğu kanaatiyle bütün ulusal kanallarla ve uluslararası kanallarla irtibat kurmaya çalıştık. O sırada Cumhurbaşkanı’na da koruma müdürü üzerinden ulaştığımızda, onun da benzer bir hazırlık içerisinde olduğunu öğrendim.
O gece beni en çok etkileyen ve derin bir hüzne boğan an, çok değerli dostum, kardeşim Erol Olçok’un şahadet haberini aldığım andı. Haberi aldığım anda secdeye kapandım. Bir ay önce ramazanda, Umre’de birlikteydik. Kutsal bir yolculuk içinde başka bir yolculuğa hazırlanıyormuşçasına bembeyaz elbiseler içinde birlikte nice tavaflar yapmıştık. Demek ki Erol kardeşim, o yolculukta başka bir yolculuğun haberini, müjdesini, mesajını almıştı.
“BENİ DÜŞÜNDÜREN HUSUS, HEMEN HEMEN BÜTÜN ULUSLARARASI KANALLARIN SANKİ DARBE OLMUŞ BİTMİŞ GİBİ YAYIN YAPIYOR OLMALARIYDI”
Beni düşündüren, o anda telaşlandıran husus, hemen hemen bütün uluslararası kanalların sanki darbe olmuş bitmiş gibi yayın yapıyor olmalarıydı. Bir müdahale etmek gerekiyordu. Gerek Orta Doğu’da gerek uluslararası alanda tanınan kanallarda şu mesajı verdim: ‘Sizler için, bugün Türkiye’nin karanlık bir gece yaşadığını hissettiren olaylardı yaşananlar. Şunu unutmayın; bu gece karanlık bir gece olabilir, ama yarın Türkiye yepyeni ve bir daha darbenin adının bile anılamayacağı bir güne uyanacak.’
O gece, gençlerimizin bir daha böylesi ideolojik, seküler ya da dini şartlanmışlıklara düşmemesi için bir kitap yazmaya karar verdim. Sabah erken saatlerde Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne ulaşma imkanı bulduğumda gördüğüm manzara hüzün vericiydi. Yunan topçularının Polatlı’ya kadar girdiği günlerde ayakta kalmış olan Ankara’nın ruhu ve devletimizin kurucusu Gazi Meclis, bu sefer kendi ordusu içerisinde bir hain grup tarafından havadan bombalanmıştı. O binaya girerken her adımda, cam kırıklarının arasında, o kırıklarla birlikte yaşadığımız hüznün kırıklarını da hissettim. Devlet yapımızdaki kırılmaları, siyasetimizdeki sapmaları ve dini geleneğimiz içindeki bu derin fay kırıklarını… Bu kırıklar içinden yeni bir demokrasi, yeni bir devlet tecrübesi inşa etmek gerek diye düşündüm. Gelecek Partisi’ni kurmak üzere harekete geçiren temel nedenler, 15 Temmuz gecesi yaşadığımız o acı tecrübenin bir daha yaşanmaması içindir ve 15 Temmuz’da yaşanan o acı tecrübeden herhangi bir otoriter eğilimin ortaya çıkmaması içindir.”
“15 TEMMUZ’DA DEVLET, MİLLETE BORÇLANMIŞTIR”
Darbe girişiminde eşi Erol Olçok ve oğlu Abdullah Tayyip Olçok’u kaybeden Gelecek Partisi kurucusu Nihal Olçok ise şunları söyledi:
“15 Temmuz’da benim kadar rahat olan hiç kimse yoktu. Belki de bugünkü acımın bu kadar derin olması, o geceki rahatlığımdan kaynaklanıyor. Neden rahattım? Türkiye Cumhuriyeti iktidarına güveniyordum. Bugünkü üzüntüm, hayal kırıklığım, belki de o gece çok güvendiğim içindir. 15 Temmuz’da devlet, millete borçlanmıştır. İzmir’de görülen FETÖ davasında iş adamları var. Bu davaların birleştirilmesi için teşebbüste bulundum ama dava birleştirilmiyor. Ben, müşteki olmak istiyorum, müştekiliğim kabul edilmiyor. Listedeki 23 kişinin 23’ü de çok zengin ve çok güçlüler. Öyle güçlüler ki bu insanların İstanbul’da cadde isimleri var. Bir tanesinin cadde ismi ‘Erol Olçok Caddesi’ olarak değiştirildi.”