ANKARA - Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Gezi Parkı olaylarıyla ilgili bir değerlendirme yaptı.
Bir anda Türkiye hakkında iki hafta içinde yeni bir algı oluşturma operasyonu başlatıldığını söyleyen ve olaylarda komplo teorilerinin ötesinde bir vaka bulunduğunu belirten Davutoğlu, görüştüğü mevkidaşlarına da aynı şeyleri anlattığını ifade etti.
Olaylarla ilgili dünyada nasıl algı oluştuğuna dair Türkiye'nin büyükelçiliklerinden rapor istediğini belirten Davutoğlu, kendilerinin de bir performans değerlendirmesi yapacaklarını bildirdi.
Haberin devamı ↓reklam
TGRT Haber televizyonundaki programda konuşan Davutoğlu, "Türkiye'de geçmiştekilere benzer çok kritik bir viraj aşıldı mı'" sorusuna, "Evet. Çok kritik bir şeydi. Bunu kabul etmemiz lazım" karşılığını verdi.
Davutoğlu, "4 şiddetinde bir deprem hepimizi sarsar. Faydası da daha yüksek dozda depremler için hazırlar. Ülke binamızı sarsan bir deprem değil ama bize bir şey hatırlatan bir deprem" dedi.
"AVRUPA'DA OLABİLİR Mİ'"
"Öyle bir atmosfer oluşturulmaya çalışıldı ki Türkiye'nin en yakın dostları bile bir şekilde alışılmadık açıklamalar yapma ihtiyacı hissettiler. Bazen de kendileri bu açıklamaların cazibesine kapıldılar" diyen Davutoğlu, Avrupalı muhataplarına Türkiye'nin demokratik bir ülke olduğunu anlattığını söyledi.
Davutoğlu, "Avrupa'da hangi büyük başkentte veya metropol şehirde bir gösteri dolayısıyla şehrin en büyük meydanı 18 gün normal akışına kapatılır" ifadesini kullandı.
Davutoğlu, "1 Haziran günü, aynı gün, Frankfurt'ta Blockupy gösterilerinde polis hem biber gazı kullanıyordu hem tazyikli su kullanıyordu. Yüzlerce göstericiyi gözaltına alıp uzun süre kontrol altında tutmuştu saatlerce. Tek gerekçe vardı. Yüzleri kapalıydı. Peki Türkiye'de uzun saatler verilen yayınlarda göstericilerin yüzleri açık mıydı'" diye konuştu.
"KÖTÜ ORYANTALİZM"
Burada "kötü bir oryantalizm" gördüğünü dile getiren Davutoğlu, batıdaki olaylarda polis benzer tepkiler verdiğinde kamu düzenini korumak için bunların yapıldığı gerekçesinin öne sürüldüğünü bildirdi. Davutoğlu, Türkiye'de olduğunda farklı tepki verildiğini belirterek, Avrupalı meslektaşlarına bunları anlattıklarını aktardı.
Davutoğlu, "Avrupa başkentlerinde bu kadar yaygın gösteriler olduğunda biz dönüp, onların dediği gibi, 'İki Türkiye var ve meydanda iki Türkiye çatışıyor' dedik m? Hiçbir dışişleri bakanı benim ülkem hakkında böyle konuşamaz. Türkiye'de tek Türkiye var" diye konuştu.
"İYİ NİYETLİ HABERCİLİK YOK"
Davutoğlu, evrensel değerler konusunda eleştiriden kaçmayacaklarını ifade ederek, uluslararası medyanın özellikle Amerikan, Rus, İran ve İsrail medyasının bir anda benzer tonda, benzer dozajda, benzer yayınlar yaptıklarını söyledi. Davutoğlu, "Ben burada iyi niyetli habercilik anlayışı görmüyorum" yorumunda bulundu.
"KİMSE 'İKİ BREZİLYA VAR' DEMİYOR"
Davutoğlu, Brezilya'da da benzer olayların yaşandığını hatırlatarak, "Kimse 'iki Brezilya var' demiyor. Kimse 'Brezilya'nın geleceğinden kaygılıyız' demiyor. Kimse Brezilya hükümetine 'gidin onlarla diyalog kurun' gibi yukarıdan bir dille çağrıda bulunmuyor" diye konuştu.
BİLD GAZEETSİNDEKİ KARİKATÜR
Alman Bild gazetesinde yayımlanan bir karikatüre atıf yapan Davutoğlu, karikatürde Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Hitler gibi, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç ve kendisinin de onun yanında SS subayları gibi gösterildiğini aktardı.
Davutoğlu, "Bunu bir Alman gazetesi yapıyor. 1,5 sene önce ben gidip Almanya'da yetkililere Neonazi cinayetleri dolayısıyla hesap soran bir Dışişleri Bakanıyım. Aklıma bu geliyor. Bir rövanş mı Bana Nazi benzetmesi yapılacak, her türlü ırkçılığa karşı sesini yükseltmiş bir Başbakana Hitler benzetmesi yapılacak. Burada bir algı oluşturuluyor" değerlendirmesinde bulundu.
DURAN ADAM EYLEMİ
Taksim Meydanı'ndaki "duran adam" eylemine de değinen Davutoğlu, kitapsever birisi olarak meydanda eylemcilerin durup kitap okumasına karşılık polislerin de kitap okumasının hoşuna gittiğini söyledi. "Karşılıklı kitap okumalarında hiçbir beis yok" diyen Davutoğlu, eylemin sürdürülebilir olmadığına işaret etti.
Davutoğlu, Taoizm'de yer alan ve hareketin var olan dinginliği bozacağına dayanan "Wu Wei" prensibine atıf yaparak, "Ruh dinginliğini bulayım anlayışıyla yapıyorlarsa felsefe olarak hoşlanabilirim" dedi. Davutoğlu, durmak ile anlamak arasında kelime olarak birçok dilde bağ bulunduğunu anlatarak, "İnşallah durur ve düşünürler. Durduklarında ümit ederim ki anlamaya da başlarlar" ifadesini kullandı.
"O HANIM BENİM ÖĞRENCİMİN EŞİ"
Bir gazetenin, hatta CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun başörtülü bir kadına olaylar sırasında yapılan saldırının doğru olmadığını dile getirdiğini hatırlatan Davutoğlu, konuyla ilgili şunları anlattı:
"O saldırıya uğrayan başörtülü hanım, benim çok yakın bir öğrencimin eşidir. Olayın olduğu gün kendisiyle konuştum. Cezayir'deydim, bizzat aradım. Kayınpederi üniversite arkadaşımdır. Ortada bir fiili vaka var, bu bilinsin diye söylüyorum. Babası üniversite arkadaşımdır, aynı dönemlerde okuduk. Oğlu benim talebemdir. Eşi benim de gelinim sayılır. Ben bunu birinci ağızdan dinledim. Twitter'da bu çıkınca ben şüphe ettim ve dedim ki 'birileri provokasyon yapıp kitlesel karşıtlığa mı yol açmak istiyor' ve bizzat aradım."
Ailenin bir fitneye sebebiyet vermemek için kendisinden bile olayı saklamak istediğini kaydeden Davutoğlu, "Biz bunu Başbakanımız da duymasına rağmen toplumsal tepki doğmasın diye günlerce dile getirmedik. Böyle bir acıyı, bir hanıma yapılabilecek en büyük hakareti siz neredeyse mazur göreksiniz. Ben günlerdir infial içindeyim. Günlerce bu infiali de içimizde taşıdık. Şimdi bu bir özgürlük kullanımı mı'" değerlendirmesinde bulundu.