Başbakan Ahmet Davutoğlu, Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu Genel Kurulu Toplantısı'nda konuşma yaptı.
Davutoğlu: Musul kurtarılana kadar destek sürecek!
Başbakan Ahmet Davutoğlu Musul konusunda şunları söyledi, "Bölgemizin içinden geçtiği bu sıkıntılı dönemde tüm komşularımızın birliği ve toprak bütünlüğünün desteklenmesi sadece dış politikamızın ilkesel bir hedefi değil, aynı zamanda kendi ulusal güvenliğimizin bir gereği olarak karşımıza çıkmaktadır. Irak Merkezi Hükümeti ve Türk Silahlı Kuvvetleri'nin DEAŞ saldırıları karşısında etkin mücadele gösterememesi, Musul gibi ülkenin 2'nci büyük kentinin düşmesi, bu tehdite karşı mücadelede yerel güçlerin yanısıra uluslararası destek ve işbirliğinin gerekliliğini ortaya koymuştur. Biz bu çerçevede; Irak makamlarının talepleri doğrultusunda Irak tarafında gerek Peşmerge gerekse Musullu yerel gönüllülere eğitim ve donatım desteği sağlıyoruz. Bu desteğimiz Musul kurtarılıncaya kadar devam edecektir. Bu amaçla gönderdiğimiz eğitim birliğinin güvenliği için asker ve mühimmatta yeniden tanzimde dahil olmak üzere her tedbiri almak durumundayız. Nitekim DEAŞ'ın eğitim kampımızın olduğu bölgeye gerçekleştirdiği saldırılar bu konudaki haklılığımızı bütün dünyaya göstermiştir."
Başbakan Davutoğlu, şu ifadeleri kullandı:
"Eski Türkiye ile bugünkü Türkiye'yi mukayese ettiğimizde her alanda nasıl çok yoğun bir değişim yaşadığımız ortada bir gerçek. Bu değişimi birçok rakamla, istatistikle izah etmek elbette mümkün. Ancak ben istatistiklerden daha ötesini, zihniyet değişimini burada vurgulamak istiyorum. Ve bu anlamda zihniyet değişiminin en önemli unsuru olarak eski Türkiye kendi kabuğuna çekilmiş, içine kapalı bir Türkiye iken, yeni Türkiye bütün kabuklarını kırmış, yüzünü dünyaya, küresel her gelişmeye çevirmiş, her açıdan dünyaya açılmış bir Türkiye'dir.
2002 yılında 87,6 milyar dolar olan dış ticaret hacmimiz, 2014 yılında 3,6 kat artarak 400 milyar dolara yükseldi. 2002'de 36 milyar dolar olan ihracatımız, 2014 yılında 158 milyar dolar seviyesine çıktı.
"THY ATİNA-İZMİR SEFERİNE BAŞLAYACAK"
Yunanistan Başbakanı Aleksis Çipras ile Brüksel'de yaptıkları görüşmede, bundan sonraki Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyi Toplantısını şubat ayının ilk yarısında İzmir'de yapmaya karar verdik. İnşallah Türk Hava Yolları da Atina-İzmir seferini başlatacak ve ilk ağırlayacağı da Yunanistan Başbakanı Çipras olacak.
EKONOMİDEKİ DURUM
Dünya ekonomisi küresel kriz sonrasında hala istenen seviyeye gelemedi. Özellikle bizim en büyük ihracat pazarımız olan Avrupa'da bazı toparlanma emareleri olsa da beklenenin gerisinde seyrediyor. Dünya ekonomisi henüz tam anlamıyla krizin etkisinden çıkamamışken, coğrafyamızda birçok önemli travma yaşanırken, Allah'a şükürler olsun ki ekonomide başarılı bir performans göstermeye devam ediyoruz.
Son iki hafta içinde açıklanan veriler, bu performansın iki seçim arasında, bir geçiş döneminde ortaya çıkan belirsizliklere ve komşu ülkelerde artan jeopolitik gerginliğe rağmen nasıl dirayetle ülke yönettiğimizin en önemli işareti olmuştur.
"ASGARİ ÜCRETTE YÜKÜ PAYLAŞACAĞIZ"
Asgari ücret vaadimizi de gerçekleştiriyoruz. İş dünyamıza, buluştuğumuz zaman da söyledim tekrar söylüyorum. Asgari ücret artışından kaynaklanacak yükü kesinlikle sizlerle paylaşacağız ve sizin rekabetçi kapasitenizin azalmamasına özen göstereceğiz.
"SAVUNMA GÖREVİMİZİ YAPTIK"
Rusya ile bu siyasal krizi masa etrafında çözmeye gayret ederken, ekonomik yaptırımlar üzerinden ilişkilerimizin bozulmasına, doğasının değişmesine izin vermemeliyiz. Türkiye'nin sınırlarını, hava sahasını, deniz sınırlarını korumak, bu ülkenin yönetimi olarak bizim için hem bir hak hem de onurlu bir görevdir. Savunma görevimizi yaptık ve uluslararası hukuka göre bu bizim en tabii hakkımızdır.
"RUSYA'YLA GÖRÜŞMEYE HAZIRIZ"
Rusya ile görüşmeye, her türlü fikir alışverişinde bulunmaya hazırız. Ancak bize bir şey dikte ettirmesine asla izin vermeyiz.
Kırım'ın Rusya tarafından işgalini tanımadık, tanımayacağız. Kırım Tatarlarının tarihte uğradığı sürgün ve baskıları kabul etmedik, etmeyeceğiz. Bir gece yarısı 1944 yılında insanların hunharca evlerinden toplanarak kara trenlere bindirilip Sibirya'ya sürüldüğü o günleri hiçbir zaman unutmadık.
"PUTİN DAHA ÖNCE BİLMİYOR MUYDU'"
Sayın Putin'in iki gün önce tekrar gerçekten bir devlet adamına yakışmayacak üslupla Türkiye'ye saldırması çerçevesinde ifade ediyorum. Bir ay önce Türkiye'ye yönetilmeyen suçlamalar şimdi niye yöneltilir Sayın Putin, bir ay önce bizim Müslüman bir ülke olduğumuzu bilmiyor muyd? Sayın Putin bir ay önce Antalya'da Sayın Cumhurbaşkanımızla G20 Zirvesi'nde buluştuğunda Türkiyemizin dış politikasını bilmiyor muyd? Türkiye, DEAŞ ile iş birliği yaptıysa niye o zaman açıp konuşmad? Söz konusu değil. Türkiye hiçbir terör örgütüyle iş birliği yapmadı, yapmaz ve yapmayacak. Ama biz bugün kimlerin DEAŞ ve PKK gibi terör örgütleriyle Türkiye'yi rahatsız etmek üzere temas halinde olduğunu da biliyoruz.
Bu bağlamda bir kez daha ifade etmek isteriz ki; Türkiye kendi sınırlarını, hava sahasını, demokrasisini, birliğini, bekasını ama ön önemlisi de geleceğini korumak için ne zaman herhangi bir adım atması gerekirse hiç tereddüt etmeden bunu atar, ülkemizin sınırlarını da korur, geleceğini de teminat altına alır.
"TÜRKİYE KENDİ TEDBİRLERİNİ ALIYOR"
Türkiye, bu tür yaptırımlarla, baskılarla zora düşürülecek bir ülke değil. Biz de kendi tedbirimizi alıyor, alternatif planlarımızı yapıyoruz. Her şeyin bir çaresi, bir çözümü vardır. Her türlü duruma hazırlıklıyız. Rusya'nın tutumu dolayısıyla mevcut durumdan etkilenen sektörlerimiz için de tedbirlerimizi alıyoruz. Enerji, ticaret ve turizm alanında gerekli tedbirler, düzenlemeler zaten yapıldı, alındı. Bundan sonra da bu tedbirlerimizi güncelleyerek etkilenen sektörlerimizin yanında olmaya devam
edeceğiz.
BAŞİKA’DAKİ TÜRK ASKERİ
Irak merkezi hükümeti ve silahlı kuvvetlerinin DAEŞ saldırıları karşısında etkin mücadele gösterememesi, Musul gibi ülkenin ikinci büyük kentinin düşmesi, bu tehdide karşı mücadelede yerel güçlerin yanı sıra uluslararası destek ve işbirliğinin gerekliliğini ortaya koymuştur. Biz bu çerçevede Irak makamlarının talepleri doğrultusunda gerek peşmerge gerekse Musullu yerel gönüllülere eğitim ve donatım desteği sağlıyoruz. Bu desteğimiz Musul kurtarılıncaya kadar devam edecektir. Bu amaçla gönderdiğimiz eğitim birliğinin güvenliği için asker ve mühimmatta yeniden tanzim de dahil olmak üzere her tedbiri almak durumundayız. Nitekim DAEŞ'in eğitim kampımızın olduğu bölgeye gerçekleştirdiği saldırılar, bu konuda haklılığımızı bütün dünyaya göstermiştir.
Herkes terk etse, Irak'ın toprak bütünlüğünü, birliğini koruma konusunda Türkiye ilkesel tutumunu sürdürecektir. Türkiye, komşu ülkelerin toprak bütünlüğünün korunması ve bölgenin terör örgütlerinden arındırılması için bundan sonra da kararlı tutumunu ve gayretlerini gösterecektir.
SURİYE KONUSU
Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda kabul edilen karar ile birlikte Suriye'deki krizin çözümü yolunda kritik bir eşiğe gelindiğini de görüyoruz. Şunu açıkça söylemek isterim ki Suriye'deki krizin çözümü, Esed'in yerini meşru bir hükümete bırakmasıyla mümkündür. Meşruiyetini tümüyle kaybetmiş bir yönetimin varlığını sürdürmesini öngören bir girişimin Suriye'ye barış ve istikrar getirmesi mümkün değildir.
CHP’Lİ VEKİLE TEPKİ
Bir CHP milletvekili bugünlerde hepimizi derinden üzen ve CHP'ye oy veren seçmenleri de belki diğer milletvekillerini de herhalde derinden kaygıya teşvik eden ifadelerde bulundu. Ben ülke zikretmeyeyim ama 'Eğer bir komşu ülkeyle Türkiye karşı karşıya gelirse Türkiye'ye karşı o komşu ülkenin safında olurum' dedi. Bu demokrasi tarihimizde hiç sarf edilmemiş bir sözdü. Düşününüz Türkiye bir komşu ülkeyle, tahmin ederseniz ben cümlenin bütününü burada diplomatik olarak söylemek istemiyorum, karşı karşıya gelirse, 'Türkiye'ye karşı onun yanında yer alırım' demek, TBMM çatısı altında bir milletvekiline yakışır m? Onu diyen milletvekili artık 'Ben milletin vekiliyim' deme hakkına sahip olur mu'
"YAZIKLAR OLSUN DİYORUM"
(Sarin gazı iddiası) Bu alçakça bir iddia. Türkiye, kitle imha silahı üretmemiştir, kullanılmamasına da izin vermemiştir. Türkiye’den sarin gazı gittiğini kim söylüyorsa yalan söylüyor, iftira atıyor. Ben sadece yazıklar olsun diyorum.
GÜNEYDOĞU'DAKİ OPERASYONLAR
Terör, hayata düşmandır ve devletin görevi hayatı korumaktır. Herkesin hayat hakkını korumak, devletin ve hükümetimizin aslı vazifesidir. Vatandaşla teröristi net olarak birbirinden ayıran bir dikkatle hareket ediyoruz. Vatandaşlarımızın emniyet ve güvenlik ihtiyaçlarını karşılayacağız. Hükümet olarak diyoruz ki hiçbir vatandaşımızı terörün, şiddetin kucağına, insafsızlığına bırakmayacağız. Evlerini terk eden vatandaşlarımız, dükkanlarını açamayan esnafımız, okullarına gidemeyen öğrencilerimiz ve öğretmenlerimiz müsterih olsunlar, Türkiye Cumhuriyeti devleti ve hükümeti güçlüdür ve daima yanlarındadır.
HDP'YE: NEYİN MÜCADELESİ'
Bir taraftan halk bu ıstırapları yaşarken, bu terör faaliyetlerine karşı duracağına HDP, milletin huzurunu bozan, eğitim hakkını engelleyen, ekmeğine kasteden, evini terk etmesine sebep olan bu şehir eşkıyalarına 'Dur' diyeceğine, 'Biz milletten hendek kazmak, barikat kurmak için değil, siyaset yapmak için oy istedik' diyeceğine, terör çetelerine omuz veriyor ve 'Mücadeleyi büyüteceğiz' diyor. Neyin mücadelesidir bu'
Eğer mücadele bu şehirlerde kaos çıkarmaksa buna izin vermeyiz. Eğer kastettikleri mücadele Türkiye'yi bölmekse buna asla izin vermedik, vermeyeceğiz. Eminim buna en fazla da bölge halkı izin vermeyecektir. Bu siyasetin adı tahrik, kaos, kan, terör siyasetidir. Buradan açık bir çağrıda bulunmak istiyorum. Vatandaşlarımız emin olsunlar. Türkiye, hukuktan, demokrasiden, adaletten geriye hiçbir adım atmayacaktır.