Başbakan Ahmet Davutoğlu, Brüksel'e hareketinden önce Esenboğa Havalimanı'nda basın toplantısı düzenledi. Davutoğlu, 24 Kasım'da Türk hava sahasını ihlal ettikten sonra düşürülen Rus uçağının pilotunun cenazesinin Türkiye tarafından teslim alındığını açıkladı.
Mülteci krizinin ele alınacağı AB-Türkiye zirvesi için Brüksel'e giden Davutoğlu, "Hava sahası ihlali esnasında hayatını kaybeden Rus pilot, dün gece saat 01.45 itibariyle sınırımızdan tarafımıza teslim edildi, alındı. Gece Hatay'da bulunan Ortodoks din adamları tarafından da yürütülen katkılarla kendi dini geleneği çerçevesinde, cenaze işlemleri dini tören açısından da yapıldı. Cenaze Rusya'nın talebi üzerine yaptığımız girişimler sonucu Rusya'ya teslim edilecek" dedi.
Başbakan Davutoğlu, Rusya'nın Türkiye'ye yönelik yaptırım kararlarıyla ilgili bir soruya ise, "Sorumluluğu, Türkiye tarafına atmaya dönük çabalar hem uluslararası hukuk açısından geçersizdir, gayrimeşrudur hem de Türkiye ile Rusya arasındaki yakın dostluk ve komşuluk bağları açısından da doğru değildir. Eğer bir sorumlu aranacaksa, Türkiye hava sahasını daha önce de defalarca ihlal eden tarafın da öncelikle kendisini sorgulaması icap eder. Rusya'dan son dönemde gelen açıklamalar komşu ülke ilişkileri bakımından kabul edilebilecek açıklamalar değildir" diye yanıt verdi.
Davutoğlu, "Türkiye tek taraflı olarak Rusya'dan ekonomik çıkar elde etmiyor. Rusya'nın da çıkarları var. Komşuluk ilişkilerimiz var. Rus yetkililerin tüm bunları göz önünde bulundurarak, soğukkanlıklık içinde tutum sergilemesini beklemek en doğal hakkımız" dedi.
Başbakan, "Önceliğimiz Rusya ile iletişim kanallarını açık tutmak" ifadesini kullandı.
NATO GENEL SEKRETERİ İLE BİR ARAYA GELECEK
Davutoğlu, "Silahlı Kuvvetlerimiz, meşru, hukuki bir tutum içinde, aldığı talimatın gereğini yapmıştır. Ama bu talimat, bir ülkeye dönük bir talimat değildir. Bu ateş çemberinin içinde herhalde hava sahamızın elek gibi, süzgeç gibi geçilen bir hava sahası olmasını kimse arzu etmez" diye konuştu.
Davutoğlu ayrıca, Rus uçağının düşürülmesinin ardından yaşanan gelişmelerle ilgili olarak yarın NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg ile görüşeceğini söyledi.
ZİRVEDEKİ KRİTİK KONULAR
Türkiye'nin üyelik müzakerelerinin yeniden canlandırılması, vize serbestisi ve sığınmacı krizi gündemli Avrupa Birliği-Türkiye Zirvesi, TSİ 17.00'da başlayacak.
Türkiye'yi Başbakan Davutoğlu'nun temsil edeceği zirvede, "siyasi diyaloğun artırılması, Türkiye ve AB arasında çeşitli formatlarda zirvelerin düzenlenmesi, terörizmin her türlüsüne karşı iş birliği yapılması, Türk vatandaşları için vize serbestisinin getirilmesi, düzenli ve gelişmiş enerji ve ekonomi diyalogları ve Gümrük Birliği'nin niteliğinin yükseltilmesi" gibi konular da masada olacak.
TAHİR ELÇİ CİNAYETİ
Açıklamasında Tahir Elçi’nin öldürülmesine değinen Davutoğlu cinayet sonrasında devleti eleştirenlere tepki gösterdi ve “Eğer teröristlerin polislerimize yönelik saldırıları olmasaydı muhtemelen bu acı olayların hiçbiri olmayacaktı” dedi.
Önemli bir açıklama daha yapan Davutoğlu Tahir Elçi’nin cansız bedeni yanında görülen ve tartışma yaratan tabancayla ilgili olarak ise, “Bu tabancanın ilk polisimizi şehit eden teröristin elinde bulunan tabanca olduğu tespit edilmiştir.. Ve şehidimizin mübarek bedeninden çıkan merminin bu tabancadan çıktığı tespit edilmiştir” ifadelerini kullandı.
Ayrıca olayın suikast nedeniyle olduğu yönünde bir ifadesi olmadığını belirten Davutoğlu, olayın sorumlusunun PKK terör örgütü olduğunu vurguladı.
Davutoğlu şunları da söyledi:
Daha olay olduğu anda hemen devleti suçlayan, dün Meclis kürsüsünde de hükümete ve devlete dönük 'katliam' vesaire gibi ifadeler kullanan siyasilere de dönük olarak da söylüyorum. Her olayda Ankara Garı'nda DEAŞ terör yapar, döner devlete 'katil' demeye kalkarsınız, Sayın Tahir Elçi hayatını kaybeder, ortada hiç bir delil yokken devlete hükümete bu işi mal etmeye kalkarsanız ve olayın hemen öncesinde şehit edilen iki polisimizin canını yok sayarsanız, onlara dönük hiç bir şey söylemeden sanki Sayın Tahir Elçi'ye dönük devletin bir provokasyonu varmış gibi bir tutum takınırsanız, bu hem ülkeye barış getirmez hem de siyasal anlamda bedeli olan bir tutumdur.
Eğer Diyarbakır'ın o tarihi Sur bölgesinde hendekler kazılmamış, terör faaliyetleri yapılmamış olsaydı şu anda bu canlarımız kaybolmadığı gibi o güzelim Diyarbakır'da herkes huzur içinde yaşıyor olacaktı. Bütün bu olayların sorumlusu terör olaylarını tekrar başlatan bölücü terör örgütüdür ve ona karşı mücadelemiz de kararlı bir şekilde sürecek.