Başbakan Ahmet Davutoğlu canlı yayında gündeme ilişkin soruları cevaplıyor. Davutoğlu, Ak Parti'deki tecrübeli isimlerin seçimlere katılmamalarının eksiklik olup olmadığı sorusuna "Bir kere yanımızdan ayrılmıyorlar, koltuklar esas ise koltuklar yan yana durur. Ama kişiler esas ise her yerde birlikte olur. Üç dönem kuralına takılanlar için dışarıdan bakanlık ihtimal dışı değil ama yeni siyasete girenlerin de önünü açmak lazım. Bu makamlara bağlı kurulmuş ilişkiler değil ki. Ne ayrılırız, ne kendimi yalnız hissederim. 3 dönemle ilgili ne senaryolar çizildi, küsülecek.8 Nisan’da AK Parti’de kıyamet kopacak diye manşet atanlar oldu. Kıyamet koptu mu, ayrılma oldu mu, istifa oldu m? Ahlak abidesi olarak Türk siyasetine geçtiler" diye cevap verdi.
İşte Davutoğlu'nun NTV'deki açıklamalarından satırbaşları:
Aday listesi nasıl hazırland? Cumhurbaşkanı'nın bir dahli oldu mu'
Sanki yıllardır ayrı ekiplerde çalışıyorduk da, ayrı ekipler yarıştı, kime yakın olduğu konusunda ağırlık hesabı yapıldı. Bu çok yanlış bir algı. Benim ekibim onun ekibi, onun ekibi benim ekibimdi. "Cumhurbaşkanlığında kiminle çalışmak istersiniz'" diye sorduk, başbakanlıkta bazı arkadaşlar kaldı, bazı arkadşalar cumhurbaşkanlığına gitti. Davutoğlu’nun ekibi ya da Cumhurbaşkanı'nın ekibi ayrımı yapmak sunidir. İnsanların yüreklerindeki sevgiyi nasıl parçalayabilirsini? Hatta MYK’da da arkadaşlara dışarıya farklı görüntü vermek isteyenlere işareten söyledim, ‘Cumhurbaşkanımızın yanında olmayan benim de yanımda olmasın’ dedim.
"LİSTELERE MÜDAHİL OLMA SÖZ KONUSU DEĞİL"
Bu şu demek değil, ekip olarak, arkadaşlık olarak Cumhurbaşkanı'nın ekibi Başbaka'nın ekibi gibi bir ayrım olmaz. Ama devletin kurumsal işleyişi konusunda Cumhurbaşkanı'nın da Başbakan'ın da yeri de bellidir. Cumhurbaşkanı siyaset üstü tarafsız bir konumdadır. Listelere müdahil olma gibi bir durum söz konusu değil. Cumhurbaşkanı'na yakın denilen isimlerin çoğu benim yıllarca beraber olduğum arkadaşlar.
"SAATLERCE GÖRÜŞMEYE GEREK YOK"
Ben herhalde cumhurbaşkanımızla 12 yıl birlikte çalışmış biri olarak, bunun için cumhurbaşkanımızla saatlerce görüşmeye gerek yok. Bazen konuşmadan da anlaşılan sadece bakışlarla da meselelerin çözülebileceği bir şeyden bahsediyoruz. Böyle bir kategorizasyon söz konusu değil. Aday belirleme sürecinde belli kriterler oldu. Projelere aidiyet, AK Parti’nin vizyonunu benimseme, nerede nasıl katkı yapabileceği… Bana kimler yakın diye bir kriter söz konusu olmadı.
Genel başkan olduğunuz kurumsallaşma demiştiniz. Seçtiğiniz listeyle önümüzdeki dört yılda seçimsiz bir dönem var. Bunu taşıyabilecek bir mimari gözettiniz m? İstediğiniz gibi bir liste oluşturabildiniz m? Keşke şunlar da olsaydı diyebileceğiniz isimler var mı'
Diğer partilere göre AK Parti çok ciddi bir aday zenginliğiyle bu sürece girdi. 6 bin 230 aday. Bu havuzun içinde de çok nitelikli, bir çok alanda ciddi şekilde zorlandık. 116 saat çalıştık. Bir keresinde 19 saat aralıksız toplandık. Mimari oluşturmak şurada başlar, önce gözlem. Genel başkanlık görevini aldıktan sonra kongreleri başlattık. Sebeplerinden birisi, yurtdışında olmak teşkilat tabanıyla ilişkimizin kısıtlı olduğu dönem vardı. Ben yeni bir işe başlarken de yeni öğrenme heyecanı, dün dedim ‘oldum diyen öldüm demiştir’ Her şey yeni bir süreç. Kongreler de bir kere 50’yi aşkın ile gittim, tek tek resmini çektim. Bu bir birikim oluşturdu.
"TEK TEK DİNLEDİM"
Sonra yerelin ve vilayetin resmini çekme imkanı buldum. Hemen arkasından temayül yoklaması yaptık. Geniş katılımlı, her ilde. O yoklamalar özel bilgi olarak önüme geldi. Gözlemle onları yanyana koydum. Arkasından grup başkan vekillerimizden rapor istedim, meclis performansı, katılım vesaire. İlk defa bu sene, iki yeni uygulama başlattık. Birisi genel başkan olarak il başkanlarının tümünü, tek tek dinledim. Resmimin belli şeyleri puzzle olarak zihnimde yerleşmeye başladı.
"6230 KİŞİYLE MÜLAKAT YAPTILAR"
İkinci bir uygulama yaptık, STK’lar. Bize oy versin vermesin, yakın olsun olmasın. Bütün STK’lara temayül yaptık. Kimi görmek istiyorsunu? Hiç listede olmayan bir ismi gündeme getirebilirdi. Üst kurula oturduğumuzda tek tek, 6230 kişiyle mülakat yaptılar. Ara komitenin değerlendirmesi geldi. Mimari önce zihinde canlanır. Bu kanaat dışında X ilini açtığımızda diyelim, belli isimler üzerinde yoğunlaşıyorsunuz. Eğer aynı kalitede üç isim varsa, hemen alanda kamuoyu anketi yaptırdık. Biz yapmadık, kamuoyu şirketi gitti, kim en fazla bilinir, istenir, sevilir. Hemen o gün.
"GOOGLE'A GİRİN" DEDİM
Çarpıcı bir şey söyleyeyim. Bir an geldi, kaliteli iki aday. Özellikle az bilinen isimlerde. Ama resim bir yaşayan bir şey olmadığı için, "Google’a girin son konuşmasını çıkartın" dedim. Birkaç ilde konuşmalarını dinledik adayların. Üslubu, edebi, hitabeti, bedensel dili nasıl. Birkaç ilde böyle karar verdik. Doğal haliyle onları izledik, onun için saatlerce sürdü. Bazı illerimizde aday bakımından, "hem yerel hem ulusal ölçekte" dedik ki daha iyisini arayalım. Hadi dedim zihninizden isimler çıkarın. Herkes yeni isimler ortaya çıkardı. Listede olmadığı halde aday yaptığımız isimler var.
7 Haziran tahmininiz nedir'
Ben hiçbir zaman doğrudan bir seçim takvimi yapmadım. Kılıçdaroğlu’nun yüzde 35 gibi… Benim üst limitim yok, milletten ne kadar alabilirsem o kadar. Bana düşman, eleştiri dili kullananlar dahil bütün vatandaşlarımızın kalbine girebileceğimizi zannediyorum. Oy verirse genel başkan olarak, oy vermezse işte o zaman bir dahaki sefer oy ver diye çağrıda bulunuyorum. Alt limit diye bir şey, alt limit gibi bir şey koymaz kendine.
"KAZANAMAZSAM KİTAPLARIMI YAZACAĞIM"
Eğer AK Parti’nin bir tanımı yapılacak olsa özgürlükçü niteliğidir. Türkiye’de kimse 8 Haziran günü istenilmeyen bir sonuç doğarsa, asker müdahale eder diye bir şey taşıyor m? 1996’da taşıyordu. 4 Kasımda ne olacak diye insanlar kaygı duyuyordu. Sayın Demirel'in, "Başbakanlık koridorlarında Menderes’in ruhu dolaşıyordu" diye ifade ettiği söylenir. Kazanırsam görevime devam edeceğim, kazanmazsam ki düşük ihtimal, kim kazanmışsa ona devredeceğim. Kitaplarımı yazacağım, sonra belki yine yarışırız.
"SONRA İZMİR'E GELİP BARIŞ TÜRKÜLERİ OKUYAMAZLAR"
Bugün HDP doğuda Güneydoğu’da Kürtçe propaganda yapabiliyorsa bunu AK Parti sağladı. AK Parti’nin özgürlükçü siyaseti olmasaydı bir kısmı dağdaydı, bir kısmı hapisteydi. Belediyelerde bizim de eleştirdiğimiz bazı uygulamalar dahil, özgürlük ortamında bu değişimler yaşanacak.
Ama aynı HDP ve arkasındaki örgütsel yapı, köy köy insanları tehdit ederlerse, "bana çıkmazsa size gösteririz" diye savunurlarsa, özgürlük şarkıları okuyamazlar. Gidip orada bir takım önemli şahsiyetlere ki elimizde veriler var, sizin aşiretten şu yönde bir oy çıkmazsa sonra hesaplaşırız gibi bir şey söyledikten sonra İzmir’e gelip barış türküleri okuyamazlar. Bu anlamda özgürlükçü bir ortamda seçime gidiyorsak AK Parti’nin yoğurduğu maya var.
Seçim beyannamesinde başkanlık sistemini bir kez anlattınız. Nihai halini de yazdınız öyle mi'
Hükümet işi devam ediyor. Evvelsi gece vekil adaylarının listeleri tamamlandığında, daha erken saatte eve geldik. Ama ertesi sabah 7 saatlik ticaret ve sanayi şurasını yaptık. Akşam 7’de de bakanlar kurulunu topladım, bittiğinde gece 2’ydi. Önümüzdeki birkaç gün, hafta sonu da tamamiyle seçim beyannamesini, taslağını kaleme almıştım, ona bir ince işçilik yapacağım. Başkanlık sistemi de dahil yeni anayasayla ilgili şeyleri ele alacağız. Yarın öğleden sonra seçim strateji komisyonunu toplayacağız. Önümüzdeki hafta tamamlayıp, büyük aday tanıtımıyla birlikte kamuoyuyla paylaşacağız.
Bülent Arınç, Cemil Çiçek, Ali Babacan… Çok tecrübeli arkadaşlarınız aktif siyasetten çıkacaklar. Büyük eksiklik değil mi sizin içi? Yalnız hissetmiyor musunu? O ekip için bir oluşum olacak mı'
Bir kere yanımızdan ayrılmıyorlar, koltuklar esas ise koltuklar yan yana durur. Ama kişiler esas ise her yerde birlikte olur. Üç dönem kuralına takılanlar için dışarıdan bakanlık ihtimal dışı değil ama yeni siyasete girenlerin de önünü açmak lazım. Bu makamlara bağlı kurulmuş ilişkiler değil ki. Ne ayrılırız, ne kendimi yalnız hissederim. 3 dönemle ilgili ne senaryolar çizildi, küsülecek. 8 Nisan’da AK Parti’de kıyamet kopacak diye manşet atanlar oldu. Kıyamet koptu mu, ayrılma oldu mu, istifa oldu m? Ahlak abidesi olarak Türk siyasetine geçtiler.
Kılıçdaroğlu’nun vaatleri var. Sizin nasıl bir perspektifiniz olaca? CHP’nin önerileri nasıl'
İktidar partileri için tuzak şudur: Seçim ekonomisi. Bütçenin kaldıramayacağı indirimler yapmak gibi. Biz böyle bir tuzağa düşmedik. Bana çok teklif geldi şöyle yapsanız iyi olur gibi. Biz bütçe dengeleri neyse onu yaptık. Muhalefet için tuzak şudur: İktidara gelme ihtimali zayıfsa kesenin ağzını açar. Kese bizde, kullanmaya kalkan o. Kılıçdaroğlu bu tuzağa düştü. Ya bu vaatlerle iktidara gelirim, ya da gelmem. Gelmezsem kaybım yok. Gelirsem nasılsa AK Parti hazineyi doldurdu. 4 yıl içinde bunu kullanırım, birilerini memnun ederim, sonrasına bakarım. Bu sorumsuz siyasettir. 8 Haziran’da da bu görevi ben sürdüreceğim. Onu bilince bütçe dengelerini rahatsız edecek adım atmazsınız..
Savcı Sayan’ın adaylığı önünüze geldiğinde kim bu dediniz mi'
Savcı beyi tanıyoruz şahsen de TV’den de. Hiçbir adayı tek başına değerlendirmedik. Eminin Savcı bey de İzmir gibi önemli bir ilde, İzmir’de de 7’yi çıkaracağız diye planlıyoruz. Savcı beyin katkısıyla İzmir’de 7’yi alırız. Kılıçdaroğlu’nun karşısında da en önemli siyasi figür olarak Savcı beye güvenimiz tam..