İşte Davutoğlu’nun sözlerinden satır başları:
Tarihin kritik eşikleri vardır ve bu eşiklerde gösterilen tavır önem taşır.
26’ncı dönem Meclis yapısı çok çetin bir sınavı geçmiş bir yapıdır. Her şeyden önce 15 Temmuz gecesi hain FETÖ terör örgütünün kurduğu büyük tuzağa karşı omuz omuza direnen bu yüce Meclis’in aziz milletvekillerini tebrik ediyorum. Ben de böyle bir heyetin parçası olmaktan gurur duyuyorum. O gece Meclisimiz ve bütün millet olarak terör örgütüne karşı sürdürdüğümüz mücadeledir.
Partimin değerli milletvekillerine teşekkürü bir borç biliyorum. Onlarla birlikte omuz omuza çalışmak da büyük bir gurur vesilesidir. Arkadaşlarımın 1,5 yıllık milletvekilliği süresinden feragat ederken tereddüt göstermemiş olmaları da her türlü takdirin üzerindedir. AK Parti her zaman olduğu gibi omuz omuza erken seçim kararı almıştır. Hayırlı olmasını diliyorum.
“İLKESEL OLMAYAN HİÇBİR TUTUMUN YANINDA YER ALMADIM”
Şahsımla ilgili ve Türkiye’nin siyasi gelişmeleriyle ilgili kanaatlerimi paylaşmak isterim. Akademik hayatta da devlet hayatında da her zaman ilkesel davrandım. İlkesel olmayan hiçbir tutumun yanında yer almadım.
Her şeyden önce herhangi bir fikrin ya da siyasi tavrın meşru olabilmesi için etnik mezhebi ayrım gözetmeden, insan onurunun canının malının neslinin düşünce ve inanç özgürlüğünün korunması esastır. Bunun korunmadığı hiçbir yapı kalıcı olamaz.
Bu temel ilkeler benim için olmazsa olmaz ilkelerdir. Fikri faaliyetleri anlamlı kılan da bu temel ilkelerdir. Herhangi bir tavır bu ilkelerle çeliştiğinde siyasette anlamını kaybeder. Bu bağlamda AK Partinin kurucu ilkelerinin bu ilkelerle birlikte tarih sahnesine çıkması Türkiye için dönüm noktasıdır. O zaman, yolsuzluklara yasaklara ve yoksulluğa karşı mücadele için başlayan bu hareket Türkiye için büyük ümit kaynağı olmuştur.
Ben de bu ilkelerin hayata geçmesi için gece gündüz çaba sarf ettim. Bu yolla da milletime olan borcumu ödemeye gayret ettim.
“ALLAH İZZETLE BAŞLADIĞIMIZ GÖREVLERİ İZZETLE TAMAMLAMAYI NASİP ETMESİN”
Nitekim bu siyasal varoluşu anlamlı kılan hareket olarak gördüğüm AK Parti’nin birlik ve beraberliği için, son grup toplantısında bu hareketin birliğine beraberliğine zarar verilmesine izin vermem diyerek başbakanlık makamını bıraktım. Her daim söylerim, Meclis grubu için de söylüyorum. Allah izzetle başladığımız görevleri izzetle tamamlamayı nasip etmesin.
“HAKARETE, İFTİRAYA, SOSYAL MEDYA OPERASYONLARA SABIRLA MUAMELE ETTİM”
Her türlü hakarete, iftiraya, sosyal medya operasyonlara sabırla muamele ettim. Mukabelede bulunmayı dahi düşünmedim. Benim için önemli olan Konya sokağına Diyarbakır sokağına İstanbul sokağına çıktığımda halkının gözünün içine baka baka yaşayabilmektir. Bu çerçevede iki yıl boyunca da bu temel ilkeler konusunda gördüğüm her türlü aksaklığı, kaygıları, anayasa paketi çerçevesinde de bu konudaki kanaatlerimi kaygılarımı düşüncelerimi sayın cumhurbaşkanımızla her vesileyle paylaştım.
Üç dört ay içinde de iki kez kapsamlı görüşmelerde düşündüklerimi kendisine arz ettim. Yine 15 Temmuz darbe girişimi komisyonunun sorduğu sorulara cevap verdim ve siyasi duruşumu ortaya koymaya çalıştım. Tek bir gayem vardı, kendime tutarlı olmak, milletimin hakkını savunduğum gösterebilmek. Benim için siyaseti anlamlı kılan bu ilkelerdir. Gece gündüz çalışmaya milletimize hizmet etmeye devam edeceğim. Olmadığı durumlarda da kanaatlerimi kaygılarımı her türlü kanalla en yetkili mercilere aktarmayı da sürdüreceğim.
“SAYIN ABDULLAH GÜL’ÜN DAVETİYLE BİR ARAYA GELMEMİZ SEBEBİYLE SPEKÜLASYON ÜRETİLDİ”
Üç hususun net şekilde bilinmesini isterim. Birincisi geçtiğimiz günlerde Sayın Abdullah Gül’ün davetiyle bir araya gelmemiz sebebiyle spekülasyon üretildi. Benim için insani ahlak önemlidir. Birlikte çalıştığım cumhurbaşkanları, selefim olan başbakanları benimle görüşme davetinde bulunduğunda bunu yerine getiririm. Kimsenin bunu sorgulamaya da hakkı yoktur, fikir beyan etmeye de hakkı yoktur. Bizler, devlet görevi üstlenenler her birimiz millet meseleleriyle ilgili bir araya gelir konuşuruz.
İkincisi, temel kurucu ilkeleriyle bütün enerjimi son 16 yıl içinde vakfettim AK Parti hareketi ki, buna AK Parti’nin her bir neferi teşkilatı ve AK Parti’nin girdiği 5 genel seçimin ikisi benim genel başkanlığımda gerçekleşmesinden hareketle, bütün teşkilat mensuplarına canı yürekten teşekkür ediyorum. Son teşkilat değişimde görevi alanlara da bırakanlara da teşekkür ediyorum.
“SAYIN RECEP TAYYİP ERDOĞAN HEPİMİZİN ADAYIDIR”
AK Parti aidiyetim sürerken, AK Parti dışında herhangi bir siyasal hareket, organizasyon içinde bulunmadım, bulunmam. Bunu ad siyasi ahlakla bağdaştırmam. Eğer böyle bir şey yapacaksam AK Parti kimliğini bırakırım. Bu kimliği bırakmaya niyetim yok ve olmayacak. AK Parti’nin almış olduğu karar benim de karardır. Sayın Recep Tayyip Erdoğan hepimizin adayıdır.
Üçüncüsü, kendi siyasi geleceğim konusunda ise beni tanıyanlar bilir Başbakanlığı bir hafta içinde bırakmış olan siyasi kişiliğin gelecek hesabı olmaz. Bunun herkes tarafından bilinmesini isterim.
“ÖNÜMÜZDEKİ SEÇİMLER İÇİN MİLLETVEKİLİ ADAYI DEĞİLİM VE OLMAYACAĞIM”
Kendi şahsi siyasi geleceğim hususunda da iki konuyu vurgulamak isterim. Önümüzdeki seçimler için milletvekili adayı değilim ve olmayacağım.
İki, böyle bir algı oluşmaması için de zikrederek söylüyorum. Seçim sonrasında da hiçbir mevki makam beklentim planım yoktur ve olmayacaktır. Bundan sonra siyasi faaliyete devam edecek miyi? Edeceğim. Çünkü ilkeler konusunda Türkiye’de dünya da kritik bir eşikten geçiyor. Tarih nehri akarken bu tarih nehrine kenardan bakmayı doğru olmam.
AK Parti gençlik kollarında söylediğim husus açık ve nettir. Tarihin arkasından koşulmaz, içinde koşulur önüne geçilir. Tarihin önüne geçecek olanlar kendi ilkeleriyle tutarlı olanlardır. Önümüzdeki dönemde başta zikrettiğim ilkeler ve AK Parti’nin ilkeleri konusunda yapılacak her faaliyete hiçbir mevki makam beklemeksizin gece gündüz katkıda bulunacağım. Çelişkili her tutumda da hiçbir tehdide kulak asmaksızın kaygılarımı ifade edeceğim. Bunları ilgili yetkililerle de gerekli gördüğümde kamuoyuyla paylaşacağım. Bizim iki merciye borcumuz vardır. Allah’a ve millete.