POLİTİKA YEREL POLİTİKA GÜNCEL İZMİR EGE 3. SAYFA YAZARLAR FOTO GALERİ VİDEO GALERİ SPOR YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ DÜNYA KÜLTÜR - SANAT GENEL MAGAZİN SEÇİM

Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun "Sur'u öyle inşa edeceğiz ki aynen Toledo gibi mimarisi olacak" sözlerine HDP Eşbaşkanı Demirtaş tepki gösterdi. Demirtaş,"Başbakan hayal dünyasında yaşıyor oraları cehenneme çevirdiniz ne Toledo'su" dedi. Öte yandan Demirtaş, "İlk 4 madde tartışmaya açılsın derken cumhuriyetin şekli, başkenti, dili değişsin demiyoruz" dedi.

HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun "Sur'u Toledo yapacağız" açıklamasına yanıt verdi.

HDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş, MYK toplantısı öncesi gazetecilerin sorularını yanıtladı. Başbakan Ahmet Davutoğlu operasyonlar bittikten sonra Diyarbakır'ın Sur ilçesini  tamamen restore edeceklerini ve İspanya'nın Toledo kentini benzeteceklerini söylemişti. HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Başbakan'ın sözlerine tepki gösterdi. Demirtaş şu ifadeleri kullandı: "Başbakan hayal dünyasında yaşıyor. Hayal dünyasında. Yani ülkeyi getirdikleri felaketi görmemekte ısrar ediyorlar. Masaya dönüş yok ne demek ya. Masanın, görüşmenin Türkiye'ye ne zararı old? Şu tahribat masadayken oluşmamıştı. Masaya dönüldüğü zaman ölümler durmuş oluyor. Bundan rahatsız mı başbakan. Masaya asla dönüş olmaz derken savaşta ısrar edeceğiz demektir. Bunun sorumlusu neden biz oluyoruz. Savaşı başlatan siz, masaya dönmeyen siz. Masa, müzakere erdemli ve onurlu bir iştir. Biz buna ihanete davet etmiyoruz. Başbakan hayal görüyor. Sur, Cizre'de yaşanan durumun giderek büyüdüğünün farkında değil. Neredeyse 6 aydır devam eden operasyonlar var. Sur'da, Cizre'de Genelkurmay'a tank sokun oraları vurun ne kadar yıkabiliyorsanız da yıkın. Arkanızda duracağız diyen kendisidir. Oraları cehenneme çevirdiniz ne Toledo'su. Hiçbir şey de çözülmüş falan değil. Başbakan yanlış hesap yaptı. Bu işi savaşla, operasyonla çözeceğine inandı. Durum daha da kötü oldu. Siyasi hezimet var ortada. Olan bu kadar insanın canına oluyor." 

'ASLA BOYUN EĞMEYECEĞİZ'
HDP Eşbaşkanı Demirtaş, "Bütün bunları durdurmak için muhalefetin bizim yaptığımız çağrılar hükümet tarafından ihanetle, bölücülükle, terör uzantısı olmakla suçlanıyor. Bunların hepsi çarpıtma, yalandır. Hükümetin bu savaş politikasını örtmek içindir. HDP olarak bunlar asla boyun eğmeyeceğimizi defalarca söyledik. Savaş politikasına boyun eğmeyeceğiz. Barışçıl çözümden yanayız. Diyalog,  müzakereden yanayız. Yeni anayasa ancak böyle bir ortamda yapılabilir" diye konuştu.

'BÜTÜN KABİNE ÜYELERİ GÜNÜ GELECEK İÇERİDE VEYA DIŞARIDA YARGILANACAKLAR'
Demirtaş, "Bütün bu insani dramların da günü gelecek iktidar yargı karşında hesabını verecek. Dosyaları tutuluyor. Ses kayıtları da bizde. Sivil insanlara dönük alenen bir suç işleniyor katliam yapılıyor. Davutoğlu başta olmak üzere bütün kabine üyeleri günü gelecek içeride veya dışarıda yargılanacaklar hukuki süreci de biz takip etmeye devam edeceğiz" ifadelerini kullandı.

"GRUBUMUZUN AÇLIK GREVİNİ DÖNÜŞÜMLÜ BİR ŞEKİLDE DURUM NETLEŞİNCEYE KADAR SÜRDÜRMESİNİ ÖNERDİK"
HDP'li vekillerin açlık grevine ilişkin Demirtaş, "HDP'li vekiller kendi iradeleri ile açlık grevine girdi. Parlamento grubumuzun açlık grevini dönüşümlü bir şekilde durum netleşinceye kadar sürdürmesini önerdik. Başka arkadaşlarımız devralabilirler. Bitmeyecek" dedi. 

"ZAFER NEDİR TAM ANLAYAMADIK"
Evrensel hukukun ülkenin iç hukukunun bu kadar aleni devlet tarafından ihlal edilmesi, AKP'nin bu kadar yasa dışına çıkmaları çok vahim bir durumdur. Başbakan bunu inkar edemez. 90'lı yıllardan çok daha açık kanun dışılık yaşanıyor. Bununla ne elde edilmek isteniyor anlamış değiliz. Cizre, Sur'da tam olarak elde edilmek istenen zafer nedi? Onu da anlamış değiliz. Geride bu kadar enkaz, ölü yaralı bırakmak bir zafer midi? Bu tam bir siyasi hezimettir.
Bu tabloyu ortaya çıkaran AKP'nin politikalardır. Bunları eleştirdiğimiz de HDP'yi suçlayan bir dil kullanıyorlar. Ankara'da Başbakan da Cumhurbaşkanı dahil olmak üzere bunun talimatını vermezse bunlar yaşanmaz. Bütün bu sokağa çıkma yasaklarının başladığı günden daha kötü gündedir. Ortada siyasi bir başarısızlık vardır. Ülke kaosa sürüklenme noktasına getirilmiştir. Hükümet bunun hesabını parlamentoya vermemek için kapattılar.

"GÖRÜŞME VARKEN ÖLÜM YOKTU"
'Kamu güvenliği tesis edilmeden çözüm gelişmez' diyorlar kamu güvenliği bir günde çözülür. Bunu diyalog ve müzakere ile çözmek mümkün iken neden bunu yapmıyorsunu? Görüşmeler olduğu dönemde ölümler de yoktu. Türkiye toplumunun bunu sormaya hakkı vardır.
"SARAY İÇİN KİMSE ÖLMEK ZORUNDA DEĞİL"
Türkiye'nin demokratikleşme sorunu müzakere ile çözülme imkanı varken hükümet şiddete başvuruyor.
AKP iktidarı ve Başkanlık için Saray'ın geleceği için hiç kimse ölmek zorunda değil. Kürt halkı bölünme için değil özgürlük için bir talepte bulunuyor. Özyönetim de özerklikte budur. Bölünme değil eşitlenme ve bunun üzerinden bir demokratikleşme talebidir. Büyük bir savaş görüntüsü altında ülkeyi Başkanlığa mecbur bırakmaya çalışıyorlar. Bu ölüm kan ortamında sağlıklı bir anayasa tartışmasının yürütülmesinin imkanı yoktur.
Hükümet çözüme kapalıdır. Hükümet tek bir kişinin rejim değişikliğini anayasal güvenceye almak çabasındadır. Hani tek başınıza iktidar olursanız ülke kaostan kurtulacaktı. Her gün cenazeler geliyor…



HDP'den ilk 4 madde açıklaması: Cumhuriyetin dili değişsin demiyoruz

HDP Eşbaşkanı Demirtaş, "İlk 4 madde tartışmaya açılsın derken cumhuriyetin şekli, başkenti, dili değişsin demiyoruz" dedi.

MYK toplantısı öncesi gazetecilerin sorularını yanıtlayan HDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş yeni anayasa çalışmalarıyla ilgili konuştu. Yeni anayasa çalışmalarının şeffaf olması gerektiğine vurgu yapan Demirtaş şunları söyledi: "Bütün maddeler tartışmaya açık olmalı. İlk 4 madde tartışmaya açılsın derken biz cumhuriyetin şekli değişsin, başkenti değişsin. Dili değişsin demiyoruz. Fakat kutsal metin gibi yaklaşılmasını kabul etmiyoruz. Haşa Kuran-ı Kerim hükmünde bir metin ile karşı karşıyaymış gibi bir durumu doğru görmüyoruz. Değişmesin dediğiniz maddeler darbeci Kenan Evren ve cuntası tarafından yapılmış. Allah'ın kitabına bu kadar saygınız yok. Darbecinin kitabına 4 elle sarılmışlar. Şu madde, bu madde tartışılmaz. Bizce ülkenin birliği tartışılmayabilir. Sınırları, cumhuriyeti, başkenti tartışmayalım. Fakat ilk 4 madde kutsaldır diye kimse bize gelmesin. Biz illa tartışıp değiştirelim de demiyoruz. Bir kutsal metin muamelesi yapılırsa biz oradan özgürlükçü, sivil anayasa çıkmayacağını düşünürüz." (DHA)