Gönül Morsünbül afet bölgesinden izlenimlerini aktardı.
Türkiye 6 Şubat günü, can kaybı ve maddi hasar bakımından tarihinin en büyük deprem felaketlerini yaşadı. 9 saat arayla meydana gelen Kahramanmaraş merkezli depremler, 11 ilde büyük bir yıkıma neden oldu.
Türkiye’yi yasa boğan depremler sonrasında, TR35 ekibi olarak deprem bölgesine giderek yaşanan afete yakından tanıklık ettik. Hatay ve ilçeleri, Osmaniye ve Adana’da zor şartlarda yaşamını sürdürmeye çalışan depremzedelerle görüştük. Yardıma koşan gönüllüleri dinledik.
Deprem bölgelerinde yaptığımız incelemelerde bölgelerde yapılan arama kurtarma çalışmalarının artık sona erdiğini, geriye birçok kentin yok olduğunu ve şehirlerin adeta moloz yığınına döndüğüne şahit olduk.
Yaşamını acı içinde kaybedenlerin geride bıraktığı ölüm sessizliğini bölgeye gider gitmez hissetmek mümkün. Moloz yığınları arasında, sağa sola dağılmış binlerce insanımıza ait eşyalar yüreğimizi bir kez daha kor gibi yakarken, dağılmış fotoğraf albümleri ise bize çok şey anlattı.
Öte yandan hayatta kalabilenler ise ‘daha güvenli’ olduğunu düşündükleri yerlere göç ederek, yaşadıkları kentleri terk etmek zorunda kalmışlardı.
Neredeyse hiç kimsenin kalmadığı ve hayalet kentlere dönen afet bölgesinde, insanların yaşadıkları acıları hissedebiliyor ve duyulmayan çığlıklarını duyar gibi oluyorduk. Karşılaştığımız hayvanların bakışları da bize çaresizliği anlatıyordu.
Yaşanan trajedi ve travmalar öylesine büyük ki… Neredeyse her enkaz başında, her sokakta acı acı ağlayan yüzlerce hayvanla karşılaşıyordunuz. İnsansız kalmış sokaklarda, aç aç dolaşan, perişan olmuş binlerce sokak hayvanın da acil yardıma ihtiyacı olduğunu gözlemledik. Özellikle Antakya kent merkezinde hayvanların ne yiyeceği yemek ne de içebilecekleri suları var.
Buradan hayvan koruma derneklerine ve yetkililere seslenmek istiyorum.
“Bu hayvanların durumu ne olacak? Özellikle çadırların olmadığı, insansız kalan yerlere bir an önce hayvanların beslenebileceği yardımlar yapılmalı. Deprem bölgelerine gidecek hayvanseverlerin, özellikle çadırların olmadığı, moloz kentlerine giderek oradaki hayvanlara yardım etmeleri elzem bir durum.”