Ege Postası
Geri

Depremzedelerin mağduriyet çığlığı: ‘Biz insan değil miyiz?’

30 Ekim İzmir depremiyle birlikte mağduriyetleri başlayan depremzedelerin rezerv alanlarının belirlenmesiyle birlikte devam ediyor. Rezerv alanlarındaki binaların, kat sayıları ve metrekareleri azaltılmasıyla birlikte hak kaybına uğrayan depremzedeler seslerini duyurmak için Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü önünde basın açıklaması düzenlediler. İktidarın milletvekilleriyle toplantı yapan depremzedeler Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da mağduriyet çığlıklarını duyması için çağrıda bulundular.
Depremzedelerin mağduriyet çığlığı: ‘Biz insan değil miyiz?’
Haberler / Güncel
6 Temmuz 2021 Salı 14:50
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş

TENZİLE AŞÇI/EGEPOSTASI- İzmir 30 Ekim 2020 tarihinde gerçekleşen 6.9 şiddetindeki depremle sarsılmıştı. 17 binanın yıkıldığı depremde 117 kişi de hayatını kaybetmişti.

Depremin ardından Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ve yerel yönetimler, binaların hasar kaydı için düğmeye basmış ve tespitler sonucunda ağır hasarlı binaların yıkımına başlamışlardı.

Depremin hemen ardından Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Bayraklı’da 7 rezerv alanı belirlemişti. Depremin enkazlarının kaldırılması ve rezerv alanı çalışmalarının başlamasıyla birlikte depremzedelerin mağduriyetleri de kendini göstermeye başlamıştı.

Ancak depremin üzerinden 8 ay geçmesine rağmen hak kaybına uğrayan depremzedelerin mağduriyetlerinin giderilmesi için herhangi bir somur adım atılmazken depremzedeler bugün ÇEvre ve Şehircilik İl Müdürlüğü önünde basın açıklaması gerçekleştirdiler. Mağduriyetlerinin giderilmesi ve verilen sözlerin tutulmasını isteyen deprem mağdurları, rezerv alanlarında kat sayılarının 5’e ve metrekarelerin de 70’e düşürülmesiyle birlikte oluşan hak kayıplarını ve mağduriyetlerini bir kez daha haykırdılar. Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü önünde toplanan depremzedeler, imzaladıkları 121 dilekçeyi müdürlüğe teslim ettiler ve taleplerini ilettiler. Öte yandan depremzedelerin Çevre ve Şehircilik İl Müdürü Ömer Albayrak ile görüşme talepleri de karşılıksız kaldı.

Depremzedeler ayrıca iktidarın milletvekillerini kendileriyle toplantı yapmaya davet ettiler ve “Bize erken bayram sevinci yaşatın” dediler.

VATANDAŞLAR AYRILTIRILDI

Dilekçelerin tesliminin ardından kendisi de bir depremzede olan Avukat Nilsu Karaman bir basın açıklaması gerçekleştirdi. Karaman şunları söyledi; “7 adet binamız deprem sırasında yıkılmış ve 117 canımızı kaybetmiştik. Depremden sonra, deprem anında yıkılan 7 adet binanı Bayraklı bölgesindeki 652 adet ağır hasarlı binanın bir kısmının dahil olduğu bölge, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından proje alanı olarak ilan ediliş, depremden önce birçok binada bulunan toplamda bin 819 bağımsız bölüm, 7 adet proje alnı içinde kalmıştır. Rızabey Apartmanı 70 dönümlük 3. Proje alanına alınırken depremde 4 blokundan 3’ünü kaybeden Barış Sitesi 1. Proje alanından, Karagül Apartmanı diğer 2 apartmanla beraber 2. Proje alanında ve Doğanlar Apartmanı ve Emrah apartmanları da tek başına farklı proje alanlarına alınmışlardır. Deprem anında yıkılan ve acil yıkılacak statüde olan apartmanlar, 7269 sayılı Afet Kanunu’na tabi olurken diğer binalar 6306 sayılı Kentsel Dönüşüm Kanunu’na tabi olmuştur. Bu ayrım ne açıdan önemli? 6306 sayılı kanuna 2019 yılında eklenen 6A maddesinin Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na geniş ve tek elden yetkiler verdiğini biliyoruz. 6269 sayılı kanuna tabi olunsa, tüm vatandaşlar, gerek sosyal yardımlar gerekse binaların yeninden yapılması durumunda AFAD eliyle İçişleri Bakanlığı’na tabi olacakken şimdi bazı vatandaşlar, 6306 sayılı kanuna tabi olarak ayrışmışlardır.”

“İHALELERLE TAPUDAKİ MÜLKİYETLERİMİZ SİLİNDİ”

Bölgede gökdelenlere çok katlı imar izni verilirken rezerv alanlarına verilmemesinin büyük bir adaletsizlik teşkil ettiğini ifade eden Karaman, ayrıca bakanlığın ihale yoluyla depremzedelerin tapularını da kamulaştırdığını söyledi ve “Binalarımıza kuş uçuşu mesafede gökdelenlere izin verilirken, proje alanı dışına 8 kat imar verilirken bize niye 5 kat imar verildiğini merak ediyoruz. Burada gökdeleneler ve çok katlı binalara müsaade edilirken bizim mülkiyet haklarımız neden ihlal ediliyor? Neden böyle bir çifte standart var? Neden halkımız proje alanı içi ve dışı olarak ayrıştırıldı? Aynı afet yaşamış insanlar olarak proje içi ve dışı olarak neden ayrıştırıldığımı anlamadık. Farklı kanunlara tabi olmanın farklı sonuçları ve yükümlülükleri vardır. Dolayısıyla Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, 6306 sayılı kanun uyarınca kendisine bir yetki ve çalışma alanı açtı. Aslında bizim İçişleri Bakanlığı’na bağlı olarak Afet Kanunu’na tabi olmamamız gerekiyor. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, burada birtakım ihaleler yapmak suretiyle bizim tapulardaki mülkiyetlerimiz bile tapudan sildi ve aldı. Şu anda hiçbirimiz tapularda hak sahibi görünmüyoruz” dedi.

BOŞ BORÇLANMA KAPITLARINA İMZA İDDİASI

Karaman, depremin hemen ardından Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum’un verdiği sözlerin henüz yerine getirilmediğini ifade ederken büyük bir iddiayı da ortaya attı ve “Depremden sonra Sayın Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, buraları tekrar yapılandıracaklarını ve hiçbir hak kaybımızın olmayacağını söylemiş hatta çıkan maliyetlerin yarı ödemelerinin yapılacağını söylemişti. Ama 8 ay geçmesine rağmen bizim önümüze hala bir borçlandırma rakamı konulmadı. Biz hala ne kadar ve ne şartlarda ödeyeceğimizi bilmiyoruz. 2 farklı kanun var. Bu kanunlar hem borçların hesaplandırılması hem de ödemelerde farklı maddeleri öngörüyor? Biz hepimiz afet kanununa mı tabi olacağız? Bizim borçlarımızın hesaplanması nasıl olacak? Peki bizim borçlandırılmamızla iliği net bir şey konulmazken hepimiz, boş evraklara imza atmak zorunda bırakıldık. Ziraat Bankası’nın boş borçlandırma taahhütlerini imzalamak zorunda bırakıldık. ‘Eğer imzalamazsanız arsa paylarını ödeyeceğiz ve gideceksiniz’ dendiği için ne ödeyeceğimizi bilmeden bunları imzalamak zorunda kaldık. Dolayısıyla biz pratikte neye tabi olacağımızı biliyoruz. Kaldı ki bu borçlandırmalarda, enkazlarda içeride kalan eşyalarımızın bedelleri ne oldu? Binalarımızın yıkımını bakanlık resen yaptı. Bize ne enkaz ne hurda ne de metrekarelerimizin kaybıyla ilgili bedel ödendi. Ne olacağını bilmiyoruz. Süreçler şeffaf olarak işletilmiyor. Biz bütün vatandaşların şeffaf işletilmesini ve bundan sonra ne olacağını bilmek istiyoruz” diye konuştu.

“YETERİ KADAR EZA, CEFA VE CEZA ÇEKTİK”

Son olarak binaların alt katlarındaki dükkanlarında yeni planlarda çıkarıldığını ifade eden Karaman, depremzedelerin farklı kanunlarla yeteri kadar mağdur edildiğini ifade etti ve iktidara seslendi. Karaman, sorunlarının çözüme kavuşturulması gerektiğini belirtti ve şunları söyledi; “Kat sayılarımız ve metrekarelerimiz düşürüldü. Bu, insanları göçe zorlamaktır. Bu bölgeyle ilgili imar plan değişiklikleri haksızlık, adaletsizlik. Eğer yatay mimariye geçilecekse proje alanı içi-dışı diye ayrıştırılmadan tüm İzmir’de geçilmeli. Hala gökdelenlerin yapımları devam ediyor. Biz neden 5 kat olduk? Biz hala oluşturulan proje alanından tarafımıza hangi binanın hangi dairesinin verileceğini de bilmiyoruz. Kura çekileceğini söylüyorlar. Hangi işçiliklerde ne teslim alacağımızı da bilmiyoruz. Yan proje alnında kura gibi haklarımızı ihlal eden bir yöntemi kabul etmemiz de mümkün değildir. Katlar düşürüldüğü için alt katların da mesken yapılacağı söyleniyor. Biz binalarımızın altını dükkan olarak bıraktık, dükkan istiyoruz. Bunu da kabul etmemiz mümkün değil. Burası ticarethanelerin olduğu bir bölgedir. Dolayısıyla biz yine dükkânlarımızı, metrekarelerimizi ve haklarımızı istiyoruz. Biz kura çekmek itemiyoruz. Apartmanlarımızı ve haklarımızı istiyoruz. Yeteri kadar eza, cefa ve ceza çektik. Sayın bakanımızın sayın iktidar sahibi vekillerimizi yanımızda olmaya ve bizi kucaklamaya davet ediyoruz” dedi.

“BİZ İNSAN DEĞİL MİYİZ?”

Adalet Apartmanı’ndan Mahmur Çavuş ise seslerinin duyulması için çığlık çığlığa isyan etti ve “Adalet Apartmanı’ndan Bugüne kadar hiçbir talebimiz kabul edilmedi. Biz bu ülkenin insanı değil miyiz? Herkes hak sahibi oluyor, biz neden olamıyoruz? Artık yeter! Yeter artık kafamızı yedik! Artık psikolojilerimiz bozuldu. Bunu cumhurbaşkanı duysun. Cumhurbaşkanımız gelsin bunları bize izah etsin. Artık yeter. Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü bile bizi kabul etmiyor. Biz insan değil miyiz” dedi.

YORUM EKLE

Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır

YORUMLAR


   Bu haber henüz yorumlanmamış...

DİĞER HABERLER

Sayfa başına gitSayfa başına git
Facebook Twitter Instagram Youtube
POLİTİKA YEREL POLİTİKA GÜNCEL İZMİR EGE 3. SAYFA YAZARLAR FOTO GALERİ VİDEO GALERİ SPOR YEREL YÖNETİMLER EKONOMİ DÜNYA KÜLTÜR - SANAT GENEL MAGAZİN SEÇİM
Masaüstü Görünümü
İletişim
Künye
Copyright © 2024 Ege Postası