
İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, partisinin Ordu İl Kongresi’nde konuştu. Salondaki atmosfer karşısında zor bir konuşma yapacağını söyleyen Dervişoğlu, “Daha küçük bir çocukken hayatın kucağında, bana adam olmayı öğrettiğiniz için hepinize şükranlarımı sunarım. Benim için zor konuşma. Çünkü böyle ortamlarda insan doğal olarak duygulanıyor. Hem yetişmemize katkı sağlamış insanları hem yetişmesine katkı sağladığımız kardeşlerimizi karşımızda görüyoruz. Bir de kendi yaş kuşağımızla hemhal oluyoruz. Bu tarif ettiğim grupların, siyasette elde etmiş olduğu bir başarı henüz yok. Beni yetiştirenlerin de benim kuşağımın da siyasette elde etmiş olduğu bir zafer yoktur. Biz kendimizden sonraki nesillere de doğru bir Türkiye bırakmanın hüznü içerisindeyiz. Onun için size bir söz vermek istiyorum. Size zaferi tattıracağım değerli dava arkadaşlarım” dedi.
“Ordu’yu layık olduğu emin ellere teslim edeceğiz”
İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı aynı zamanda Kongre Divan Başkanı Enver Yılmaz’ın Ordu’ya verdiği hizmetlere işaret eden Dervişoğlu, “Buraya gelirken belediye başkanının fotoğraflarını gördüm. Belki de ben geliyorum diye yapmış olabilir. Çok memnun oldum resimlerini görmekten. Ama sadece resimlerini gördüm. Ordu’nun içine girdiğim andan itibaren de topyekûn zatıalinizin eserlerini gördüm. İyi ki varsınız. 2024 yılında Ordu’da kazandığımız bir seçim var ama Yüksek Seçim Kurulu’nda kaybettiğimiz bir seçim olarak tarihe geçti. Ordu’yu da gün gelecek layık olduğu emin ellere teslim edeceğiz” ifadelerini kullandı.
“Ordulu’dan neden cumhurbaşkanı olmasın?”
İYİ Parti’nin siyasi ömrüne vade biçilen bir dönem olduğunu hatırlatan Dervişoğlu, “Ama ben sizin imanımıza her zaman güvendim. İstifa ettirdiler, milletvekillerinden bir kısım arkadaşlarımız ayrıldı ama ben sizin mücadele cehdinizin gün gelecek zafere imza atacağına adım gibi iman ediyordum. Memleketimin teşkilatı Ordu tabii ki böyle olacak. Başka bir şey de beklemiyordum ama Ordu’da birinci parti olarak çıkacağız. Rizeli’nin cumhurbaşkanı olduğu yerde Ordulu’dan neden olmasın diye sorgulayacağız. Eksiğimiz ne? Rize de bizim memleketimiz, Trabzon da bizim memleketimiz. Hakkari neyse, Ankara o bizim için. Türkiye'yi yönetmek aslında meseleye böyle bakanların görevi olmalıdır. İnsanları birbirinden ayrıştıran, uzaklaştıran, kutuplaştıran; o kutuplaşmaya bağlı olarak da bundan siyasi rant devşirmeye kalkışanlardan devlet adamı olmaz” şeklinde konuştu.
“İYİ Parti özlediklerinizin toplandığı yerdir”
Eski dönem siyasetçilerinin özlendiğini savunan Dervişoğlu, “İYİ Parti'den onun için haz etmiyorlar. Türkiye'yi eskiden bir ve birlikte tutan, görüşlerin ve liderlerin yansımasını görüyorlar üzerimizde. Merkez siyasetin yeniden inşa edilmesinden bahsedince de deliriyorlar. Siyasetin merkez fikirlerle inşa edilmesini istemiyorlar. Ne zaman bu milletin huzuruna çıkıp ‘Süleyman Demirel'in samimiyetini özlüyor musunuz’ diye sorduğumda bundan rahatsız oluyorlar. Türk siyasetinde Süleyman Demirel'in samimiyetini gösteren devlet yöneticisi görebiliyor musunuz? O zaman Süleyman Demirel, yaşadığımız dönemin özlenenidir. Rahmetli Bülent Ecevit. Bütün bir ömrü onun siyasi görüşleriyle mücadele ederek geçirdik. Ama rahmetli Bülent Ecevit'in nezaketini özlemiyor musunuz? Turgut Özal'ın çalışkanlığını, Necmettin Erbakan'ın imanını, Alparslan Türkeş'in mücadele cehdini özlemiyor musunuz? İşte o özledikleriniz toplandığı yerdir, İYİ Parti. Ben bu milleti özledikleriyle buluşturacağım” dedi.
“Merkez sağ siyasi hareketi yeniden inşa edeceğiz”
Merkez siyaseti yeniden inşa edeceğinin altını çizen Dervişoğlu, “Partimize mensup arkadaşlarımızın tamamına geriye dönüp baktığımızda farklı farklı hizmet ve mücadele alanlarından geldiğini görüyoruz. Bu insanları doğrularıyla buluşturmak yerine, farklılıklarıyla ayrıştırmaktan beslenmiş olan sistem, bizim bu büyük inşayı gerçekleştirmememiz için elinden geleni yapıyor. Buna teslim olmayacağız. Bu büyük milleti, doğrularda buluşturma iradesinden asla ve kata vazgeçmeyeceğiz. Adına ister merkez ister merkez sağ deyin. Türk milliyetçiliği, Cumhuriyet'in kuruluş felsefesidir. Türk milliyetçiliğini merkeze alarak, merkez sağ siyasi hareketi yeniden inşa edeceğiz.” ifadelerini kullandı.
“İYİ Parti için belirlediğim oy oranı Türkiye'nin yüzde 75’idir”
Milliyetçilerin birleşmesi yönündeki çağrılara değinen Dervişoğlu, “Böyle yaparsan yüzde 12-13’lük bir oy potansiyeline sahip olabilirsin ve dolayısıyla Türk siyasetinde varlığını sürdürmeye devam edersin diyorlar. Yüzde 12 benim hiçbir işime yaramaz. Bu ülkenin yüzde 75’i zaten Türk milliyetçisi, Atatürkçü ve Cumhuriyetçi. Bizi birleştiren Cumhuriyet, bu ülkenin yüzde 75’inin oyuna talip olmaya mecbur bırakıyor hepinizi. O sebeple, Türkiye'de olup bitenlere bakarak marjinal alanlarda sıkışmamıza gerek yok. Milliyetçilerin birliği, Cumhuriyetçilerin birliği, Atatürkçülerin birliği Türkiye'de zaten yüzde 75’e tekabül ediyor. Benim de İYİ Parti için belirlediğim oy oranı Türkiye'nin yüzde 75’idir. Ne kadarına ulaşırız ne kadarına ulaşmayız sandıklar açılınca göreceğiz.” şeklinde konuştu.
“Adını gündeme getirebilmek için iki kişiden yararlanıyor”
Terörsüz Türkiye adıyla yürütülen sürece değinen Dervişoğlu, “Bir siyasi partinin Genel Başkanı, ismini de vermeden konuşacağım. Çünkü adını gündeme getirebilmek için iki kişiden yararlanıyor. Birisi Abdullah Öcalan, biri ben. Abdullah Öcalan'la bu kadar samimi olan birisinin adını zikretmenin de çok fazla bir anlamı yok. Allah'a muhabbetlerini arttırsın. Hakkında ne düşünüyorsunuz diye sorduklarında da ‘Çok fazla düşünmeye gerek yok. Salın gitsin’ dedim. Süreç başladığında, bu zamana kadar yan yana gelmesi mümkün olmayan bir siyasi partinin temsilcilerine ziyadesiyle ihtimam gösterip bir el sıkışma sahnesi yaşandı. Ondan sonra da Türkiye'nin gündemine karşı karşıya bulunduğumuz bir sorunun çözümüyle alakalı olarak bir komisyon kurulması getirildi.” dedi.
“Bizim karşı olduğumuz devlet ile teröristtin eşitlenmesidir”
Sürece yöntemleri itibariyle karşı durduklarında “Terörsüz Türkiye'ye karşılar” şeklinde bir tepki aldıklarını aktaran Dervişoğlu, “Terörsüz Türkiye'ye kim karşı çıkar? Bizim karşı olduğumuz terörsüz Türkiye değil. Terörsüz Türkiye inşa edecek olan biziz zaten. Siz bu akılla yapamazsınız bunu. Bizim karşı olduğumuz; terörist ile devletin eşitlenmesi, Gazi Meclis'in onun ayağına götürülmesine kalkışılması. ‘Siz bu Meclisi bir terör örgütü başıyla nasıl eşitlersiniz ve Türkiye Büyük Millet Meclisi’yle Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni Abdullah Öcalan'la aynı cümlenin içinde nasıl anarsınız’ diye tepki gösterdik. ‘Bu komisyon tuzaktır’ dedik. Diğer siyasi partileri de uyardık” açıklamasını yaptı.
“Tarihe hain olarak değil kahraman olarak geçeceğiz”
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Numan Kurtulmuş’un aleyhine salondan sesler yükselmesi üzerine Dervişoğlu, “Ben kişilerin adını ya da sıfatını, sizler yuhalayasınız diye ortaya atmıyorum. Herkes yaptıklarıyla anılacak ve tarihe geçecektir. Biz anlatacak ve anlatılacak hikayesi olanlarız. Biz bu tarihe kahraman olarak geçecek olanlarız, hain olarak değil. Uyardık bunları ve dedik ki; böyle bir komisyon macerasına girmeyin. ‘Çünkü bu komisyon Türk milletinin ve Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin beklentisi olan bir komisyon değil. Bu komisyonun kurulmasını 2013 yılından beri Abdullah Öcalan istiyor’ dedik. ‘Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı’nın böyle bir yetkisi yok’ dedik. ‘Böyle bir komisyon kurarsanız bu korsan komisyon olur’ dedik. Ama bunlar Meclis’teki aritmetik yoğunluklarına güvenerek böyle bir komisyon oluşturdular. En başından beri komisyonun sayısını hesap ettiler. 51 dediler. Nasıl karar alınacağını hesap ettiler. Parlamentodan buna uygun partilerin komisyona dahil olmasını temin ettiler. Bu niyetlerini ortaya koyduklarında kendilerine de Türk milletine de açıkça söyledim. ‘Komisyonun sayısı ve karar nisabı dahil olmak üzere bizi de bu suça ortak etmeye çalışacaklar’ dedim. ‘Kendi yaptıklarını bizim hayır oylarımızla meşrulaştıracaklar’ dedim. O sebeple ‘Bu şeytani fikirle ortaya atılmış korsan komisyona itibar etmeyin’ dedim. Nitekim her zaman olduğu gibi haklı çıktık. Çünkü biz bu konularla ilgili kararları, tek kişinin iki dudağından çıkan kelama terk etmiş bir camia değiliz. Hepinizin görüşlerini aldım. Ve hepsinin cevabı ‘Bu ihanet planının içinde olmayalım. Çünkü bu plan Abdullah Öcalan denen caniyi serbest bırakma planıdır. Buna karşı duralım’ oldu. Ben de sizin iradenize uyarak bir kararın altına imza attım. Dedim ki; ‘Türkiye Cumhuriyeti'ni yıkmaya yönelik bu kalkışmaya, kim ne derse desin biz İYİ Parti olarak sonuna kadar karşı çıkacağız. Türk vatanını böldürtmeyeceğiz, büyük Türk milletinin kardeşliğine de halel getirmeyeceğiz.’ Yaptığımız bu. Dediğim gibi haklı çıktık” dedi.
“Ortaklar ortaya çıktı”
Süreç kapsamında kurulan komisyonun İmralı kararına değinen Dervişoğlu, “Oylamanın neticesinde Adalet ve Kalkınma Partisi, Milliyetçi Hareket Partisi, DEM ve 2 marjinal parti İmralı'ya gitme kararı aldılar. Ortaklar ortaya çıktı. Bu sözlerimden Adalet ve Kalkınma Partili ve Milliyetçi Hareket Partili arkadaşlarım sakın alınmasın. Ben onların gerçek kanaatlerinin ve niyetlerinin ne olduğunu gayet iyi biliyorum. Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde işlenen suçun ortağı Ordu’daki seçmen olamaz. Şimdi çıksınlar İmralı'ya ziyarete gideceklerine Ordu’ya bir ziyarete gelsinler. Çarşıya pazara bir çıksınlar. Ordulular, Abdullah Öcalan'ın serbest bırakılmasını istiyorlar mı, istemiyorlar mı? Sorsunlar bakalım.” şeklinde konuştu.
“Bu işin doğru olmadığını en az bizim kadar biliyorsunuz”
“Korsan komisyonun kararlarını tanımıyorum” diyen Dervişoğlu, “Arkasında kim olursa olsun. Komisyonu ve Meclisi bu suça niye ortak ediyorsunuz? Biz parlamenter demokratik sistemden başkanlık sistemine bunun için mi geçtik? Bütün yetki Cumhurbaşkanı’nda değil mi? Cumhurbaşkanı komisyonun İmralı'ya gitmesini istiyorsa söyler. Sayın Cumhurbaşkanı bunu yapmadı. Sayın Cumhurbaşkanı bu konuda çekimser kaldı ama Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkanı olarak bunu resmiyette onayladı. O sebeple ‘Kimseye, mecbur ve mahkum değilsin’ demek suretiyle kendisine bir açık mektup yazdım. Eğer siz Türkiye'nin nadir toprak elementlerini tek imzayla veriyorsanız, asgari ücreti tek imzayla belirliyorsanız, Türkiye'nin ekonomisiyle ilgili kararları iki dudağınızın arasından çıkacak lafla tanzim ediyorsanız, yaşadığımız coğrafyanın bölgesel risklerini yabancı devletlerle, kendinize verilmiş tek yetkiyle konuşuyorsanız; İmralı'ya gitme meselesini Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne neden havale ediyorsunuz? Demek ki bu işin doğru olmadığını en az bizim kadar siz de biliyorsunuz. Adalet ve Kalkınma Partisi'yle Milliyetçi Hareket Partisi'ne oy veren seçmenin burada bir vebali yok diye o sebeple söyledim. Ama Sayın Cumhurbaşkanı’nın Meclis içindeki aritmetiğe bakarak, bazı hassas dengeleri gözetmeye niyetli olduğunu da gördüm” ifadelerini kullandı.
“Hiç kimsenin dengesine bakmam”
Dervişoğlu, “Ben Müsavat Dervişoğlu, sizin evladınızım. Hiç kimsenin dengesine bakmam. Türk milleti ne diyorsa, Türk vatanı için ne yapılması gerekiyorsa, Cumhuriyet için hangi mücadele verilmesi icap ediyorsa; minaredeki ezanın dinmemesi, gönderdeki bayrağın inmemesi için ne gerekiyorsa, sizinle onu yapacağım” diye ekledi.
“İçinizde akıl, izan, vicdan sahibi olan bir tane memleket evladı kalmadı mı?”
Süreç kapsamında İYİ Parti’ye yönelik tepkilere değinen Dervişoğlu, “Bizim için ‘dünya jeopolitiği okuyamıyorlar’ diyorlar. ‘Bölgede olup bitenlerin farkında değiller’ diyorlar. Suriye'de birtakım değişiklikler olmuş. Bunları algılayamıyorlar diyorlar. Ne olmuş Suriye'de? Barzani konuştu, Mazluma Abdi konuştu. Merkezi yönetimi kabul etmiyorlar, terör örgütünün teröristan kurmasının önünü açmaya çalışıyorlar. Siz bu devleti yönetiyorsunuz. Allah rızası için içinizde akıl, izan, vicdan sahibi olan bir tane memleket evladı kalmadı mı ki; Abdullah Öcalan'ı büyük bir sosyologmuş gibi İmralı'da ziyaret edip, onun çizdiği yol haritasını Türkiye'ye kurtuluş reçetesi olarak kabul ettiriyorsunuz. Burada bulunan arkadaşlarımın zihnindeki kırıntı, Abdullah Öcalan canisinin bütün müktesebatını kapsayacak niteliktedir. Kimmiş Abdullah Öcalan da, Türkiye Cumhuriyeti Devleti ondan gidip ilham alacakmış” dedi.
“Salın gitsin, salın gitsin, salın gitsin!”
Salonda bulunanlara “Devletle Abdullah Öcalan'ın eşitlenmesini istiyor musunuz? Abdullah Öcalan canisinin serbest bırakılmasını istiyor musunuz? Abdullah Öcalan'a umut hakkı verilmesini istiyor musunuz? Abdullah Öcalan denen alçağın Türkiye Büyük Millet Meclisi kürsüsüne çıkıp konuşmasını istiyor musunuz? Bu ülkenin evlatlarının kanını akıtmış, terör örgütü mensuplarının siyaset yapmasının önünün açılmasını istiyor musunuz?” diye soran Dervişoğlu, yükselen “Hayır” sesleri üzerine “İşte burası Ordu. Ordu ne istiyorsa ben onu yapıyorum, siz de izleyin. Kim İmralı'ya gitmek istiyorsa istesin. Salın gitsin, salın gitsin, salın gitsin! Arada “Terörsüz Türkiye istiyor musun?” diye soruyorlar. Eşitlik istiyorum, hürriyet istiyorum, adalet istiyorum. Herkes işin istiyorum. Sağcı için de solcu için de; Alevi için de Sünni için de; Türkmen için de Kürt için de. Adalet, hürriyet, eşitlik istiyorum” ifadelerini kullandı.
Sayfa başına git







