İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, partimizin Manisa Genişletilmiş İl Divan Toplantısı’nda konuştu.
İktidarın eski Türkiye’den bahsederek vesayet hakkında konuşmasını eleştiren İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, “Doğru, eski dönemlerde vesayet vardı. Ama bu beyler iş başına geldiği andan itibaren başka başka vesayetler türedi. 2017’de referandumla değiştirilen bu Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi’ne geçişin taşları döşenirken de başka bir vesayetle karşı karşıya bulunacağımız tehlikesini işaret ettik. O vesayet de tek adamlıktı. Yani Tayyip Erdoğan vesayeti yaşanmaya başladı. Türkiye iradesini kullanarak nasıl bütün vesayetlere karşı durmuş ve o vesayetler belasından kurtulduysa Allah nasip edecek göreceksiniz Tayyip Erdoğan vesayetinden de kurtulacak.” dedi.
“Bu düzen yıkılıncaya kadar mücadele edeceğiz”
Türkiye’de konuşulması gereken konular yerine iktidarın belirlediklerinin gündeme getirildiğine vurgu yapan Dervişoğlu, “İşçinin hali ortadayken, asgari ücretlinin hali ortadayken, emeklinin hali ortadayken, orta yerde kadın cinayetleri yaşanırken, intiharlar sosyal cinnet ortamının sonucu olarak yaşamımızın bir parçası haline gelmişken, hukuksuzluktan müzdarip olmamıza ve hukuksuzluğa bağlı olacaklar Türkiye'nin sanki bir cehennemde yaşıyormuş gibi bir hissiyat oluşturmasına sebep olurken Erdoğan'ın belirlediği konular üzerinden tartışalım istiyorlar. Böyle bir tuzağa düşmeyeceğiz. Emekliyi fitre ve zekata mecbur eden bu düzeni yıkılıncaya kadar mücadele edeceğiz” şeklinde konuştu.
Konut ve askıda buğday kampanyalarına tepki
Orta gelirli vatandaşlara yönelik konut kampanyasında en düşük taksitin 61 bin lira olduğuna dikkat çeken Dervişoğlu, "Emekli maaşı 14.500, asgari ücret 22 bin lirayken orta gelirli vatandaşlar bu konutlara sahip olmayı bırakın talip bile olamazlar" dedi.
Askıda buğday kampanyasına da değinen Dervişoğlu, "Önümüz Ramazan. Pide 30, sofralık zeytinin tanesi 2 lira olmuş. En ucuz kıymanın kilosu 420, sofralık peynirin ise 350 lira. 1 simit 15, 1 kilo domates 60 lira. Bir domatesi göbeğinden kesip yanına 5 zeytin, bir parça peynir koyup iftar yapmayı beceremezsiniz. O yüzden bu hükümet filtre ve zekatınızı memur ve emekliye verin diyor" dedi.
Dervişoğlu, "Türkiye'de askıda olan şey demokrasi, hukuk ve adalettir. Türkiye’de askıda olan şey düşünce hürriyeti, insanları konuşamaz hale getiren kısıtlamalar" diye ekledi.
“Gerçek hâkim ve savcıların ortaya çıkacağına inanıyorum”
Türkiye’nin bir güvensizlik girdabında olduğunu savunan Dervişoğlu, “Siyasete ve yargıya güven kalmamıştır. Burada siyasetçinin de sorumluluğu var. Türkiye'de en çok ne aşınmış diye bakıyorsunuz; adalet müessesi bir de siyaset müessesesi aşınmış. Bunların hepsi talimatla yapılan işlerden kaynaklı durumlardan ortaya çıkmış. Talimatla hareket eden bir yargıyı hiç dilemem. Ben bir hakim çocuğuyum, benim rahmetli babam bir hakim. Her şeye rağmen bugün kendisini saray kadısı gibi hisseden hakimler ve savcılar olmasına rağmen Türkiye'de gerçek hâkimlerin, gerçek savcıların gerçek Cumhuriyet savcılarının da bir gün ortaya çıkacağını ve sorumlulukları yerine getireceğine inanıyorum.” şeklinde konuştu.
“İYİ Parti'den başka parlamenter demokratik sistemden bahseden kalmadı”
Türkiye’nin bu güvensizlik girdabından çıkabilmesi için gittiği her yerde “Konuşan Türkiye” vurgusu yaptığını hatırlatan Dervişoğlu, “Herkes kendine göre bir yol haritası çizmiş ve herkes bugün içinde bulunduğumuz ve az önce tek adamlık diye tarif ettiğim bu sisteme uyum sağlamış görünüyor. Oysa biz kurulduğumuz günden beri vatandaşın huzuruna çıkıp parlamenter demokratik sistemden bahsetmiyor muyduk? Bugün parlamenter demokratik sistemden bahseden neredeyse İYİ Parti'den başka parti kalmamış, Müsavat Dervişoğlu’dan gayri de bir genel başkan olmamıştır. Türkiye'yi bu güvensizlik girdabından kurtarmak bizim görevlerimiz arasındadır.
“Öcalan'la kuryelik yapan adamlara kapımızı açmayız”
Türkiye’nin bir ihanet sürecinden başka bir ihanet sürecine savrulduğunu dile getiren Dervişoğlu, “Caniyi meclise davetten alın da Irak’ın kuzeyine heyet göndermeye kadar ne ararsanız var.” diye konuştu.
Kendisini dinleyen bir vatandaşın seslenmesi üzerine Dervişoğlu, “Ben zaten o şehit analarının hak ve hukukunu savunduğum için bunca tehditle karşılaşıyorum. Bana ‘Müsavat Dervişoğlu dikkatli ol’ diyorlar. Hiç gerek yok. O şehit analarının şehit babalarının bu büyük milletin duası bana herkese karşı yeter.” karşılığını verdi.
İYİ Parti dışında İmralı heyetinin tüm partilerce kapıda karşılandığına işaret eden Dervişoğlu, “Bu adamlar İmralı’ya gönderildiler. Kandil'in, İmralı'nın, Irak’ın kuzeyindeki Barzani'nin merhametine muhtaç olmuş bir Türkiye konumuna getirdiler bizi. Ben buna çok üzüldüm. Siyasetin buna tepki göstermesini istedim ama hepsi kapıda karşıladı. Adamların hiçbir görevi yok, bir siyasi partiyi temsil falan etmiyorlar. Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde grubu bulunan bir siyasi parti bizi ziyaret etmek istese ona kapılarımızı kapatamayız ama tek vazifesi Abdullah Öcalan'la kuryelik yapan adamlara İYİ Parti olarak kapımızı açamayız.nBu dün böyleydi, bugün de böyle, yarın da böyle olacak” ifadesini kullandı.
Dervişoğlu, “Niye kapıda karşıladılar? Bu süreci önemsediler. Cani başının Türkiye'ye yol haritası çizmesini, ona umut hakkı tanınmasını, Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne gelip bir siyasi partinin kürsüsünden konuşmasını önemsediler. Neler kaybettiklerini artık sizlerin takdirine bırakıyorum. Birileri bir şey söyledi bunun arkasından bir şey çıkarsa biz bunun siyasi rantını yemekten mahrum kalmayalım diye bu sürece seyirci kaldılar.” değerlendirmesini yaptı.
“Hepsi bir tarafta toplandı ve İmralı’dan gelen mesajları dinlediler” diyen Dervişoğlu, “Yani hepsi bir oldular. Hepsi aynı safta birleştiler. Cumhuriyet’e karşı bir kalkışma içerisinde olanlar bir ittifak oluşturdu, bir kısmı da Cumhuriyete karşı yapılan bu kalkışmaya karşı kayıtsız kaldı. Hepsi bir biz tekiz diye yolculuğumuzu sürdüreceğiz.” ifadesini kullandı.
“Sağcılarla solcuları, Alevilerle Sünnileri birleştirme mecburiyetimiz var”
Konuşmasının sonunda başaracağız diyerek yola çıktıklarını hatırlatan Dervişoğlu, “Millet başarmamızı, karşı karşıya bulunduğumuz sorunların çözülmesini, farklı farklı yerlere savunmamızı değil Türk siyasetinin doğru ve gerçek çatısını oluşturmamızı bekliyor. Kendi aranızda bir birlik tesis etmek de yeterli olmuyor. Çünkü siyasetin merkezi kendi kendine inşa olmaz. Türkiye'nin kurtuluşu bizlerin birleşmesini çoktan aşmıştır. Türkiye'nin kurtulabilmesi için bizlerin sağcılarla solcuları, Alevilerle Sünnileri, Türkmenlerle Kürtleri birleştirmek mecburiyetimiz var. Milleti kutuplaştırmak değil kucaklaştırmak mecburiyetinde olduğumuzu hissetmemiz lazımdır ve bunu hissettirmeniz lazım. O sebeple birbirinden en uzak insanların birbiriyle buluştuğu bir sosyal zemini oluşturmak ve bu zemine öncülük yapmak mecburiyetimiz vardır” diye ekledi.