Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, Müslüman toplumlara birlik çağrısı yaparak, "Müslümanlar birbiriyle uğraşırken, bir taraftan yer altı ve yer üstü zenginliklerimiz gidiyor. Bir taraftan Kudüs 'İsrail'in başkenti' ilan ediliyor. Bir taraftan Mescid-i Aksa Müslümanlardan koparılmaya çalışılıyor. Bu konuda bizim hep uyanık olmamız lazım." dedi.
Erbaş, ABD ziyareti kapsamında New York'ta Müslüman Sivil Toplum Örgütü (STK) temsilcileri ile bir araya geldi.
Ümmet birliğinin önemine değinen ve bir ay önce Başbakan Binali Yıldırım ile Bangladeş'te Arakanlı Müslümanları ziyaret ettiklerini anımsatan Erbaş, oradaki Müslümanların durumunu gördüklerini ancak dünyanın diğer yerlerindeki özellikle varlıklı Müslümanların orada olmamalarından üzüntü duyduklarını dile getirdi.
Aynı şekilde 3,5 milyon Suriyelinin acılar içinde ülkelerinden kaçarak Türkiye'ye geldiğini, bazılarınınsa başka ülkelere gittiğini anlatan Erbaş, "Maalesef varlıklı insanların, Müslüman olsun, gayrimüslim olsun çok fazla elinden geleni yapmadıklarını görüyoruz. Onun için şunu bizim yeniden hatırlamamız lazım. İslam, dünyanın dengesini bozmak isteyenlere fırsat vermemek ve dengesi bozulan dünyanın tekrar dengesini kurmak için gönderilmiş bir dindir." diye konuştu.
Erbaş, İslam'daki tüm ibadetlerin öne çıkan hikmetlerinden birisinin bu dengeyi sağlamak olduğunu ve insanların zulümden kaçınması gerektiğini vurguladı.
Dünyanın bir tarafında her 3,5 saniyede bir insanın açlıktan öldüğünü, diğer tarafta ise her 3,5 saniyede çok yemekten ölen insanların olduğu örneğini veren Erbaş, Müslümanların yaşadıkları her yerde denge dininin mensubu olduklarını çevrelerine hissettirmeleri gerektiğini, İslam medeniyetinin bunun örnekleriyle dolu olduğunu ancak günümüzde bu dengenin bozulduğunu ifade etti.
Erbaş, konuşmasında şunlara yer verdi:
"Tarihten gelen birlikte yaşama tecrübemizi, farklı ırklardan, dinlerden ve mezheplerden kim olursa olsun barış içinde insanların yaşaması noktasında mutlaka katkı sağlamalıyız. Çünkü dinimizin adının anlamı barıştır zaten. Bunun için olmazsa olmazlarımızdan en çok önem vermemiz gereken konulardan birisi eğitimdir. Din eğitimi, ahlak eğitimi, genel eğitim. Cehalet kötülüklerin anasıdır. O cehaleti ortadan kaldıracak şey de bilgidir, eğitimdir, ilimdir. Burada tabii Müslümanların, bilgiyi gençlere, çocuklara ulaştırmaları için en önemli vasıtalarımız okulların haricinde camilerimiz. Camilerimizi bu konuda çok iyi değerlendirmemiz gerekir."
İslamofobi ile mücadelede dini eğitiminin önemini vurgulayan Erbaş, gençlerin İslamofobi tezlerine katkı sağlayacak hal ve hareketlerden uzak tutulması gerektiğini söyledi.
İslam'ın benimsemediği ve İslamofobiyi destekleyen bir din anlayışının ortaya çıktığını ve birilerinin bunu manipüle ettiğine dikkati çeken Erbaş, bu durumun da İslam karşıtlığına neden olduğunu anlattı.
Erbaş, şunları kaydetti:
"Birileri o grupların eline silah verip terör örgütü haline dahi getirebiliyor. Dünyanın dengesini bu şekilde bozmak için gayret ediyorlar. Yanlış din algıları, DEAŞ, FETÖ, Boko Haram, Şebab gibi örgütlerin ortaya çıkmasına sebep oluyor ve onlar da gözlerini kırpmadan insan öldürecek derecede bir din algısı içine girmiş oluyorlar. Tabii şu anda bizi bekleyen ya da yaşadığımız en tehlikeli konulardan birisi Müslümanlar arasında mezhepçilik düşüncesini yaymak ve mezhepleri birbirine kışkırtmaktır. Buna bizler asla fırsat vermemeliyiz. Mezhepler haktır ama mezhepçilik doğru değildir. Müslümanlar birbiriyle uğraşırken bir taraftan yer altı ve yer üstü zenginliklerimiz gidiyor. Bir taraftan Kudüs 'İsrail'in başkenti' ilan ediliyor. Bir taraftan Mescid-i Aksa Müslümanlardan koparılmaya çalışılıyor. Bu konuda bizim hep uyanık olmamız lazım. Onun için ısrarla yorulmadan hakkı ve adaleti yaygınlaştırmaya çalışmamız gerekiyor."
Erbaş, konuşmasının ardından STK temsilcilerini dinledi. STK temsilcileri ise Türkiye'ye ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a Arakanlı Müslümanlara gösterdiği dayanışmadan dolayı teşekkür etti.