Uzmanlar, göğüs bölgesinde baskı, yanma, ağırlık hissi ile sıtma tarzında kollar, çene, dirsekler ve sırta yayılan soğuk terlemenin eşlik ettiği halsizlik durumlarında ani kalp krizine karşı uyardı. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) verilerine göre, her yıl 17 milyon insanın kalp krizi nedeniyle hayatını kaybettiğini ifade eden İKÇÜ Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi Kardiyoloji Kliniği'nde görevli Doç. Dr. Tuncay Kırış, Türkiye Kardiyoloji Derneği verilerine göre her yıl 300 bin kalp krizi vakası gözlemlendiğini söyledi.
KALP SAĞLIĞI VE OBEZİTE ARASINDAKİ İLİŞKİ
300 bin vakadan 125 bininin ölümle sonuçlandığını kaydeden Doç. Dr. Kırış, "Son yıllardaki verilere göre genç yaşta, 40 yaş altında kalp krizinin sayısında önemli bir artış mevcut. Acil servise başvuranlardan her 5 kalp krizinden bir tanesinin 40 yaş altında olduğu görülmektedir. Bu artışın en önemli nedenlerinden biri, çağımızın en önemli hastalığı olan obezite, aşırı kiloluluk. Türkiye, obezite konusunda Avrupa'da ilk sırada yer alıyor. Obezitenin en önemli nedeni tabii ki günümüzde özellikle beslenme alışkanlıklarındaki değişiklikler. Hazır gıdaların aşırı derecede tüketilmesi, aşırı derecede karbonhidrat ağırlıklı beslenme, hareketsiz yaşam. Bunların hepsi obeziteyi tetikliyor. Obezite de bir yandan hipertansiyon, şeker hastalığı ve kolesterol yüksekliğine sebep olabilir. Bu durum ise kardiyovasküler hastalıklara neden oluşturur" dedi.
'BAZI RİSK FAKTÖRLERİNİ DEĞİŞTİREBİLİRİZ'
Son yıllarda 30-35 yaş grubunda, hatta bazı yayınlara göre 30 yaşın altında da kalp krizi sıklığında artış gözlemlendiğini aktaran Doç. Dr. Kırış, bu hasta grubunun daha önce hiçbir sağlık sorunu yaşamamış kişilerden oluştuğuna dikkat çekti. Genç yaşta kalp krizi vakalarını önlemek için alınması gereken tedbirlerden bahseden Doç. Dr. Kırış, "Yaşam tarzı değişiklikleri, son derece önemli. Kalp hastalığından korunmada değiştiremediğimiz risk faktörleri var. Bunlar yaş, ailesel yatkınlık, genetik risk faktörleridir. Değiştirebildiğimiz risk faktörleri de mevcut. Bunların başında hipertansiyon, yüksek tansiyonla mücadele etmek ve tansiyonumuzu kontrol altında tutmak geliyor. Bir diğeri şeker hastalığıyla mücadeledir. Şeker hastalığını kontrol altında tutabilirsek, bu bizim riskimizi daha da azaltır. Bir diğeri ve en önemlisi ise egzersizdir. Bu bizim için son derece önemli. Tüm hastalarımıza haftanın en az 5 günü 45 ile 60 dakika arasında düzenli olarak egzersiz öneriyoruz. Bunun dışında yine stresten uzak durmak gerekiyor. Özellikle Akdeniz diyetiyle yaşama devam etmek gerekiyor. Yeşil ağırlıklı beslenerek karbonhidrat, şeker ve işlenmiş gıdalardan uzak durarak, kalp sağlığımızı koruyabiliriz" diye konuştu.
'RİSKLİ GRUBA ERKEN DÖNEMDE TARAMA'
Sağlık Bakanlığı'nın özellikle kardiyovasküler hastalıklar açısından riskli bireylerin taranmasını önerdiğini ifade eden Doç. Dr. Kırış, "Genetik yatkınlığı, özellikle ailesinde 55 yaşından önce erkek birinci derece yakınında veya 65 yaşından önce bayan bir yakınında kalp hastalığı olan, kolesterol yüksekliği, tansiyon, diyabet, obezite gibi riskli grupların erken dönemde taranmasını öneriyoruz. Bu gruptaki kişilerin düzenli olarak aile hekimine başvurup, kolesterol panellerine baktırmaları gerekir. Tansiyon ölçümü yaparak tansiyon değerlerinin yüksek olup olmadığına, şeker ölçümlerini yaparak şeker değerlerinin yüksek olup olmadığına baktırabilirler" dedi. (DHA)