Karşıyaka ilçesi Şemikler Mahallesi'nde yaşayan Emine Çelik, kalp damarlarındaki genişleme nedeniyle 17 Mart günü Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde ameliyat edildi. Ameliyattan sonra beyninde ödem oluşan ve kısmi felç geçiren Çelik, 9,5 ay yoğun bakımda kaldı. 5 Aralık günü ise taburcu edildi. Ancak evine geldiği gün fenalaştı. Çocukları tarafınfan çağrılan ambulans ile yakındaki Çiğli Bölge Eğitim Hastanesi'ne kaldırıldı. Buradaki tedavisinin ardından ikinci kez evine gönderilen Çelik, bir gün sonra yeniden fenalaştı. Bu kez ameliyat edildiği Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne götürüldü. Yapılan tedavinin ardından evine gönderilen Emine Çelik, 9 Aralık'ta 3'üncü kez fenalaşınca Çiğli Bölge Eğitim Hastanesi'ne götürüldü. Solunum cihazına bağlanan Çelik'in ağzından köpükler çıkmaya başladı. İddiaya göre oğlu Doğuş Çelik, annesinin durumunu görevlilere söyledi, ancak ilgilenen olmadı. Bir süre sonra ise Emine Çelik hayatını kaybetti. Çelik'in ölümü hastane tarafından kayıtlara 'doğal ölüm' olarak kaydedildi.
OĞLU SUÇ DUYURUSUNDA BULUNDU
Doğuş Çelik, Karşıyaka Başsavcılığı'na annesinin ölümünde ihmalleri olduğu gerekçesiyle doktorlar hakkında suç duyurusunda bulundu. Bunun üzerine savcılık, feth-i kabir işlemi yapılması yönünde karar aldı. Bu karar doğrultusunda da Çelik'in mezarı açıldı. Mezardan alınarak, İzmir Adli Tıp Kurumu'na getirilen Çelik, kesin ölüm nedeninin belirlenmesi amacıyla yapılan otopsinin ardından tekrar defnedildi.
'AĞZINDAN İLAÇ VERDİLER'
Annesinin solunumunu boğazına açılan delikten yaptığını, buna rağmen ağız yoluyla ilaç verildiğini öne süren Doğuş Çelik, doktorların ihmali olduğunu iddia ederek, "Annem taburcu edildiği 5 Aralık'ta evde fenalaştı. Ambulans çağırdık ve Çiğli Bölge Eğitim Hastanesi'ne kaldırdık. Orada bazı tetkikler yapıldı. Taburcu edildiği hastaneye sevk edilmesini istedim. Ancak bunu yapmadılar. Başka bir doktor girdi araya. 'Nedir durum' diye sordu. Annemin hastaneye yatışını istedim. 'Anneme bir şey olursa bunun hesabını kim verecek'' dedim. Doktor kendisini tehdit ettiğimi söyleyerek beyaz kod uyguladı. Beni hastaneden çıkardılar. Şikayetçi olacaklarını söylediler. Annemi eve götürdük. Bir gün sonra tekrar fenalaştı. Tekrar Çiğli Bölge Eğitim Hastanesi'ne götürdük ama yatış yapılmadı. Biz de kendi imkanlarımızla Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne götürdük. Ateşini düşürdüler ve taburcu ettiler. 9 Aralık'ta son kez fenalaşınca yine Çiğli Bölge Eğitim Hastanesi'ne götürdük. Orada bir cihaza(solunum cihazı) bağladılar. Makine bir süre uyarı verdi. Ama hemşireler makineyi kullanmayı bilmediklerini söyledi. Annemle kimse ilgilenmeyince CİMER'i arayıp durumu anlattım. Sonra kadın bir doktor 'ortalığı karıştırmayın' dedi. Annemin ağzından bir ilaç vermişler. 'Annenizin yaşam fonksiyonları normal' dediler. Tartışma yaşanınca beni yine hastaneden çıkardılar. Dört saat sonrada kız kardeşim arayıp annemin vefat ettiğini söyledi. Annemle ilgilenilmedi. Annemin boğazı delikti. Boğazından nefes aldığı için ağzından ilaç verdikten sonra köpürmeye başladı. O ilaç da sakinleşmesi için verilmiş. Ne olduysa o ilaçtan sonra oldu" dedi.
'SUÇLULAR CEZALANDIRILSIN'
Son anlarında annesinin yanında olan Ayşe Çelik de kimsenin ilgilenmediğini ve ölüme terkedildiğini öne sürerek, "Ben annemin ölümünde doktorların ve hastanenin ihmali olduğunu düşünüyorum. Annemin ağzından köpükler çıkarken kimse ilgilenmedi. Anneme kalp masajı yapılmadı. Annemin kalbi durduktan sonra canlandırma odasında bir süre bekletilmesi gerekiyor. Ancak beklemeden hemen ceset torbasına koyup morga yolladılar. Şimdi de annemin mezarı açıldı. Çünkü savcılığa giderek suç duyurusunda bulunduk. Sorumluluğu olanların cezalandırılmasını istiyorum" dedi. (DHA)