Fransa INSEAD’dan (Avrupa İşletme Yönetimi Enstitüsü) Prof. Dr. Enver Yücesan, doğal kaynakların gittikçe azaldığını, ancak nüfusun hızla arttığını hatırlatarak, tarım ve gıda sektöründe verimliliğin artırabilmesi için yöneylem araştırması ve endüstri mühendisliğine gereksinim duyulduğunu ifade etti.
Yöneylem Araştırması ve Endüstri Mühendisliği (YAEM) 36. Ulusal Kongresi, Yaşar Üniversitesi’nde yapıldı. Yaşar Üniversitesi Selçuk Yaşar Kampusu’nda yapılan kongrenin açılış törenine, Yaşar Holding Yönetim Kurulu Başkanı Selim Yaşar, Yaşar Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Ahmet Yiğitbaşı, Yaşar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Cemali Dinçer, Yöneylem Araştırma Derneği Başkanı Prof. Dr. Selim Aktürk ve akademisyenler katıldı.
Türkiye’nin dört bir yanından 600’e yakın akademisyenin katıldığı kongrede 356 makale, konuşma ve sunum, 98 oturum, öğrenci yarışması düzenlendi. Ayrıca 7 projenin başvurduğu Yöneylem Araştırması Derneği Uygulama Ödülü verildi.
Tarımda verimlilik
Kongre Başkanı Prof. Dr. Murat Fadıloğlu yaptığı konuşmada, “Tarım ve gıda sektörleri geleceğin dünyasında gitgide darboğaz olmaya aday. Endüstri mühendisliği ve yöneylem araştırması disiplinleri, bu konularda anlamlı katkılar yapma ve çözüm sunma potansiyelini taşıyor. Tarımsal ürünlerin üretiminden tüketimine kadar tüm yolculuğunu kapsayan ‘Tarım ve gıda değer zincirlerinin’ daha verimli ve etkin olarak yönetilmesinin ve tasarlanmasının hem ülkemiz, hem de dünya için getirisi çok büyük olacaktır. Küresel ısınma sürecinin içinde olan dünyamızda, varoluşumuzu ilgilendiren bu konulara bizim disiplinimizin de destek vermesinin zamanı gelmiştir” diye konuştu.
Verimliliğe mühendisliğin etkisi
Açılış konuşmasını yapan Fransa INSEAD Teknoloji ve Operasyon Yönetimi Profesörü Enver Yücesan, gıda ve tarımda verimliliğin hayati önemde olduğunu ifade etti. Prof. Dr. Yücesan, “Yüksek teknolojiye dayalı yatırımlarla, gıda sektörünün verimliliği son 50 yılda önemli ölçüde artmış olsa da 870 milyon kişi, hala açlık ya da yetersiz beslenme sorunuyla karşı karşıya. Birleşmiş Milletler, 2050 yılında dünya nüfusunun 9 milyar kişiye ulaşacağını, bu nedenle de tatlı su gereksiniminin yüzde 30, enerji gereksiniminin yüzde 50 ve gıda gereksiniminin de yüzde 70 oranında artacağını öngörüyor. Bu koşullar altında YA/EM uzmanlarının tarım ve gıda tedarik zincirlerine eğilmelerinin zamanı çoktan geldi” dedi.
Gıda ve tarım tedarik zincirinin çok uzun bir ekosistem olduğunu belirten Yücesan, “Bu ekosistem içinde kayıpları azaltmak için verimliliğe büyük ihtiyaç var. Süreç nedeniyle tarlada, depolama ve dağıtımda, tüketicide yaşanan kayıplar çok büyük. Yüzde 50 ile 70 arasında kayıp yaşanabiliyor. Verimliliğin artırılabilmesi için yöneylem araştırması ve endüstri mühendisliği çok önemli. Tarıma elverişli alanlar ve kaynaklar giderek azalmakta. Türkiye Ziraat Odaları Birliği çalışmasına göre, 1990- 2015 arasında nüfus yüzde 39,4 artmış, tarım alanları ise yüzde 14 oranında azalmış. Yeni kaynak arayışlarına yönelmemiz çok doğal. Tarıma açılabilecek alanlar çok az, zahmetli ve masraflı. Dikey tarlalar ya da şehir içlerinde yüksek binaların tepelerinde, parklarda belli ürünlerin yetiştirilmesine yönelik çalışmalar yapılıyor. Ancak bunun 2050’de 9 milyar kişiyi doyurup doyuramayacağını göreceğiz. Daha az alandan, daha az kaynaktan daha fazla ürün alabilmek önemli. Elimizdeki kaynaklardan çok daha fazla verim almalıyız. Eğer YA/EM gıda ve tarımda etkin olarak yer alırsa ülkemizde verimlilik yüzde 30’un üzerinde artar ” diye konuştu.
"Bilinçsizce karın doyurma devri bitti"
Yaşar Holding Yönetim Kurulu Başkanı Selim Yaşar ise “İnsanoğlunun 25 bin yıllık ömründe, gıda ve tarım konusu her zaman üzerinde durulan birinci konu. Geçmişte elde ettiğimiz gıdayı bilinçli değil, belki de ihtiyaç giderme için tüketmemiz nedeniyle, nesiller boyunca oluşmuş ve genetik hale gelen birçok hastalık var. Şimdi 'nasıl bunları yok ederiz, nasıl insan ömrünü uzatırız' diye bilimsel araştırmalar yapılıyor. Dünya bir değişim içinde. Artık bilinçsizce karın doyurma devri bitti” dedi.
"Ege çok şanslı"
Yaşar, tarım ve gıdada endüstri mühendisliğinin önemine vurgu yaparak, “Tarım artık eskisi gibi yapılacak bir şey değil. Türkiye ve özellikle de Ege bu konuda çok şanslı. Çünkü Çanakkale’den Denizli’ye kadar jeotermal kaynaklar var. Bu suyla seracılık yapıp bütün Avrupa’yı, Rusya’yı, Ortadoğu’yu besleyecek bir potansiyele sahibiz. Dünyanın ısınıyor olması, çölleşme riski; bizler için eğer bu toprakları, yer altı ısıtma kaynaklarını doğru ve bilimsel tarımla artı değer yaratabilirsek fırsata çevirebiliriz. Girişimcilerin, KOBİ’lerin, sanayicilerin bunu faaliyete geçirmesi ve fırsatı değerlendirmesi gerekir” şeklinde konuştu.