Ekonomik Gözlem Grubu'nun hazırladığı sunumu gerçekleştiren ESİAD Yönetim Kurulu Üyesi Muhittin Bilget ise Türkiye ekonomisini 2002 ve 2017 yılları arasındaki farklılıklarla değerlendirdi.
ESİAD Ekonomik Gözlem Grubu'nun hazırladığı '2018 Yılında Türkiye Ekonomisi: Beklentiler ve Öneriler' sunumunu dernek binasında düzenlenen toplantıyla gerçekleştirdi. Toplantıda konuşan ESİAD Yönetim Kurulu Başkanı Fadıl Sivri, kasım ayı enflasyon rakamları ve 3. çeyrek büyüme rakamlarının beklentilerin üzerinde ve olumlu gelişmelere ışık tutacak düzeyde olduğunu söyledi. Başkan Sivri, "Kredi Garanti Fonu gibi piyasaya destek veren araçların devreye girmesi ve kamu yatırımlarıyla dünyada en hızlı büyüyen ekonomilerden biri olduk. Büyümenin niteliği olumlu. Daha önce yatırımdan çok tüketim harcamalarına ağırlık verildiğini, kamu yatırımlarının payının çok olduğunu, özel sektörün üretime yönelik desteklenmesi gerektiğini söylemiştik. Bu yönde rakamların yükseldiğini görüyoruz. Bu da bize hangi yöne gitmemiz gerektiğini gösteriyor. Bildiğiniz gibi piyasa bazı yavaşlamalar yaşıyor. Bunun geçici mi yoksa yapısal önlemlerle önünün alınabilir olup olmadığını konuşacağız" dedi.
'PEK ÇOK FARKLI ALANA YATIRIM YAPMAK GEREK'
2018 yılında cari açık oranını düşürücü önlemlerin kısa vadede hayata geçirilmesi gerektiğini söyleyen Sivri, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Cari açığa doğrudan etki edecek, elektronik, petrokimya, ilaç ve makineler alanında yapısal desteklere, hızlı, seçim ekonomisinde pusulamızı kaybetmeden, doğrudan yatırımları tetikleyecek önlemlere ihtiyacımız var. Büyük yatırımlar, büyük alan ve stratejik planlama gerektiriyor. Kümelenme altyapısını geliştirmeye ihtiyacımız var. Her zaman bölgesel teşvikler tam olarak yeterli olmuyor. Sektörel ve stratejik teşviklerin, arazi ve arsa üretimi konusunda, yatırım alanları konusunda bürokrasi tarafında hazır hale getirilmesi de gerekiyor. Küresel rekabette yer bulmaya devam edebilmemiz, düşük maliyetli seri üretimin yanında katma değerli ürün üretmek de önemli. Geleceğin ekonomisi denilen pek çok farklı alana yatırım yapmak gerek. Geçmişte yapılan bazı doğru uygulamaların tekrar gündeme getirilmesine ihtiyaç var."
'BÜYÜME İYİ ANCAK TARIMIN KATKISI AZALIYOR'
ESİAD Yönetim Kurulu Üyesi Muhittin Bilget ise 2002 ve 2017 yılları arasındaki büyüme oranlarını karşılaştırdı. 15 yılda ortalama yüzde 5.8 büyüme yaşandığını belirten Bilget, "2016 yılında 3. çeyrekte büyüme -0,8 iken bu yıl 11,7 büyüme var. Bunda 15 Temmuz'un da etkisi var. Bütün alanlarda büyüme iyi, ancak tarımın ülke ekonomisindeki payı istikrarlı şekilde düşüyor. Bir taraftan iyi olarak değerlendirilebilir bir taraftan da sakınılması gerekir" dedi.
Sektörlerin 2002 ve 2017 yıllarındaki büyüme oranlarını karşılaştıran Bilget, "Tarım yüzde 9,7'den yüzde 6,6'ya, sanayi yüzde 17,7'den yüzde 20'ye, inşaat yüzde 4,3'ten yüzde 7,7'ye, hizmetler yüzde 69,6'dan yüzde 66,1'e geldi. İnşaatın büyüme payının nedeni, inşaatın kayıt altına girmesi. Hizmetler 3 puan kaybederken bunu sanayi almış. İnşaat 2 puan kazanmış, tarım kaybetmiş. Fark edilen bir şey var; tarım geriye gidiyor. İnşaat malzemeleri ise ithalata karşı ihracat fazlası veren tek sektör. Elmayla armutu karıştırmamamız gerek" diye konuştu.
'OECD'DE İYİ OLMADIĞIMIZ ALAN VERGİLER'
Bütçe açığının 2001 krizinden sonra 2004 yılında iyileşmeye gittiğini hatırlatan Bilget, "2009'da dünya krizinin yaşandığı alanda yine düşüşte ancak Maastricht kriteri yüzde 3. 2017'de yüzde 2, 2018 yılında beklenti yüzde 3'e yakın. Biraz tedirgin etmeye başlıyor. Bütçe gelirleri içerisinde vergi gelirinin payı artıyor. Bütçeleri vergi ile finanse etmek gerekir ve bu alanda iyileşme var. OECD'de ise iyi olmadığımız alan, dolaylı vergiler ve dolaysız vergiler arasındaki oran. Dolaysız verginin yüksek, dolaylı verginin düşük olması gerekir. Bizde oran tam tersi" dedi.
'2002'DE KENDİ PARAMIZLA YAŞIYORMUŞUZ'
İşsizlik oranına da değinen Bilget, "İşsizlik oranı çok değişmedi. 15 sene içinde iş gücüne katılma oranı yüzde 44'ten 54'e geldi. Her yıl 1- 1.5 milyon insan iş gücüne katılıyor. Genç nüfus ve nüfus artışının doğal sonucu. İstikrarlı büyürsek tek haneye gelir. Yoksa geçici olur. Bu ülkenin gerçeği. Geniş tanımlı işsizlik oranı var. İşsizlik 10,6 geniş tanımlı olan ise 18,2. Geniş tanımlı işsizler iş bulmaktan umudunu kesmiş olanlar. Enflasyon 2003'ten sonra takip edildiğinde en yüksek oran tahminimiz yüzde 12 olacağı. 2003 yılında TÜFE 18,4, ÜFE 13,9 iken, 2017'de TÜFE 12, ÜFE'nin ise 15 olarak tamamlanması tahmin ediliyor. 2017 yılı cari açığı ise GSYİH'nin yüzde 5'ine yaklaştı. Bir ülke yüzde 20 oranında tasarruf etmeli. 2002 yılında tasarruf oranı 18,6, 2017'de ise 14,6. Biz 2002 yılında kendi paramızla yaşıyormuşuz." (DHA)