Türkiye'nin en eski turizm noktalarından biri olan Efes, 8500 senelik geçmişiyle her yıl farklı coğrafyalardan 2,5 milyon turiste ev sahipliği yapıyor.
İnsanlığın ortak mirası olduğu 2015 yılında tescillenerek UNESCO Dünya Miras Listesi'ne giren Efes, ziyaretçilerine, milattan önce 6500 yılından bu yana biriktirdiği kültürel mirası sunuyor.
Efes'in miras alanı, sadece "Efes" adını taşıyan ve bugünkü yerine milattan önce 3. yüzyılda kurulan antik kenti kapsamıyor. Dört bileşenden oluşan bu alanda Efes Antik Kenti'nin yanı sıra Çukuriçi Höyük, Ayasuluk Tepesi ve Meryem Ana Evi bulunuyor.
Bölgedeki ilk yerleşimin izlerinin rastlandığı Çukuriçi Höyük'ün geçmişi, Efes Antik Kenti'nden çok eskiye, 6500 yılına uzanıyor. Höyükte bulunan eserler, bölgedeki yerleşimin hangi döneme rastladığına dair bilgiler veriyor.
Geçmişi milattan önce 3. yüzyıla dayanan Efes Antik Kenti ise Celsus Kütüphanesi, antik tiyatrosu, Hadrian Tapınağı, yamaç evleri gibi yapılarıyla antik dönemin mimarisinin en seçkin örneklerini barındırıyor. Helenistik, Roma ve Bizans dönemini yaşamış, antik şehir yapısı en iyi korunmuş kentlerden Efes, dünya mimari tarihi için de çalışma alanı niteliği taşıyor.
Ayasuluk Tepesi ise Efes'in bugünkü yerine taşınmadan önce kurulduğu yer olarak öne çıkıyor. Ayasuluk'ta hem Hristiyanlığın hem de Türk-İslam döneminin önemli yapıları bulunuyor. 12 havarilerden olan ve "Hazreti İsa'nın en sevdiği, annesini ona emanet edecek kadar yakın gördüğü" değerlendirilen, İncil yazarlarından St. John'un mezarının bulunduğu kilise, Hristiyanlar için hac kilisesi olarak kabul ediliyor. Kilisenin geçmişi 5. yüzyıla kadar uzanıyor.
Tepedeki diğer önemli bir eser olan 1300'lü yıllarda yapılan İsabey Camisi, avlulu cami mimarisinin örneği olarak dikkati çekiyor.
Tanrıça Artemis'e ithaf edilmiş ve milattan önce 550 yıllarında tamamlanan Artemis Tapınağı da bu alanda varlığını koruyor.
UNESCO Dünya Miras Listesi'ndeki Efes'in bileşenlerinden olan Meryem Ana Evi de özellikle Hristiyanlık için kıymetli yapılar arasında gösteriliyor. Farklı tarihlerde papaların ziyaretiyle önemi artan Meryem Ana Evi, Hazreti Meryem'in ömrünün son yıllarını geçirdiği yer olarak değerlendiriliyor.
Türkiye'nin en eski turizm noktalarından
Efes Müzesi Müdürü Cengiz Topal, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Efes'in 8500 yıllık tarihi mirasa sahip olduğunu söyledi.
Bölgenin hem inanç hem de antik kent yapılarına ilişkin çok kıymetli eserlere sahip olduğunu aktaran Topal, alanda ilk kazı çalışmalarının 1863 yılından başladığını, dolayısıyla arkeoloji tarihi açısından da son derece önemli bir örnek oluşturduğunu belirtti.
Topal, Türkiye'deki birçok arkeolojik kazı yönetiminin de buradan örneklenerek başlatıldığını ifade etti.
Kazıların başlamasına yakın tarihlerde kültür turizminin de başladığını vurgulayan Topal, bu nedenle Efes'in Türkiye'nin en eski turizm noktalarından biri olduğunu kaydetti.
Efes'in UNESCO Dünya Miras Listesi'ne alınmadan önce de bu listenin kriterlerine uygun yönetildiğini anlatan Topal, şöyle devam etti:
"2015 yılında prestij listesine dahil oldu. Restorasyon ve kentin kullanımı kriterleri, yönetim planı yapma zorunluluğu gibi kriterler bunlar. Bölgenin ziyaretçi potansiyeli yıllık 2,5 milyon civarında. Ziyaretçilerin farklı yapıları var. Efes'te birkaç saat geçiren de var, 2-3 gün geçiren de. Arkeolojiye duyulan ilgiye göre değişiyor. Buraya dünyanın bütün coğrafyalarından turist geliyor."
"Çok iyi korunmuş"
Fransa'nın Paris kentinde yaşayan ve tatil için Türkiye'yi tercih eden Ouogue Maximiliem (31) ise Efes'e ilk ziyareti olduğunu ifade etti.
Tatil yaptığı Bodrum'dan turla Efes'e geldiğini aktaran Maximiliem, "Burada çok iyi korunmuş bir kalıntı gördüm. Özellikle kütüphane çok dikkati çekti. Efes'e geldiğim için çok mutlu oldum. Ülkemdeki arkadaşlarıma Efes'e gelmelerini önereceğim." diye konuştu.
Ukrayna'dan gelen Eugene Konnik (27) ise Efes'i televizyonda gördüğünü, tarihi niteliğinden etkilenerek görmek istediğini dile getirdi. İlk kez geldiği Efes'i çok beğendiğini kaydeden Konnik, "Her şey güzel, çok zaman önceden kalmış." dedi. (AA)