Panelin açılış konuşmasını yapan Başkan Sengel, 5 Ekim Dünya Öğretmenler Günü’nün önemine dikkat çekerek; “Toplumun mihenk taşı olan öğretmenlerin ve eğitimin sorunları üzerine konuşabileceğimiz bir panel düzenleyeceğimizi ve bu panelin çıktılarından bir rapor hazırlayarak da ilgili kuruluşlarla paylaşacağımızı geçtiğimiz sene 24 Kasım Öğretmenler Günü’nde beyan etmiştim” dedi.
KÖY ENSTİTÜLERİ BİR CUMHURİYET PROJESİDİR
Türkiye’de eğitimin sorunları, öğretmenlik mesleğinin dönüşümü ve Köy Enstitülerinin konuşulduğu panele konuşmacı olarak katılan Yeni Kuşak Köy Enstitülüler Derneği Başkanı ve DEÜ Fen Fakültesi Fizik Bölümü Katıhal Fiziği Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Kemal Kocabaş, pandemi ile öğrencilerin birbirleriyle sosyalleşmeden uzaklaştığı, öğretmen öğrenci ilişkisinin ortadan kalktığı bir eğitim sürecinin başladığını belirtti.
Köy Enstitüleri ile ilgili birçok kitaba ve akademik çalışmaya imza atan Prof. Dr. Kemal Kocabaş, Köy Enstitüleri’ni şöyle anlattı: “Köy Enstitüleri eğitimin bir insan hakkı olarak görüldüğü hümanist eğitim kurumlarıdır. Köy Enstitüleri’ne giden yol Mustafa Kemal Atatürk’ün Cumhuriyet devrimidir. Bu okullar yoksul köy çocukları ve kızlar için pozitif ayrımcılığın geçeri olduğu, demokratik eğitim kurumlarıydı. Köy Enstitülerinde yetişen öğretmen adayları pedagojik eğitimin yanı sıra bir köyü, o köyde yaşayan insanları kalkındırabilecek becerilerde donatıldıkları bir eğitim sürecinden geçiyorlardı”
SON YİRMİ YILDA EĞİTİM SİSTEMİ DÖNÜŞTÜ
Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ahmet Yıldız panelde yaptığı konuşmada; günümüzde öğretmenlik mesleğinin geçirdiği dönüşümü şu şekilde anlattı; "Öğretmenlik topluma en fazla dokunan, özerk mesleklerden biriydi. Ancak bugün öğretmen belirli bir sürede belirli bir müfredatı işleyen, sınav bilgisinin aktarıcısı kişi konumuna geldi. Bu yüzden öğretmenler mesleki saygınlıklarını yitirdiklerini düşünüyorlar. Bunda eğitimle ilgili meselelerin doğrudan politik meseleler haline gelmesi de oldukça etkili. Son yirmi yıldır yaşanan dönüşümde eğitimde kader, şükür ve itaat pedagojisine dayanan bir
sistem oluştu. Cumhuriyetin ilk yıllarında eğitim toplumsal bütünleşmeyi sağlardı. Bugün eğitim yoluyla toplumsal ayrışma sağlanıyor” dedi. Yerel yönetimler ve eğitim ilişkisine de değinen Yıldız; “Yerel yönetimler sosyal belediyecilik kavramı içerisinde 1990’lı yıllardan bu yana eğitimle ilgilenmeye başladı. Yerel yönetimlerin eğitimle ilgilenirken toplumun dezavantajlı kesimlerine ulaşarak, eğitim ihtiyaçlarını saptaması gerekiyor” diye konuştu.
BAŞKAN SENGEL: CUMHURİYETİN FABRİKA AYARLARINA DÖNMELİYİZ
Yerel yönetimler ve eğitimin ilişkisi ile ilgili olarak da konuşan Başkan Sengel ise; Köy Akademileri ile başlamış olan Toprak Okulu ile devam edecek sürece değinerek; “ Bizim Köy Akademileri projemiz var. Köylerde yaşayan çocuklarımızın yanına giderek, oldukları yerde eğitim alsınlar diye drama eğitimi, müzik eğitimi, İngilizce eğitimi veriyoruz. Bunun bir adım sonrası da kadınlarımızın istekleri doğrultusunda başka bir formatta devam edecek. Bir de Toprak Okulumuz var. Bizim şiarımız hem okul öncesi çocukları toprakla tanıştırarak, toprak ananın ne demek olduğunu, üretimin ne kadar kıymetli olduğunu ve çiftçilerimize sertifikasyon programlarıyla doğru eğitim ve temiz adil gıdaya ulaşabilmek için ne yapmak gerektiğini anlatmaktır. Daha da önemlisi bunları uygulamalı olarak yapmaktır. Köy akademilerimizle Toprak Okulu’nu bir araya getireceğiz. Aslında biz Türkiye Cumhuriyeti’nin fabrika ayarlarına geri dönmesinden yanayız” diye konuştu.