CHP’de delege seçimlerinin başlamasından sonra ilçelerde her geçen gün tansiyon yükseliyor. Birçok ilçede partililer arasında tartışmalar zaman zaman yumruklaşmaya varacak kadar ileri gidiyor… Ancak bugün Çiğli’de yaşanan olay siyasetçi –medya ilişkisinin geldiği noktayı özetliyor.
Basın meslek ilkeleri gereği basın mensubunun tarafsız ve her kesimle aynı mesafede olması gerekirken, Çiğli Cumhuriyet Mahallesi delege seçimlerinde bir garip kavga gündem oldu.
Partili gazeteci olduğunu iddia eden Ürgen Tepe, CHP Çiğli İlçe Başkan Yardımcısı Dursun Ali Kazar’ın kendisini darp ettiğini ileri sürdü.
Havuz gazetecisini, yandaş gazeteciyi, iliştirilmiş gazeteciyi görmüştük, böylece ilk kez kendini ifşa eden partili gazeteciyi de görmüş olduk.
Bu sabah Çiğli’de İlçe Başkan Yardımcısı Dursun Ali Kazar ile bir gazeteci arasında yaşanan kavgayı gazeteci-siyasetçi kavgası mı olarak görmek lazım, yoksa iki partili arsında yaşanan bir tartışma olarak mı görmek lazım. Bu yaşanan darp olayında kınamayı basın meslek kuruluşları mı yapmalı, yoksa siyasiler mi kınamalı…
GENEL YAYIN YÖNETMENİ OLARAK GÖREV YAPTIĞI İNTERNET SİTESİNDEN BÖYLE DUYURDU
CHP İzmir’de delege seçimlerinde tansiyonun en yüksek olduğu ilçelerin başında gelen Çiğli’de bugün Cumhuriyet Mahallesi’nde darp edildiğini iddia eden Ürgen Tepe Genel Yayın Yönetmeni olarak görev yaptığı internet sitesinde yaşanan olayı “CHP Çiğli İlçe Başkan Yardımcısı Dursun Ali Kazar, CHP üyesi Ayhan Korkmaz ve avaneleri karşı listeyi destekleyen partili Gazeteci, Genel Yayın Yönetmenimiz Ürgen Tepe'yi darp ettiler.” diyerek duyurdu.
KAZAR YAŞANANLARA TEPKİ GÖSTERDİ
Hakkında darp ettiği iddiasında bulunulan İlçe Başkan Yardımcısı Dursun Ali Kazar yaşananlara tepki gösterdi. Kazar, bu arkadaş delege seçimlerinde karşı listeye açık destek veriyor. Ondan sonra kalkıp ben 'gazeteciyim' diyor. Önce şuna karar versin Gazeteci mi, Siyasetçi mi'
BANA TEKME ATTI
Gazeteci olduğunu söyleyen arkadaş sabah saat 8.30’da sandıkların açılması talebinde bulundu. Bende bunun üzerine “İlçenin aldığı bir karar var. Bu nedenle saat 09.00’ı beklememiz lazım.” dedim. Daha sonra bu sözde gazeteci arkadaş, “Bunlar sanki hükümeti yönetiyorlar. Sanki Yüksek Seçim Kurulu'nun kararı” diye orada bulunanları tahrik etti. Bu sözler üzerine “Partimizin tüzüğü ortada bende olsam saat 09.00’u beklerim” dedim. Bir arkadaşımla konuştuğum esnada yanıma gelerek "bana terbiyesizlik yapıyorsun” diyerek tekme attı. Olay bundan sonra çıktı.
“BİR GAZETECİ PROVOKATÖRLÜK YAPAMAZ”
Arkadaş kendine ait internet sitesinden “Partili Gazeteci" diye yazmış, bırakın partili gazeteciyi taraflı gazeteci olmaz. Ama bu arkadaş taraflı gazetecilik yapıyor. Taraflı olacaksan, gelip bizim karşımızdaki listeye destek vereceksen, o zaman buraya gelip ‘provokatörlük’ yapamaz. Ben buna izin vermem. Bir gazeteci ‘provokatörlük’ yapamaz. Olaylara objektif bakmak zorunda. Basın etik değerlerine sahip çıkmalı” diyerek yaşananlara tepki gösterdi.