Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Uluslararası Adana Lezzet Festivali’nin açılışını yaptıktan sonra AKP Adana İl Danışma Toplantısı’na katıldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasında şunları söyledi:
* Siz nasıl bizi yalnız bırakmıyorsanız, biz de gece- gündüz sizin için çalışıyoruz. Adana kalkınsın, Adana büyüsün diye mücadele ediyoruz. Son 19 yılda Adana’ya 50 milyar liralık yatırım yaptık. Bugün de Adana’ya birçok yatırımı devreye almanın mutluluğunu yaşıyoruz.
* Bugün, Ceyhan Polipropilen Üretim Tesisi’nin temelini attık. Türkiye’nin Polipropilen ihtiyacının 5’te 1’ini karşılayacak. Bu tesis sanayimizi dışa bağımlılıktan büyük ölçüde kurtaracak. CHP’nin başını çektiği sermaye ırkçısı ve yatırım düşmanı odaklara rağmen uluslararası yatırımcılar Türkiye’ye güveniyor, Türkiye’nin potansiyeline ve parlak geleceğine inanmayı sürdürüyor.
* Küresel sermayenin ülkemize yönelik ilgisi ve yatırım iştahı salgın şartlarına rağmen hamdolsun günden güne artıyor. Küresel düzeyde yatırımların yüzde 35 azaldığı, birçok ülkenin ekonomide kontak kapattığı bir dönemde biz de yatırımlar hiç hız kesmiyor.
* Uluslararası piyasadaki sıkıntılı atmosfere rağmen ihracatta yıllık 212 milyar doların üzerine çıkmayı başardık. Bay Kemal, kıskanma, çalış senin de olur. Turizmde de farklı bir ivme yakalayarak geçen seneki kayıplarımızın önemli bir bölümünü telafi ettik, ediyoruz.
* Uluslararası yatırımcılar gibi ülkemizdeki özel sektör firmalarının da sanayi ve üretim yatırımları artarak devam ediyor.
“MUHALEFET KENDİSİNİ GÜNCELLEMEYİ BAŞARAMADI”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
* Kefenimizi giyerek çıktığımız yolda 20 yıldır başımız dik yürüyoruz. Türkiye’nin geleceğine dair hayallerimiz, umutlarımız var. Gençlerimize umut aşılayan yegane parti AK Parti’dir. Kuruluşumuzdan itibaren milletimize dürüst olduk.
* Kürsülerde milletimize verdiğimiz sözleri unutanlardan olmadık. Meydanlarda ne söylemişsek, sözlerimizi yerine getirmeye çalıştık. Kimseye iftira atmadık. Muhalefet çamur siyasetiyle milleti ve gündemi meşgul ederken biz hep yaptıklarımızdan ve yapacaklarımızdan bahsettik.
* AK Parti ve Cumhur İttifakı olarak bu başarılardan gurur duyuyoruz. Ancak 20 yılın muhasebesini yaptığımızda bir konuda başarısız kaldığımızı görüyoruz. Tüm çabalarımıza tüm emeklerimize rağmen ülkemizdeki bu büyük dönüşümden muhalefetin de nasiplenmesini sağlayamadık.
* Dünyada taşlar yerinden oynarken, Türkiye’de statüko değişirken ne yazık ki muhalefet kendini güncellemeyi başaramadı. Türk siyaseti yeni bir yöne evrilmişken CHP’nin başını çektiği muhalefet hala ideoloji, kimlikler ve korkular üzerinden siyaset yapmayı tercih etti.
* Muhalefet eski Türkiye’nin kötü alışkanlıklarından, eski Türkiye’de siyaset yapmanın konforundan bir türlü kendisini kurtaramadı. Muhalefetin nasıl derin bir bunalım yaşadığını salgın döneminde bir kez daha gördük.
* Son bir asrın en büyük sağlık krizi karşısında ilk günden itibaren muhalefet partileri akla, bilime, gerçeğe uygun hiçbir politika geliştiremediler.
* Türkiye’nin bu salgın sürecini çok daha başarılı yönetmesini sağlayacak tek bir teklif dahi getirmediler. Tam tersine öyle konularla gündeme geldiler ki hem kendilerini hem de temsil ettikleri insanları gülünç duruma düşürdüler.
“SAHRA HASTANESİ, DÖNEMİN EN TRAJİK HADİSESİ”
Konuşmasında CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nu da eleştiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu ifadeleri kullandı:
* Ülkemizin açık ara en fazla gaf yapan, en çok pot kıran siyasetçisi olan Kılıçdaroğlu, burada da zirveyi kimseye bırakmadı. Şehir hastanelerimize alternatif olarak sunduğu Adana Sahra Hastanesi projesi hiç şüphesiz bu dönemin en trajik hadiselerinden biridir.
* Böyle bir hastane var mı Adana’da? Bu nasıl bir yalandır yahu. Biz diyorlar, şöyle hastane yaptık. Önünü arkasını araştırmadan televizyon ekranlarında söylediği her söz gibi bu da Kılıçdaroğlu’nun ayağına dolandı. Milletimize Sahra Hastanesi diye pazarladığı yerin bir yatak bir de tabeladan ibaret koca bir hangar olduğu ortaya çıktı.
* Peki bu skandal karşısında CHP Genel Başkanı, Adana’dan ve Adanalı kardeşlerimizden özür diledi mi? Elbette hayır. CHP Genel Başkanı millet canının derdindeyken tamamen hayal mahsulü projeler üzerinden umut tacirliği yaptığı için utandı mı? Tabii ki hayır.
* Nasıl daha önce gaflarında ve skandallarında hiç yüzü kızarmadıysa bunda da utanmadı hicap duymadı. Hiçbir şey olmamış gibi yalan ve iftira furyasına yenilerini eklemeye devam etti.
* Oysa Kılıçdaroğlu’nun israf dediği boş yatırım diyerek kötülediği şehir hastanelerimiz salgın sürecinde milletimizin şifa kapısı oldu.
* Muhalefetin engellemek için gece-gündüz uğraştığı bu sağlık yatırımları tüm dünyada salgınla mücadelede örnek gösterilen kurumlara dönüştü.
“ÜYE SAYISINDA TARİHİMİZİN EN YÜKSEK RAKAMINA ULAŞTIK”
11.5 milyona yaklaşarak tarihin en yüksek rakamlarına ulaştıklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle tamamladı:
* Gençler ülkemizin son 20 yılına damga vuran bir parti olarak 2023 vizyonlarını da yine biz hayata geçireceğiz. Ana kademe, kadın kollarımız, gençlik kollarımız… Üye sayımız kaç oldu biliyor musunuz? 11,5 milyona yaklaşarak, tarihimizin en yüksek rakamına ulaştık.
* Diğer tüm partileri toplayın böyle bir üye kaydı yok. Onlar nal topluyor. Adana teşkilatımız son 1 ayda 17 bin yeni üye kaydederek ülkemize örnek olmuştur. Adana teşkilatımıza güveniyor, Adana’nın bizi mahcup etmeyeceğini çok iyi biliyorum.
YÜZ YÜZE EĞİTİM AÇIKLAMASI
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Adana’daki Çukurova Üniversitesi’nde yapımı tamamlanan tesislerin açılış programında açıklamalarda bulundu. Erdoğan, corona virüsü salgınıyla birlikte köklü değişikliklere gittiklerini kaydederek, “Tüm dünyayla birlikte ülkemizi de etkileyen corona virüsü salgınıyla birlikte hayatımızın birçok alanında sıkıntılar yaşadık. Eğitimden turizme beşeri ilişkilerimizden sosyal yaşamımıza kadar salgın gerçeğini dikkate alarak, köklü değişikliklere gittik. Salgının en yoğun yaşandığı dönemde insanımızın hayatını tehlikeye atmamak adına biz de diğer ülkeler gibi uzaktan eğitim modeline geçtik” dedi.
Bu süreçte hem lise, ortaokul ve ilkokul seviyesinde hem de üniversite düzeyinde eğitimin kesintiye uğramaması için her türlü çabayı gösterdiklerini söyleyen Erdoğan “Uzaktan veya hibrit eğitimin yüz yüze eğitimin yerini tutmayacağını hepimiz biliyoruz. Bunun için aşılamada elde ettiğimiz mesafeyle hastalıkla mücadelede kazandığımız tecrübeler ışığında hamdolsun bu sene yüz yüze eğitimi tekrar başlattık. Son 1 aydır Milli Eğitim Bakanlığımıza bağlı okullarda ciddi bir sıkıntı yaşamadan eğitim öğretim faaliyetleri başarıyla sürüyor. İnşallah benzer bir başarıyı üniversitelerimizde yakalayacağımıza inanıyorum. Amacımız şartları sonuna kadar zorlayarak her seviyede yüz yüze eğitimi devam ettirmektir” diye konuştu.
“ÜLKEMİZ BU SÜREÇTEN GÜÇLENEREK ÇIKACAK”
Corona virüsü salgının getirdiği sıkıntıları da değerlendiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu:
* Hayat normal ritmine döndükçe salgının kimi alanlarda yol açtığı tahribata da şahit oluyoruz. İngiltere’deki benzin istasyonları ve marketlerden yansıyan manzaralar, salgının tedarik zincirlerinde yol açtığı kırılmanın örneklerinden biridir. Aynı durum Amerika’da geçerli. Aynı durum Fransa’da geçerli.
* Aynı şekilde küresel ekonomide, gıda ve emtia fiyatlarında yaşanan fahiş artışlar da salgına bağlı ortaya çıkan sorunlardan bazılarıdır. Nasıl sel gider izi kalırsa salgının açtığı yaralar da zaman geçtikçe görülmeye başlayacaktır.
* Biz hazırlıklarımızı ve planlarımızı bu gerçeğe göre yapıyoruz. Türkiye tıpkı salgın döneminde olduğu gibi corona sonrası dönemde de başarıyla yönetecek kapasiteye altyapıya, yönetim becerisine, siyasi iradeye sahiptir. Ülkemiz inşallah bu süreçten güçlenerek çıkacaktır.
“BAŞVURAN ÖĞRENCİLERİMİZİN NEREDEYSE TAMAMININ TALEBİNİ KARŞILADIK”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasında şunları kaydetti:
* Bizim tek üzüntümüz hayatın doğal akışı içinde yaşanan hadiselerin abartılması marjinal çevrelerce çarptırılması, mecrasından çıkartılarak istismar aracı haline dönüştürülmesidir. Bu istismar siyasetini son günlerde yurt meselesinde bir kez daha gördük.
* Geçtiğimiz yılın ve bu yılın başvurularının üst üste binmesiyle oluşan geçici yoğunluk, kadrolu militanlar tarafından istismar edildi. Öğrencilikle hiçbir alakası olmayan bu kişiler, parklarda ve sokaklarda poz vererek devletimizin bu alandaki yatırımlarını gölgelemeye çalıştı. Oysa Türkiye, yüksek öğretim alanında dünyanın öğrencilerine en yüksek kapasitede ve en yüksek kalitede barınma imkanı sağlayan ülkesidir.
* Örneğin Türkiye’de 730 bin kamu ve 300 bin özel sektörüyle toplamda 1 milyonun üzerinde yurt kapasitesi varken, aynı rakam İngiltere’de 500 bin, Fransa’da 365 bin, Almanya’da 290 bin, İspanya’da 91 bindir. Halen süren yatırımlarla birkaç yıl içinde bu rakamı 110 bin kapasite daha ilave edeceğiz.
* Sadece yatak kapasitesini arttırmakla kalmadık, yurtlarımızın donanımını da otel konforuna yükselttik. Önceden 30-40 kişilik koğuşlarda kalan öğrencilerimiz tıpkı bugün hizmete açtığımız yurtlar gibi artık 3-4 kişilik içinde yatağı dolabı, çalışma masası, banyosu, tuvaleti, interneti olan otel standardında odalara kavuştu. Aldığımız tedbirler sayesinde pek çok şehrimizde yurtta kalmak için başvuran öğrencilerimizin neredeyse tamamının talebini karşıladık.
“GENÇLERİMİZİ EĞİTİM HAYATI BOYUNCA DESTEKLEMEYE DEVAM EDECEĞİZ”
Erdoğan, konuşmasında şunları belirtti:
* Gençlerimize sadece yurtlarımızda barınma imkanı sağlamakla kalmıyor, aylık 570 lira da beslenme yardımı yapıyoruz. Bu yardımdan yurtlarımızda kalan tüm öğrencilerimizi yararlandırabiliyoruz, aynı şekilde yaklaşık 1,5 milyon öğrencimizi lisansta 650 lira yüksek lisansta 1300 lira, doktora da 1950 liralık kredi veya burs ödemesiyle destekliyoruz. Böylece hiçbir evladımızın maddi imkansızlık sebebiyle eğitimden geri kalmasına izin vermiyoruz.
* Geçmişte yüksek öğretim hayatımızın en önemli tartışma konusunu oluşturan harçları da yine biz kaldırdık. İnşallah bundan sonra da gençlerimizin yanında olmaya eğitim hayatları boyunca onları desteklemeye devam edeceğiz. Bir başka önemli başarımız da üniversite kapasitelerinde yaptığımız artıştır. Üniversite sayımızı 26’dan 207’ye çıkartırken üniversitelerdeki akademisyen sayısını 70 binden 180 binin üzerine, öğrenci sayısını 1,6 milyondan 8,5 milyona yükselttik. Türkiye artık kendi öğrencileri yanında, 230 bin uluslararası öğrenciye de ev sahipliği yapan bir konuma gelmiştir.
* Gençlerimizin okullaşma oranını yüzde 15’ten yüzde 44’e yükselterek gösterdiğimiz başarı ülkemizin insan gücü kalitesini de artırmıştır. Artık üniversitelerimizde kapasite sorunu kalmadığı için tüm gücümüzü ve imkanlarımızı kalitenin yükseltilmesine vereceğimiz bir döneme girdik.
* Yükseköğretim kurumlarımızı her alanda olduğu gibi eğitimin tüm kademelerinde kalitenin yükseltilmesi hususunda öncülük yapacaklarına inanıyorum. Bilhassa mesleki eğitimde bu dönüşümü hızlı ve etkin şekilde yaparak sonuçlandırmamız gerekiyor. DHA