Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasında, "Bin yıldır kanlarımızla sulayarak, vatan toprağımız bu topraklarda hür bir şekilde yaşayabilmemiz, bayrağımızı dalgalandırabilmemiz, ezanımızı semalarımızda yankılatabilmemiz için hayatlarını feda eden tüm şehitlerimizi rahmetle yad ediyorum. Terörle mücadelede 40 yıla yakın süredir verdiğimiz binlerce şehidimize, Suriye'de yenileri ekleniyor. Son olarak İdlib'de rejimin saldırısında hayatını kaybeden 36 askerimizin aralarında olduğu nice canlarımızı toprağa verdik. Şehitlerimizin makamları ali, şehadetleri mübarek olsun" ifadelerini kullandı.
Bin yıldır olduğu gibi bugün de hiçbir şehidin, gazinin tek damla kanının boşa gitmediğini belirten Erdoğan, "Bu mücadeleyi hedeflediğimiz şekilde başarıyla sonuçlandırdığımızda, Allah'ın izniyle büyük ve güçlü Türkiye'nin inşası yolunda tarihi adımlar atmış olacağız" diye konuştu.
Bu tablonun anlamını kavrayabilmek için önce "Vatan, millet, gaza, şehadet nedir, şehit kimdir" gibi soruların cevaplarını bilmek gerektiğini kaydeden Erdoğan, bu cevapları öğrenmenin yolunun sıradan eğitimden, kariyerden geçmediğinin altını çizdi.
Erdoğan, bu soruların cevaplarına ancak yürekte ülke ve millet sevgisi varsa, kalp şehadet özlemiyle yanıyorsa, zihin pak ve berraksa, vücudun her zerresinde hissederek ulaşılabileceğini dile getirdi.
"ÖNCE DÖNÜP KENDİ İNANCINI, İMANINI BİR SORGULASIN"
Kur'an-ı Kerim'de şehit kavramının 56 kez tekrarlandığına dikkati çeken Erdoğan, bu ayetlerden üçünde ise doğrudan doğruya Allah yolunda canını feda edenleri tanımlamak üzere "şüheda" ifadesine yer verildiğini anlattı.
Şehitlikle ilgili en önemli müjdenin Bakara Suresi'nin 154. ayeti olduğunu belirten Erdoğan, "Allah yolunda öldürülenler için 'ölüler' demeyin. Zira, onlar diridirler, fakat siz farkında değilsiniz" emri ilahisinin manasını kavrayabilmek için önce sağlam bir imana ihtiyaç olduğunu vurguladı.
Hadislerde şehidin bütün günahlarının affedileceği, kabir azabı çekmeyeceği, cennetteki makamını göreceği, cennete ilk girenlerden olacağı gibi müjdelerine rastlandığını aktaran Erdoğan, şunları kaydetti:
"Bu tablo bize ülkemizin ve milletimizin bağımsızlığı, onuru, güvenliği için mücadele ederken can veren herkesin, özellikle cephede son nefesini veren askerlerimizin şehit olduğunu hiçbir şüpheye yer bırakmayacak şekilde gösteriyor. Ebediyete uğurladığımız askerlerimizin, polisimizin, jandarmamızın, güvenlik korucularımızın şüheda makamına yükseldikleri konusunda kuşkusu olan önce dönüp kendi inancını, imanını bir sorgulasın. Şehitler tepesi boş kalmayacak sözünü anlamak için imanın yanında bağrından çıktığınız toplumun kültürünü bilmeniz gerekir. Merhum Arif Nihat Asya'nın o şiirini okuyup da hala ısrarla 'Şehitler tepesi boş kalacak' diyen kişi bu ülkeyi düşmana teslim etme, milletimizin boynuna esaret zincirini geçirme peşinde demektir."
Erdoğan, "15 Temmuz'da milletimiz sokaklarda şehit olurken mücadeleden kaçan, tankların arasından sıyrılıp belediye başkanının konutunda veya bir başka evde kahvesini yudumlayanlardan şehadet yolunda gitmek gibi bir şey olmaz" diye konuştu.
"Türkiye'nin Suriye'de ne işi var'" diyenlerin Rusya, ABD, İran ve Avrupa ülkelerine asla böyle bir soru yöneltmediklerine işaret eden Erdoğan, "Çünkü, bunların gözünde ülkemizin yürüttüğü mücadelenin zerre kadar kıymeti yoktur. Tek dertleri buradan bir siyasi çıkar elde edebilmek, emperyalistlere şirin gözüküp kendilerine yol verilmesini sağlayabilmektir" ifadesini kullandı.
Suriye tartışmasının, Türkiye'deki beşinci kol faaliyetlerinin nerelere kadar uzandığının en somut göstergesi olduğunu vurgulayan Erdoğan, şunları söyledi:
"Bunlara en güzel cevabı aslında şehitlerimiz, gazilerimiz, şehit yakınlarımız ve milletimiz veriyor. Bir şehidimiz, 'Sizden ricam sakın Suriye'de ne işimiz var diyenlerden olmayın. Gittim, gördüm tam da olmamız gereken yerdeyiz' mesajını verirken, karşımızdaki zihniyetin sefaletini tasvir ediyordu. Bir şehidimizin babası, 'Soğan, patates dediler, ekonomimize saldırdılar. Biz o soğanı, patatesi yemeden yaşarız ama vatansız yaşayamayız' diyordu. İdlib şehitlerimizden birinin ağabeyi cenaze merasiminde, 'Canımız feda olsun. Yeter ki vatan, millet sağ olsun, ezanımız dinmesin, bayrağımız inmesin, başka bir derdimiz yok bizim' diyerek, metanet gösteriyordu.
Bölgede görev yapan bir kahramanımız devre arkadaşına, 'Sen demiyor muydun köpek gibi yaşamaktansa aslan gibi ölmek evladır diye. Bu iş şu aşamada bitirilmezse oyun büyük. Sana vasiyetimdir, olur da görüşmemiz mahşere kalırsa bizi bahane edip kaos çıkarmaya çalışan o conconları cenazeme sokarsan hakkımı helal etmem' mesajını gönderiyor. Sokakta kendisine mikrofon uzatılan bir teyzemiz, 'Yılan gelmiş, düşman gelmiş bağrımıza, girmiş, evimizin içerisine. Biz Suriye'ye gitmezsek Türkiye'yi taksim ettiler' diye sözde aydınlarımızın gösteremediği feraseti ortaya koyuyordu. Bunun gibi daha binlerce, milyonlarca örnek var. Ben, inanarak, atalarımızdan ilham alarak şehitler tepesi boş kalmayacak dedim, diyorum, diyeceğim."
"ÜLKEMİZE VE MİLLETİMİZE KİNİNİ KUSUYOR"
Kurtuluş Savaşı'nda verilen mücadele ile Suriye'de 2011 yılından itibaren yaşananlar ve Türkiye'nin yaptığı harekatlar ile şehitlere ilişkin açıklamaların da yer aldığı bir video izleten Erdoğan, "Tabii bunlar onurlu tavırlar fakat 'hayatta hiçbir laftan tiksinmedim şehitler ölmez vatan bölünmezden tiksindiğim kadar' diyenlere bir şey ifade etmiyor. Çünkü, bu zihniyet, 'bugün Suriye'ye savaş açsak banko Esed'i tutarım', 'Türkiye-İran karşı karşıya gelirse İran safında olurum' diyerek karşımıza sürekli terör örgütlerinin tezleriyle çıkarak, yerini yıllar önce zaten belli etmiştir" dedi.
Kimin nerede olduğunun çok dikkatle takip edilmesi gerektiğine işaret eden Erdoğan, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Bay Kemal'in yeri bellidir. Bay Kemal'in yeri ne vatan ne de millettir. Onun yeri Esed'in yanıdır. Bir de onu tavsiye ediyor ya, buyur sen git. Zaten yanında da bay monşerler var, onlarla beraber güzel bir yolculuğu gerçekleştirirsin. CHP Genel Başkanının hezeyanlarına cevap vermek gerçekten ağırıma gidiyor. Eskiden beri süren bu tutuma bir yere kadar 'siyasetin cilvesi' diyerek tahammül etmek mümkündü ama artık mesele doğrudan istiklalimize ve istikbalimize saldırı noktasına gelmiştir. Kendisi bizi tahrik ettiğini sanırken aslında ülkemize ve milletimize olan kinini kusuyor.
Meydanı yalanlara ve iftiralara bırakmamak için sizleri ve tüm milletimi bu kişinin hezeyanlarının eziyetine tekrar maruz bırakmaktan dolayı da üzüntülüyüm. Zaman zaman Kılıçdaroğlu'nun ülkemizin Suriye meselesinden Akdeniz'deki politikalarına kadar hayati çıkarlarının söz konusu olduğu hususlarda söylediği sözleri acaba kimler keyifle dinliyordur diye merak ediyorum. Önümüzdeki fotoğrafa şöyle bir baktığımızda cevap hemen karşımıza çıkıyor. Mesela Esed, Kılıçdaroğlu'nu tarifsiz bir sevinçle takip ediyordur. Mesela darbeci Hafter, Kılıçdaroğlu'nu alkışlayarak dinliyordur. Mesela PKK'sından FETÖ'süne kadar tüm terör örgütleri, Kılıçdaroğlu'nu şükranla izliyordur. Mesela Türkiye'yi köşeye sıkıştırmak için her gün envai çeşit oyunlar sergileyen ABD, Avrupa, Rusya, İran'daki bazı çevreler, Kılıçdaroğlu'nu taktirle takip ediyordur. Bu zatın ağzından ülkemizin ve milletimizin menfaatlerini savunma adına tek kelime çıkmazken, her sözü ve tutumuyla karşımızdakilere destek veriyor."
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun İdlib'de perşembe günü rejimin saldırısında askerlerin şehit olmasına ilişkin "o gece neredeydiniz'" diye sorduğunu anımsatan Erdoğan, sabaha kadar görevinin başında olduğunu ve ertesi gün erken saatlerden itibaren hiç ara vermeden Cumhuriyet tarihinin liderler düzeyindeki en yoğun telefon diplomasisini yürüterek görevine devam ettiğini söyledi.
Erdoğan, "O gece bu ülkenin Meclis Başkanı, Cumhurbaşkanı Yardımcısı, Milli Savunma Bakanı, Dışişleri Bakanı, İçişleri Bakanı, diğer bakanlarımız, MİT Başkanı, Savunma Sanayi Başkanı ve diğer tüm sorumlular görevlerinin başındaydı. O gece Genelkurmay Başkanı, Kara Kuvvetleri Komutanı, Hava Kuvvetleri Komutanı, diğer tüm komutanların hepsi istisnasız görevlerinin başındaydı. O gece erinden en üst komutanına kadar TSK'nın tüm mensupları görevlerinin başındaydı. O gece sağlık kurumlarından güvenlik birimlerimize kadar herkes görevlerinin başındaydı. Kılıçdaroğlu, CHP Genel Merkezinde kahve içip televizyon seyrederken ülkeyi yönetenler, yüreklerindeki acıya rağmen şehitlerimizin kanlarını yerde bırakmamak için canla, başla çalışıyordu" diye konuştu.
Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları şöyle:
''Terörle mücadelede verdiğimiz binlerce şehidimize Suriye'de yenileri ekleniyor. Son olarak İdlib'de rejimin saldırısında hayatını kaybeden 36 askerimizin de aralarında olduğu nice canlarımızı toprağa verdik. Bin yıldır olduğu gibi bugün de hiçbir gazimizin, şehidimizin tek damla kanı boşa gitmiyor.
''ŞEHİTLER TEPESİ BOŞ KALACAK DİYEN KİŞİ BU ÜLKEYİ DÜŞMANA TESLİM ETME PEŞİNDE DEMEKTİR''
Şehitler tepesi boş kalmayacak sözünü anlamak için imanın yanında bağrından çıktığınız toplumun kültürünü bilmeniz gerekir. Arif Nihat Asya'nın o şiirini okuyup da hala ısrarla 'Şehitler tepesi boş kalacak' diyen kişi bu ülkeyi düşmana teslim etme, milletimizin boynuna esaret zincirini geçirme peşinde demektir.
''SAKIN SURİYE'DE NE İŞİMİZ VAR DİYENLERDEN OLMAYIN''
Sakın Suriye'de ne işimiz var diyenlerden olmayın. Bir şehidimizin babası soğan patates dediler biz o soğanı patatesi yemeden yaşarız ama vatansız yaşayamayız diyordu. İdlib şehitlerimizden birinin ağabeyi cenaze merasiminde canımız feda olsun yeter ki vatan millet sağ olsun diyerek metanet gösteriyordu.
''ŞEHİTLER TEPESİ BOŞ KALMAYACAK DEDİM, DİYORUM, DİYECEĞİM''
Sokakta mikrofon uzatılan bir teyzemiz 'Yılan gelmiş biz Suriye'ye gitmezsek Türkiye'yi taksim ettiler' diye aydınlarımızın gösteremediği feraseti ortaya koyuyor. Ben inanarak, atalarımızdan ilham alarak şehitler tepesi boş kalmayacak dedim, diyorum, diyeceğim.
''BAY KEMAL'İN YERİ NE VATANDIR NE MİLLETTİR''
Bu zihniyet Suriye'de savaş açsak banko Esad'ı tutarım diyerek yerini yıllar önce zaten belli etmiştir. (CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu) Bay Kemal'in yeri bellidir yeri ne vatandır ne milletir. CHP Genel Başkanı'nın hezeyanlarına cevap vermek gerçekten ağırıma gidiyor. Kendisi bizi tahrik ettiğini sanarken milletimize olan kinini kusuyor.
''ESED KILIÇDAROĞLU'NU TARİFSİZ BİR SEVİNÇLE TAKİP EDİYORDUR''
Mesele Esed Kılıçdaroğlu'nu tarifsiz bir sevinçle takip ediyordur. Mesela darbeci Hafter Kılıçdaroğlu'nu alkışlayarak dinliyordur. Bu zatın ağzından ülkemizin menfaatlarini savuma adına tek kelime çıkmazken karşımızdakilere destek veriyor.
''O GECE BU ÜLKENİN CUMHURBAŞKANI SABAHA KADAR GÖREVİNİN BAŞINDAYDI''
Bu zat dün de o gece neredeydiniz diye soruyor. O gece bu ülkenin Cumhurbaşkanı sabaha kadar görevinin başındaydı. Ertesi gün erken saatlerden itibaren de hiç ara vermeden liderler düzeyindeki en yoğun telefon diplomasisini yürüterek görevine devam ediyordu. O gece bu ülkenin Meclis Başkanı, Cumhurbaşkanı Yardımcısı, Milli Savunma Bakanı MİT Başkanı ve diğer tüm sorumlular görevlerinin başındaydı. Kılıçdaroğlu CHP Genel Merkezi'nde kahve içerken ülkeyi yönetenler şehitlerimizin kanlarını yerde bırakmamak için çalışıyordu. Benden telefon bekliyormuş. Çok merak ediyorsan arardın gerekli bilgiyi verirdik. Sen ara niye aramıyorsun' Eğer çok merak ediyorsan nasıl ki sayın Bahçeli ile telefon diplomasimizi yürüttük, nasıl ki Meral hanımla bunu görüştük, nasıl ki sayın Karamollaoğlu ile bunları görüştük, sen de arardın sana da gerekli bilgiyi verirdik. Cumhurbaşkanlığı makamı seni arayacak, sana bilgi verecek... Bu, bir defa bu işin protokol anlayışına da sığmaz. Diplomatik görüşmeleri, bunun için bir yerlere gitmeyi kendi turistik seyahatlariyle karıştırana ne söylesek faydasız. Kılıçdaroğlu ve ekibi ülkemizin birliğine kardeşliğine saldırıyor. Bunu da kasıtlı bir şekilde yapıyorlar. Verdiğimiz mücadelede hem sahada zafere yürüyeceğiz hem de bu müstevli destekçilerini milli irade ayakları altında ezerek ülkemizi hedeflerine ulaştıracağız. Vatanın ne demek, sınırlarının neresi olduğunu bilmeyen, anlamayan, hissetmeyen bir adam cehaletten öte, bir ihanetin içine düşmüş demektir.
''2023 YILINDA CUMHURBAŞKANLIĞI SEÇİMİ VAR, YÜREĞİN YETİYORSA, ÇIKARSIN MEYDANA''
Kılıçdaroğlu Esed'in Suriye'de İsrail'in Filistin'de hayata geçrimeye çalıştığı insansızlaştırma politikasına destek veren bir yerde durmakta. Türkiye'nin bu tarihi mücadelesini fitneyle iftirayla lekelemeye çalışan kim olursa olsun, haysiyetsizdir, şerefsizdir, alçaktır, haindir. Kılıçdaroğlu, eğer bu ülkenin yönetiminde sorumluluk almak istiyorsa, kendisine bunun yolunu hemen göstereyim. Bu iş öyle sütre gerisinden saldırarak, birilerini öne sürüp arkadan kıs kıs gülerek olmaz. Malum olduğu üzere 2023 yılında Cumhurbaşkanlığı seçimi var. Yüreğin yetiyorsa, çıkarsın meydana, 'ben ülkeyi yönetmeye talibim' dersin, milletten yetkiyi alabilirsen de söylediklerini yaparsın.
''REJİM 3 BİN 200'ÜN ÜZERİNDE UNSURUNU KAYBETTİ''
Bugüne kadar rejim 3 bin 200'ün üzerinde unsurunu 3 uçağını 8 helikopterini kaybetmiştir. Elbette bizim de kayıplarımız var. Rejim ve onu destekleyenler çocukları kadınları katlederek gerçek yüzlerini sergilemeyi sürdürüyor. Ne ülkemizi terör örgütlerinin, eli kanlı rejimin ve onları destekleyenlerin insafına terk edeceğiz ne de mazlum Suriye halkını kendi başına bırakacağız. Savaşmayı bilmeyen değil, savaşmak istemeyen bir ülke olduğumuzu son operasyonlarımızla herkese bir kez daha ispatladığımıza inanıyorum. Türkiye'yi içine sokulmak istenen bu cendereden muhakkak kurtaracağız. Birlikte Türkiye'yiz ve birlikte güçlüyüz. Futbol sahalarında bile milletimizin ülkesine ordusuna verdiği destek bunun en güzel örneklerinden birisidir.
GÖÇMENLERE KAPILARIN AÇILMASI
36 şehit verdiğimiz saldırı sonrası Avrupa'ya gitmek isteyen mültecilere kapıları açtık. Bu karar uluslararası hukuka uygundur. Bugün mültecilere sınırlarını kapatan onları döverek botlarını batırarak geri göndermeye çalışan her Avrupa ülkesi İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'ni çiğnemektedir. Yunanistan botları şişleyerek batırıyor içindeki yavruları ölüme terk ediyor. Mültecileri ülkesine sokmamak için, denizde boğmaktan kurşunla öldürmeye kadar her türlü yolu deneyen Yunanlı, bir gün bu merhamete kendilerinin de ihtiyacı olabileceğini unutmamalıdır.
(Geçmişte Nazi saldırılarından kaçarak Suriye'ye sığınan Yunanlılara yapılan yardımı gösteren fotoğraf) Bu fotoğrafta yemek ve kıyafet dağıtılan Yunanlı erkek ve kız çocuklardan birisi de belki Miçotakis'in büyükbabası veya büyükannesidir.
''TÜRKİYE'YE BÖYLE BİR DESTEK VERDİNİZ Mİ'''
Yunanistan başta olmak üzere tüm AB ülkelerini, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'ne uygun şekilde, topraklarına gelen mültecilere saygılı davranmaya davet ediyoruz. AB 350+350 milyon avro olmak üzere para yardımı bot silah göndermeye hazırız diyor. 10 yıldır 4 milyon mülteciyi topraklarında barındıran Türkiye'ye böyle bir destek verdiniz m? Bugün bendeler geliyorlar konuşacağız vermediler vermiyorlar ikircikli davranıyorlar.''
CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN SORULARI YANITLADI
Cumhurbaşkanı Erdoğan, partisinin grup toplantısının ardından gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.
"Ziyaret öncesi Rusya'dan Türkiye'ye yeni bir teklif var mı'" sorusuna Erdoğan, "Şu anda teklif filan olmaz. Ziyaretimizi yapalım. Zaten ziyaretten sonra da orada yine bir basın toplantısı muhakkak sayın Putin ile yapacağız. Bunun yanında benimle beraber gelen gazeteci arkadaşlarımız da var. Onlarla da birçok şeyi paylaşacağız. Hiçbir şey gizli kapaklı kalmaz" cevabını verdi.
ABD'nin Suriye Özel Temsilcisi James Jeffrey'nin "Mühimmat vermek istiyoruz" açıklamasına işaret edilerek Türkiye'nin bu yönde bir talebinin olup olmadığı sorusu üzerine Erdoğan, "Ben, Sayın Trump'a bu tür taleplerimizi ilettim" ifadelerini kullandı.
Rusya ziyaretinden beklentisinin sorulması üzerine Erdoğan, "Bölgede süratle ateşkesi sağlayabilmek" dedi.
Erdoğan, sorulması üzerine ABD Başkanı Donald Trump ile bugün bir telefon görüşmesinin olmayacağını bildirdi. (NTV/AA)