Sizlerle zaman zaman dar kapsamlı, zaman zaman geniş kapsamlı toplantılarımız oldu. Bu defa tarihimizin en kritik olaylarından birini yaşadık, 15 Temmuz Darbe Girişimi. Onun ardından ilk fırsatta sizlerle bir araya gelmeyi düşünmüştüm.
Öncelikle bu darbe girişimi sırasında ve sonrasında medyamızın gerek demokrasiden, özgürlüklerden milli iradeden, milletten yana oertaa koyduğu tavır sebebiyle sizlere şahsım ve milletim adına çok teşekkür ediyorum. Benim medya konusundaki düşüncelerim, özellikle de eleştirel yaklaşımım hepinizin malumudur. Fakat bu defa medyamız gazeteleriyle, televizyonlarıyla, internet haber siteleriyle gerçekten sağlam ve kararlı bir duruş sergiledi. Dolayısıyla bu olumlu tavrı takdir etmek, bunu hem bizzat sizlere hem de kamuyouna ifade etmek boynumun borcudur diye düşünüyorum.
Her ne kadar yaşanan acı ve açık olaylara rağmen "ama"lı "fakat"lı konuşan yazan birtakım medya mensupları var idiyse de bunlar bu dönemde azınlıkta kalmıştır. Medya mensuplarımızın kahir ekseriyeti demokratik rüştlerini bu dönemde ispat etmişerdir. Siyasette gözlediğimiz milli ve demokratik ortak zeminle bir araya gelebilme başarısını medyamız da tekrarlamıştır.
İLK TEMAS CNN TÜRK'TE
15 Temmuz gecesi bu ülkeye ve bu millete diz çöktürmek üzere harekete geçenler 16 Temmuz sabahı hedeflerine ulaşma konusundaki kararlılığı katbekat artmış, güçlü birTürkiye ile karşılaşmıştır. Bu sözüm sadece Fetullahçı Terör Örgütü mensuplarına değildir aynı zamanda onların arkasındaki güçleredir, her zaman söylediğim gibi üst akladır.
15 Temmuz gecesi medyayla ilk teması 00.25 civarında CNN Türk Televizyonu ile kurduk. Bulunduğum yerde önce bir basın açıklaması yapayım istedim fakat basın açıklamasının yaptığımda anında televizyonlara giremeyince dedik ki cep telefonlarımızla girelim ve ilk bağlantıyı CNN Türk ile kurduk. Mesajlarımızı verdik. Ardından ATV-Ahaber ortak yayınına girdik. Ardından NTV ve TGRT'ye bağlanarak darbe girişimi karşısındaki duruşumuzu ve millete çağrımızı tekrarladık.
Fazla vaktimiz olmadığı için çocuklar bir taraftan hazırlıkları yapıyorlardı. Bir an önce oradan ayrılarak hemen nereye gideceksek oraya hareket edelim, istedik. Televizyon bağlantılarını kurduktan sonra helikoptere hareket ettik, çocuklarımızla, yakınlarımızla birlikte yola çıktık.
YA İSTANBUL YA ANKARA
4 ayrı noktada uçaklar bizi bekliyordu ve biz helikopterimizle Dalaman'ı tercih ettik, 15 dakika mesafedeydi Dalaman'a geçtik. Dalaman'a ulaştıktan sonra da uçağımızla oradan ilk etapta pilotumuz nereye gideceğimizi bilmiyordu. Ben "ya İstanbul ya Ankara" dedim. "Ama sen iki vilayetimizi ortalama al, ona göre yola çık" dedik.
Biga üzerlerine geldiğimizde kendisine İstanbul'a geçeceğimizi söyledik. Kurduğu irtibatlar sonunda dedi ki; pist karanlık. Öyle deyince, "Karanlık piste inemez misin" dedim. Bana "İnerim ama riske etmek istemiyorum" dedi. Böyle deyince "Sen ne kadar havada kalabilirsin" diye sorunca "3-4 saatlik yakıtım var" dedi. Pistin üzerinde birkaç tur attık. Bunun gerekçesi de oraya bir araç çekmiş olabilirler, tank çekmiş olabilirler. Fakat bizim uçağımız kısa mesafede durabilen, kısa mesafede havalanabilen kabiliyetlere sahip bir uçak.
Bu arada hemen İstanbul Emniyet Müdürümüzle irtibat kurduk. Yapacağımız operasyonla 10-15 dakika içerisinde burayı temizleyeceğiz dedi. Sağolsun hakikaten yaptıkkları operasyon neticesinde 10-15 dakikada kuleyi temizleyip tekrar ele geçirdiler. Ardından pist aydınlatıldı. Biz de bu vesileyle İstanbul'a inme imkanı bulduk.
HALKI ÜRKÜTMEYE ÇALIŞTILAR
İstanbul'a indiğimizde gerek apron gerek terminal on binlerce İstanbullu ile dolmuştu. Konukevi'ne geçtik. Üzerimizde bu arada F16'lar uçuyordu. Öyle zannediyorum ki onlar da bomba yüklü olsaydı oraya bomba bırakırlardı. Herhalde onlar bomba yüklü değildi. Onları henüz neticesini almadım. Ses hızının üzerine çıktığı anda patlama sesi yapıyor. O sesle halkı ürkütmeye çalıştılar. Üzerimizden 2 kez bu şekilde uçtular.
Bizler bu sırada konukevine girdik ama o patlama camları falan patlatıyordu. Ürkütücü... Oradaki kriz masasını oluşturduk ama bu arada Genelkurmay Başkanı rehin olduğu için tabii vekaleten de olsa birini atamamız gerekiyordu. Ben en idealinin kriz masasında olması hasebiyle 1. Ordu Komutanı Ümit Dündar Paşa ile bu işi sürdürelim dedim.
ESKİŞEHİR ÖNCE TALİMATA UYMADI
Bu arada Binali Yıldırım Bey ile irtibatımızı kurduk. Oradan Eskişehir'i yönetmeye başladık. Çünkü Eskişehir Sayın Başbakan'dan aldığı talimatlara bir süre uymadı. İsmini vermeyeceğim ikinci bir isim orada talimatı vermek suretiyle Akıncılar Üssü'ne yönelindi çünkü başka çare yok. Oradan uçuşları bir defa önlemeliydik oraya 12 bomba atıldı. O bombaları atılışıyla Akıncılar Üssü tamamen atıl hale gelmiş oldu. Helikopterler de kalkamaz hale geldi. "Bir bomba da ben yerim" endişesine kapıldılar ve uçuşlar oradan yapılamadı. Bu tabii ciddi bir rahatlama getirdi. Çünkü ağırlıklı olarak Eskişehir ve Akıncılar üzerindeydi. Fakat artık darbeciler bu noktada çökmüştü zaten.
Bir taraftan Genelkurmay Başkanı'nın bırakılması, diğer taraftan diğer komutanların bırakılma süreci ve komutanların bir kısmıyla bırakılınca görüşmelerimiz oldu. Tüm bunlarla birlikte 12 saat içerisinde hamdolsun bu darbe safdışı edildi, püskürtüldü ve süreç kontrolümüz altında gelişmeye başlamış oldu.
REHAVETE KAPILMAYACAĞIZ
Bu işin bittiğine şu anda tabii inanmıyorum. Atacağımız daha adımlar var, rehavete kapılmayacağız. Şehitlerimize özellikle Allah'tan rahmet diliyorum. Yaralılarımıza, gazilerimize şifalar diliyorum. Milletimizin bu darbeye karşı ortaya koyduğu tavır, inanıyorum ki darbeler tarihinde farklı bir yere oturacaktır. Bu millet ecdadından almış olduğu mirası aynen yeni nesille, genciyle yaşlısıyla, kadınıyla erkeğiyle ortaya koymuştur. Burada özellikle kadınlarımızı anmadan edemeyeceğim. Onların şehadete koşması çok çok farklıydı. Bütün bu olaylar bizim geleceğe yönelik umudumuzu artırırken, inşallah darbeler tarihini alt üst edecek, sadece bu milletin değil, dünyadaki halkların inanıyorum ki örnek alacağı bir tavır ortaya koymuştur.
SİNDİREMEZSİNİZ
Uçaklarla, tanklarla, toplarla, helikopterlerle, bu işe inanmış, demokrasiye inanmış, ülkesinin istiklaline inanmış olanları sindiremezsiniz. Çanakkale'deki ruh neyse hamdolsun buradaki ruh da yeniden ayaklanmış kendini oraya bu şekilde koymuştur. Bundan dolayı bizim birliğimizi beraberliğimizi güçlendirmemiz lazım ve yarın içim Cumhurbaşkanlığı olarak bir açık davet sergiledik. Aslında herhangi bir protokol davetiyesi kimseye göndermiş değiliz. Sadece devletin bütün kademelerini, en üstten en alta kadar burada halkıyla bütünleşmeye, halkıyla beraber olmaya davet ettik.
Onun için başta TBMM Başkanımız olmak üzere, Başbakanımız Sayın Yıldırım'a, anamuhalefet partisi Genel Başkanı Sayın Kılıçdaroğlu'na, MHP Genel Başkanı Sayın Bahçeli'ye Cumhurbaşkanlığı olarak yazılı daveti yaptık. İnşallah yarın 17.00 itibariyle Yenikapı'da bir araya geleceğiz. Ama bu buluşmanın bir özelliği de şu olacak aynı anda İstanbul dışında 80 vilayette en büyük meydanlarda, halk toplanmak suretiyle dev ekranlarda bu miting izletilecek. Bu mitingimizin birliğimizi, beraberliğimizi çok daha pekiştireceğine inanıyorum.
SADECE TÜRK BAYRAĞI
Bir çağrımız da şu istikamette oldu: Kimse bayrağımızın dışında bir bayrakla alana gelmesin. Sadece Türk Bayrağı burada olacak. Orada inşallah tek millet olarak, tek bayrak olarak, tek vatan olarak, tek devlet olarak, tek yürek olarak, bir arada olacağız.
Herhangi bir spekülasyona fırsat vermeden, herhangi bir olumsuzluğa inşallah fırsat vermeden bu buluşmamımızı noktalayacağımıza inanıyorum