Cumhurbaşkanı ve Cumhur İttifakı’nın Cumhurbaşkanı adayı Recep Tayyip Erdoğan bugün İstanbul’un Sultangazi ilçesinde miting yaptı. Mitinge Demokratik Sol Parti Genel Başkanı Önder Aksakal da katıldı. Erdoğan, şöyle konuştu:
“MERAL HANIM’I MASADAN KALKTIĞINDA 3 GÜNDE TIPIŞ TIPIŞ ORAYA DÖNDÜREN DE MUHARREM İNCE’Yİ SEÇİME 3 GÜN KALA ADAYLIKTAN ÇEKTİREN DE AYNI GÜÇTÜR”
“Cumhur İttifakı’na verdiğiniz destek için sizlere teşekkür ediyorum. Fatih’in emaneti İstanbul, bir kez daha, bakın burası çok önemli, ‘Zulüm 1453’te başladı’ diyenlere cevabını vermiştir. Sultangazi ile beraber İstanbul’un pazar günü sandıkları patlatarak bu cevabı cümle aleme ilân edeceğine inanıyorum. Seçim günü yaklaştıkça, karşımızdaki koalisyon masasının nasıl bir intikam, nasıl bir hırs, nasıl bir rövanş duygusuyla hareket ettiği daha iyi anlaşılıyor. Biliyorsunuz, daha önce masadan kalkan bir ortaklarına yapmadıklarını, demediklerini bırakmamışlardı, değil mi? Sonra da eskiden kendi partilerinden aday yapıp, karşımıza çıkardıkları bir isme etmedik zulüm bırakmadılar. Maalesef CHP’de 10 Mayıs 2010’dan 10 Mayıs 2023’e hiçbir şeyin değişmediği anlaşılıyor. Siyasetin bu kadar çirkinleştirilmesini kabul edemeyiz. Ülkemizde daha önce bu yöntemle siyasi partiler ele geçirilmişti. Anlaşılan o ki, şimdi de aynı yöntemle devletin yönetimini ele geçirmek istiyorlar. Buradan açık söylüyorum: Meral Hanım’ı masadan kalktığında 3 günde tıpış tıpış oraya döndüren de Muharrem İnce’yi seçime 3 gün kala adaylıktan çektiren de aynı güçtür. Kandil’i, bay bay Kemal’in amigosu hâline getiren de FETÖ’cüleri masanın kasetçisi hâline getiren de aynı güçtür. Batı medyasını masanın basın bültenine dönüştüren de ülkemizin milli çıkarlarını sosyal medya mecralarının mezesi hâline dönüştüren de aynı güçtür.
Bay bay Kemal, seni görünce biz ne anlıyoruz biliyor musun? Çöp, çukur, çamur, susuzluk. Bunları yaşamadık mı? Sultangazi bunları yaşamadı mı? Peki, bu kardeşiniz, İstanbul’a büyükşehir belediye başkanı olduğu zaman susuzluk bitti mi? çöp dağları kalktı mı? çukurlardan kurtulduk mu? Çamurdan kurtulduk mu? Türkiye’yi de bu hâle yine biz getirdik.
Kardeşlerim, bunun bir Selo’su var. Bay bay Kemal’in Selo’su. Selo’yu kurtarmak istiyorsunuz oyu bana vereceksiniz diyor. İşte, bunlar şimdi hep teröristler. Bu teröristlerle beraber yürüyor bay bay Kemal. Bu Selo ne yaptı Diyarbakır’da? Buyurun bak, şu görüntüye. Benim Sultangazili kardeşlerim, Kandil’in teröristleriyle ‘Haydi’ diyen bay bay Kemal’e oy verir mi? Öyleyse pazar gününe kadar çok çalışacağız. Tamam? Bir yanlışa adım atmayalım.
Değerli kardeşlerim, şimdi ‘Onu ben kurtarırım’ diyor. Eğer Erdoğan görevinin başında olursa avucunu yalar. Adalet ne ise hukuk ne ise biz gereğini yaparız.
“BUNLARIN ŞİRRETİNDEN KENDİ KOALİSYON ORTAKLARI DAHİ KURTULAMAYACAK”
Soruyorum sizlere, İstanbul 1994’ten itibaren bizimle başlattığı gibi bu oyunu bozmaz mı? Benim milletim 21 yıldır nice senaryoları yırtıp attığı gibi, bunu da parçalamaz mı? Hele hele Sultangazi, parçalamaz mı? Bazıları bizden yana olmazsa, hatta bize karşı olduğunu gösterirse, bunların hışmından kurtulabileceğini mi sanıyor? Halbuki bunların gözleri öyle bir dönmüş durumdaki, kendileri gibi düşünmeyen, kendileri gibi inanmayan, kendileri gibi yaşamayan herkesi aynı çuvala doldurup üzerinden silindir gibi geçmeye kararlılar. Bunların şirretinden kendi koalisyon ortakları dahi kurtulamayacak. Çarşıda, pazarda insanlarımıza tercihleri ve kılık kıyafetleri yüzünden yapılan saldırılar bunun bir işaretidir. Aslına bakılırsa daha önce Gezi’de, 17-25 Aralık’ta, Çukur eylemlerinde, 15 Temmuz’da neler yapılmışsa, 14 Mayıs öncesi de aynısı sergileniyor. Biz bay bay Kemal ile ve ortaklarıyla değil, Türkiye Yüzyılı’nın önünü kesmek için onları ortaya sürenlerle yarışıyoruz. Dünyanın dört bir yanından ülkemiz seçimleriyle ilgili açıklamalara bakan herkes, bunu görebilir. Bütün dergiler kapaklarına, ne diyor? ‘Erdoğan gitmeli.’ Almanya’da çıkanlar böyle diyor. Fransa’da çıkanlar böyle diyor. İngiltere’de çıkanlar böyle diyor. Ya, size ne? Bu dergilerin kapağına siz bu ifadeleri nasıl yazıyorsunuz? Bunun kararını siz değil, ey Batı, bunun kararını benim milletim verir, benim milletim.
“TÜRKİYE’DEKİ SEÇİMLERİ RUSYA YÖNLENDİRİYORMUŞ. UTAN UTAN. UTAN”
Bay bay Kemal, Rusya’ya da sataşmaya başladı. Türkiye’deki seçimleri Rusya yönlendiriyormuş. Utan utan. Utan. Şimdi ben de kalkıp dersem ki, ‘Türkiye’deki seçimleri Amerika yönlendiriyor. Almanya yönlendiriyor, Fransa yönlendiriyor, İngiltere yönlendiriyor’, ne diyeceksin? Bunları sen benim kadar tanımazsın. Ben bunların hepsinin adeta ruhlarını okudum, ruhlarını. 20 senedir bunlarla görüşüyorum. 20 senedir bunlarla birçok aynı masalarda oturdum, konuşuyorum. Sen bunlarla kaç kere bir araya geldin ya? Sen bunları nereden tanırsın? Ama bunda yalan bol.
“BU SEÇİMDEN SONRA, SIKIYSA BUNLAR BU OYUNLARI YAPSIN. HEPSİ SOLUĞU NEREDE ALACAK BİLİYOR MUSUNUZ? YARGIDA ALACAK”
Birileri kendi aklınca, ‘İHA mı, SİHA mı yiyeceğiz?’ diyerek savunma sanayi ürünlerimizi değersizleştirmeye çalışıyor. Halbuki savunma sanayi ürünlerimizin her biri gençlerimizin hayalini kurduğu nitelikli istihdama açılan kapıdır. Buyurun, cambazlar, ahlaksızlar, terbiyesizler domatesi, patatesi 15 liraya, 20 liraya çıkardılar. E şimdi, marketlerde 7,5 liraya düştü. Bak, nereden nereye geldi. Bu ne demek biliyor musunuz? Bu seçimden sonra, sıkıysa bunlar bu oyunları yapsın. Hepsi soluğu nerede alacak biliyor musunuz? Yargıda alacak. Onu da geçiyorum, şimdi, bulduğumuz doğal gaz ve petrol kaynakları, insanlarımızın refahı için yapacağımız çalışmaları kolaylaştırmıyor mu? Ülkemizin geleceğini planlarken ve kurarken tabii ki günlük sıkıntılarımız olmadı değil, oldu. Ama şu anda doğal gazımız, bir ay ücretsiz dedik mi? Bir yıl boyunca doğal gazımız yüzde 25 düşürerek vatandaşlarımıza vermeye karar verdik mi? Bunu ilan ettik mi? Faturalarda da bunu inşallah göreceksiniz. Hatırlarsanız her yıl, mart-nisan gibi ülkemizde bu patates, soğan fiyat tartışması çıkartılır. Çünkü muhalefetin yapacağı bir şey yok. Bu ürünlerdeki fiyat dalgalanmaları tamamen mevsim geçişi ve maalesef ahlaksızlıkla alakalı. İşte, yeni ürünler tezgâha çıktı ve fiyatlar dengesine oturdu. Tabii bunları söylerken, gıda ve kira başta olmak üzere milletimizin canını yakan hayat pahalılığını asla görmezden gelmiyoruz. Milletimizin hiçbir kesimini enflasyona ezdirmeme kararlılığı ile yolumuza devam ediyoruz. Asgari ücretten kamu işçileri ve memurların maaşlarına, emekli maaşlarından sosyal yardım ödemelerine kadar her alanda yaptığımız düzenlemelerle insanımıza nefes aldırıyoruz.
“‘GEL HALİL İBRAHİM SOFRASI’NA’ DİYOR. YA BİR İNSAN SİYASETTE BU KADAR LAUBALİ OLUR MU YA?”
Şimdi kalmış ne diyor? ‘Gel Halil İbrahim Sofrası’na’ diyor. Ya bir insan siyasette bu kadar laubali olur mu ya? E siz beraber yürümediniz mi geçmişte? Yürüdünüz. Bu ne kadar bir sulu şaka. Biz ise eser ve hizmet siyasetimizle konuştuk, öyle de devam edeceğiz.
Şu İstanbul’un belediye başkanı, 4 yıldır İstanbul’a ne yaptı? CHP deyince aklımıza bizim ne geliyor? Çöp, çukur, çamur, susuzluk. Bu kardeşiniz İstanbul’u bunlardan böyle almadı mı? Siz bana bu görevi böyle vermediniz mi? İstanbul susuz muydu? Bu Sultangazi susuzdu.
14 Mayıs’ta önce yüzde 50’yi geçerek, bu işi ilk turda tamamlamaya var mıyız? Bu kardeşiniz için en büyük gösterge şu meydanlardır. Dün Ankara da böyleydi maşallah.
“SANDIĞIN KAZASI BELKİ OLUR AMA MALİYETİ ÇOK AĞIRDIR”
Gençlerimize sesleniyorum. Geleceğimize sahip çıkmak için pazar günü sandığa sahip çıkın. Bu ülkenin yatırım yapan, üretim yapan, istihdam oluşturan, ihracat yapan tüm insanlarına sesleniyorum. Elinizdekilere sahip çıkmak için pazar günü önce sandığa sahip çıkan. Buradan, bu ülkenin tüm kamu çalışanlarına emekçilerine sesleniyorum. İşinize sahip çıkmak için pazar günü sandığa sahip çıkın. Buradan, şehit yakınlarımıza, gazilerimize, vatanının bütünlüğü konusunda hassasiyet sahibi herkese sesleniyorum. Ezanınıza, bayrağımıza, şehitlerimizin emanetine sahip çıkmak için pazar günü sandığa sahip çıkın. Buradan öğrencisinden emeklisine, kadınından engellisine bu ülkenin tüm bireylerine sesleniyorum. Unutmayın, sandığın kazası belki olur ama maliyeti çok ağırdır.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, miting esnasında video gösteriminde yaşanan teknik sorundan dolayı, anonsları yapan Orhan Karakurt’a dönerek, “Ya Orhan bunlar manyak mıdır nedir?” dedi. Karakurt ise, “Yeni ekip, yeni ekip. Yani mahvolduk ya” yanıtını verdi. Erdoğan'ın devamında "Küfür ettin mi" dediği duyuldu.