Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, TBMM grup toplantısında konuştu. Erdoğan, gündemdeki konulara ilişkin şu değerlendirmeleri yaptı:
“Birkaç gün sonra 100’üncü yılına kavuşacağımız Cumhuriyetimizi sadece yaşatmak için gereken fedakarlıkları ile değil aynı zamanda rahmetli Menderes ve Özal’ın açtığı yoldan ilerleyerek, imkanları ile de milletimizle buluşturan biz olduk. Önümüzdeki dönemde çok daha fazlasını milletimize kazandırmak bizim namus borcumuzdur.
Muhalefetin kifayetsiz başkanlarının elinde ızdırap çeken belediyelerimizi gerçek belediyecilikle buluşturmak hepimizin asli vazifesidir. Aynı şekilde kendi yönetimimizdeki belediyelerde de seçimi çok daha yüksek oranlarla kazanmak mecburiyetindeyiz. Kurulduğu günden beri nice zaferlere imza atan AK Parti olarak inşallah Cumhur İttifakı’ndaki ortaklarımızla birlikte bir kez daha bu başarıyı göstereceğiz. Meclis grubumuzun her konuda olduğu gibi mahalli seçim çalışmalarında da partimizin lokomotifi olmayı sürdüreceğine inanıyorum. Unutmayınız bu parti belediyelerdeki başarıları ile kendini ispatlamış, oradan Türkiye’yi yönetme emanetini devralmış bir siyasi teşekküldür.
SURİYE- IRAK TEZKERESİ: Tezkerenin kabulü, yürürlüğe girmesiyle Türkiye’nin terörle mücadelesi her alanda daha da güç kazanmıştır. Elbette tarih operasyonlarımız neticesinde inlerinden çıkamaz hale gelen teröristlere tezkereye ‘hayır’ diyerek can suyu olanları da affemeyecektir. Bu sadece parlementoda değil ha, parlamento dışındaki kurumların içerisinde de bunlara destek verenleri affetmeyecektir.
KENDİ TOPRAKLARINDA FAALİYET GÖSTEREN TERÖR ÖRGÜTÜ MENSUPLARINI KOLLAYANLARIN BİR GÜN HAKİKATİ GÖRECEKLERİNİ UMUYORUZ: Sırf Türkiye’ye rahatsızlık verdiği, inancımıza husumet beslediği için kendi topraklarında faaliyet gösteren terör örgütü mensuplarını ve destekçilerini koruyup, kollayanların bir gün hakikati göreceklerini umuyoruz. Korkarız ki koyunlarında besledikleri yılanın kendilerini soktuğu o gün geldiğinde her şey için çok geç olacak. Her ne kadar onlarla devlet olmanın ve uluslararası hukukun şartlarına uymuyor olsalar da biz kendi vakaramızın gereğini yerine getirmekten asla vazgeçmeyeceğiz. Sınırlarımız boyunca kurulmaya çalışılan terör koridorunu yeni harekatlarla parçalamaya da ülkemize ve inancımıza karşı yürütülen kirli kampanyalara karşı tavır koymaya da devam edeceğiz. Mazlumların ve mağdurların yanında sergilediğimiz hasbi tavrımızı bozmayacak, bu onurlu duruşu günübirlik çıkarlara asla değişmeyeceğiz. Filistin halkına karşı uygulanan zulme karşı en başından beri gösterdiğimiz ilkeli yaklaşım, bunun en somut örneğidir.
İSRAİL DEVLETİ İLE BİR SORUNUMUZ YOK AMA DEVLET YERİNE ÖRGÜT GİBİ HAREKET ETME TARZINI ASLA TASVİP ETMEYECEĞİZ: 7 Ekim’den bu yana krizin daha fazla büyümemesi için elimizden gelen her türlü çabayı gösterdik, gösteriyoruz. Gazze halkının ihtiyaçlarının bir nebze de olsa giderilmesi için Mısır’daki El Ariş Havalimanı’na şimdiye kadar toplam 8 uçak dolusu tıbbi ve insani yardım malzemesi gönderdik. Yaralıların tedavisi için 25 sağlık personelimizi ilk etapta yine Mısır’a sevk ettik. Aynı şekilde, kim yaparsa yapsın, İsrailli siviller dahil sivilleri hedef alan eylemleri asla mazur görmediğimizi açıkça ifade ettik. Bu ilkeli duruşumuz dün olduğu gibi bugün de sürdürüyoruz. İsrail devleti ile bir sorumuzu yok ama İsrail’in uyguladığı mezalimi, devlet yerine örgüt gibi hareket etme tarzını asla tasvip etmedik, etmeyeceğiz…
HAMAS, BİR TERÖR ÖRGÜTÜ DEĞİL BİR KURTULUŞ VE BİR MÜCAHİTLER GRUBUDUR: Buradan İsrail’e ve dünyaya sesleniyorum. Toplantılar yapıyorlar. Son yaptıkları toplantıda yine bir araya geldiler, tüm batı Hamas’ı bir terör örgütü olarak görüyor. Şimdi buradan sesleniyorum. Ey İsrail, sen bir örgüt olabilirsin. Çünkü bu batının sana borcu çok. Ama Türkiye’nin sana borcu yok. Ve Hamas, bir terör örgütü değil topraklarını ve vatandaşlarını koruma mücadelesi veren bir kurtuluş ve bir mücahitler grubudur.
İYİ NİYETİMİZİ SUİSTİMAL ETTİLER: O çocukları halini gördük. Neler yaptıklarını gördük. Biz bu çocukların öldürülmesine, onların paramparça edilemesine asla müsaade edemeyiz, çünkü biz insanlıktan nasibimizi aldık. Ben bunu Davos’ta o zamanki başbakanlarına söylemiştim. ‘Siz öldürmeyi çok iyi bilirsiniz’ demiştim. Zira babasının böğrüne sığınmış o çocuğu nasıl kurşunladıklarını biliyoruz. O günden bu yana Davos’a bir daha gitmedim. O gün benimle beraber olan iki arkadaş, bir tanesi de bugün yine bir siyasi partinin başında. Bir diğeri de yine diğer siyasi partinin başında. Onlar da arkamdan geliyorlar. Onların arkasında da yine bizim arkadaşlar. Ne diyorlar biliyor musun? İşte şimdi yandık. Ben öyle dedim ya, işte şimdi yanmışız. Ne oldu, yandık mı? Biz dimdik ayaktayız, dimdik ayakta. Ama siz yandınız. Siz hiçbir şeye yar olmadınız olmayacaksınız da. CHP’nin koltuğuna sığınmak, size hiçbir şey katmayacak ve katmadı. Biz ise bu yolda evvelallah dimdik yürüyoruz. Ben hayatımda bir kere bu Netanyahu denilen adamın elini sıktım. Nerede? Kendi evimizde, Türk Evi’nde, ABD’de. İyi niyetimiz vardı, ama iyi niyetimizi suistimal etti. İsrail’e gitme projemiz vardı, iptal. Gitmeyeceğiz. Eğer iyi niyetle devam etmiş olsaydı, münasebetlerimiz farklı olabilirdi. Şimdi maalesef o da olmayacak. Çünkü iyi niyetimizi de bunlar suistimal ettiler.
Hahamlardan bir tanesi Yahudi (Filistinli) çocuklarının öldürülmesi gerektiğini ifade ediyor açıklamasında, çünkü bunlar diyor gelecekte aynısını yapacaklar. Bunların yaklaşımı bu Filistinli çocuklar için böyle bir yaklaşımda bulunuyor…
Kendi ülkelerinde mazlum Filistin halkı lehine açıklama yapan üniversite öğrencilerini, akademisyenleri, gazetecileri, sanatçıları, sporcuları, iş insanlarını tehdit, hatta şantaj ile susturmaya kalkanlar bunlar değil mi? Lafa gelince demokratlığı, insan haklarını, çoğulculuğu kimseye bırakmayanların faşist yüzlerini hep birlikte seyrediyoruz. Sırf bu olumlu tavırlarından dolayı yaşadıkları ülkelerde sıkıntıya düşen üniversite öğrencilerine ve diğer tüm kesimlere ülkemizin kapılarının sonuna kadar açık olduğunu belirtmek istiyorum. Bu tabloda Gazze’deki zulme gözlerini kapatan batılı güçlerin, İsrail için döktükleri göz yaşı, sahtekarlığın göz alasından başka bir şey değildir. Daha dün Ukrayna’da yaşanan savaşta ortaya çıkan kayıplar için dünyayı ayağa kaldıranların Gazze’deki katliama duvar kesilmesi bu riyakarlığın en somut ifadesidir.
REFAH SINRI KAPISI AÇIK TUTULMALI: Ortak ibadete yetkililer sahip çıkmıyor. Onları da arayarak, gerekli uyarıyı yapacağız. Sağduyu ve basiretle hareket ederek bize zorla giydirilen deli gömleğini parçalamamız gerekiyor. Öncelikle tüm taraflar elini tetikten çekmeli, derhal ateşkes ilan edilmelidir. İsrail’in saldırıları füze atışları kesilmelidir, rehinelerin serbest bırakılması konusu hızla sonuçlandırılmalıdır. Çocukları kafeslere koyuyorsunuz… Gazze’deki acil ihtiyaçları karşılamak için koridor açılmalı, yaralılara izin verilmelidir. Biz emre amade kıldık kılıyoruz. Refah Sınır Kapısı sürekli açık tutulmalıdır. İsrail yardım ulaştırılmasına, şehrin hızla ayağa kaldırılmasına, sahra hastanelerinin kurulmasına asla engel olmamalıdır. Biz yardım gönderdik göndermeyi devam edeceğiz.
HAÇLI, HİLAL ANLAYIŞI İLE DEVAM ETTİRMEMELİ: Yerleşimci kılıklı veya asker polis üniformalı hırsızlara hırsız, katillere katil denmedikçe ve bunlara o şekilde muamele edilmedikçe bölgeye huzur gelmez, gelemez. Savaşın yayılmaması için tüm aktörler sorumlu hareket etmeli. Bölge dışı güçler İsrail ile dayanışma adına ateşe benzin taşımaktan vazgeçmelidir. Akıl ve vicdan sahibi diğer tüm ülkeleri İsrail devletinin akli selime dönmesi için Netanyahu hükümetine baskı kurmaya davet ediyorum. Bu gelişmeleri bir haçlı, hilal anlayışı ile devam ettirmemenin gereğini hatırlatmak istiyorum.
İnsani, siyasi ve askeri varlığımız ile Filistin tarafının garantörlerinden biri olmaya hazırız. Bu konuda hüsnü niyet ve irade sahibi ülkeleri somut adım atmaya, barışa giden kapıları aralamaya davet ediyoruz. Adil bir barışın kaybedeni olmayacağı tespitine gönülden inanan bir ülke olarak bölgede etkili tüm aktörlerin yer alacağı bir uluslararası Filistin- İsrail barış konferansı düzenlenmesini öneriyoruz." (ANKA)