Cumhurbaşkanı Erdoğan, TÜMSİAD'ın (Tüm Sanayici ve İş Adamları Derneği) İstanbul'daki 6. Genel Kurulu'nda konuştu .Erdoğan, "Sen kimsin ya, sen kimsin. Bu fakiri milleti muhatap görmüş. Sen beni muhatap görsen ne yazaaar, görmesen ne yazaaar" dedi.
Gezi olaylarında, 17-25 Aralık darbe girişimlerinde, 10 Ağustos seçimlerinde çok çetin imtihanlardan geçtik. En başta kardeşliğimiz, muhabbetimiz test edildi bu hadiselerde. Birbirimiz arasında bu sarsılmaz muhabbet olmasaydı inanın bu dava bugün burada olmazdı, ben şahsen belki bu kürsüde olmazdım.
ASLA VE ASLA MUTLAK ZAFER KAZANAMAZLAR
Kaleleri zapt ederler, ülkeleri işgal ederler ama o gönüldeki aşk var ya, o gönüldeki uhuvvet var ya onu yıkamadıkları sürece asla ve asla mutlak zafer kazanamazlar.
Bir Fatihler vardır, bir de işgalciler. Fatihler kalpleri fethederler. İşgalciler de toprakları alsalar bile gönüllere giremez. İşte onun için işgal ettikleri topraklarda dahi tutunamazlar. Kimi zaman yasaklarla, montajlarla üzerimize geldiler. Ama muhabbetimizi sarsamadılar.
ÖNCE YOL ARKADAŞI, SONRA YOLA ÇIK
Kardeşliğimiz Türkiye’nin istikbalidir. Ümmetin, tüm mazlumların tutunacağı yegane umut dalıdır
Önce yol arkadaşı, sonra yola çık. Çok bilinen bir söz vardır. Dostunu yolda tanırsın. Öyle lafla filan tanımak mümkün değil
GİDENLERE, YOLUNU SAPTIRANLARA UĞURLAR OLSUN
Kimin de kardeşlik adı altında gizli niyetleri olduğunu bu süreçte gördük ve yollarımız ayrıldı. Gidenlere, yolunu saptıranlara uğurlar olsun.
Bizim kardeşliğimiz bugüne kadar Türkiye’ye çok değerli hizmetler kazandırdı. Biz birbirini sırtından hançerleyen o hainlerin seviyelerine inmeyecek, onların düştükleri çukurlara düşmeyeceğiz.
Bizim kardeşliğimiz birbirimize karşı aynı zamanda mesuliyetimizdir.
ÇEVRELERİN MAŞASI OLMAYI TERCİH ETTİLER
Bırakın hainler hain olmanın gereğini yapsınlar. Hıyaneti, fitneyi, birtakım çevrelerin maşası olmayı tercih ettiler, yollarını öyle çizdiler.
Bırakın dostlarıyla yürüsünler. Ama biz birbirine kenetlenmiş tuğlalar gibi sapsağlam büyük Türkiye mücadelesini vermeye devam edeceğiz
Biz milletimiz seviyoruz ya. Bizi milletimizden ayırmak mümkün değil. Bizim mücadelemiz, davamızı büyük Türkiye oldu, yeni Türkiye oldu.
Biz birileri gibi çıkarları peşinde koşan, kendi şahsi iktidarları peşinde koşanlardan olmadık. Ö yüzden milli irade, sağlam irade dedik. Önce insan dedik, yola çıktık. Önce devlet demedik, devleti arkaya aldık
Bu paralel yapının ne olduğunu, nasıl doğduğunu hep birlikte düşünmemiz gerekiyor.
BİR O KADAR DA İBRETLİK BİR SÜREÇTİR
Yaşadığımız süreç tarihi bir süreçtir. Bir o kadar da ibretlik bir süreçtir.
Bunlara haşhaşiler dedik. Haşhaşiler 11. Yüzyılda ortaya çıkmışlardı. Aynen bugünkü gibi paralel yapı kurarak büyük Selçuklu devletine ağır zararlar vermişlerdi. Ondan sonraki devletlerimiz bu olaylardan ibret alıp bu noktada hassas davranmıştır. Maalesef 70’den sonra TC bu konuda gerekli hassasiyeti gösteremedi. 10 asır sonra bir başka haşhaşi yapı çıktı.
Bu yapı benim şahsıma, aileme, arkadaşlarıma taarruz eden bir yapı değildir. Bu yapı öncelikle Türkiye2nin ulusal bütünlüğüne taarruz etmiştir. Cumhurbaşkanı’nın, Başbakan’ın, bakanların, AYM’nin bütün komutanların telefonlarını dinlemek ne demek ya… Böyle bir STK ya da onun içinde barınanlar bunu nasıl yapabilir. Bu ajanlık değil de nedi? Dışişleri’ndeki gizli toplantıyı dinleyip de uluslararası şebekelere servis etmek ne demek'
Ahlaksızca MİT TIR’ları terör örgütlerine silah götürüyordu diyorlar. Böyle de ahlaksızca yalanları söyleyebiliyorlar.
DİNİ HASSASİYETLERE AĞIR ZULMETTİLER
Kendilerinden başkasını dindar görmeyecek kadar enaniyet içinde oldular, sapkın yol çizdiler. Bunlar elimizde artık var. Her yol bunlar için meşru. İfade şu: Amaç için her yol meşrudur.
Dini hassasiyetlere ağır zulmettiler.
Başka cemaatlere, derneklere hayat hakkı tanımadılar. Şimdi özgür absın diye feryat ediyorlar dimi. İşte Tahşiye operasyonu diyerek kitaplara el koyan bizzat bunların kendisiydi.
Bu yapı aynı zamanda bu aziz milletin ahlak değerlerine de suikast düzenledi. İftirayı, şantajı, montajı, her türlü haksızlığı meşru gördüler. Bunlar milli değildir, yerli değiller. Buna rağmen bugün hala bunlarla iş tutanlar, yol arkadaşlığı yapanlar inanın çok yakında büyük bir mahcubiyet yaşayacaklar. Biz yandık, onlar yanmasın. Siyasi partilere, STK’lara, derneklere içimizde yanı başımızda gizlendiğine sananlara sesleniyorum.
Bütün bu pisliklere rağmen samimi insanların o çatı altında olmasının hiçbir mazereti olamaz
MOSSAD’LA İŞBİRLİĞİ TUTTUĞUNU GÖREMİYORLARSA YAZIKLAR OLSUN
Paralel yapının tabanındaki samimi insanları bu yapının kimlerle işbirliği yaptığını lütfen görsünler ve bu gidişi sorgulasınlar. Hala bu yapının MOSSAD’la işbirliği tuttuğunu göremiyorlarsa yazıklar olsun.
UTANMADAN SIKILMADAN İTİRAF EDİYOR
Bakın bir gazete, Peygamberimize hakaret eden karikatürleri pervasızca yayınlayan bir gazete bundan 5 yıl önce bir savcı ile ilgili çok ağır hakaretler ediyordu. Şimdi bakıyorsunuz aynı gazete o savcıya sahip çıkıyor. O savcı da çıkmış 17 Aralık darbe girişimini nasıl yaptıklarını utanmadan sıkılmadan itiraf ediyor
Hukukta bence diye bir yaklaşım, böyle bir bakış açısı olabilir m? Bu darbenin apaçık itirafıdır. Yargı en başta içindeki haşhaşileri temizlemeli.
SEN ANARŞİST MİSİN'
Twitter’dan, gazete sayfalarından, adliye önlerinden hakimler savcılar keyfice açıklama yapıyor. Dünyanın neresinde bu var. Sen anarşist misi? Sen bir savcı olarak nasıl adliye önünde broşür dağıtırsın. Burada da zihinsel bir rahatsızlığın içine girdiği belli. Adam mı kalmadı, ver de birileri yapsın o işi, sen niye yapıyorsun
Rafa kaldırılmış bazı dosyalar raftan indiriliyor. Ortaya sadece cinayetler, kumpaslar çıkmıyor. Ortaya aynı zamanda hukuk cinayetleri çıkıyor
Birileri hala çıkıp bu paralel yağıyla kol kola iş tutuyorsa onlara da yazıklar olsun
KILAVUZU KARGA OLANIN DEDİM. BU KAÇINCI OLDU
Bu paralel yapı montaj konusunda ustadır. Somali’de çocuklara dağıttığımız kitabın kapağına montaj yapmışlar, sosyal medyada piyasaya sürmüşler, yetmemiş bunu ana muhalefet partisinin eline tutuşturmuşlar. Seçimler yaklaşıyor, salla tutar demişler. Kırşehir’de de söyledim. Kılavuzu karga olanın dedim. Bu kaçıncı oldu'
BU ARADA BEN DE ÇOK DAVA KAZANDIM
Bu arada ben de çok dava kazandım. Biraz daha biriksin de biz de büyük bir meydanda dağıtım mı yaparız, yoksa garip gurebanın olduğu yerde bir çalışma mı yaparız.
Paralel yapı ile iş tutan başka çevreler de var. Türkiye’nin en büyük işveren derneği durumunda olan, kısa zaman önce görevi bırakan başkanı ‘Ben bir paralel devlet görmüyorum’ dedi. Aslında bal gibi görüyor da bunu söylemek işine gelmiyor. Kim bilir belki onunla ilgili de montajı vardır. Sen bu ülkenin cumhurbaşkanına saygısızlık yaparsan bunun cevabını öyle veya böyle alırsın. Bunlar bir iki kere değil defalarca oldu. Her defasında acaba düzelirler mi gayreti içinde olduk. Olmadı. Bunlar 24 saat içinde hükümet devirir, hükümet kurarlardı. Bu devirler eski Türkiye’de var. Bunlar işine geleni görürler, gelmeyeni görmezler
YÜKSEK FAİZİ GÖRMEDİLER. NEDEN'
Yüksek faizi görmediler. Nede? Çünkü oradan besleniyorlar. Kendi cebinden koyduğu parayla değil. Önce pompaya su dolduruyor sonra basıp oradan istediği suyu çekiyor. Mevduat dediğin vatandaş oraya parasını akıtıyor nasıl olsa. Ülkede yatırım istiyorsak faizlerin düşmesi gereken en düşük noktaya düşmesi lazım
Şu anda yüksek bant 11,7, 11,8 en yüksek. Komisyonları katarsan 15,16,17 gidiyor. Bunun altından kalkılır m? Bu piyasaya nasıl yansır. Maliyetler yükselince patron bunu sattığı ürüne vuracak. Ama bakıyorsun birileri çıkıp ‘sanayiye önem vermemiz lazım, inşaata o kadar önem vermemiz lazım değil’ diyor. Biz en zor zamanda inşaat noktasında ara vermedik. İnşaat ve sanayinin at başı gitmesi lazım. Ülke büyüyor.
Hamdolsun nüfusumuz da artıyor. İstediğimiz gibi değil az artıyor. Daha fazla artması lazım. Hedefimiz 2023’te 85. Gönlüm tabi daha fazlasını arzu eder.
Artış oranımızın yüzde 2’nin üzerinde olması lazım. Onun için açıkça söylüyorum en az 3. Olmazsa olmazımız. Yazanlar çizenler 1’de 2’de kalsın. Bizim üç ya da dördü düşünmemiz lazım
BU FAKİRİ MİLLETİ MUHATAP GÖRMÜŞ
Yerli olanı, milli olanı görürler, gayri milli olanı görmezden gelirler. Kendi çarkları dönüyorsa Türkiye batmış umurunda olmaz.
Paralel yapı konusunda şaşırtmadılar. Muhatapları cumhurbaşkanı değilmiş. Sen kimsin ya, sen kimsin. Bu fakiri milleti muhatap görmüş. Sen beni muhatap görsen ne yazaaar, görmesen ne yazaaar..
Bunun için TÜMSİAD gibi, MÜSİAD gibi, ASKON gibi dernek ve vakıflar önemlidir. Bazı uluslararası gazete dernekleri güya bizi hesabına çekiyor. Cezaevinde gazeteciler diyorlar. Soruyorum kaç tane var. Sayı veremiyor. "İsimleri varsa söyle" diyorum. "Bize öyle" dediler diyorlar. 14 yaşında Yakup kardeşimizi içeri aldılar. Adam mı öldürmüştü. 11 sene içerde tuttunuz. Çocuk yaşta içeri aldınız şimdi de çocuklarından ayrı olarak yeniden içeri aldınız.
Boşuna çırpınıyorlar, biz 2023 hedeflerine ulaşacağız. 2023’e yaklaşırken yeni bir anayasanın ne büyük bir ihtiyaç olduğunu görmek durumundayız. Seçimlerde 400’ü alan iktidar yeni anayasayı da kuracaktır, yeni Türkiye’nin de temel taşlarını döşeyecektir.
BAŞKANLIK SİSTEMİ
Hızlı gitmemiz lazım. Bir yerlere takılmamız lazım. Siz birini görevden alıyorsunuz onlar iade ediyor. Böyle devlet olur m? İlahi nihaye çalıştırmaya mecbur musunu? Çalışanlar sistemini getirmek suretiyle bu işi ilerletmek lazım. Yeni bir anayasa, yeni bir idare sistemi siyasetin, ekonominin de üzerindeki tüm yükleri kaldıracaktır. Bunu daha fazla ertelememek lazım. Muhalefet başkanlık sistemini istiyor m? İstemiyor. İstemiyorsa çok doğru bir iştir bu. Bu kadar basit.
'SYRIZA BENZERİ TÜRKİYE'DE OLURDU...'
TÜMSİAD genel kurulunda konuşan Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, dünyada uygulanan ekonomik politikalar ve bunları yöneten kesimlere yönelik değerlendirme yaptı. Kurtulmuş, Yunanistan’da ortaya çıkan yeni hükümetin bu politikalara gösterilen tepkinin bir sonucu olduğunu savundu.
Kurtulmuş, "Türkiye’ye 2001 yılında dışarıdan gelen bazı beyler marifetiyle bir ekonomi programı dayatıldı. Sayın Kemal Derviş marifetiyle gelen program. Aynı program bizden 10 yıldan sonra Yunanistan’da Papadopulos, İtalya’da da Monti vasıtasıyla uygulandı. İrlanda da uygulandı. Bir takım küresel finans beylerinin adamları Yunanistan, İrlanda ve İtalya’da iş başına getirildi. Küresel faiz çevreleri, kurdukları düzenle bu ülkeleri yönetmeye kalktılar ve bu ülkeleri uzun süre yönettiler. İşte bugün Syriza vasıtasıyla Yunanistan’da ortaya çıkan durum, bütün bu neoliberal tezlere karşı Yunan halkının verdiği cevaptır. Sizi temin ederim ki eğer Türkiye’de Sayın Cumhurbaşkanımızın öncülüğünde Ak Parti Hükümetleri sosyal politikayı önceleyen, düşük faizleri hedef alan bir politikayı, yatırımı esas alan bir politikayı izlememiş olsaydı, yani 2001’de bize dayatılan IMF Politikaları uygulanmış olsaydı bugün Türkiye’de AK Parti diye bir iktidar olmaz, belki Syriza benzeri bir hükümet Türkiye’de iş başında olurdu.” dedi.