Almanya Federal Cumhuriyeti Başbakanı Olaf Scholz Türkiye’ye ilk resmi ziyaretini gerçekleştirdi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Scholz Cumhurbaşkanlığında görüştü. Görüşme sonrası Erdoğan ve Scholz ortak basın toplantısı düzenledi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi:
“Dost ve müttefik Almanya Federal Cumhuriyeti’nin Şansölyesi Sayın Olaf Scholz ülkemize ilk resmi ziyaretini gerçekleştiriyor. Son derece dinamik ve güçlü olan Türk-Alman ilişkilerinin boyutları ve yoğunluğu emsalsizdir. Yakın diyalog ve iş birliğimizi sürdürmekte kararlıyız.
“MÜŞTEREK ENDİŞELERE SAHİP OLDUĞUMUZU TEYİT ETTİK”
Şu an sadece bölgesel değil dünya gündemini teşkil eden, işgal eden Rusya-Ukrayna konusunu da ağırlıklı olarak değerlendirme fırsatını bulduk. NATO müttefiki iki ülke olarak müşterek görüş ve endişelere sahip olduğumuzu özellikle teyit ettik. Bir yandan Avrupa güvenliğine yönelik zaruri önlemleri alırken diğer yandan çözüme yönelik diplomatik çabaların hızlandırılması hususunda mutabık kaldık.
“KALICI ATEŞKES ÇABALARIMIZI YILMADAN SÜRDÜRECEĞİZ”
Türkiye olarak tarafları bir araya getirme ve diyalogun tesisi noktasında önemli ilerlemeler kaydedilmesine yardımcı olduk. Rus ve Ukrayna dışişleri bakanları, Dışişleri Bakanımın da katılımı ile Antalya’da bir araya geldiler. Kalıcı ateşkesin tesisi konusunda çabalarımızı yılmadan sürdürmeye devam edeceğiz.
“AVRUPALI TÜRKLERİ HER ALANDA TEŞVİK ETMEYİ SÜRDÜRECEĞİZ”
Almanya ile mevcut yüksek düzeyli istişare mekanizmalarımızın canlandırılması gerektiğine inanıyorum. Yüksek düzeyli stratejik konsey toplantımızda da şimdi sıra Almanya’da. G-20 üyesi ülkeler olarak ekonomik ortaklığımızı, yeni küresel düzende daha da ileri taşımamız ortak menfaatimizedir. Almanya, Türkiye’nin ihracatta ilk ve ithalatta ikinci sıradaki ortağıdır. Turizmde bu sene salgın öncesi dönemin rakamlarının yakalanmasına özellikle çalışıyoruz. Bizim turizmdeki etkin iki ülkemiz bir Rusya, iki Almanya idi. Almanya ile olan bu turizmdeki münasebetlerimizi yine aynı kararlıkla devam ettireceğimize inanıyorum. Geçen sene ekim ayında Türkiye-Almanya İşgücü Anlaşması’nın 60. yıl dönümünü idrak ettik. Covid-19 salgını ile mücadelede Özlem Türeci ve Uğur Şahin hem Almanya’nın hem Türkiye’nin gururu oldular. 14 Mart Tıp Bayramı vesilesiyle kendilerini bir kez daha tebrik ediyorum. Bundan sonra da Avrupalı Türkleri her alanda teşvik etmeyi sürdüreceğiz.
Bölgemizdeki son gelişmeler Türkiye’nin başta güvenlik ve enerji olmak üzere birçok alanda anahtar role sahip olduğunu ispatlamıştır. Almanya’nın Avrupa Birliği içinde lider konumdaki ülkelerden biri olduğu tartışmasızdır, şüphesizdir. Özellikle de eğitim öğretim alanında İstanbul’daki Türk-Alman Üniversitesi bizim için çok önemli ciddi sıçrama tahtasıdır. Bunu Sayın Şansölye ile özellikle görüştük. O da Türk-Alman Üniversitesi’nde bir ilahiyat fakültesi kurulması ama aynı şekilde Türk-Alman Üniversitesi’nin Almanya ayağının da tensip edecekleri eyalet veya şehir, orada süratle onun adımının da atılmasını ben kendilerine de teklif ettim. Zaten sözleşmesinin içeriğinde de bu var. Bu adımı da atmak suretiyle bir an önce Almanya ayağında da Türk-Alman Üniversitesi kurmamız, oradaki özellikle ilahiyat konusunda da bir açığın giderilmesinde çok fayda sağlayacaktır. Bu konu ile ilgili olarak da inceleyecekler, adımı da buna göre atacağız.”
“RUS BAŞKANINA ÇAĞRIDA BULUNUYORUZ; ARTIK DURUN DİYORUZ”
“Şansölye olarak ilk defa Türkiye’de olmaktan mutluyum” diyen Scholz ise şunları söyledi:
“Avrupa’da savaş yaşanan bir dönemde bir araya geliyoruz, hiçbirimiz böyle bir şeyi düşünemezdik. Rusya’nın Ukrayna’ya saldırısı devam ediyor. Yaşanan büyük acıların haberlerini alıyoruz, kıtamızın doğusundan. Orada hayatlarını kaybeden insanları görünce, yıkılan şehirleri görünce endişeleniyoruz.
Sayın Cumhurbaşkanı ve ben, bu saldırı konusundaki endişelerimiz konusunda hem fikiriz. En kısa zamanda bir ateşkese ulaşılmasının gerekliliği konusunda da hem fikiriz. Siviller için güvenli koridorların sağlanması gerekir, ki tehlikeli bölgelerden çıkabilsinler. Şunu da her gün, her füzeyle Rusya’nın dünya toplumunun birliğinden ayrıldığını göz önünde bulundurmalıyız. Rus başkanına çağrıda bulunuyoruz; artık durun diyoruz ve sadece diplomatik bir çözüm olabilir diyoruz. Bu açıdan Ukrayna ile Rusya arasındaki görüşmeler son derece önemli. İki ülkenin Cumhurbaşkanları ile yaptığımız görüşmeler hakkında bilgi alışverişinde bulunduk. Bu görüşmelerin sürdürülmesi için elimizden geleni yapmalıyız.
“1.7 MİLYON UKRAYNALI MÜLTECİ POLONYA’YA GELDİ”
Artık sonuçların elde edilmesi ve silahların susması da en önemlisi. Türk müttefiklerimizin de diplomatik bir çözüme katkıda bulunmak istemelerini olumlu karşılıyoruz. Biz el birliği ile yüz binlerce, milyonlarca kaçan insana destek olmaya çalışıyoruz. Şu anda bir 1.7 milyon Ukraynalı mülteci Polonya’ya geldi; Almanya’ya 100 binden fazla.
“UKRAYNA’NIN KENDİSİNİ SAVUNMASINI SAĞLAMAK İSTİYORUZ”
Biz bunun dışında Ukrayna’nın kendisini savunmasını sağlamak istiyoruz, bunu maddi, insani yardımla ve silah yardımıyla yapıyoruz; hem Türkiye hem Almanya olarak. Bu vesileyle özellikle Montrö Anlaşması’nın uyarınca Boğazların tarafların savaş gemilerine kapatılmasının krizin daha da tırmanmamasına önemli bir katkı olduğunu düşünüyoruz. Bunun için teşekkür borçluyuz. En kısa zamanda silahların susması gerekiyor.
NATO’nun doğu sınırındaki ülkelerde güçlerinin yoğunlaştırılacağı yönünde bilgi verdik. Hava polisi uygulaması Almanya tarafından yürürlüğe konulacak. Hukukun şiddetle ihlal edilmesi, bizim de güzlü olmamız gerektiğini gözler önüne serdi.”
“NATO ÜYESİ ÜLKELERİN YAPMADIKLARINI BİZ RUSYA’YA RAĞMEN UKRAYNA’YA YAPTIK, O DESTEĞİMİZİ SÜRDÜRDÜK”
Erdoğan ve Scholz, açıklamalarının ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı. Bir Alman basın mensubunun, “Türkiye’nin Batı ülkelerinin Rusya’ya yönelik yaptırım kararlarına katılıp katılmayacağı ve Rusya’dan silah almaya devam edip etmeyeceği” yönündeki sorusuna şu yanıtı verdi:
“Basın mensubu arkadaşıma önce şunu söylemek isterim. ‘Askeri’ derken NATO’daki iş birliği ne demektir. NATO’daki iş birliği aynı zamanda askeri dayanışmanın teşekkül ettiği bir kurumdur, NATO. Burada ağır silahlardan tutunuz da uçaklara varıncaya kadar her şeyi NATO’da kullanırsınız. Biz şu anda NATO’da, Almanya ile iki ortağız. İki NATO ülkesi olarak birlikte neler yapabiliriz, ne gibi eksiklerimizi gideririz bunun değerlendirmesini yaptık.
Rusya’dan aldığımız silahlar noktasında, bunun cevabını merak ettiğinizi görüyorum. Bugüne kadar tabii aldığımız silah veya silahlar var. Şu andaki şartlar içerisinde gelecek ne gösterir onu şu anda konuşmak erken olur. Şartlar ne getirir ne götürür, bunu görmemiz lazım. Biz Sayın Zelenski ile de Sayın Putin ile de dostluğumuzu aynen korumak durumundayız. Ancak yaptırımlara gelince, Birleşmiş Milletler kuralları içerisinde ne gerekiyorsa biz şu ana kadar onu yaptık ve NATO üyesi ülkelerin yapmadıklarını, biz Rusya’ya rağmen Ukrayna’ya yaptık, o desteğimizi sürdürdük. İnsani yardımlarımızı da aynı şekilde 50’yi aşkın tırı Ukrayna’ya gönderdik, göndermeye de devam ediyoruz.”
Scholz ise şu yanıtı verdi:
“Almanya adına şunu söyleyebilirim; Türkiye bu saldırı savaşına karşı olduğunu açıkça ifade etti ve Ukrayna’nın toprak bütünlüğünü, egemenliğini savundu. Silah da gönderdi sadece insani yardım değil. Bence önemli olan AB’nin, Almanya’nın, ABD’nin çok kesin yaptırımlara karar verdiği hususudur. Beklendiğinden çok daha dramatik sonuçlar getirdi bu yaptırımlar. Yaptırımların sonuçları Rusya’da hissediliyor artık. Ateşkese ve barışa ulaşmak için yapıyoruz. Anlaşma, Ukrayna’nın kabul edebileceği bir anlaşma olmalı. Müzakereyi biz yapmayacağız. Biz Putin ile konuşurken, Ukrayna’ya yardım etmek için konuşuyoruz. Ukrayna kendisi için neyin doğru olduğuna karar vermeli. Açık ve net olan şu, artık şu gerçek kabul edilmeli, Ukrayna bir millet ve hangi dili konuşurlarsa konuşsunlar vatanlarını savunuyorlar.”
Bir Alman gazetecinin Türkiye’de, DW ile Amerika’nın Sesi internet haber sitelerine Türkiye’de yayın lisansı başvurusu şartı konulması ile ilgili sorusuna Scholz, şu yanıtı verdi:
“DW kanalını destekliyoruz. Bunu Sayın Cumhurbaşkanı ile de konuştum. Onların bağımsız bir şekilde yayın yapmalarını istiyoruz. Amacımız da bunu sağlamak.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan ise aynı soruya yanıt vermedi.